2009-02-01
Edebiyat Ortamı
Ankara’da öteden beri edebiyat dergileri yayımlanır. Üstelik sıradan dergiler değildir bu dergiler. Edebiyat, Mavera, Aylık Dergi ve başka dergiler, Ankara’da ve Türkiye’de önemli işlevler üstlendiler bir dönem. Kimi tek adam dergisi olan, kimi de işleri şûra ile yürütülen bu dergilerin ortak bir özelliği vardı. Kendi çapında bir okuldu bu dergilerin her biri.
O dönemde Ankara, belirleyici bir rol de oynuyordu edebiyat ortamı açısından.
Daha sonra ne olduysa oldu, bir fetret dönemine girildi. Heves ürünü olmaktan öte gitmeyen kimi dergileri saymazsak uzun süre dergisiz kaldı Ankara’nın edebiyat dünyası.
Son zamanlarda ise yeniden bir canlanma yaşıyor edebiyat dünyası, özellikle de Ankara. “Son zamanlarda” tabiri aslında uzunca bir zaman dilimini kapsıyor. Bu zaman dilimini Hece dergisiyle başlatmak gerekiyor. Özel sayılar dergisi unvanını verebileceğimiz Hece on üç yaşında olduğuna göre uzun bir zamanı kapsıyor bu “son zamanlarda” tabiri.
Hece çok önemli işlevler üstlendi bu zaman içerisinde. Fakat artık “okul dergi” diyebileceğimiz dergiler dönemi kapandı mı, sorusunu sorduran bir yapısı da var Hece’nin. Okul-dergiler, amatör ruhun ürünüydü elbette. Amatör ruh bir yere kadar iyidir, ama bazı sıkıntıları da bünyesinde barındırır. Bunun örnekleri çoktur. Bu yazıda bunlara girmeyeceğim, ama ilerde ihtiyaç olursa bu konuyu başka ortamlarda tartışabiliriz.
Biz tam okul-dergiler dönemi kapandı mı diye sorarken, yeni bir dergi çıktı sahneye yine Ankara’da. Edebiyat Ortamı.
Edebiyat Ortamı, aslında çok zaman önce sahneye çıkmıştı. Server Vakfı bünyesinde, vakfın yönetim kurulu başkanı Sayın Mehmet Ali Bulut’un fikrinin sonucu olarak, Ali K. Metin yönetiminde 1997 yılı boyunca her ay yayımlanmıştı Edebiyat Ortamı.
O zaman benim de kıyısından köşesinden dâhil olduğum bu dergi tecrübesi pek başarılı bir tecrübe sayılmaz elbette. Bu nispeten başarısız tecrübeden sonra yine Server Vakfı ve yine Mehmet Ali Bulut, sanırım yükümlülük duygusuyla yeniden harekete geçti ve ikinci Edebiyat Ortamı dönemi başladı 2008’de.
Dergi bu kez iki ayda bir yayımlanıyor şair Mustafa Aydoğan’ın yönetmenliğinde. Kapağından sayfa düzenine, ekibinden yazı kadrosuna varıncaya dek daha umut verici bir hali var yeni derginin. Hatta denilebilir ki adı dışında eski dönemle bir alâkası yok.
Bütün bunlar sevindirici ve güzel de, Edebiyat Ortamı dergisinin, “Okul-dergiler dönemi kapandı mı” sorusunu geri almamıza yol açacak nesi var da ben umutlandım? Dergi çıkmaya başlayalı tam bir yıl oldu. Gözlemlediğim şu: Bu dergi, bir dergi, yani edebî ürünleri deren, bir araya getiren bir süreli yayın olmaktan ziyade, edebî bakış ve duruş sergilemeye çalışan bir düzlem, bir ortam olmaya çalışıyor yayımladığı ürünlerle.
Dergi yönetimi, geleceğe yönelik kaygılar taşıdığını hissettiriyor sayılarıyla. Ayrıca İslam dünyasının kültür bunalımı üzerine kafa yoran bir ekip izlenimi veriyor dergi ekibi.
**
Nicedir dünyanın kalbi İslam dünyasında atıyor ve son zamanlarda bu kalp atışı, kalp çarpıntısına dönüştü. Müslüman toplumların ve özelde bizim toplumun durumu hiç de iç açıcı değil bu çarpıntı karşısında.
Çözüm üretmek için yeterli donanıma sahip değiliz. Bu donanımları kazanmada kültür ehline, ediplere ve aydınlara büyük sorumluluklar düşüyor.
İflas ile karşı karşıya kalan tüccarlar eski defterleri karıştırırlarmış. Bizim de pek çok açıdan iflasa sürüklenmekte olduğumuzu kim inkâr edebilir? Bu iflas tehlikesi karşısında toplumun yazarları, aydınları ve düşünenleri de eski defterleri karıştırmalı değiller mi?
Demem o ki eskiden söylenmiş sözleri yeniden düşünmeli ve bunlardan yola çıkarak yeni sözler, yeni düşünceler üretmeliyiz. Büyük mesneviler, kasideler, gazeller, bize yeni şiirler, öyküler, romanlar ve sinema eserleri olarak geri dönmeli.
İşte Edebiyat Ortamı bu kaygıyı taşıyor gibi geliyor bana; bu kaygıyla atılmış küçük, fakat değerli bir adım.
Büyük ârif Ebu Said Ebu’l-Hayr’ın dediği gibi: “Kalkıp bir adım atandan Allah razı olsun.”
Hicabi Kırlangıç
Kaynak:
www.tyb.org.tr
30.01.2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder