2011-01-15

Bir nokta'da buluşalım!

Bir nokta dergisi Ocak sayısıyla 108. sayısına ulaşmış. 10 yıldır çıkan okunası bir edebiyat dergisi. 10 yıl, az bir zaman değil memleketimiz edebiyatı için. Sanat ve edebiyat hayatımızın bütün karmaşasına rağmen de gayet mütevazı ve cana yakın bir dergi.


Derginin sayfalarına şöyle bir göz gezdirmekle nicelik değil, nitelik peşinde insanların değerli gayretlerinin bir mahsulü olduğunu anlayıvermeniz mümkün. Ben en çok şiirlerini seviyorum Bir nokta’nın. Editör Mürsel Sönmez’in de bir şair, bence iyi bir şair olmasından kaynaklanabilir bu durum. Bu yazımda da daha çok bu sayının şiirlerine dikkat çekmek istiyorum.

Eski ve yeni şairleri bir arada görüyoruz Bir nokta’da. Okul-dergilerden biri olduğunu gösteriyor bu durum. Ayrıca her ay, derginin son sayfasında bir klasik şiirimize ve şairinin kısa özgeçmişine yer veriliyor. Derginin bu ayki şiirleri bir güzel güldeste gibi. Elbette eleştirilecek, eksik yanları da vardır. Onları daha geniş bir zamana bırakalım. Şimdilik bazı şiirlerin bazı güzel -tabi bize göre- mısralarını paylaşmakla yetinelim:

sen uyuyorsun, güzellik uyuyor, her yer kar

ağardıkça ağarıyor

şakaklarındaki saçlar

(Mürsel Sönmez, Uykuna Güzelleme)


Kapında kalakaldım

Ki öylesine tenha

Kayboldum ve adını sordum

Adımı sordum her aynaya

(Mustafa Özçelik, Tenha)


Beni sorarsanız,

annesinin hevesi

babasının akşamüstüsü

kardeşlerinin ikindisi

kendisinin uzağı

beni sorarsanız

herkes gibi

(Resul Tamgüç, Şiir Şairini Anlatır)


güzel olsunlar için öksüz ve yetimleri

bir de seni seviyorum Luna

kilidin anahtarı bir söz

yeni bir kanbukağı

dertli dolap

sürgit bilmece

iç avluda uzar gelinin saçları

n’apabilirdim sevmeseydim Luna

(Mahmut Avcı, Luna)


yordamını sevdiğim

imha et beni bırak sır kapısına

imha etmeyeceksen zaman kötücül

ihya et beni

(Bünyamin Durali, Sır Kapısına Bırak Beni)


Belki bandrol koyarsın şiire bile amma

Sükûtu alıp satamazsın ey kapitalizm!

(Fatih Kınalı, Tenha)


Sanıyorsunuz ki bir boşluğu dolduruyor varlığınız

Gelişiniz boş

Gök bizim durduğumuz yerdir.

Abdurrahman Karakaş (Vakit ki Kar Boran)

Son sayfa da Şâhî’nin (Şehzade Bayezid) bir gazeline ayrılmış. Öykü, deneme ve hatıra yazıları da kısa ve öz dediğimiz cinsten yazılar. Samimi, yalın ve yoğun.. Velhasıl, Bir nokta, her ay 30 sayfalık bir sevinç armağan etmeye devam ediyor okuyucusuna. Ne denir, eksik olmasın.

Mehmet Bıyıklı

www.haberkultur.net

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com