2011-02-13

'Yedi İklim' dergisinin 251.sayısı

Sayı:251, Şubat 2011

Dil ve Birlik

Toplumumuzun gündemine resmî dilimizin ne olduğu sorusu ilk defa 1876’da, Kanun-i Esasî’nin hazırlanması sürecinde geldi. Batıdan örnek aldığımız anayasa metinlerinde böyle bir tanımlama vardı; bizim anayasamıza da resmî dilin Türkçe olduğu yazıldı. Fakat Sultan Abdülhamid’in yönetimi boyunca uygulamada değişen bir şey olmadı; kanun değil gelenekler işledi; Yüce Devletin çok dilliği sürdü. 1908’de İttihatçılar iktidarı ele aldıklarında anayasadaki bu maddeyi büyük bir sertlikle uygulamaya koydular. Temel gerekçeleri, devletin bütünlüğünün korunmasıydı.

Millî birliğin korunması refleksi, 1923 dönüşümünden sonra, bir ulusun yeni baştan inşa edilmesi gibi çok daha köklü bir aşamaya geçti. Bu amaç doğrultusunda konunun sadece dil yönü değil, ırk yanı da yasa ile düzenlendi; bu topraklarda yaşayan herkes Türk kabul edildi. Ülke çapında, tek sistemli, tek dilli, aynı ideolojik kabullerin tekrarlandığı bir eğitim sistemi uygulandı. İlköğretim herkes için mecbur tutuldu. Seksen yılı aşan bu uygulamadan sonra gelinen noktada bir de baktık ki tekrar başa dönmüşüz; yüzyılın başında toprağa gömdüğümüzü sandığımız problemler bir yerlerden taze filizler hâlinde fışkırıp durmaktalar.

Yanılgı şurada: Dil birlikteliği, bir toplum için yaşamı, ilişkileri kolaylaştıran araçlardan birisidir ama hiçbir zaman dil kendi başına birliği sağlayan bir unsur değildir. İnsanlar dilde değil değerlerde buluşur. Asıl problem de ortak değerin ne olduğunu belirlemede ortaya çıkıyor. Sadece aynı toprakta yaşıyor olmak, bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olmak veya laiklik gibi içeriği her kültürde farklı şekilde doldurulan bir kavram ortak değer olarak yeterli midir?

Şimdi önümüzdeki yeni ütopya, demokrasi. Onu bir üst değer olarak benimsersek, diğer bütün problemleri aşabileceğimiz varsayılıyor. Gerçekten öyle mi?

Algımızı daha fazla örtmeyelim: Bir toplum için gerçekten birleştirici nitelikteki kavramlar binyıllar içinde oluşmuş uygarlık değerleriyle bağlantılıdır; kendi uyarlığımızı reddederek, bedelini başkalarının ödediği bir takım kavram ve kurumların kendi toplumumuzun üst değeri hâline gelmesi mümkün değildir.

Üstelik yaşadığımız kuşatılmışlık, sadece kendi içimizde barışı, bütünlüğü sağlamakla sınırlı da değildir. Aksine kendimizi, başkalarının belirlediği realiteye mahkûm saydığımız, bu gerçeğin hiç değişmeyeceğini düşündüğümüz, başka ufkumuz olmadığı için problemler olduğundan da büyük gözüküyor. Yoksa yönetim biçimleri toplumlar için, çoğu kere koşulların ortaya çıkardığı, evrile evrile gelişen uygulamalardır.

Ufkumuz genişledikçe, problemlerimiz küçülecektir.

Gözümüz, milletimizin yapay sınırlarla ayrılmış parçalarının bütünlenmesindedir. Bunun içinse dillerimizi daraltmak değil genişletmek gerekiyor.

Milletimiz tek ırka, tek dile sığmayacak kadar geniştir. Bunun için bize daha çok dil; daha çok edebiyat lazım.

Asıl birleşme dilde değil, alfabededir.

Bize yeni bir alfabe lazım.

(Yedi İklim)



İÇİNDEKİLER:


Yedi İklim
Dil ve Birlik

Aykut Nasip Kelebek
Our Eyes Collided And The Rain Started /
Şehzade

Yeprem Türk
Ritimsiz Sevgili
İçim Yakup Dükkanı

Nurettin Durman
Türkçesi

Fatma Şengil Süzer
Koyun Kuzu Koyun

Mustafa Uçurum
Gökyüzü Yalnızlığı

Mehmet Özger
Kelimât

Ahmet Tokiş
Pankart

Habil Tecimen
Göçmen İlahisi

Mehmet Sarı
Sadafnâme

Silvan Alpoğuz
Gölgesiz Bir Günde Kişinin Gölgesinden
Korkma Meselesi / Sehpada ki Menekşe

Berk Karapınar
Hiçin İçine Patikalar

Abdullah İlhan
Tarih’ten Sana Bakmak

Selim Akdemir
Resim

Abdulkerim Yılmaz
Göldürüşmenin Gerekliliği / Yirmi İki Yıllık Hayat

Onur Bayrak
Arkadaşlar İçin Bir Şiir

Hasan Aycın
Çizgi

Cemal Şakar
Önce Vatan

Osman Koca
Hikâyemsi

Hüseyin Arslan
V. Bölüm

Ebru Ak
Suçlu: Kulak



Emine Batar
Mezarlıktaki Diriler

Mükerrem Mete
Çukur

Mustafa Cemil Efe
Hüsn-i Hat (Amentü...)

Andre Suares
Goethe ve Sanat

Billy Collins
Derd-i Şiir

Mıroslav Holub
Ağaçlarda Büyüyen Kediler Üzerine Kısa Düşünceler

Suniti Namjoshi
Ukala Güneş Kuşu

Osman Bayraktar
Cemal Şakar Öyküsünün İzlekleri

Cemal Şakar
Nuri Pakdil’in Tarih Perspektifi

Suavi Kemal Yazgıç
Ödeyemeyeceğim Borçlar

İsmail Demirel
‘Yankısının Peşinde’

Aykut Nasip Kelebek
Işık Yanar’ın “Şemsiye Tamircisi” Romanı

Aykut Nasip Kelebek
Işık Yanar ile Söyleşi

Mustafa Cemil Efe
Aziz

Zafer Acar
Akademik Dil, Deneme ve Eleştiri Dili Üzerine Düşünmeler / Gazetelerin Kitap Ekleri Eleştirimizi Nasıl Etkiliyor

Yeprem Türk
İnsan, Bir Dünya Klasiğidir

Aykut Nasip Kelebek
Bir Yanıt /
Ahmet Mercan’ın “Akıl Ağrısı” Kitabı

İsrafil Gümüş
Karagöz Dergisi Niçin “Şiir ve Devlet” Dosyası Hazırlamış?

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com