Geçen
sayımızla başladığımız “Türkiye’de Muhafazakâr Düşünceyi Etkileyen
İsimler” dosya konusuna bu sayıda devam
ediyoruz. Öncelikle, gerek yüzyüze tebriklerini ileten gerekse, telefonla,
maille bizlere ulaşan tüm Muhafazakâr Düşünce Dergisi okurlarına gösterdikleri
yoğun ilgiden dolayı teşekkür ediyoruz. 37. sayımıza sizlerden gelen olumlu
tepkiler, tarihe not düşen arşivlik bir sayı hazırlama konusunda
motivasyonumuzu artırdı ve bizlere yaptığımız işin önemini tekrar hatırlattı.
Bu sayıda Said-i Nursî, Sezai Karakoç, Samiha
Ayverdi, Halide Edip Adıvar, Fuat Köprülü ve Mustafa Şekip Tunç isimleriyle
devam ediyoruz yolculuğumuza…
Ahmet Yıldız tarafından “İslamın Muhafazakâr
Görünümünden Muhafazakârlığın İslami Bakiyesine Bediüzzaman, Nurculuk Ve
Muhafazakârlık” başlığıyla incelenen Said-i Nursî Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş
döneminin öne çıkan dini figürlerindendir. Yıldız, Said-i Nursi’yi
Muhafazakârlığın yakınında ve uzağında olmak üzere iki farklı cepheden de okumanın
mümkün olduğunu iddia etmektedir. Ancak
dine yaptığı vurgu, alfabe değişikliği, medreselerin kaldırılması, ders
kitaplarında ve diğer tüm kamusal ortam ve araçlarda İslam’ın iman esaslarına
savaş açılmasına karşı süreklilik vurgusu içinde mücadele etmesi, değişimi
sürekliliğin aracı olarak telakki eden muhafazakâr tutuma yakın bir duruşun
ifadesidir. Said-i Nursi’nin ferdiyeti önemsemekle birlikte, “zamanın cemaat
zamanı olduğunu” belirtmesi, ferdin dahi olmasının bile bu durumu
değiştirmeyeceği şeklindeki görüşleri de muhafazakâr çizgi ile uyumludur.
M. İnanç Özekmekçi ve Ayşegül Komşuoğlu tarafından
ele alınan Samiha Ayverdi “Geçmişi
Hatırlayarak Hatırlatma” başlığı ile incelenmektedir. Ayverdi’nin
eserlerinde, Türkiye muhafazakârlığının gelenek, tarih, birey, toplum, aile,
eğitim, din ve devlet olarak özetlenebilecek temel yazın alanlarının tümünde,
yaşadığı dönemde gerçekleşen hızlı değişime bir alternatif gösterdiği
görülmektedir. Gökhan Çetinsaya; Samiha
Ayverdi’nin temsilcilerinden olduğunu söylediği muhafazakâr ekolün ortak
özelliklerini “Tanzimat ve Batılılaşma karşıtlığı, Abdülhamit taraftarlığı ve
ittihatçı düşmanlığı, tasavvuf bağlılığı ve sevgisi, komünizm, siyonizm ve
masonluk karşıtlığı” olarak özetlemektedir. Ayverdi’nin Osmanlı-Türk
motiflerine dayanan ve farklı bir modernite uygulaması öneren yazıları
muhafazakâr duruşlarına seçkin bir kök arayan birçok farklı isme esin kaynağı
olmuştur.
Sezai Karakoç’u ikinci yeni şairleri arasındaki
yeri ile birlikte değerlendiren çalışmasında Olgun Gündüz, Karakoç’u geleneğin
yeni formlar içinde güncele taşınması ve takip edilmesi açısından önemli bir
imkân olarak tanımlamaktadır. Gündüz’e göre Sezai Karakoç, şiirini gelenek
üzerinden inşa etmiş, İkinci Yeni içinde, şiirinin biçim özelliklerinde
değişikliğe gitse de gelenekle tematik bağını sürdürmüştür. Karakoç şiirinin
merkezinde yer alan diriliş teması her koşulda bireyi ve toplumu salâhata
erdirecek bir gücün varlığını kendi geleneği içinde bulabileceğine işaret
etmesi bakımından önem taşımaktadır.
“Fuat Köprülü’nün Muhafazakâr Ulusal Tarih Tezi
Kurgusu” başlığıyla Yalın Alpay tarafından ele alınan Fuat Köprülü, eserleriyle
Türk Milliyetçiliğinde önemli bir yere sahiptir. Alpay’a göre Köprülü’nün Türklerin Batı’nın çizdiği uygarlık
yaratamayan, sorundan başka bir şey üretemeyen bir toplum olduğuna karşı
çıkışı ise devrimci radikal Batıcı Kemalist tarih tezinden farklı bir şekilde
evrimci muhafazakâr bir tarih tezi aracılığıyla olmuştur. Köprülü Orta Asya ile
İran ve daha sonra da İran ile Anadolu arasında ulusal Türk kültürünün
bozulmadan muhafaza edilerek transfer olduğunu savlamaktadır. Alpay’a göre Köprülü’nün
muhafazakârlığı, yalnızca Ziya Gökalp’in medeniyet-hars ayrımı bağlamında, onun
bu ikiliden hars’ı muhafaza etmeye çalışması olarak kalmadı. Köprülü, bu
harsı, yani kültürü, bugünden, yani modern çağdan bakarak geçmişte yeniden
kurmuştu. Böylece Köprülü’nün muhafazakârlığındaki önemli noktalardan biri,
Doğu’yu, Batı yöntemleriyle yeniden yapılandırması olmuştur.
Yakup Yıldız tarafından ele alınan Mustafa Şekip
Tunç Cumhuriyet modernliği açısından Bergson felsefesini yaratıcı ve özgün
bir kaynak olarak görmekte
ve bu felsefenin temel kavramlarını siyasallaştırmaktan ziyade “bir
kültür görüşü” olarak Türk modernliği ile uzlaştırmaya çalışmaktadır. Tunç, Türkiye’de muhafazakâr düşüncenin teorik
çerçevesini belirleyen düşünürlerden biri olmasına rağmen, 1950’li yılların
ortalarına kadar kendisini “muhafazakâr” olarak tanımlamaktan özellikle
kaçınır; her şeyi toptan değiştirmeyi hedefleyen devrimcilikten uzaklaşır,
geçmişi bütünüyle benimsemek gerektiğini savunan salt gelenekçi tutumu
eleştirerek muhafazakârlığın bu türünden kendisini ayrıştırır. Bu iki yaklaşım
dışında onun tercihi “şuurlu bir muhafazakârlık”tır. Bu
kavramsallaştırma devrimcilik ve ananecilik dışında, kontrollü, gelişmeye açık
bir düşüncedir. Tunç bu kavramla kendisini Tek Parti yönetiminin tek tipçi
tutumu ve sadece geçmişte yaşayan ananecilerden ayrıştırdığı gibi muhafazakâr
bir tutumla ortaya çıkan “şuursuz” dini reaksiyonların tehlikesine işaret
eder.
Mehtap Tanar tarafından “Kültür- Medeniyet İkilemi
Üzerinden Halide Edip’in Düşüncesinde Muhafazakârlık” başlığıyla ele alınan
Halide Edip Adıvar Cumhuriyet tarihinin önemli kadın aktivistlerindendir. Tanar’a göre olan Halide Edip’in yaptığı
çalışmalar da kültür- medeniyet ikilemi ekseninde olmuştur. Batılı tarzda
aldığı eğitim ve yetiştiği geleneksel Osmanlı ailesinin Halide Edip’in
düşüncesindeki ikiliğin oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca yakın
arkadaşı Ziya Gökalp’in bu konudaki düşünceleri de Halide Edip’i oldukça
etkilemiştir. Halide Edip, yazdığı romanlar ya da yaptığı diğer çalışmalarda,
bir taraftan bilimsel yönden modernleşmeyi savunurken diğer taraftan
sosyo-kültürel özün muhafaza edilmesi gerektiğini belirtir. Halide Edip, Türk
düşünce tarihinde muhafazakâr, Batıcı, liberal, Türkçü, İslamcı, feminist,
mandacı gibi çeşitli sıfatlarla tanımlansa ya da çok çeşitli düşünce akımının
içinde gösterilse de bunlardan herhangi birinin içine tam olarak oturtmak
mümkün değildir ancak muhafazakâr olarak nitelendirmek de yanlış bir tespit
olmayacaktır.
Bu Sayıda
1 Muhafazakâr
Düşünce’den
Muhafazakâr Düşünceyi Etkileyen
Düşünürler Üzerine II
5 Ahmet YILDIZ – İslam’ın
Muhafazakâr Görünümünden Muhafazakârlığın İslami Bakiyesine Bedîüzzaman, Nurculuk ve Muhafazakârlık
35 M. İnanç ÖZEKMEKÇİ – Ayşegül
KOMŞUOĞLU – Geçmişi Hatırlayarak Hatırlatma: Samiha Ayverdi
53 Olgun GÜNDÜZ – İkinci Yeni Şiiri
İçinde Geleneği Sürdüren Şair: Sezai Karakoç
83 Yalın ALPAY – Fuat Köprülü’nün Muhafazakâr Ulusal Tarih Tezi Kurgusu
127 Yakup YILDIZ – Mustafa
Şekip Tunç’un Türk Muhafazakâr Düşüncesine Etkisi
161 Mehtap TANAR – Kültür Medeniyet İkilemi Üzerinden Halide Edip’in Düşüncesinde
Muhafazakârlık
Derkenar
181 Hakan KÖNİ – İshak TORUN – Muhafazakârlık Olgusu ve Amerika-Türkiye
Örneklerinde Dini Muhafazakârlık
211 Sevgi ÇALIŞIR ZENCİ – Türkçenin Yabancı Dil Olarak
Öğretiminde Karşılaşılan
Sorunlar
219 İngilizce Özetler (Abstracts)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder