Okuyucuya tarihte yaşananlar konusunda farklı bir bakış açısını kazandıracak birbirinden ilginç ve dikkat çekici konuların yer aldığı 'Derin Tarih' dergisi bugün İstanbul, yarın da tüm Türkiye'de okuyucuyla buluşuyor. Dergi, tarihi şahsiyetlerin ve tarihteki önemli olayları, az konuşulan, az bilinen ya da bilinmeyen yönleri ve farklı bir bakış açısı ile yayın hayatına adım attı.
Tarihe ilginin artmaya başladığı, filmler, tv dizileri, tarihi romanların peşi sıra yayınlandığı, tarih içerikli konferansların ilgiyle izlendiği günümüzde, bu kadar görsel ve yazılı yayın var ama yine de tarihe bakış açısı ya da tarihe nasıl bir bakış açısı ile yaklaşım sergilenmeli? Soru ve cevapları her zaman gündemde olmayı sürdürecek gibi. Tam da bu cevap bekleyen sorular ve sorgulamalar yaşanırken, tarihe ve tarihi şahsiyetlere ve tarihi olaylara alışıla gelmişin dışında, akademik ama bir o kadar da sıcak, akıcı ve de tarihin derinliğine inecek bir dergi yayın hayatına giriyor. Tarih araştırmaları ile tanınan gazeteci-yazar Mustafa Armağan'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı, tarih alanında ülkemizde ve yurt dışında çalışmaları ve eserleri ile tarihe geçen isimlerin yazılarının okunabileceği bir dergi. Geçmişte ve günümüzde, yayın hayatında yeralmış olan tarih dergilerinden daha farklı, daha yeni, akademik ve akıcı bir üslup ile yayın hayatına başlayan 'Derin Tarih' dergisi 128 sayfa. Ayrıca, derginin her sayısında 16 sayfalık çocuklara hitap eden 'Geçmişin Büyüsü' adlı bir de çocuk tarih eki ile birlikte 8 TL. olarak tarihe meraklı olanlar ve tarih severler ile buluşuyor.
ASLINDA HER ŞEYİN BİR TARİHİ VAR
Hangi amaçla bir tarih dergisi yayınlama kararı alındı? Tarihe bakış açısını anlatır mısınız? Ne tür konuları daha çok okuma imkanına sahip olacağız?
Derginin merkezinde tarih olacak tabii ki. 'Aslında her şeyin bir tarihi vardır' gerçeğinden yola çıktık. Tuzun da, şeytanın da birer tarihleri var. İnsanın dünyasına giren her nesne veya kavramın bir tarihi oluşuyor. Bu mantıktan yola çıktık ve tarihin nasıl çok boyutlu ele alınabileceği üzerinde titizlikle çalıştık. Bir yanda nesnelerin ta-rihini ele alırken (ilk sayımızda anahtar ve kilit iki-lisini inceledik mesela), edebiyatımıza doping etkisi yapan 1859 yılının şifresini çözmeye çalıştık. İbnülemin gibi yaman bir geçmiş avcısını incelerken, Atatürk'ün başlattığı müzik devriminin olumsuz sonuçlarını ele alırken bulduk kendimizi. İrtica edebiyatını da, Kâzım Karabekir'in laikliğin Lozan'da dayatıldığı iddiasını da bu çerçevede ele aldık. Böylece tarihin pek çok alanından bilgiler aktı masamıza. Bizeyse onu en itinalı bir şekilde okurun sofrasına servis etmek kaldı.
AMACIMIZ TARİHTEKİ BÜYÜK VE KÜÇÜK HAKSIZLIKLARI DÜZELTİLMEK
Geçmişte ve halen yayınlanmakta olan tarih dergilerinden farklı olarak, okuyucu Derin Tarih dergisinde ne bulacak?
2003 yılında çıkan ilk kitabım 'Osmanlı: İnsanlığın Son Adası'nın arka kapağında "mazlum bir tarihin sesi" olmak istediğimi yazmıştım. Yıllar içinde tarihte hakkı yenmişlerin, hatta gasp edilmişlerin hakkını iade etmek için çırpınıp durdum. Sultan II. Abdülhamid'i de, Kâzım Karabekir'i de bu mazlumlardan oldukları için yazdım. Amacım, tarihte eşitliği ve adaleti sağlamaktı. 'Derin Tarih' dergisi de bu çabalarımın bir sonraki durağı aslında. Tarihteki büyük veya küçük haksızlıkların düzeltilmesi ve gerçeklerin ortaya çıkması için bir şeyler yapılması, dergimizin ana gayesi olacak. Bu ülkenin bir tarih derdi var ve biz bu derdin, tercümanı olmak istiyoruz.
AKADEMİK BİLGİ, BİRİKİM VE AKICI BİR ÜSLUP BENİMSEDİK
Aktüel ya da popüler tarih yaklaşımı ile akademik tarih bakış açısı arasında Derin Tarih nerede yer alacak?
Popüler tarih dergiciliğimizin tam 102 yıllık bir macerası var. 'Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası' gibi dergiler fazla akademik ve belgeye bağımlı çıkmış. 'Yıllarboyu Tarih' gibi dergilerse biraz fazla magazin kokuyor. Biz ikisinin ortasında bir yol tutturalım istedik. Hem akademik bilgi birikimi yansısın sayfalara hem de bunlar soğukluğunu atsın üzerinden, genel okura seslenebilmesi amacımız. Şimdiye kadar bu kıvamı tutturan bir dergi yoktu karşımızda. Nitelikli kalemleri 'Derin Tarih' kadar bir araya getirebilecek, aynı zamanda rahat okunabilecek kıvamda, keza bir derdi ve iddiası olan bir dergi bulunmuyor kulvarımızda. Geniş anlamıyla okurun sağlıklı akademik materyalle bağlantısını kuracak bir dergiye ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bunun için yola çıktık. Umarım başarırız. Bu başarı, aynı zamanda okurun başarısı olacaktır.
Çocuklar da unutulmadı
Derin Tarih dergisi ile birlikte, her sayıda çocuklarımıza hitap edebilecek bir dergiyi de ek olarak vereceksiniz?
'Geçmişin Büyüsü' adlı çocuk eki, tarihin sadece büyüklere değil, belki asıl küçüklere sevdirilmesi, yani tarih sevgisinin küçük yaştan başlaması gerektiği gerçeğinden hareketle hazırlandı. 16 sayfalık, eğlendirirken öğretecek, salt eğlendirmeyi değil, ders almayı, örnek şahsiyetlerin hayatlarına tanık olmayı o yaşlarda sevdirebilirsek onlar aynı zamanda dergimizin gelecekteki okurları da olacaktır diye düşündük. Zaman, bir nehir gibi geçmişten geleceğe doğru akarken gelecekteki parçamızı ihmal etmemiz sözkonusu olamazdı. Dolayısıyla 'Geçmişin Büyüsü', 'Derin Tarih'in Genç Takımı olarak düşünülmeli. Yaklaşık 6 aylık bir hazırlanma süremiz oldu. Aslında bu kısa bir süre, iddialı bir dergi için. Ancak özverili bir çalışmayla bir noktaya getirdik dergimizi. Tabii bu noktaya gelmemizde fikir ve yazılarıyla büyük emekleri geçen hocalarımıza, bizi yüreklendiren dostlarımıza, destek veren kişi ve kurumlara şükran borçluyuz. Kuşkusuz en iyi tarih dergisini çıkarttığımız iddiasında değiliz. Ancak bu kısa sürede ve elimizdeki imkânlar ölçüsünde en iyisini başarmaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Şunu da söyleyeyim ki, dergicilik uzun soluklu bir iş. İlk sayımız, sadece yapacaklarımızın bir numunesi olarak görülmeli. Her sayıda sürpriz isimler ve dosyalar görecekler. Göreceğiz
İnalcık Hoca'dan Finkel'e geniş yelpaze
Derin Tarih'in ilk sayısında, okuyucu hangi dosyalar ile karşılaşacak?
İlk sayıda tarihçiliğimizin piri Halil İnalcık hocanın yakınlarda kaybettiğimiz Halil Sahillioğlu hakkında dergimize özel olarak yaptığı değerlendirme de çok önemli bir katkı. Mustafa Demirci'nin İslam dünyasındaki bir zenci isyanını ele aldığı yazı dikkat çekici. Tabii Avrupa'da yamyamlığın tıbbî görüntü altında da olsa 19. yüzyıla kadar, üstelik saraylarda nasıl yaşadığını anlatan yazı, tam anlamıyla haber değeri de taşıyor bence. Caroline Finkel'in Evliya Çelebi'yi adım adım takip ettiği yazısından Çanakkale'nin 'kıyamet günü' olarak adlandırılan 25 Nisan çarpışmalarına, Osmanlı'da kentsel dönüşümün nasıl yapıldığından 31 Mart ve irtica edebiyatının nasıl doğduğuna kadar pek çok konu yer alıyor dergimizde.
Dergimizin yazar kadrosunda ülkemizden olduğu gibi Avrupa ve Amerika'dan da yazarlar var. Mesela Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Norman Stone ve Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu gibi isimler bulunuyor. Ayrıca Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden Prof. Dr. İsmail Kara, Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, Prof. Dr. Semavi Eyice sürekli yazarlar arasında.
Yayınlarınızda, hedeflediğiniz belirli bir okuyucu kitlesi var mı? Daha çok kimlere hitap edecek bu yeni dergi?
Hedef kitlesi olarak, lise ve üniversite çağlarındaki gençlerden başlayıp yukarıya doğru çıkmak istiyoruz. Hatta 'Geçmişin Büyüsü' ekiyle ilk ve orta kademedeki gençlerimize de seslenmeyi bir görev bildik. Okur yelpazemizi genişletirken, bütün yaşlara birden hitap etmek gibi çetin bir iş çıktı karşımıza. Lakin güçlüklerden yılmadık. Sonuçta bu geniş yelpazeyi yakalayacak potansiyele sahip bir tarih dergisi çıkardığımıza inanıyorum.
Alanının üstadları
Derin Tarih dergisinin yayın kurulunda ve danışma kurulunda, ülkemiz ve yurt dışında tarih alanında önemli araştırma, incelemelere imza atmış ve kaynak niteliğinde çok sayıda eserler kazandırmış isimler yeralıyor. Yayın Kurulu'nda Salim Aydüz, Mustafa Budak, Mehmet Fatih Can, Yusuf Ziya Cömert, M. Şükrü Hanioğlu, Abdülhamit Kırmızı, Mehmet Niyazi Özdemir, Ahmet Şimşirgil, Mümtaz'er Türköne ve Yunus Uğur gibi isimler yer alırken; Danışma Kurulu'nda da Fahri Aral, Ali Birinci, Zeynep Tarım Ertuğ, Semavi Eyice, Mehmet Genç, Şinasi Gündüz, Halil İnalçık, Cemal Kafadar, İsmail Kara, Mahmut Erol Kılıç, Emine Gürsoy Naskali, Orhan Okay, Mim Kemal Öke, Abdülkadir Özcan ve Norman Stone gibi tarihçiler katkı sağlıyor.
Şamil Kucur
Yeni Şafak
03.04.2012
www.derintarih.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder