Belediye Kütüphanesi'nde bir görevin kendisini daha az rencide edeceğini düşünmüş olmalı ki ayrıldığı kurumda 225 lira maaş aldığı hâlde burada 25 liraya razı olmuştur....
Akşam gazetesinin 19 Ekim 1953 tarihli nüshasında imzasız yayımlanan röportajda, Asaf Halet Çelebi, "Sizce şair için en iyi yardımcı iş nedir?" sorusuna "Herhalde memuriyet değildir. Mesela ben memurum. Şefim benden on yaş küçük olduğu hâlde bir şaire gösterilmesi gereken saygıyı göstermiyor. bana. Yanında sigara içmemi bile aykırı buluyor. Her şair memura öteki memurlardan daha çok saygı gösterilsin demiyorum. Ama yazılariyle, kitaplarıyla memleket sanatında gerçek değeri tanınmış bir sanatkâra sıra memuru muamelesi yapmak ayıptır. Bir memleket sanata, sanatkâra gösterdiği saygı ölçüsünde yükselir" serzenişinde bulunuyor.
Peki ne kadar haklıdır ünlü şair bu serzenişinde. Özlük dosyaları bize bu konuda yeterli ipuçlarını veriyor.
Beşir Ayvazoğlu, Türk Edebiyatı Dergisinin Eylül 2010 tarihli 443. sayısında 'Büyük Bir Şairin Küçük Memur Olarak Portresi'ni çiziyor. Tahsil durumu nedeniyle ömrünün sonuna kadar küçük memur olarak çalışmak zorunda kalmış Şair Asaf Halet Çelebi'nin, özlük belgeleri, çalıştığı bütün kurumlarda, tanınmış şair ve entelektüel olarak sıradan işleri kendisine yakıştıramadığı için yöneticilerle ve diğer memurlarla ciddi anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşadığını gözler önüne seriyor.
1907 yılında İstanbul'da doğan Asaf Hâlet Çelebi, şiirlerinde soyut dünyadan seslense de bir fânî olarak geçimini temin etmek zorundaydı. Bu maksatla Üsküdar Adliyesi'nde zabıt kâtipliği yaptı. Osmanlı Bankası'nda, Devlet Deniz Yolları İşletmesi'nde çalıştı. Beşir Ayvazoğlu, 1953 tarihli Akşam Gazetesi'nde yayımlanan röportajdan yaptığı alıntıyla, Çelebi'nin bu durumdan pek de memnun olmadığını gösteriyor. "Sizce şair için en iyi yardımcı iş nedir?" sorusuna Çelebi, şu cevabı veriyor: "Herhâlde memuriyet değildir. Meselâ ben memurum. Şefim benden on yaş küçük olduğu hâlde bir şaire gösterilmesi gereken saygıyı göstermiyor bana. Yanında sigara içmemi bile aykırı buluyor. Her şair memura öteki memurlardan daha çok saygı gösterilsin demiyorum. Ama yazılariyle, kitaplariyle memleket sanatında gerçek değeri tanınmış bir sanatkâra sıra memuru muamelesi yapmak ayıptır. Bir memleket sanatkâra gösterdiği saygı ölçüsünde yükselir."
Asaf Hâlet Çelebi, röportajı verdiğinde İstanbul Belediye Kütüphanesi'nde memur olarak çalışmaktadır. Türk Tarih Kurumu'na intikal eden özlük dosyasındaki bilgiler de 'eğitimiyle ilgili problemler yüzünden geçimini ömrünün sonuna kadar küçük memur olarak sağlayan Çelebi'nin, çalıştığı bütün kurumlarda, tanınmış bir şair ve bir entelektüel olarak sıradan işleri kendisine yakıştıramadığı için yöneticilerle ve diğer memurlarla ciddi anlaşmazlıklar ve çatışmalar yaşadığını' ortaya koyuyor.
MAAŞI 225 LİRADAN 25 LİRAYA DÜŞÜRÜLMÜŞ!
Belediye Kütüphanesi'nde bir görevin kendisini daha az rencide edeceğini düşünmüş olmalı ki, ayrıldığı kurumda 225 lira maaş aldığı hâlde burada 25 liraya razı olmuştur. Yine de maaşındaki bu büyük düşüşe razı olması tuhaftır.
Daha sonra ciddi bir sürtüşme yaşadığı Belediye Kütüphanesi Müdürü M. Orhan Durusoy tarafından Belediye Müfettişi Mustafa Demirkök'ün 2 Aralık 1953 tarihli yazısına verilen cevaptaki "Deniz Yolları'ndan ayrılmak mecburiyetinde bırakıldıktan sonra dairemiz kütüphane memurluğuna 20. 7. 950 tayin edilmiş olan" ifadesi, Asaf Hâlet'in yüksek maaşlı bir memuriyeti niçin bırakmak zorunda kaldığını açıklıyor. Şair, Deniz Yolları'ndan kendisi ayrılmamış, muhtemelen sıradışılığı ve uyumsuzluğu yüzünden ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
AMİRİ VERİLEN İŞLERİ YAPMADIĞINI RAPOR ETMİŞ
Belediye Kütüphanesi'nin o dönemdeki müdürü, muhtelif kereler verdiği şikâyet dilekçelerinde Çelebi'nin kütüphanenin işleyiş düzenini bozduğundan, 'memur olmadığını, memlekette tanınan bir şair olduğunu' söyleyerek verilen işleri yapmadığından, (Bu haliyle Hermann Melville'in, her fırsatta patronuna 'Yapmamayı tercih ederim' diyen o efsanevi kahramanı Kâtip Bartleby'sine ne kadar benziyor!) idarecilerine saygı göstermediğinden, odasında misafirlerini ağırlamakla meşgul olduğundan bahsediyor.
Söz konusu şikâyetlerin tamamı, Asaf Hâlet'in tavırlarından mı kaynaklanıyor, yoksa bunda etrafındakilerin çekememesinin payı da var mı? Evraklar üzerinden buna cevap vermek mümkün değil.
Türk Edebiyatı dergisinde şairle ilgili tarihi evraklar ve resimlere ulaşmak mümkün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder