Bayram; sevincin, neşenin, huzurun kısacası güzelliklerin resmigeçit yaptığı özel günler…
Öyle ki «bayram etmek» sevinmek mânâsına da gelir olmuş.
Herkes ister sevinmeyi, hayatın yorucu temposundan bir mola fırsatı ile kaçmayı; hediye almayı, hediye vermeyi, kendine, yakınlarına yeni birer kıyafet almayı…
Bunda bir sıkıntı yok… Hele bir aylık nefis terbiyesi kampından, Ramazan mektebinden başarıyla mezun olanlar elbette, sevinmeye, ferahlamaya, dinlenmeye hak sahibi…
Fakat bir şartla…
O, îmânın kemâlini belirleyen ölçü:
“Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe îmân etmiş olmazsınız!”
O hâlde bayram sevincini yaşamak için şart;
Mahzun gönüllerin, muzdarip yüreklerin, çaresizlerin, kimsesizlerin, yalnızların da sizinle/bizimle bayram etmesi…
Çocuklarımızı sevindirirken, kendilerini sevindirecek bir anneden mahrum öksüzleri, bir babadan mahrum yetimleri hatırlamak şartı karşımıza dikilmeli…
Hangi birine yetişeceğim mazeretlerine aldırmadan, yetişebileceğinden mes’ul olduğunun şuurunda…
Ramazân-ı şerîfin cehennem azâbından âzad eden günleri, kadir gecesinin bir ömürlük feyizli nefesi ve bayramın, paylaşıldıkça çoğalan sevincine şahit olacağımız Eylül ayında dosya konumuz olarak, «Bayram ve Beşerî Münasebetlerimiz» mevzuunu seçtik.
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; dertsiz, çilesiz, ıstırapsız geçmesi mümkün olmayan dünya harmanında, gönüllere bir teneffüs, bir devâ olarak tarif ettiği bayramın, akla ilk önce mahzun gönülleri, muzdarip yürekleri, çaresizleri, kimsesizleri ve yalnızları getirmesi gerektiğini yazdı. Bu mahrumiyetlerin mânevî olanına da bilhassa dikkat çekilen yazıda, başlıkta çağrımız var:
«Mahzun Gönüller, Muzdarip Yürekler, Çaresizler, Kimsesizler, Yalnızlar…
SİZİNLE BAYRAM ETSİN»
Mustafa KÜÇÜKAŞCI; toplumun dokusunu oluşturan akrabalık, komşuluk, hemşehrilik, soy ve din birliğinin gördüğü tahribatı, son ayların terör gündemiyle ele aldı. Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, dînimizin içtimâî yapıya yaptığı vurguyu yazdı. Ayla AĞABEGÜM, Ramazan sofralarından hareket ederek bir muhasebeye çağırıyor bizi.
İrfan ÖZTÜRK, yetim sevindirmenin fazîletini ilgi çekici kıssalarla işledi. Sadettin KAPLAN ise her bayram Bayram’ını bekleyen bir «gelin»in hikâyesiyle dergimizde. H. Kübra ERGİN bayrama, müslüman takviminin bir hikmeti açısından yaklaşırken; Aynur TUTKUN, bayramların bencillikle tatile dönüştürülmesini tenkit eden bir yazı kaleme aldı.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Tarihin Şahit Olduğu En İdeal Toplum Asr-ı Saâdet Huzur Toplumu» başlıklı makalede, Fahr-i Kâinât Efendimiz’in yetiştirdiği müstesnâ cemiyetin ölçülerini anlattı.
Abdullah İbn-i Revâha -radıyallâhu anh-, Sâbit bin Eslem el-Bünânî, Cengiz ve Hülâgû Han, Kösem Sultan dergimizde karşılaşacağınız sîmâlar…
Bayram sevinci var elbette şiirlerde de…
Bayramı bayram yapacak merhamet, şefkat ve muhabbeti, mısra mısra işleyen, dokunaklı şiirler… Muhabbetin, merhametin, şefkatin deli-dîvânesi olduğumuzda, toplumumuzda her gün bayram olmaz mı?
Muhabbetle…
Yüzakıyla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder