Son zamanlarda okuma tercihlerimde ön sıralara yerleşmiş bir dergi var: Nida. Malatya'da yayınlanıyor. Taze fikirler, dokunulmamış konularla ilgili yorumlar, yeni yaklaşımlar Nida'da sıkça yer buluyor kendisine. Dergilerin hakiki varoluş gerekçesi bu tarz bir yapıyı barındırması değil midir? Nida'nın elimde tuttuğum nüshası 134. sayı. Bu sayıda da bahsettiğim tutumun izlerini taşıyan yazılar var. İşte bunlardan birisi, Metin Önal Mengüşoğlu'nun şu satırlarını ihtiva ediyor: "Acaba, İlahî Vahiy, kendisini rehber edinenlere bir ad vermiyor mu ki; insanlar kendilerine yeni ve farklı kimlikler ve adlar ediniyorlar? Mümin veya Müslüman ad ve kimliği yeteri kadar açıklayıcı değil midir?" Yazarın, "Ehl-i Sünnet mi, Ehl-i Milet mi?" başlıklı yazısı, Türkiye realitesi içinde yeni tartışma imkânları doğuracaktır. Bu kanaati bildirirken, şu alıntıyı yapmak da yerinde olacaktır: "Nüfusu bir buçuk milyarı geçen mevcut Müslüman dünyanın hali hazırdaki kuşatılmışlığı ve mezelleti üzerinde derinliğine düşündüğümüz vakit, ne zaman ihtilafları Allah ve Resulüne götürme buyruğunu hatırlayacaksınız diye sormak gerekmiyor mu? İhtilafları ortadan kaldırmanın en güvenli yolu, edinilmiş alt kimliklerle iftiharı bırakmak ve Allah'ın adlandırmasına yani evrensel asgari müşterekimize sahip çıkmaktan geçer."
Nida'da "Hazır Ol Cenge İster İsen Sulh u Salah" (İbrahim Sarmış), "Kürşad Atalar ile Röportaj" (Fatih Bütün), "Sûret ve Sîret Üzerine" (Ramazan Altıntaş), "İslâm Felsefesi Okumalarına Giriş" (Mehmet Ulukütük), "Cahit Zarifoğlu'nda Çoluk Çocuk Meselesi" (Mustafa Ökkeş Evren) gibi yazılar da okunabilir. (nida_dergisi@hotmail.com, 0422 3212187 )
Dil ve Edebiyat Dergisi, 2. Sayısı ile elimizde. Yayın hayatına yeni başlamış bir dergiyle başbaşayız demek ki. Dergi, kendisiyle aynı adı taşıyan dernek tarafından çıkarılıyor. Recep Garip'in Genel Yayın Editörü olduğu Dil ve Edebiyat'ta "Ayın Dosyası" "Türkçe"ye ayrılmış. Bu bağlamda dergide "Ali Şir Nevaî", "Hangi Türkçe", "İstanbul Türkçesi" gibi makaleleri okuyabilirsiniz. Recep Garip'in "Edep ve Edebiyat", Tahsin Yıldırım'ın "Müstear İsimlerden 'Nick name'lere", Semra Bilgin'in "Orhan Veli'yle 'Hoy Lu-lu' Şarkısını Söylemek...", Mehmet Kâmil Berse'nin "Hüzünlü Topraklarda: Bosna-Hersek", Sakir Öner'in "Arif Nihat Asya'nın Fikir Dünyası" dikkat çeken metinler olarak kaydedilebilir. Dergide şiire de önemli bir bölüm ayrılmış. Bu anlamda, Ahmet Tevfik Ozan, Müştehir Karakaya, Tayyip Atmaca, M. Ali Garip, Ekrem Kaftan gibi şairlerin metinlerini okuma fırsatı bulabilirsiniz. (bilgi@ded.org.tr, 0212 5816172 )
"Çarpılmışlar", Mürsel Sönmez'in Bir Nokta'daki uzun soluklu şiirinin adı. 86. sayının yarısına yakın bir bölümünü kaplayan "Çarpılmışlar", gerçekten çarpıcı bir metin. Bununla birlikte, küçük bir kusuru da ihtiva ediyor. Şu mısra, tashih edilmeli: "az kalsın kırılayazdım". "Bu kadar kusur kadı kızında da olur" denilebilir. Zaten kardeşimiz Mürsel Sönmez her fırsatta Bir Nokta'nın "ürünyoğun bir dergi" olduğunu, "işin 'hendese'sini" yani "eleştiri"yi "başkalarına" bıraktığını söylemektedir. Fakat, görüldüğü üzere, kendi içinde tenkid mekanizması işlemeyen yapılarda, yanlışa daha kolay düşülüyor. Şimdi, tashih edilmesi gereken dizeye iyi bakın: "kırılayazdım" ifadesi zaten "az kalsın"ı içermektedir. Türkçe'de "yazmak" yardımcı fiilinin işlevi budur. Bir Nokta'da Mesut Doğan'ın hatıralarla örülü "Yıkımcı Uzun Mustafa" ve İbrahim Yarış'ın ironik göndermeler bulunan "Nico'nun Bilmedikleri" başlıklı metinleri de bizim ilgimizi çekti... ( 0216 324 36 05 )
"Abant'ın 'Kürdistan' Açılımı"... Bu başlık, İktibas Dergisi'nin Mart sayısında dikkatimizi en çok çeken yazı Mehmed Durmuş imzalı yazıya ait. Şubat ayı ortalarında Kuzey Irak'ta, Erbil'de yapılan "Abant Platformu"nu değerlendiren yazar, kalemini, eleştirel bir tutumun temsilcisi olarak kullanmaktadır. Bununla birlikte, adı geçen platformda ele alınan konunun çözümüyle ilgili alternatif kanaatler de dile getirilmektedir: "Kürdü, Türkü ve Arabı ile hasılı yüzlerce etnik kökenli Müslüman kavimleri sadece ve sadece İslam kurtuluşa erdirecek, karanlıklardan aydınlığa İslam çıkaracaktır, ancak İslam onları kardeş yapacaktır. Merkezinde Kur'an'ın bulunmadığı hiçbir çözüm önerisi felah getirmeyecektir." Bu kapsamlı yazının dışında Atasoy Müftüoğlu'nun "Sorumluluğa Uyanmak", Muhammed Celil'in "Hazırcı Olmak", Mustafa Bozacıoğlu'nun "Usûl" başlıklı yazıları ve "Ayın Kavramı" bölümünde yer alan "Tâğut" başlıklı yazı başlıca çalışmalardır. (iktibas@yahoo.com, 0312 4353760 )
Milcan... Bu, Kahramanmaraş'ta 44. Sayısını çıkmış bir dergidir. Ali Büyükçapar dostumuzun omuz verdiği Milcan, Kahramanmaraş Manşet gazetesinin kültür sanat ekidir. Tek yapraktan, dolayısıyla iki sayfadan oluşmaktadır. Milcan'ın hemen her sayısı ilgililerine gönderilir. Bununla birlikte, Milcan hakkında bir iki satırlık yazı kaleme alan çıkmaz her nedense. Oysa Milcan bunu hak ediyor. Evet, derginin 44. Sayısında Ejder Polat'ın nefis "Nefes"ini okumak büyük bir keyif. Keza, Hacı Ali Özturan'ın "Maraş Ağzı Köroğlu Hikâyesi" de okurun zevkine hitap edecek niteliktedir. (P. K. 115, Kahramanmaraş)
Yağmur Dergisi'nin 42. Sayısında Sezai Coşkun'un "İslâm Estetiği", Meryem Eker'in "Mustafa Kutlu'nun Hikâyelerinde Bakış Açısı ve Anlatıcının Özellikleri", Merve Eker'in "Sevinç Çokum'un Romanlarında Milli Kimlik" gibi yazılar akademisyenlerin dikkatini çekecektir. Dergileri hikâye, deneme, şiir gibi edebî verimleri itibariyle takip edenler de Yağmur'da hayli zengin bir birikimle karşılaşacaktır. Sözgelimi Hüdayi Can'ın "Çetele", M. Said Türkoğlu'nun "Dostun Evi Gönüllerdir", Hüseyin Kaya'nın "Yastık Kenarı" başlıklı metinleri gibi...
Bu haftaki yazımı bir şiirle, Hüseyin Kaya'nın "Yastık Kenarı" adlı şiiriyle bitirmek istiyorum: "Düştü dedim kırıldın saçlarımda beyaza/Kırıldın ve kapandı kirpikleri kalbimin/Bense kırılır diye dolaştım kıyısında/Senin hayâllerinin benim hayâllerimin// Düştü gökten üç elma senin için üçü de/Senin için bu bahçe bu gökyüzü yıldızlar/Rüyalar işlemiştin yastığıma gül diye/Anne o günden beri ağlıyor papatyalar" (İnfo@yağmurdergisi.com.tr, 0216 3186011 )
Cevat Akkanat
Kaynak:
Millî Gazete
19 Mart 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder