2012-03-10

Yayın Dünyasının Gözbebekleri-1

Uzun zamandır bu köşemi ihmal ettim, evvela okurlarımın kusura bakmamalarını rica ediyorum. İnşallah bu köşemde daha sık yazmaya riayet edeceğim. Kütüphanemize kazandırılan her dergi, kitap artık yayın dünyamızın göz bebeğidir. Bu yazımda, yayın dünyamıza yeni katılan, daha önceden katılıp yolunda doludizgin devam eden birkaç dergiyi tanıtacağım.

Evvela komşu ilden olması sebebiyle, Bizim Külliye dergisinden başlamak istiyorum. Editörlüğünü emekli edebiyat öğretmeni Nazım Payam beyin yaptığı dergi, Elazığ’da çıkıyor. “Sesimiz Dağlarda Kaldı” başlıklı yazısıyla derginin açılışını yapan Payam, çetin kış şartlarında dergiyi okurlarına göndermeyi başardı. Dergi, “Mitoloji ve Edebiyat” ekseninde çevrelenmiş. Bu konuda birkaç yazıya dikkat çekmek istiyorum. Prof. Dr. Nurullah Çetin, “Mitoloji, Karanlıktan Aydınlığa Kaçış Özlemidir” başlıklı yazısını kaleme almış. Yakın zamanda Ötüken Yayınlarından çıkan “Türk Edebiyatında Fantastiğin Kökenleri” isimli kitabın yazarı Gönül Yonar ile söyleşi yapılmış. Fantastikten bahsolmuşken aklıma Hayat Yayınlarından çıkan Özlem Baş’ın kaleme aldığı “Meleklerin Fısıltısı” isimli fantastik roman geliyor. Sayfaları çevirmeye devam ediyorum. 2012 yılında ikinci baskısı yapılan “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” isimli kitabın yazarı Cevat Akkanat’ın kitabından esinlenerek kaleme aldığını düşündüğüm “İkinci Yeni Şiirinde Batı Mitolojisi” isimlisi yazısını görüyorum. Dolu dolu 51. sayısıyla okurla buluşan Bizim Külliye dergisini temin etmek isteyenler, bkulliye@yahoo.com adresine e-posta gönderebilirler. Ayrıca dergiyi bilgisayar ortamında okumak ve kaydetmek isteyenler, www.bizimkulliye.com adresini ziyaret edebilirler.

Sürekli olarak dergi mezarlığından dert yanarken zaman zaman çıkan dergiler de bizi sevindirmiyor değil. Elbette bu kulvarda herkesin söyleyeceği bir sözü var. Kimi daha geniş çapta söylüyor, tüm Türkiye’ye belki de dünyaya ulaşıyor. Kimiyse sadece kendi illerinde seslerini duyurmayı yeğliyor. Tabii yerel dergilerin de kendi kültürlerini ve yaşamlarını ölümsüzleştirmek ve gelecek kuşaklara aktarmaları açısından varlığını önemsiyorum. Bu düşüncelerin arasından sıyrılarak yeni bir edebiyat ve sinema dergisine merhaba diyoruz. İzmir’de birkaç genç öğrencinin heyecanla çıkmasını beklediği ve gecelerini gündüzlerine katarak büyük bir özveri ile çalışmalarının sonucunda “Âyîne Edebiyat ve Sinema Dergisi” okurla buluştu. Âyîne… Kişinin kendinin yansımasını göreceği bir dergi olsa gerek. Âyîne kelimesi her ne kadar ayna kelimesini çağrıştırsa da yazdığım metinlerde emin olmak için sözlüğe bakma gereği hissettim. Hemen Türk Dil Kurumunun sitesinde Güncel Türkçe Sözlüğe baktım, ama sözcük Farsça kökenli olduğundan ve günümüzde pek kullanmadığımızdan sözlükte bulamadım. Hemen yanı başımda duran “Osmanlı Türkçe Sözlüğü”ne baktım. Mehmet Kanar’ın hazırladığı bu sözlükte cevabını “ayna” olarak buldum. Bu yazımda yayın dünyasının göz bebeklerinden sıkça bahsedeceğim bunlar hem kitap olacak hem de dergi.

Âyîne dergisinin bütün yükünü Sümeyye Karadoru ve Yusuf Ay arkadaşlarımız çekiyor. Derginin çıkış amacı şu sözde yatıyor aslında: “Küreselleştikçe yalnızlaştığımız şu çağda, birbirinden habersiz fakat ıstırabda ortak ne çok şahıs var. Farklı şehirlerde, farklı üniversitelerde, kendi küçük ortamlarında ‘bir şeyler yapmalıyız, bir şeyler üretmeliyiz; ama nasıl?’ çıkmazında kalan nice genç… Dergimiz ‘Küresel yalnızlığa bir mola’ diyerek birbirinden habersiz lakin aynı hisleri/düşünceleri taşıyan gençleri ortak bir platformda buluşturmayı ve bunu güzel bir kardeşlik çerçevesinde yapmayı planlıyor.”

Âyîne Edebiyat ve Sinema Dergisi, edebiyata ve sinemaya dair sözü olan herkese kapısını açıyor. Nisan ayında gösterime giren “Fetih 1453 Kıyamet” filmine ilgi büyüktü. Her ne kadar tarihi hatalar yapılmış olsa da filmin büyük bir emek mahsulü olduğu açıktır. Elbette eksiklikleri görerek yeni yapılacak olan çalışmalarda bunlar dikkate alınmalıdır. Kendi tarihimizi, kültürümüzü işitsel, görsel ve duyusal her şekilde gelecek nesle aktarmak için gayret etmek kaçınılmazdır. Bu bağlamda sinema dergilerinin güzel ve faydalı projeler dile getireceğini diliyorum. Âyîne dergisi hakkında ayrıntılı bilgi almak isteyenler, sosyal paylaşım sitesindeki www.facebook.com/ayinedergisi sayfasını ziyaret edebilirler.

“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
ister kafir, ister mecusi,
ister puta tapan ol yine gel,
bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir,
yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...”

Bu dizeleri söyleyen engin hoşgörü sahibi Mevlana Celaleddin Rumî’nin uzun süre yaşadığı Konya’da birkaç üniversiteli arkadaşımızın gayretleriyle çıkan Habis dergisine dikkat çekmek istiyorum. Öyküleriyle tanıdığımız Murat Çelik’in gayretiyle çıkan Habis dergisi şiirleriyle, öykü ve denemeleriyle okura sunulmuş. Gayet mütevazı bir şekilde yayın dünyasında ilerleyen Habis dergisi iki ayda bir çıkıyor. Yedinci sayısıyla sınırlı yerlerde dağıtımda… Dergi hakkında ayrıntılı bilgi almak isteyenler, sosyal paylaşım sitesindeki www.facebook.com/habissibah sayfasını ziyaret edebilirler.

Diğer yazımda yayın dünyasının göz bebeklerinden bahsetmeye devam edeceğim. Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın. Selamlar...

Erol Afşin

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com