Mahalle Mektebi dergisi’nin Ocak-Şubat sayısı çıktı.
Derginin 15. sayısı da, şiir, öykü, söyleşi, eleştiri/kitap tanıtımı ve merakla
beklenilen dosyasıyla; yoğun bir mesainin ve güçlü bir birikimin mahsulü olarak
okuyucusunu selamlıyor.
Şiir
Henüz derginin kapağında iken, Dünya’dan başka
alemlere açılan yeni bir kapının keşfedildiğini anlıyoruz. Kapak fotoğrafında
Tuna AKÇAY imzasını görüp, bu yeni dünyaya ilerlerken bizi ilk karşılayanlar,
Hayriye Ünal (Emrolunduğum Gibi) ve
Vural Kaya (Bir Filmde Sığınakları Geçen
Bir Şerit İçin) şiirleri oluyor.
Şiire çok önem verdiği ilk sayılarından itibaren net
olarak izlenilen dergide, ilk şiirlerini yayımlayan şairlerin yanında derginin
“Mektep” olma hüviyetini görünür kılan “Mektep’te” yetişmiş genç şairleri de
okuyoruz. Her sayıda çeviri şiir yayımlayan dergi bu sayıda da; Mahmud
Derviş’in “Irak’ın gecesi”ni İbrahim
Demirci çevirisiyle, Muhammed Mâğût Micri’nin “Mushaf”ını Ahmed Khalil çevirisyle ve Aimé Césaire’in “Kanun Çıplaktır”ını Gül Çiğdem
çevirisiyle edebiyatımıza kazandırıyor.
Sayının diğer şair ve şiirleri ise şöyle; Özgür Ballı
“Misafir”, Hüseyin Karacalar “Çoklu Zeka Dramı”, Nergihan
Yeşilyurt “Sabahların Gidişatı Üzerine
Mülahazalar”, Ümit Güçlü “Sıvı
Asfaltlar” Şafak Tarhan “Arka
Mahallede”, Ömer Korkmaz “Söylence”,
Afra Kutluğ Benli “Lanetin Habercisi”
Elif Nuray “Tefsirsiz Kahır”, Enes
Talha Tüfekçi “İlk Kan”, Özgür İren
Bayram “Nazire”, Ertuğrul Demir “Beşinci Paragraf”, Ömer Faruk Kara “Bin Ya Da Bir Türlü Yaşamak”, Abdülkadir
Yaylacık “Bizim Sessizliğimiz” Rıfat
Eroğlu “La Havle”, Emre Doğan “Anlamsızlığın Simetriği”, Esra Haymanalı
“Düşümde Uyar”, Vefa Taşdelen “Deprem
Ağıtları”...
Öykü
Biri tercüme, biri uyarlama olmak üzere dergide toplam
on üç öykü bulunuyor. Bu sayıda da başarılı öykücülerin yanında ilk öykülerini
okuduğumuz genç kalemler var.
Mehmet Kahraman “Azar
Azar Biriken” öyküsüyle başlıyor öykü dosyası. Kahraman zaman, yer ve olay
algısını ters yüz ederek hasta eşini kaybeden Hikmet’in öyküsünü kendi içinde
çelişip duran bir karakterin gözünden anlatıyor.
Numan Altuğ Öksüz’ün öyküsü “Ölümsüzlüğün Sırrı”. Ders gibi bir öykü okuyoruz. Geleceğe kalmak,
ölümsüzlüğün sırrına ulaşmak için iki roman yazan kahramanımız yayınevlerinden
aldığı red cevapları üstüne kuruyor kütüphanesini ve dersini tam burada
veriyor.
Ali Güney’in “Çiçek
Uykusu” isimli öyküsünde ise şair bir dedenin evine konuk oluyoruz. Şiir
üzerine yoğunlaşılan pasajlar ayrıca dikkate değer olan öyküde çocuklar,
torunlar ve büsbütün bir hayat karşılıyor bizi. Öykünün sonu ise mahallesinde
yeterince tanınamamış bu yaşlı şairimiz için yazılmış olsa da, birçok sanatçının akıbetini anlatıyor.
15. Sayının diğer öyküleri ise şunlar; Elif Nihan Akbaş
“En Hazin Ayrılık Şarkısı”, Rabia Boran “İki Öykü”, Muhammet Manap “Enkaz”, Hüsniye
Uludağ “Yürüyordum”, Serpil Tuncer “Bir Elmanın İhaneti” İsmail Isparta “Kaçış”,
Alperen Mercan “Bahara Beş Kala”, Mehmet Emin Gül “Çingene”, Mesude Açıkgöz “Üçler”,
Hacer Özdemir “Kapat Gözlerini”, İbrahim Kunt “Yakın Ya Da Uzak” (uyarlama), Ülfet
el-İdilbî Selman’ın “Pijama”(çeviri).
Söyleşi
Bu sayıda iki söyleşi bulunuyor. İlk söyleşiyi Gökçe
Özder, ikinci kitabını yayımlayan “öyk-cü” Gökhan Yılmaz ile yapıyor. İkinci
söyleşide ise U. Kubilay Dündar, Doç. Dr. Vefa Taşdelen’i konuk ediyor.
Akademisyen, şair/yazar, düşünür olarak Türk düşünce hayatında ve edebiyatında
hususi bir yeri olan Taşdelen ile uzunca bir sohbet gerçekleştiriliyor.
Dosya
14. sayısında İbrahim Demirci dosyası yapan derginin
bu sayısında, her birimizin hayatında varlıkları veya yoklukları ile
tartışmasız özel bir yere sahip olan “Dedelerimizi” konu ediyor. Dosyada toplam
on iki yazı bulunuyor. Köksal Alver’in
editörlüğünü yaptığı dosyada, “Dede” tüm yönleriyle ele alınırken dedesizlik
bahsi de işleniyor.
Köksal Alver’in “Dede
İmgesi” başlıklı yazısıyla açılıyor dosya. Alver, Dede’nin sosyolojik
portresini çizerken hayat içerisindeki yerini, kendi içinde ve geçmişten
günümüze doğru yorumluyor.
Mustafa Aydın “Dedeye
Bir Bakış” yazısıyla, “aile ve dede”, “din bağlamında dede”, “bir sosyal unsur
olarak dede” ve “görülmesi gereken gerçek” alt başlıklarında birçok yönüyle
“Dede”yi inceliyor.
İbrahim Demirci, yazısının başlangıcından itibaren
bizleri tarih koridorlarında ellerimizden kelimelerin tuttuğu bir yolculuğa
çıkarırken, Dede’yi –ve ilişkili kavramları- etimolojik olarak inceliyor.
Abdullah Harmancı, edebiyatımızda dedenin torun
gözünden işlendiği tespiti ile başladığı yazısında birçok örnekle “Türk Edebiyatındaki
Dede”yi işliyor.
Hasan Harmancı ise; “Dedeliğe Övgü” başlıklı
yazısında, dedelerin hayatı tecrübe edişlerini, bu tecrübeler neticesinde
karşılaştıkları ve duydukları her zorluk karşısında, çehrelerinde ancak tatlı
bir tebessüm oluştuğunu, tatlı bir tebessüm bırakacak bir üslup ile aktarıyor.
Dosyada ayrıca, M. Zeki Saka “Dedemin Saati”, Ömer Korkmaz “Dedesizlik”,
Vedat Aydın “Dedem” , Mahmut Atay “Dedeler ve Torunlar”, Murat Ak “Bozkırlı Merhametli Muzdarip”, Müzeyyen
Çelik “Demir Hafız: Dedem”, Vural
Kaya “Dedemi Anlatmak…” yazıları
bulunuyor.
Kitap/Sinema/Deneme
Necip Tosun, Abdullah Harmancı’nın 1998-2013 yılları
arasında yayımladığı öyküye ilişkin yazılarını topladığı “Kurmacanın Büyülü Sureti” kitabını yazıyor. Mehmet Kahraman, İsmail
Özen’in 1996-2013 yılları arasında yazdığı öykülerinden derlediği “Günler Ne Kadar Kısaldı” isimli öykü
kitabını inceliyor. Faruk Turğut ise Köksal Alver’in 2013 yılında yayımladığı “Mahalle” kitabını yazıyor.
Abdullah Kasay, “Dikkat, Felsefe Çıkabilir!” başlıklı yazısıyla
bu sayıda bir şiiri, bir denemesi ve bir söyleşisi bulunan Vefa Taşdelen’in
“Felsefeden Edebiyata” kitabını inceliyor. Böylece dergi 15. Sayısında küçük
bir Taşdelen dosyası da yapmış oluyor.
Her sayısında şiir, öykü ve denemelerin yanında sinema
yazılarına da ağırlık veren derginin bu sayısında Ahmet Aksoy “İçinizi Yakacak Bir Taşra Hikayesi”
başlığı altında Atalay Taşdiken’in yönetmenliğini yaptığı bir çok festivalden
en iyi film, en iyi erkek oyuncu ve jüri özel ödülü alan “Mommo Kız Kardeşim” filmini yazıyor.
Ali Akar, “Ankebut” suresini yazarken Allah’ı ve onun
bizelere kelamı olan Kur’an’ı gündemimizde tutmaya davet ediyor. Toplum
mühendisliği ürünü yapay gündemlerle meşgul edildiğimiz, çok çeşitli kaynak ve
şekillerle durmadan bulandırılan zihinlerimizle, yönünü bulamayan yığınlara
dönüşüyorken, Ali Akar’ın yazısı sadra şifa oluyor.
Nergihan Yeşilyurt’un merakla beklenen “İnsan Düğmesi” köşesi ikinci kez okurla
buluşuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder