2009-04-19

Yolcu Dergisi’nin 53. Yürüyüşü: "Kalk ve Uyar"
















Birkaç yıldır tek başına omuzladığı Yolcu Dergisi’ni Türkiye dergisi haline getirmiş ve bu gün 53. sayısına ulaştırmış Ferhat KALENDER, alışılageldiği üzere Seyir Defteri’nden sesleniyor okurlarına; “Söz ve dahi kutlu ve dirayetli söz; irfanı arayan ve hikmeti önceleyen söz, tarihin, coğrafyaların ve insanların ötesinde yürüyüp giden ve kendini çoğaltan bir şeydir. Belki de bu derginin böylesine karşılık bulmasının en önemli nedenlerinden biri de budur; bizi var edene verdiğimiz ahitten ötesi zamanın anlamsızlaştığıdır demiştik. İlk sayımızdan itibaren üstümüzde ve insanlığın üzerinde her türlü tahakkümü, saldırıyı kim ve ne adına olursa olsun; hangi dünyevi değerler adına yapılsın kesin bir dille ve ilelebet bir ahitle reddetmek; Lailaheillallah! Bu sözü yaşamımızın vazgeçilmezi ve yol göstericisi yapmak!”

Kendisi ne kadar farkındadır bilemeyiz ama Ferhat Kalender’in Seyir Defteri’nde, her biri birer manifesto özelliğinde olan yazıları ilgiyle takip ediliyor. Bu yazılar bir medeniyet üslubunu da ortaya koyuyor. Okurlarına yenildik ama hala yaşıyoruz ve umutla korku arasında bir mevsimi soluyoruz mesajı veren ve bu bağlamda onları dinç ve diri tutmaya, duyarlı olmaya çağıran akıcı aynı seviyede öfkeli bir üslup.

Derginin değişmez köşelerini de kendisinin düzenlediğini biliyoruz. Örneğin son sayfanın alt köşesinde açtığı dipnot bölümü bir yıl öncesine kadar –sanırım ekip dağılmadan önce – derginin mutfağından ve çevresinden tatlı anekdotlarla doluydu. Son birkaç sayıdır Peygamberimizin hayatından kimsenin pek bilmediği ilginç kesitler sunuyor. Sanırım Kalender, birçok okurun dergiyi dipnottan başlayarak okumaya başladığının farkında. Bunun yanında yine Yenilgi adını verilen sayfada ‘Çete/le’ isimli bölümü de kendisi kaleme alıyor. Çetele’yi okuyunca sanki gitttikçe kabaran bir dalganın üzerindeymişsiniz gibi bir hal alıyorsunuz; “Seni seviyoruz bahar! Ölümü öldüreni hatırlatıyorsun bize. Kimmiş yaşatan ve öldüren. Kimdir yarınımızın sahibi! Kaç ihanet çemberinden geçerek geldik bugüne. Kaç zemheri gördük. Kaç pusu atlattık? Kaç kere vurdular en masum yerimizden bizi. Ama bildik su yeniden yürüyor yeryüzünün damarlarına. Genişliyor yüreklerimiz. Bir şiir inceliğinde süzülüyoruz sevdiklerimizin umutlarına. Sevdiklerimizle birlikte olmak ne güzel. Omuz omuza baharlaşmak!” Ve “İstikamet.” Kadim bilgelerden devşirilen işaret taşlarının yer aldığı köşe. 53. sayısının dervişi, Atâullah El-İskenderî, Hikemü’l-Atâiyye’den sesleniyor; “İnsana ulaşacak manevi yardımları en çok kibir engeller. Çünkü yağmur sularının dağ başlarında değil, alçak vadilerde biriktiği görülür. Kibirli insanların kalpleri de dağ başlarına benzer. Rahmet onların kalplerinden akar da alçak gönüllü kalplere toplanır.”

Yolcu, okurunu kendi sayfaları arasında yolculuğa çıkardığında, okurun karşılaşacağı imzalar ve ürünleri şunlar:

Ömer İdris Akdin, “Ayaza Gelen” isimli küçük öyküsünde; “Soluğu kesilse ateşin suya çarpan gölgemiz kesilse/ gün kesilse ortasından ihanet kesilse. / Belki yarin efkar basmış yüzüne düşen cemredir / halimiz elhamdülillah.” Cümlelerini yüreğimize serpiyor. Yaşar Bedri, Gazze için yazdığı ‘Lamekan’ alt başlıklı şiiriyle sayfalarda yer alıyor. Selçuk Küpçük 12 Eylül sonrası hesaplaşmasının 3. bölümünde, suçu ispatlanmadan idam edilenler üzerine çok düşünülmesi gereken bir yazı kaleme almış. Bu ibretlik yazının ve öncekilerin dikkatle takip edilmesi gerekiyor. İsrail’in bizler ve dünya tarafından hangi biçimlerde algılandığı üzerini önemli yazı Hüseyin GÜÇ tarafından kaleme alınmış. Yazı “İsrail'in dünyamızdaki yeni yeri, onun yükselişinin de bittiği yerdir.” Cümlesinin etrafında yol alıyor. Yine aykırı ve uslanmaz yazar Bülent Akyürek “Türklerde oymacılık ve oymacılığın gündelik hayata yansıması” başlıklı yazısında, piyasalaşmış üslubu ve ürünleri yerden yere vuruyor. Şairliği ön plana çıkan Mehmet Aycı, küçük bir denemesiyle katılıyor 53.

kervana; “Gece yürüyüşü.” Yakın bir dönemde vefat eden bilge mimar Turgut Cansever üzerine Cem Gençoğlu’nun kaleme aldığı “Ardında bilinç bırakan adam” isimle deneme okunmaya değer. “Lezzetli Bir Cinayet” isimli yazı başlangıçta bir cinayet tasarımı olarak gelişiyor ama Sedat Arlı’nın öyküye sonlara doğru aldırdığı biçimi artık dergiden okumalısınız. Orta sayfa sohbeti hikayeci Recep Şükrü Güngör’e ayrılmış. Zahir Ertekin tarafından yapılan söyleşinin spot cümlesi; “Yazar tavrı olan adamdır!” Bunların yanında elbette birçok şair ve yazar derginin sayfaları arasında sizlerle buluşmayı bekliyor.

53. sayıda yer alan diğer yolcular şunlar; Ogün Kaymak, Mehmet Şamil, Gökhan Akçiçek, İbrahim Yiğit, Eyyüp Akyüz, İrfan Yıldız, İrfan İşgören, Eda Aktaş, Birgül Polat, Suavi Kemal Yazgıç, Ümran Yaka, Yavuz Albayrak, Yahya Kurtkaya, Seyyit Köse, Hüseyin Yılmaz, Yaşar Müntehir, Gül Çiğdem, Mustafa Uçurum, Rabia Bulut, Bünyamin Doğruer, Bilal Can.



Feriha Nur Tekin

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com