Yapmamız Gerekenlerin Neresindeyiz?
Aklımızı durmadan kurcalayan soru bu olmalı: Yapmamız gerekenlerin neresindeyiz? Soru kökünde, bize yardımcı mı yoksa çelmeci mi olduğunu tayin imkânını gene bize bırakan aklımızın kurcalamalarından birini öncelikle aşmalıyız. Acaba bu soru kökünde ‘yapmamız gereken’ derken, bize dıştan bir zorlama mı var? Bizim yerimize biri ya da birileri mi yapmamız gerekenleri belirliyor? Etik mi bu yoksa? Hani şu sanatın patetik yanını toplumun şifasına götüreyim derken, sanatçıyı eritip tüketen etik olmasın bu?
Aklımızın çelmeleri de vardır, muhteşem izahları da; hatta çoğu kere bu ikisi bir arada işler. Yağmur sonrasında, hâlâ bir çok şairin resmettiği gibi olan şehir sokaklarında atlaya zıplaya ilerlerken akıl, mesafe ayarını yapar ve bizi paçalarımız ıslanmadan varacağımız yere vardırır. Varacağımız yeri de zaten ondan yardımla seçmişizdir. Orası yapmamız gerekenlerden biri ile ilgilidir mutlaka. Belki çok can alıcı bir yakınlıktır bu, belki de uzak bir hazırlık için başka bir hazırlık. Yapmamız gerekenlerin ne olduğu, bizim aklımızın işleyişi ile apaçık ki yakından ilgili.
Biz bir şey yapacaktık; ama o neydi? Sık sık bir unutkanlığa maruz kalıyoruz değil mi? Yapacaklarımızın küçük sahnelerinde bu unutkanlık bir şey değil; ama asıl güzergâh söz konusu olduğunda unutkanlık, bizi binlerce yönsüzle eş kılabiliyor. Oysa bizim yapmamız gerekenler vardı. Biz onları, ‘ben tam dünyaya göre, ben tam kendime göre, ama sizin adınız ne?’ sorulu cevabı ile karşılayıp ilk hamlemizi yapmıştık. Peki ya şimdi neresindeyiz, yapmamız gerekenlerin?
Şairler!.. Bu çoğul anma, seslenme, sanıldığının aksine Dünya Şiir Tarihi’nde sadece has şairler içindir. Geçmiştekiler de gelecektekiler de bu seslenmeden haber alırlar. Seslenene kulak kabartırlar. Demek oluyor ki aslında böyle demekle: Ey Şair!.. demiş oluyoruz. Evet, bir tek ama o tekliğin içinde kendisi olan bir tek Şair. Onu, büyük harfle yazabiliriz demek ki….
Şair!.. Dünyada zaman, insanlar için insanlık ideallerine ne derece imkân vermektedir? Okurun ne âlemdedir? Kendi aymazlıklarınla zamanın dışına atılmış, diyorlar senin için… Gazetecilerin sorularını bekler olmuşsun!... Siyasetçiler, elini sıkınca pek seviniyormuşsun… Şair!.. Yapmak gerekeni kaybetmiş olmayasın. Yoksa bunu biliyor da yaptıklarınla kendini mi kandırıyorsun?
Mühür’e kalmaz ama ola ki bir tek kişi için kalır umuduyla bu soruları, seslenişleri dikkate almamız gerek, diye düşünüyoruz. Şair, yapması gerekene dünyada eşine nadir rastlanır bir emekten, düşten, düşünceden sonra kendisi karar verir. Ve kendisi kararının neresindedir, gene kendisine sorup durur.
Mühür, dördüncü yaşını doldurdu. Olsa olsa bir arpa boyudur aldığı yol. Zaten ona öykünmüştü. Önümüzdeki günler için bugünden duyduğu tek umut, sorunun çoğaltılmasına ilişkin olacak. Bunun için yapması gerekenlerin endişesi ile yol alanları arkadaşlığa davet ediyoruz. Bizden sonrakilere bırakabileceğimiz hiçbir şey yoksa bile bu soruyu bırakmalıyız.
Onu, kimlerden aldığımızı düşündüğümüzde, azalan gücümüz katlanarak artacaktır…
“Mühür, Yarına Dair Bir Hasrettir!”
İrtibat:
Abdi İpekçi Cad. No:31 / 2 (Akıncılar Tramvay Durağı Karşısı) Güngören –İstanbul
0212 504 87 00 * Fax: 0212 506 94 26
0539 386 86 59
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder