Diyarbakır Havalimanı'ndan hareket ettikten yaklaşık bir saat sonra, saat 12 sularında Mardin'deydik. Günlerden 11 Mayıs 2012, Cuma...
Harika bir Mardin güneşinin selamını aldık. Mardin, her zaman Mardin'dir. Sıcağıyla, çöl toprağından bozma yaylasıyla, insanın gözünü korkutan yamaçlarıyla...
Ama yeni Mardin'i arkada bırakıp bizim bildiğimiz baba ocağı Mardin'in yamaçlarını tırmanmaya başladığınızda sırtınızdan akan ter bile rahatsız etmekten çıkıp üzerinize garip bir ferahlık sunuyor.
İnsan hayret etmekten, hayran olmaktan kendini alamıyor. İnsanoğlunda meğer istediği takdirde ne gayret olurmuş! O sarp tepenin yamaçlarına inşa edilen sıradan evler bile harika birer sanat ürünü... Camilerin insanın yüzüne üflediği serinlikten yapılmış hayat iksiri... Kalın taş duvarların burada iki işlevi var, birisi o yamaçlarda bu binaları kavi tutturtmak ise, diğeri de binanın içini dışarının soğuğundan ve sıcağından sıyanet etmeye yönelik...
O gün akşama kadar Mardin'in daracık sokaklarında, bazı yerleri yaya olarak, bazı yerleri bize tahsis edilmiş otobüsle dolaştık. Her şey güzeldi, insanlar, evler, üst üste yığılmış taş binaların manzarası, Maraş'ın Düvenönü çarşısını andıran çarşısıyla her şey... Bunca güzellik arasında hüzün veren tek şey, o güzelim sokakların bakımsızlığı, uçuşan kâğıt parçacıkları, tozlardan oluşmuş uçuşan kümecikler...
Ertesi gün (Cumartesi, 12 Mayıs) ziyaretimizin asıl nedenine yönelik Türk Edebiyatında Mavera Hareketi başlıklı program gerçekleştirildi. Programdan önce Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bediî Omay ile kuliste bir çay içimlik sohbetimizde, onun 1980'li yıllarda henüz Ankara Fen Lisesi öğrencisiyken Mavera dergisine gidip geldiğini, orada bazı hizmetlerde bulunduğunu öğrendik. Daha sonra programın açılışındaki selamlama konuşmasında da dergiyle ilgili anılarını paylaştı. Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Oflaz da bir selamlama konuşması yaptı ve panele geçildi. Panel yöneticisi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Beyhan Kanter idi. İlk sözü bana verdi. Benim konuşma konum "Mavera Dergisini Doğuran Koşullar" idi. Daha sonra sırasıyla Mustafa Özçelik:"Bir Edebiyat Mektebi Olarak Mavera", Mehmet Atilla Maraş: "Şiir Sanatının Okumaya Çalıştığı Bir Alan: Mavera" ve Şaban Abak: "İslamın Savunma Kaleleri Olarak Dergilerimiz: Büyük Doğu'dan Mavera'ya" konulu konuşmalarını gerçekleştirdiler. Dinleyicilerin sorularının cevaplandırılmasıyla toplantı kapatıldı.
Salonda programı izleyenlerin ilgisi ve dikkati takdire değerdi.
Ayrıca bizlerden ilgisini esirgemeyen Mardin Artuklu Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrencilerin içten ilgisi hepimizin göğsünü kabarttı. Mardin'e geldiğimiz akşam Üniversitenin Şark Odası'ndaki sohbet havası orada buluşanların birbiriyle kaynaşmasını pekiştirdi. Mardin Valisinin müzikolog Alâeddin Yavaşça'yı da sohbete daveti gecenin sürprizi oldu.
Başta Panele katılmak istemelerine rağmen bilahare mazeretleri dolayısıyla katılamayan Prof. Fatih Andı ile Prof. Nazif Gürdoğan da orada olsaydılar kuşkusuz program daha da zenginleşmiş olacaktı.
Programın organizasyonunda saha hizmetlerini başarıyla üstlenip götüren Yrd. Doç. Dr. Adnan Oktay'ın emeği olmasaydı bu program kalitesinden çok şey kaybederdi. Elbette programın her safhasında desteği, katkısı ve teşviki ile Rektör Serdar Bediî Omay ile Dekan Mustafa Oflaz'ın ve Yrd. Doç. Dr. Beyhan Kanter'in katkısı her türlü takdirin üstündeydi. Bizlere gösterdikleri candan ve sıcak ilgi hafızalarımızda her zaman tazeliğini koruyacaktır. Hepsine Mavera ailesi olarak şükran borçluyuz.
Rasim Özdenören
Yeni Şafak
17 Mayıs 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder