Çıkmakta olan kahraman dergilerimiz hâlâ okurları için her sayısında yeni güzellikler getiriyorlar. Kültür dergisi, 14 sayıdır hacimli ve derinlikli dosyalarıyla sabır ve ısrarla yayın hayatına devam ediyor.
Kültür hem derginin adı hem de alanı olarak temayüz ediyor. Kültür dairesine giren her konu önem ve ilgi sırasına göre dergide işleniyor. Derginin hazırlanmasında dikkati çeken emek nihayet iki ödülle teslim edildi. Esasen bütün yayınların bilhassa süreli yayınların emeğini takdir ve teslim eden okurdur. Okurun ilgisini ve beğenisi kazanan her yayın ömrünü ve niteliğini her yeni sayıda biraz daha arttırır. Kültür dergisine ödül, TYB ve ESKADER'den geldi, bu ödüllerin nice heyecanlı ve güzel sayıların hazırlanmasına vesile olmasını diliyoruz.
Kültür dergisinin 14. sayısı Rumeli özel sayısı olarak hazırlanmış (Dergi tel: 0212 491 04 27). Rumeli'nin biraz da bizim gündemimize bir televizyon kanalında yayınlanan "Elveda Rumeli" dizisiyle girdiği görüşü ve kanaati yaygın.
Rumeli, belki bu yıllarda bir dizi ile girmiştir ama İstanbul'dan yıllarca önce daha Beyliğin ilk kuruluş günlerinde bizlerin vatanı olmuştur. İstanbul ancak Evlâd-ı Fatihân'ın gazalarla, fetihlerle Rum eli'ni bir Türk eli yapmasıyla fakat adını yine aynen muhafaza etmesiyle fetholunabilmiştir. Rumeli bizim tarihimizde Osmanlı'nın son çalkantılı ve buhranlı dönemindeki isyanlarıyla, savaşlarıyla da hatırlanmaktadır. Elveda denilmesi de bir bir isyan eden ve bağımsızlık isteyen unsurların bölgeyi Evlâd-ı Fatihân neslinden arındırma faaliyetlerini hatırlattığı içindir.
Edirne'nin dışı her ne kadar resmiyette sınırlarımızın dışı olarak gözükse de Bosna'ya kadar bütün şehirler, topraklar hâlâ Osmanlı'nın ve İslâm'ın barışıyla, rahmetiyle, maneviyatıyla, kimliğiyle, adaletiyle, duasıyla ayakta durmaktadır. Edirne, Müslüman olan bu şehirler silsilesinin ancak bir halkasıdır. Bu halkayı Yahya Kemal, Bursa'dan Şardağı'ndan Üsküp'e bağlamıştır.
Avrupa'dan İslâm'ı atmanın, Osmanlı'nın fethettiği bütün Avrupa topraklarından, şehirlerinden, -nihaisi İstanbul olmak üzere- Müslümanları uzaklaştırmanın hesabını yapan güçler bu amaçlarına Birinci ve İkinci Balkan savaşlarında bir nebze olsun yaklaşmışlar, en azından her gayr-ı Müslim unsura kendi devletini kurma imkânını vermişlerdir.
Hadiselerin, şehirlerin siyasî tarihten okunan, görülen yüzü kadar kültür ve medeniyet tarihinden de okunması, görülmesi gereken yüzleri ve tarafları vardır. Bugünkü Balkanlar hakkında, -siyasî düzenlerinden, misyonerlik faaliyetlerine kadar- kendisi de bir Bosnalı sayılan sayfamızın yazarı Ayhan Demir, ayrıntılı bilgiler vermekte, kapsamlı analizler, değerlendirmelerle bizleri Balkanlar konusunda aydınlatmaktadır.
Kültür dergisi her iki yönü de dikkate alarak hazırlamış Rumeli dosyasını. Kapsamlı bir Rumeli gezisine çıkmanın, bilgiyle beraber duyguyu da kuşanmanın derdine düşmüşler.
Ali Nami Yazır'ın "Osmanlı'yı Rumeli'ye Yönelten Saikler" başlıklı yazısı, bizleri yeniden Ertuğrul Gazilere, Osman Gazilere, Orhan Gazilere götürmektedir. Yazır yazısına şu paragrafla son veriyor: "Tarihe ait bir hakikattir, Türk ne zaman Batı'ya yönelse hep kazanmıştır. Müslümanların tarih boyunca hep kafire karşı yürüyerek büyüyüp genişlediklerinin farkında olan Osmanoğullarının Batı'ya yürüyüşlerinde Türklüğün tarihi yolculuğunu görmek mümkün." Elbette bu satırlarda ve fetihler devrinde Osmanlı siyaseti Batı'ya yönelmek deyince gaza ve fetih şuurunu anlıyordu. Gerileme ve çökme dönemimizle birlikte bugün Batı'ya yönelme deyince oradan gelecek emirleri, tavsiyeleri, nasihatleri ve hatta denetimleri anlıyoruz.
Dr. Fatih M. Şeker'in yazısı ise maziye dair hatırlatmalar ve istikbale ait ümitlerle doludur. Süleyman Paşanın Rumeli'ye geçişini anlatan; "Velayet gösterip suya seccade salmışsın / Yakasın Rumeli'nin dest-i takva ile almışsın." beyti fetihlerdeki manayı ve maneviyat iklimini yansıtmaktadır. Böyle kutlu bir gaye ve kutlu bir menkıbe ile başlayan yolculuk nihayet acı ve buhranlı dönemlerle son bulmuştur. Fakat son bulmayan nihayet yeniden yeşeren ümitlerimiz; "Bir kez darü'l-İslâm olan bir yer artık kıyamete kadar öyledir." hükmüyle teselli bulmaktadır.
Dergiye, Fatih Birgül, "Balkanlar Aynasında Kendini Kavrayan Türkiye"; Ahmet Kavas, "Modern Devletlerin Yüreğini Ağzına Getiren Kelime: Balkanlaşma"; Semavi Eyice, "Bulgaristan'da Osmanlı Mimari Hatıralarında Bir Gezinti"; Ertuğrul Saltuk, "Manastır"; Şemseddin Şeker, "Selanik" ile Zeki Bulduk, "Balkanları Hatırlatan Adam: Aliya" yazılarıyla katkıda bulunmuşlar.
Balkanları, Rumeli'ni yeniden tarihiyle, edebiyatıyla, kültürüyle, şehirleriyle, hattatlarıyla, devlet adamlarıyla, Bektaşileriyle gündemimize alan ve neyi kaybettiğimizi hatırlamaya yardımcı olan Kültür'ü bahar tazeliyle karşılıyoruz.
Osman Toprak
Kaynak:
Millî Gazete
20 Nisan 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder