2009-05-02

Kuşluk Vakti’nin Mayıs Sayısı Yayımlandı !..


Merhabalar,

Kaç zaman önceydi. Bir reklam filminde kullanılan kısa bir cümle vardı. ‘’Kirlenmek ne güzel!’’ şeklinde geçen spot bir cümleden bahsediyorum. Öyle ya, iyi bir temizleyici varsa kirlenmek belki de güzel olabilirdi. Arınmak duygusunun neresi kötü olabilir ki!

Ya maddi değil de manevi bir kirlilik söz konusu ise. İşte burada durmak gerek. Her çağda bu probleme değişik çözümler sunulmuş. Semavi ve semavi olmayan dinler de bu probleme duyarsız kalmamışlardır. Bunun bugün bile müntesiplerinin hal hareketlerinden gözlemlenmesi mümkün.

Ancak mananın yerine maddeyi koyan günümüz insanı yapılan bu kirlilik problemine ait çözümlemelerden nasiplenememiştir. Modern çağın insanı kendi gönül kirleri ile bir başına bırakılmıştır. Tek kelime ile bu bir felaket.

İşte bu bağlamda edebiyat ortamlarının önemi –mekânıyla olsun ya da yazılı metinlerle olsun- yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü gerçek edebiyatın anlamı insanı ruh kirlerinden arındırma çabası olsa gerektir. Değilse bile edebiyatın amacı bu olmalı değil midir? İnsanı yokluğun kollarından kapıp varlık tacı ile taçlandırmak yalnızlaştırılmış insana en güzel armağan değil midir?

Gerçi günümüz edebiyat anlayışı da bu kirlenmeden nasibini fazlası ile almıştır. Televole kültürü ile yarışırcasına yapılmaya çalışılan edebi çalışmaların kişiyi bu kutsal temizliğe yaklaştırması şöyle dursun daha da uzaklaştırdığı acı bir gerçektir.

Gerçek edebiyat ortamları insanın gönül kirlerinin panzehiridir. Bu ortamların peşinde olmak hepimize düşen bir görevdir. Ve bunlarının sayılarını arttırmak da.

Eskilerde ‘’çilehane’’ denilen yerlerde insanlar ruh kirlerinden arınıp da çıkarlarmış toplumun içine. Dünyanın neresinde durmaları gerektiğini kavrayıp en doğru yeri kendilerine menzil edinirlermiş. Dünyaya dünya kadar ukbaya ukba kadar. Buradan da diğer insanların gönül dağlarına seyahate çıkarlarmış tertemiz. Öyle değil mi ki kendisi bizatihi temiz olmayan neyi nasıl temiz kılabilir ki.

Biz deriz ki, gönlünü temiz eylememiş insanların edebiyat ve sanat adına yapıp ettiklerinin kirliliğe çare olamadığı gibi daha da arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Önce gönül temizliği sonra edebiyat. Bu böyledir.

Bunun mücadelesini vermek de ne yazık ki ‘’doğru edebiyat’’ peşinde koşturanlara düşmüştür. Bunu amaç edinmiş her edebi dergi veya sanatsal olay şiddetle desteklenmeye muhtaçtır. Çünkü edebi dergilerin baskı sayıları ortadadır.

Kuşluk Vakti dergisi ilk sayısından bu yana söz konusu düşünceyi canlı tutmanın mücadelesini vermektedir. Gönül dostları ile başlatılan yolculuk düşe kalka ama onurlu bir şekilde sürmektedir.

Yeni sayılarda buluşmak ümidi ile…

13. Sayı Olan Mayıs sayısının içeriği özetle;

Şiir:
* Âdem Turan / Yorgun Adamlar
* Salih Güzel / Şiiri Üşüyen Adam
* İbrahim Gökburun / Sarılıp Boğdum Göğsümdeki Yılanı

Deneme:
* İ.Engin Akkuş / Buruk Kalpler Bulvarı
* Harun Doğruyol / Şiirde Sevmediğim Sözler
* İsmail Karakurt / Tesbihim Dizi Dizi

Hikaye:
* Recep Şükrü Güngör / Baba

Yazıyorum Çünkü:
* Aliye Alkan / Yazmak Bir Mucize

Söyleşi:
* Ali Şîr Kuşçu, Kuşluk Vakti için Şemsettin Yapar ile Konuştu.

İnceleme:
* Asiye Kaşka / Necip Fazıl Kısakürek, Şairliği ve Kişiliği

Günlük:
* Tayyib Atmaca / Ebem Kuşağının Altında

Hatırat:
* Mustafa Oğuz / Sevgi, Barış Ve Gözyaşı Korosu: Türkçe Olimpiyatları

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com