Muhterem Yağmur okurları;
Dergimizin bu sayısı, "Şefkat"le açıyor sayfalarını. Her geçen gün, kendisine olan ihtiyacımızın arttığı bu mukaddes duygu anaforunun, en katı kalbleri yumuşattığına, en mütemerrit ruhları dize getirdiğine ve en korkunç düşmanlıkları dahi "pes" ettirdiğine temas edilen başyazımızda kini, nefreti çözecek iksirin de düşmanlığı tersyüz edecek olan silahın da şefkat olduğuna temas ediliyor.
Başyazıyı takip eden sayfalarımızı Manas Destanı üzerine yazılmış bir incelemeye ayırdık. Yazıda Manas'ın İslâmiyet'le birlikte yaşadığı değişim, örnekleriyle birlikte sunularak, Türk-İslâm kültürünün temelleri, Manas Destanı'nın tarihi perspektifinde ele alınıyor.
Bu sayımızın biyografi yönüyle hayli zengin olduğunu fark edeceksiniz. "Düşünce ve Aksiyon İnsanları" başlıklı bir çalışmanın mahsûlleri olan bu yazıları beğenerek okuyacağınızı düşünüyoruz.
Hikâyelere gelince… Bu yönüyle de oldukça zengin bir sayı var ellerinizde. "Topraktan Gelip Çamura" isimli hikâyeye özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Her geçen gün değerlerimizden birini daha ‘Tektipleşmeye' fedâ ettiğimiz kültür dünyamızda kaybolup giden küçük ayrıntıların içtimâî hayatımızda ne büyük yankılar uyandıracağına temas eden bu hikâyeyi bitirdiğinizde yüzünüzde buruk bir tebessüm belireceğini peşinen söyleyebiliriz.
Yedi Günde Devr-i Balkan, ilerleyen sayfalarda sizi Rumeli'ye uzandıracak bir gezi yazısı. Millet olarak muhayyilemizde derin tesirler bırakan ve yirminci yüzyılın başlarına kadar hâkimiyetimiz altında kalan balkan coğrafyasında atalarımızın yaşadığı yerleri bizzat görme gâyesiyle bir grup öğrencisiyle gerçekleştirdiği bir gezinin notlarını bizlerle paylaşan Doç. Dr. Mehmet Gümüşkılıç hocamıza teşekkür ediyoruz.
Yüsra Mesude Hanım, Tanpınar'ın penceresinden İstanbul'u anlatıyor okurlarımıza bu sayıda. Yazıda, Hocası Yahya kemal'in rehberliğinde İstanbul'u okuyan ve hayata onun tesis ettiği kavramlardan ilham alarak bakan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın pek çok vasfının yanında bir İstanbul şâiri olmasına temas ediliyor. Yazar, Tanpınar'a göre İstanbul'un bir terkip olduğu ve bu terkibin küçük-büyük, mânâlı-mânâsız, eski-yeni, yerli-yabancı, güzel-çirkin pek çok unsurun birbiriyle kaynaşmasından doğduğu ana fikrine yoğunlaşıyor.
"İslâmî Türk Edebiyatında Şathiyeler" ve "Türk Kültüründe Destan Kavramı ve Hz. Ali Cenknâmeleri" bu sayımızın iki önemli makalesi. İlkinde tasavvufî edebiyatın önemli bir türü olan ve kaynağı ilk sûfîlere kadar dayanan şathiyyelerin, husûsiyetlerine değiniliyor. İkinci makalede ise Türk halk kültüründe önemli bir yere sahip olan Hz. Ali'nin bir Türk kahramanı olarak bilindiğine temas edilerek; sözlü geleneğimizdeki Hayber Kalesi Cengi, Kesik Baş Hikâyesi, Yemâme Cengi gibi hikâyelerin kültür dünyamızdaki yankılarına değiniliyor.
Bu sayımızın mülâkatını her yıl Amerika'da Benjamin Franklin onuruna tertip edilen ve yılın en iyi eserlerine verilen ödüllerin geçtiğimiz yılki sahibiyle; Aslı Sancar Hanım Efendiye ayırdık. Osmanlı'da Kadın adıyla Türkçeye tercüme edilen "Ottoman Woman: Myth and Reality", isimli eseriyle tarih/politika kategorisinde birinciliğe layık görülen eser üzerine yapılan mülâkatı beğeneceğinizi umuyoruz.
Son olarak değinmek istediğimiz başlık, şiirler. Her sayımızda olduğu gibi bu sayımızda da birbirinden nitelikli şiirlerle karşınızdayız. Yusuf Dursun, "Efendim", Yalçın Kayagil, "Muhâcir", Ali Osman Kurun, "Susan Sokaklar", Yusuf Türkoğlu, "Sükût Düşer", Yaşar Beçene, "Sonsuza Değin" isimli şiirleriyle soframızı zenginleştiren şâirlerden sadece birkaçı.
Yeni sayılarda buluşmak üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder