2011-07-01
Dergiler
İtiraf etmeliyim artık. Bu yaşa geldim hâlâ dergilerle haşir neşir bir hayat yaşamaktayım.
Her ay yeni sayısı geldikçe bir derginin heyecanlanıyor hemen dergiyi açmaya çalışıyor ne var ne yok, kimler ne yazmış diye bakmadan edemiyorum. Eh bu duruma yıllar yılı olduğu için ev ahalisi de alışmış bir vaziyette benim bu tuhaf hallerime bir şey demiyorlar sağ olsunlar. Gerçi bazı dergileri merak konusunda beni geçenler var tabii evin içinde. O dergiyi sanki kendileri için çıkarıyorlarmış gibi sahipleniyorlar, okuyorlar, bazen de yanı başlarına bırakıyor ve günlerce kalıyor öylece o dergi. Yani benim yaptığımı onlar da yapıyor veya şöyle söylemeye gayret edersek, sehpanın üstüne bıraktığım dergiler veya gözümün önünde olsunlar diye bıraktığım dergiler gibi onlar da aynısını kendi bölgeleri içinde yapıyorlar. Yani burada tam bir özerk bölge oluşmuş oluyor kendiliğinden. Hani belki biraz daha gayret edilse Osmanlı eyalet sistemine de geçilebilinir bir vaziyet alıyor tabii bu yüz yirmi küsur metre karelik gürültüden ziyade, bize göre sakin coğrafik evimizde. Yani herkesin kendine göre okuma köşeleri olabilir demek ki. Mesela benim okula ve karşı kıyılara bakan ön cepheyi tercihim olurdu.
Hani diyorum ki insanlık hali işte. İnsan böyle yapıyor demek. Kendine bir ayrıcalığı oluyor haddi zatında ve o ayrıcalık onunla koşut veya onunla yaşıt veya şöyle diyelim onunla başat bir halde yaşamaya devam ediyor. Buna bir de alışkanlık mı yoksa eski tabirle tiryakilik mi diyorlar ne. Ama sanıyorum benim ki her ikisine de benzemiyor. Benim ki olmazsa olmazın bir mecburiyeti şeklinde tezahür ediyor.
Essahtan sevgili okur ben bu lafları niye diyorum ki? Sanki bir tek benim mi böyle vazgeçilmez hallerim oluyor da durup böyle F klavyeye dokunup duruyorum. Yahu aramızda kalsın ama biraz da galiba böyle keyif veriyor harflerle dalga geçer gibi yapmak. Yoksa ben niye böyle kelime israfında bulunayım ki sevgili okuyucu. Belki şu anda oldukça ciddi bir konu üzerinde kafamı biraz ağrıtabilirdim yani vakti saatini hesap ederek. Ama ben ne yapıyorum şimdi kalkmışım dergilerle olan maceramı bir güzel ifşa etmeye tevessül ediyorum. Sonra biri, hani olur ya değerli biri, yani kalem ehli veya okuma müptelası zatı muhteremden biri kalkıp da haydi oradan ya bir tek senin mi böyle dalgaların var diye lafı, kelamı yapıştırırsa yüzüme ne yaparım sonra demiyorum kendime.
Hâsılı kelam bana dergilerini gönderen dergi sahiplerine, editörlerine teşekkür ederken aslında zaman zaman dergilerden söz etmek arzumu da ifşa ve itiraf etmek istiyorum.
Haziran dergilerini bahane ederek harf sırasına göre sıralarsak şöyle bir dergi listesi çıkıyor bana gönderilen dergilerden: Aşkar, Aşkın E Hali, Ay Vakti, AZ Edebiyat, Beyaz Gemi, Bir Nokta, Bizim Külliye, Değirmen, Dil ve Edebiyat, EDEP, İslami Edebiyat, Kertenkele, Mor Taka, Şehrengiz, Tasfiye, Temrin, Tütün, Umran, Yeni Dünya, Yedi İklim… Edebiyat dünyamızın nabzını tutan dergiler yayınını sürdürürken bir takım zorluklarla karşılaştıklarını biliyoruz. Bu yazıda bana ulaşan dergilerin teşekkür babında isimlerini anarak dergilerden birazcık da olsa okuru haberdar etmek istemiş oldum.
Cemil Meriç diyor ya “dergiler hür tefekkürün kaleleridir.”
Nurettin Durman
'Yeni Söz' gazetesi
1 Temmuz 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder