Temmuz 2012
Takvim ve saat sistemindeki değişiklik, dünyaya bakışımızda, hayat tarzımızda ve zaman idrakimizde köklü bir dönüşüm arzu ve iradesini temsil ediyordu. Hicrî takvim ay yılı esasına dayandığı için “sene-i devriye”ler hep başka günlerde ve mevsimlerde idrak edilirdi. Dinî hayatımızı hâlâ eski takvime ve saat sistemine göre tanzim ediyoruz, yani eski zaman idrakimizi bütünüyle kaybetmiş değiliz. İşte yaz Ramazanları gelip çattı. Biz de hem Ramazan’ı, hem de Topkapı Sarayı Müzesi’nde Divit Odası’nın Saat Seksiyonu olarak düzenlenip ziyarete açılması vesilesiyle bir mini dosya hazırlamaya karar verdik ve söz konusu seksiyonda teşhir edilen saatleri, ustası Recep Gürgen’le birlikte çalışır hâle getiren Dolmabahçe Sarayı saat ustası Şule Gürbüz’le bir röportaj gerçekleştirdik. M. Selim Gökçe’nin sorularına, aynı zamanda güçlü bir hikâye yazarı olan Şule Gürbüz’ün verdiği derinlikli cevapların dikkatinizi çekeceğinden eminim. Ben de Ahmet Hâşim’den başlayarak bazı yazarlarımızın eserlerinde hâlâ işleyip duran saatlere göz attım.
Hülya Atakan ise “Başkent’te Zaman Avcılığı” başlıklı denemesinde Ankara’nın ruhunu arıyor, fakat henüz bulabilmiş değil.
Vefatının 50. yılında andığımız Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kadınlara ve evliliğe bakışı hakkında bir tahlili Cafer Gariper’in kaleminden okuyacak, Hazine-i Evrak’ta ise büyük yazarın biyografisine küçük bir katkı niteliği taşıyan bir belge göreceksiniz. A. Didem Uslu, eskilerden Mahmut Yesari’nin Pervin Abla adlı romanını tahlil etti. Funda Özsoy Erdoğan da dergimizde zaman zaman hikâyelerini okuduğunuz Sevgül Yılmaz’ın ilk romanı olan Gizli Vadi’yi değerlendirdi.
Geçen ay büyük bir fikir adamı hayata veda etti. Müslüman olduktan, özellikle İsrail hakkında eleştiriler yazmaya başladıktan sonra Avrupa ve Amerika’da dışlanan Garaudy’nin ölüm haberi, basına arkadaşımız Cemal Aydın tarafından duyuruldu. Fransız haber ajansları ve gazeteleri büyük filozofun ölüm haberini vermedikleri için kızı, haberi İslâm dünyasına duyurması ricasıyla mütercimi Cemal Bey’i aramıştı. Vakfımızın müessese müdürü olan Cemal Aydın, dergimiz için kısa bir değerlendirme yazısı yazdı ve Moritanyalı bir entelektüelin Garaudy ile yaptığı son röportajı tercüme etti.
İsrail’i eleştirdiği için Garaudy’nin akıbetine uğrama tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Alman şair Günter Grass hakkında Senail Özkan’ın yazdıkları herhâlde ilginizi çekecektir. Özkan, Grass’ın fırtınalar koparan “Ne Söylemeli?” adlı şiirini de Türk Edebiyatı için çevirdi.
Said Coşar, edebiyat tarihimizi karikatürlerle anlatmaya devam ediyor. Bu sayıda siyasî hayatı ve özelikle iri burnuyla karikatüristlerin vazgeçemediği bir figür olan Refik Halid’i ele aldı. Bildiğiniz gibi, Refik Halid de usta bir mizah yazarıydı ve yıllarca Aydede adlı mizah mecmuasını çıkarmıştı.
Güzel deneme ve hikâyelerini okuduğunuz Deniz Özbeyli, bu sayımızda da Orhun Yazıtları hakkında ilgi çekici bir “söylem çözümlemesi”yle yer alıyor. Genç bir yazar olan Afşın Selim, İslâm’ın Ziya Gökalp Türkçülüğündeki yerini sorguluyor ve meseleye bütün olarak bakıldığında, Gökalp’ın milliyetçilik anlayışının Müslüman kavimler arasında ayrılık çıkarmak gibi bir amaç taşımadığı; ayrışmadan değil, dayanışmadan yana olduğu sonucuna varıyor. Semih Akşeker de “Şehirler Ahlâkımızın Aynasıdır” başlıklı yazısında, evler yapıp şehirler kurmanın sadece bir inşa faaliyeti değil, bir var oluş tarzı olduğunu, bugünkü şehirlerimiz bu açıdan değerlendirildiği takdirde durumumuzun hiç de iç acıcı görünmediğini söylüyor.
Geçen ay, Türk şiiri önemli bir ismini, Abdurrahim Karakoç’u kaybetti. Bahtiyar Aslan, bu yeterince takdir edilmemiş şairimizle ilgili bir değerlendirme kaleme aldı.
Bu sayıda Kâmil Yeşil ve Sevgül Yılmaz’ın birer hikâyesini, Hatice Eğilmez Kaya’nın hoş bir denemesini; ayrıca Mustafa Ruhi Şirin, Mehmet Aycı, Mehmet Narlı, İsmail Aykanat, Muhammed Hüküm, Abdurrahman Şimşek, Sabri Kaplan, İlker Nuri, Mehmet Özdemir ve Mehmet Yılmaz’ın şiirlerini okuyacaksınız.
Kırkambar’ımız da her zaman olduğu gibi dopdolu.
Daha güzel ve daha zengin sayılarda buluşmak üzere…
Muhabbetle efendim.
Beşir Ayvazoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder