Malum, Kayseri Türkiye’ye hatta dünyaya ticarî zekâsıyla nam salmış bir şehirdir. Her ne kadar geçmişinde makarr-ı ulema sıfatıyla anılmışsa da günümüzde daha çok ticaretiyle, sanayisiyle, mobilyasıyla, pastırmasıyla, sucuğuyla tanınıyor.
Berceste, Kayseri’nin umumi zihniyetine aykırı bir dergi… Bekir Oğuzbaşaran’ın ifadesiyle tam bir imalat hatası. Çünkü derginin sahibi İbrahim Şahin dergi çıkarma işinden kâr edemediği gibi her ay maddî bakımdan zarar ediyor. Dergi ile yakından ilgilenenlerden Bekir Oğuzbaşaran, üniversitede öğretim görevlisi. Bilgisi, kültürü, hafızası, tecrübesi ile herkesi kendine hayran bırakıyor. 40 küsur yıldan beri edebiyatın içinde olan ve edebiyatı bir yaşama biçimi hâline getiren bu aksakalımızın çocuklarına bırakacağı kitaplarından şeref ve haysiyetinden başka bir şeyi yok. Herhalde bu kadar yıl yan uğraş olarak bir ticaretle iştigal etseydi bu zekâ ile maddî anlamda hatırı sayılır bir mevkie çoktan gelirdi. Merhum Ümit Abi’de aslında birazcık Kayserili zekâsı vardı, ama o da edebiyat çevresiyle tanışmak suretiyle şansını kaybedenlerden olmuş.
Kayseri’de bir dergi çıkardığımızı duyan bazı tanıdıklarım önce Berceste kelimesinin ne anlama geldiğini soruyorlar. İkinci soru ise hiç değişmiyor. Pekiyi, bu dergiden ayda ne kadar kazanabiliyorsunuz? Ben de “hiç” dediğim zaman bazıları inanmıyor, bazıları da Kayserili zekâsına uygun olarak, acıyıp, akıl vermeye çalışıyor.
Her zaman söylemişimdir, edebiyatla, sanatla uğraşanların para kazanması da çok tabii karşılanmalıdır; ancak maddiyatı ilk plana alan, ne yazar ne de sanatkâr olabilir.
Berceste, Kayseri’de kendi kısıtlı imkânlarıyla çıkmaya devam ediyor. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışarak bir büyük mücadele veriyor. Şerefi, haysiyeti, dik duruşu ile 100. sayısına ulaştı. Eğer bu derginin içinde, arkasında holdingler, patronlar olsaydı bırakın 100. sayıya ulaşmasını, daha ilk iki üç sayıda işi biterdi.
Bana göre Berceste’nin Kayseri’de, Erciyes dergisinden sonra en uzun ömürlü dergi unvanını kazanması, her ay hiç aksamadan, zamanında çıkmasının sebebi, Berceste’ye gönül veren insanların hesapsız, çıkarsız olmaları. Hiçbirimizin Berceste üzerinden menfaat sağlama gayreti olmadı. İbrahim Şahin patronluk yapma sevdasında olmadı. Hatta dergi dışından bir yazar, şair gibi her yazısını şiirini “Uygun bulursanız hocam…” diyerek verdi. (Bu fakirin ise ona yaptığı zalimlik pek az kimseye nasip olmuştur.) Hiçbirimiz kalemimizi bir çıkar için, bir menfaat için oynatmadık. Bir zümreye yaranma, bir kuruma yaslanma, bir partiye bağlanma yoluna gitmedik. Böyle şeyleri hiç düşünmedik. İnandıklarımızı, doğru bildiklerimizi yazdık. Kaygılarımız, herbirimizin kısıtlı imkânlarına rağmen edebiyata, sanata, kültüre dair oldu. Bu yolda ne kadar başarılı olabildik diye bir muhasebe yaptığımız zaman da henüz yolun başında olduğumuza kanaat getirdik. Allah ömür ve izin verirse, Berceste ileride ilim ve irfan hayatımıza daha güzel, daha faydalı hizmetler verme çabası ve gayreti içinde olacaktır.
Bazı yazıları, şiirleri dergimizde değerlendiremediğimiz için küsenler, kırılanlar oldu. İstedik ki bize gelen yazılar millî ve manevî değerlerimizi zedelemesin, belirli bir seviyede olsun. İlk yazdığı şiiri/yazıyı, bırakın Berceste’yi, hiçbir dergiye, gazeteye göndermeyin diye âcizane tavsiyelerde de bulunduk. Sanata, edebiyata karşı geçici bir hevesle yaklaşıyorsanız kendinize başka sevdalar bulun dediklerimiz oldu. Bazen sözle, bazen sükûtla ifade ettik bunları. Bir defa adım dergide çıksın yeter, düşüncesiyle yazar, şair, sanatkâr, kültür adamı olunmaz demeye çalıştık. Sadece meşhur olma sevdasıyla Berceste’yi kullanmaya çalışanlara, dergiyi bir basamak gibi görenlere karşı tedbirli olmaya devam ediyoruz.
Bazı kıymetli yazıları, şiirleri yayınlamadığımız oldu, çünkü e-posta ile gelen yazının gönderildiği adres kısmında onlarca dergi, site vs. adı var. Yani aynı yazıyı onlarca dergiye birden gönderenler oluyor. Her derginin farklı okuyucusu bulunmakla birlikte bir yazının aynı anda servis edilmesini de doğru bulmuyoruz. Nihayetinde sanat eseri bir haber değildir. Her yazar kendine yakın bulduğu ya da yazısının uygun olduğu dergiye göndermeli. Galiba sözü çok uzattık, ama Berceste bizim hassas noktamız…
100. sayımızı çıkarmanın sevincini yaşarken sevgili yazarlarımıza, şairlerimize çok şey borçlu olduğumuzun bilinmesi gerekir. Onlar bizi hiç yalnız bırakmadı. Biz istedik, onlar beyinlerini, yüreklerini yordular, cömertçe verdiler. Bize ve okuyucularımıza gönüllerini serdiler. Hepsine müteşekkiriz.
Vedat Ali Tok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder