Saatler ve dakikalar bazen ağır aksak, bazen anlaşılmaz bir hızla geçip gidiyor. Akreple yelkovanın raksını izliyoruz sorgulayan gözlerle. Zamanın hükmü en çok bize... Atalarımızın, 'işte geldik gidiyoruz,' diye özetledikleri bir halin içindeyiz; bitimsiz bir akışın ortasında... Evren dengeli esrimelerle yanıyor, dönüyor ve sönüyor. Bu döngü ile bir karınca, bir kuş ya da bir balık ilgilenmiyor. Oysa biz insanlar müthiş devri daimin farkındayız. Çağlar boyunca sergilediğimiz sonraki nesillere bir şeyler bırakma çabamızda bu farkındalığın payı büyük. 'Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser,' diyor bir yanı pir olan Âşık Veysel bu yüzden.
Mağara duvarlarındaki resimler, uçsuz bucaksız çöllerin ortasındaki piramitler, kuşaktan kuşağa aktarılan dans figürleri, kalplerimizin çırpınışını özetleyen ezgiler, dış dünyayı anlamaya azmeden mitler... Aslında 'Ben insanım!' diye haykırma biçimimiz. Bizi bize anlatan öykülerimiz de birer haykırıştan ibaret. Yoksa, neden türlü türlü haller kurgulayalım, satır satır sözler dizelim?
Dünya üzerindeki serüvenimiz kimilerine göre sürgün, kimilerine göre hoş bir seyahat, kimilerine göre keyf ü sefa, kimilerine göre cevr ü cefa halidir. İnsan olma tarihimiz sayısız acı ve sevinçle kurulmuş; bazen kan ve gözyaşıyla, bazen rengârenk güzelliklerle donanmış bir panoroma izlenimi veriyor.
Varlık ağır, bir o kadar da tatlı bir yük. 'Yüküm cevherdir' desek yeridir bu konuda. Yükümüzü taşırken türlü türlü öyküler uydurduk. Kendi 'efkâr'ımızı, başkalarının 'efkâr'larını anlattık birbirimize. Yazan yazmaktan haz aldı, okuyan okumaktan. Hayalden bir havuza bakar gibi, orada kendimizi okur gibi, başkalarını bulur gibi okuduk cümle öyküyü.
Öykülerin kısa oluşlarına bakıp aldanmayalım. Uzun uzun konuşmasa da çok şeyler anlatır öyküler. Bizi buluruz onlarda, kendimize benzeyenleri, bizim gibi olmayanları... Yazan, öykü kurguladıkça sarar bir yumağı, biz okudukça çözeriz. Bu yumaktan yepyeni ve bambaşka kıyafetler örüp, giyeriz onları üstümüze. Isınmak, korunmak ya da örtünmek için.
Ufak tefek endamı var öykünün, çıtı pıtı bir güzelliği... Bu yüzden önemsiyoruz Roza Yayınevi olarak öyküyü. Birileri yazsın istiyoruz, birileri okusun farklı yazarlardan yeni öyküleri. Bu kadim, bir o kadar da yıpranmaz edebi türe iltifatımız bundan. Bu sene Roza Öykü Ödülü'nün 2.'sini düzenliyoruz. Maksadımız yeni yeteneklerin, farklı yüzlerin öykücülerimizin arasında saf tutmaları. Bilirsiniz 'marifet iltifata tabidir. Genç kalemlere iltifat edelim, onlara aramızda yer açalım ve daha bir güçlensin öyküdeki sesimiz.
Bir ülke edebiyatına, öyküleri en önemli desteklerden birini verir. Bu nedenle öyküsüzlük çok tehlikeli. Hep aynı kişiler kalem oynatmayacaklar ya bu alanda, aynı kafalar kurgulayıp, aynı kalpler duyumsamayacak ya! Yeni yeteneklere de öykücülüğümüzde yer açmak istiyoruz. Ayrımla değil, 'bir olarak' yalnızlıkla değil, 'biz olarak' yeni ufuklara varılır. Benim de söyleyecek sözüm var, benim de kalemimden dökülenleri devşirsin birileri diyen her öykücüye açık bu kapı... İyiden, güzelden ve doğrudan yana yenilikleri bulabilmek umuduyla...
ŞARTNAME:
1. Yarışmanın Adı: Roza Edebiyat Ödülü
2. Ödül Verilecek Tür: Öykü
3. Yarışmanın Konusu: Serbest
4. Yarışma Koşulları:
• Kitap olabilecek nitelikte en az üç öykünün yer alacağı bir dosya ile yarışmaya başvurulabilir.
• Dil, Türkçe olmalıdır.
• Eser, word A4 sayfasında, 12 punto, 1,0 aralık, Arial yazı fontunda yazılacak ve 64 sayfadan az, 100 sayfadan fazla olmayacaktır.
• Ölmüş kişilerin yapıtları aday gösterilemez. Başvuru yaptıktan sonra yaşamını yitiren adayın eseri değerlendirilir.
• Katılımcılarda yaş sınırı yaş sınırı aranmayacaktır.
• Yazarlar etkinliğe sadece bir eserle katılabilirler.
• Yarışmaya katılacak eserler, çeviri, uyarlama ve derleme olamaz. Böyle bir durum saptandığında, zamanına bakılmaksızın durum ilan edilerek ödül geri alınır. Eser kişisel yaratı olmalıdır.
• Yarışmaya katılan eserlerde çalıntı ya da benzeri bir durum tespit edilirse yarışmacı elenecektir.
• Eserlerin daha önce herhangi bir yarışmaya katılmamış ve herhangi bir yerde yayınlanmamış olması gerekmektedir.
• Yarışmaya gönderilen dosyalar iade edilmeyecektir.
5. Ödül
Birinci seçilen eser Roza Yayınevi tarafından kitap olarak basılacaktır. Birinci seçilen yazar, eserlerinin temsil, yurtiçi ve yurtdışı basımı ve dağıtımı yönünden Roza Yayınevi ile en az 5 (beş) yıl süreli telif sözleşmesi yapmayı kabul etmiş sayılır.
6. Jüri
Prof. Dr. Namık Açıkgöz, Doç. Dr. A. Cüneyt Issı, Sedat Sezgin, Murat Soyak, Hatice Eğilmez Kaya, Yılmaz Deniz.
8. Dosya Giriş Kısmına Eklenecek Bilgiler:
(Katılım formu başvuru dosyasının ilk sayfasına eklenecektir.)
Kısa özgeçmiş, eserin adı, telefon numarası, cep telefonu numarası, elektronik posta adresi ve açık adres.
7. Eser Gönderimi:
Katılım sadece aşağıdaki mail adresleriyle alınacaktır.
info@rozaedebiyatodulu.org ya da rozaedebiyatodulu@gmail.com
Son Katılım Tarihi: 24 Eylül 2012
Sonuç Bildirim Tarihi: 1 Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder