2010-07-02

Ayraç'ın 9. sayısı çıktı

Körlük’ten uyanmak için, ‘okul’laşan dergiler...

"Her dergi bir okuldur." diyordu Cemil Meriç. İnsanlar yetiştirir. Fikirler doğurur. Okul aynı zamanda ekol demekti. Meriç'in en çok yakındığı da, yaşadığı topraklarda bir "gelenek" yani bir "ekol", bir başka ifadeyle bir "okul" bulunmayışıydı. 'Okul insanlar' vardı belki. Tarık Zafer Tunaya'ya en büyük tavsiyesi de buydu. Okullaşan insanlar yetişmesini gözlüyordu, her insanın etrafındakileri büyütmesini, fikirlerle buluşturmasını istiyordu. Yunan'dan, Mısır'a; Kuzey Avrupa'dan Hint'e uzanan bir rotada gezinirken onun zihni, geleneğinden koparılmış bir ülkenin güdük kalışına, "Sen bir azgelişmişsin!" hitabına razı olmuş bir entelijansiyanın çaresizliğine üzülüyordu. 13 Haziran 1987'de öldüğünde, gözleri okumaktan kör olmuştu. Onun dünyası, kitapların dünyasıydı. Jorge Luis Borges'le aynı kaderi paylaşmıştı. Kitaplarla dolu bir kütüphanede yaşayan 'aydın' körlükle imtihan edilecekti; Borges buna "Tanrının ironisi" dedi.

Borges körlüğün, “bir yaz akşamı gibi ağır ağır” geldiğini söyler. Şikâyet edilecek bir şey değildir. Zamanla alışır. Meriç de körlüğe alışmıştır bir bakıma. Kızı Ümit Meriç ona kitap okuyarak hayatla arasında bir köprü kurmaya çalışır. Kitap okumayı nefes almak gibi gören Cemil Meriç’in oksijen çadırıdır adeta. Ümit Meriç, “Bilgiye aç bir fırına kürekle kömür atmak” diye niteler bu okuma seanslarını. Doymak bilmeyen bir zihindir Meriç’inki. Beklediği, özlediği, aradığı entelijansiya da böyledir. Günlüklerinde şikâyet ettikleri genelde bu konuda yoğunlaşır; merak etmemek, fikir üretmemek, ezberden öteye geçememek. Dergileri bu nedenle önemsiyor Meriç. Toplumu harekete geçirecek, insanları fikirler etrafında toplayacak, fikir işçiliğini ön plana çıkaracak bir ütopya onunki.

Dergilerin muhakkak toplumsal işlevleri tartışılabilir; neticede okurla ilişkiye girdiği andan itibaren her metin sosyalleşir. Ancak eninde sonunda her toplum, bireylerle birlikte tarihe hizmet eder. Tarihi şekillendiren söylemleri belirler, kelimelerin etrafında kümelenir, ürettiği fikirler kadar var olur. Meriç’in “dergi okuldur” sözünün anlamı altında, okulların sürüklediği bir tarih anlayışı yatar bu nedenle. Bilgi de devletler gibi doğar, büyür ve zamanı gelince ölür. Söylemlere ömür biçmek mümkündür. Dergiler, bilgiyi doğuran insanların (Sokrates’in dediği gibi ebelerin) mekânıdır. Meriç’in bezginliğini azaltan, ona ve onun gibi düşünenlere nefes aldıran bir mekân. Ortaya konan her ürün, tarihsel olarak bir söylemin üzerine oturur ve/ya onu genişleten bir etkiye sahiptir. Okulların bir tarafı gelenekle bağları kurarken, bir yanı da büsbütün ‘ilerlemeci’ politikaların ürünüdür. Meriç’in şikâyet ettiği zihinsel körlüğü aşmanın da bir yoludur...

Hazır lafı gelmişken, 'körlük' olgusuna derinlikli bir bakış getiren Jose Saramago’nun (toprağı bol olsun!) bir söyleşide değindiği şu satırlara bakmakta fayda var: “Ne düşündüğümü merak ediyorsanız, bu kitapla [Körlük, 1995] anlatmak istediğim hepimizin körleşmeye başladığı değildi. Bence körleşmiyoruz. Hepimiz körüz. Körüz ama bakıyoruz. Bakabilen ama görmeyen kör insanlar.” Ne dersiniz, körlüğü aşmanın bir yolu da ‘okullaşan dergiler’ olabilir mi?

Bu sayımızda Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı, Franz Kafka'nın Dava'sı ve Albert Camus'nün Düşüş'ü üzerinden, insan-toplum-hukuk-kurumsal yargı gibi konuları işledik. Enver Gülşen’in “Suç ve Ceza” yazısı, Dostoyevski’nin en önemli eserlerinden “Suç ve Ceza”yı hem sinema bağlamında, hem de suçla bireyin ve vicdanın bağlantısı içinde inceliyor. Cemil Üzen’in “Suçun Bilinmezliği ve Aklanmanın İmkânsızlığı” yazısında Kafka’nın Dava’sı üzerinden suç meselesine felsefî bir yaklaşım irdelenirken, mahkeme ve yargılama süreçlerinin insanları sürüklediği ‘hiyerarşik’ durumlar romanla birlikte açık ediliyor. Abdullah Yavuz Altun’un “Modern Varoluş: Masumiyeti İspat Etme Zorunluluğu”, Albert Camus’nün en felsefî yapıtlarından olan Düşüş’ü baz alarak, modern dönemde masumiyet ve suç kavramlarının hangi söylemler içinde yer bulduğunu, bu söylemlerin hukuk içindeki yerlerini araştırıyor. Kemal Suskun’un “The Godfather” üçlemesini incelediği yazısı, “Bir Varoluş Mücadelesi Olarak ‘Suç Mekanizması’”, suçun bir varoluş mücadelesine dönüştüğü modern toplumlarda, yasayla toplum arasındaki boşluklara sızan suç mekanizmalarını anlatıyor.

Bu sayıda iki röportajımız var. İlk röportajımızı şiirlerinde doğup büyüdüğü coğrafyanın binlerce yıllık geçmişini barındıran o tarihsel derinlik içinde büyük anlamlar yakalayan bir şairle, Bejan Matur ile yaptık. İkinci röportajımızı da Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç ile yaptık. Keyifle okuyacağınızı umuyoruz. Değerli yazarlarımız Mukadder Erkan ve Ali Utku’nun birlikte tercüme ettikleri Antony Easthope’ın “Postmodernizm ve Eleştirel ve Kültürel Teori” yazısı da bu sayıda yayınladığımız çevirimiz.

9. sayımızla birlikte bir müjde vermek istiyoruz. İbrahim Tenekeci, “Söz Hakkı” köşesiyle bu sayıdan itibaren her sayı Ayraç okurlarıyla buluşacak. İbrahim Tenekeci, “Haydar Ergülen ve Nar” başlıklı ilk yazısında, Haydar Ergülen şiirindeki “nar” imgesinin taşıdığı anlamları ve şairin hayata karşı duruşunu, şiirine dair ses, müzik ve ahengin imgelem dünyasında neleri çağrıştırdığını yazdı. Feridun Andaç, yoğun bakımda bulunan babasının rahatsızlığı sebebiyle bu sayımıza yazısını yetiştiremedi. Yazarımızın babasına Allah’tan acil şifalar diliyoruz.

İbrahim Tüzer, Ceyhun Emre Teoman’ın “Dalaksız Nikola” adlı trajikomik bencilik hikâyesini, Kibar Ayaydın Beşir Avazoğlu’nun “Tanrıdağı’ndan Hıra Dağı’na” kitabını tahlil etti. Mukadder Erkan “Kavram, İmge, Metafor” başlıklı yazısı, Ahmet Bozkurt’un “Tragedya ve Trajik Zaman Çevrimi” yazısı ve Mehmet E. Şimşek’in “Felsefe üzerine ne söylenebilir, yeni başlayanlar için nasıl bir yöntem gerekir” gibi sorularla hazırladığı inceleme yazısı bu sayının dikkat çekici yazılarından. Yunus Emre Tozal, “aydın” üzerine, Oğuzhan İlhan Nihan Kaya’nın “Disparöni” kitabını yazdı.

Ağustos sayımızda görüşmek üzere,iyi okumalar…

İçindekiler (Haziran-Temmuz 2010)

Ahmet Bozkurt 3 Tragedya ve Trajik Zaman Çevrimi

Yunus Emre Tozal 8 Yangın Kulesindeki Nöbetçi: Aydın

Mehmet E. Şimşek 11 Felsefeye Konuk Olmak: Başlangıçlar ve Girişler

İbrahim Tenekeci 14 Haydar Ergülen ve Nar

Antony Easthope 16 Postmodernizm ve Eleştirel ve Kültürel Teori
Çeviri: Mukadder Erkan – Ali Utku

Mukadder Erkan 22 Kavram, İmge, Metafor

Dosya:
Abdullah Yavuz Altun 27 Modern Varoluş: Masumiyeti İspat Etme Zorunluluğu

Cemil Üzen 31 Suçun Bilinmezliği ve Aklanmanın İmkânsızlığı

Enver Gülşen 34 Suç ve Ceza

Kemal Suskun 42 Bir varoluş mücadelesi olarak ‘suç mekanizması’

Esra Şen 45 Osmanlı'dan Bugüne Kadın Meselesi

Söyleşi 46 Bejan Matur

İbrahim Tüzer 54 Edebî Bir Metin Olarak “Dalaksız Nikola”nın Gerçekliği

Oğuzhan İlhan 58 Nihan Kaya’dan bir Tahlil Romanı: Disparöni

Kibar Ayaydın 61 “Tanrıdağı’ndan Hıra Dağı’na” Giden Yol

Servet Gündoğdu 64 Metinde Uzun Süre Kalamamak: Reyhan Tutumlu’nun Yaşamasız Yazabilmek’i

Emine Ayten 66 Türk Edebiyatı’nda Hazret-i Ali Vecizeleri

Suavi Kemal Yazgıç 68 ‘Beethoven’in Gözleri'nden Okunan

İkbal Anar 69 Sözde Askerler Sözde Laiklik

Söyleşi 70 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç

İhsan Tevfik 72 Rumeli Yağmalanan İmparatorluk

Vedat Aydın 76 Kardeşliğin Dili

Rana Biçer 77 Sarah Kane Üzerine Postdramatik Bir Okuma:
Sarah Kane’in POSTDRAMATİK Tiyatrosunda Şiddet

Gülşah Elikbank 80 Fantazya: Merhaba Sevgili Fantastik Edebiyat Severler…

Ayraç Haber
Furkan Arık 82 “Modernleşme ile dinin etkisi azalmayacak. Teknoloji ve bilim gelişse dahi, insanların dine ihtiyacı artacak.”

H. Ömer Özden 84 Modern Çağda Ahlak Sempozyumu

Sefa Şengül 88 Oğul Osman, İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın!

Y. Emre Tozal – Cemil Üzen 89 Teksir

Halit Ayarcı 90 Manevî sinemaymış, mistik karaktermiş…

Ayraç 92 Vitrin

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com