Din, kitap, sünnet ve vatan sana emanet...
Kıymetli şeylerin tâlibi çok... Düşmanı çok... Göz dikeni çok...
Bundan dolayı; sahip çıkanı olmalı, koruyanı olmalı, muhafızı olmalı...
Mukaddesâtını koruması da insanın imtihan maddelerinden...
Din, kitap, sünnet ve vatan, insana emânet... Müslümana emânet... Sana emânet...
Bilhassa gücü, kuvveti, imkânı yerinde olan gence emânet... İmkân sahiplerine emânet... Fert fert herkese emânet...
Kur’ân, hâfıza emânet... Vatan, gaziye, şehîde, canını fedâ edecek yiğitlere emânet...
Allah nûrunu tamamlayacak... Fakat, verdiği emâneti yüklenen sâdık kullarıyla...
Onlardan olmak büyük meziyet... Olamamak büyük ihânet...
Muhafazakârlık çevresindeki tartışmalar, Temmuz ayında muhafaza etmemiz gereken değerler meselesini dosya konusu yapmaya sevk etti bizi...
Kürtaj konuşuldu geçtiğimiz günlerde. Masum yavruların hayat hakkının muhafaza edilmesi gayretlerine bozulanlar oldu...
Muhafazakâr sanat mevzuu konuşuldu... Birileri; «Sanatın dîni olmaz.» diyerek, tersini yani dîne karşı sanatı savunmayı sürdürdüler.
Muhafazakârlığı siyasî mânâsının dışında bir mukaddesat savunuculuğu olarak ele aldık.
Global dünyanın fırtınaları, şimşekleri, yıldırımları karşısında; gençlerimize, kendimize, insanımıza şu hatırlatmayı bir kez daha yaparak:Din, kitap, sünnet ve vatan sana emanet...
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, insanın ezelden yüklendiği emânete ve onun ancak mes‘ûliyet duygusuyla insana kıymet vereceğini ifade etti. Vatan, bayrak gibi emânetlerin, Kur’ân ve Sünnet emânetine sahip çıkmakla muhafaza edilebileceğini vurguladı:“Her şey; sadece Hakk’a yaklaştıkça güzel. Hakk’ın hakikat ve ebedî sanatı dairesinde her şey mükemmel. O dairenin dışına düşen, uzaklaşan her şey mahrum.”
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, Gönlünü Dergâh Eyleyen Hak Dostları başlıklı makalelerinde, 16 Temmuz 1999 tarihinde vefât eden Hacı Musa TOPBAŞ Efendi ve diğer Hak dostlarının hâtıra ve sözlerinden hareketle, tasavvufu fert ve toplum huzuruna muazzam katkısıyla anlattı.
Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI; sekülerizmin, aklı esas aldığı iddiasını çürüten bir misalle, aklın düşmanı alkol karşısında İslâm ve modernitenin duruşunu karşılaştırdı.
Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, modernleşme karşısında Tanzimat’tan beri süren tavırları itidal çizgisinde değerlendirdi. H. Kübra ERGİN; modernizmin de bir gelenek olduğunu, misal İslâm olduğunda geleneğin de tecdid ihtivâ ettiğini misallerle açıkladı. Aynur TUTKUN; muhafazakâr sanatın, ne kadar tabiî olduğunu, ironik bir dille anlattı. Fatih GARCAN, maddî değerleri koruma ihtirasının mânevî değerleri muhafazanın önüne geçişini hikâyeleştirdi.
İrfan ÖZTÜRK, kurban ve sadakanın belâyı defetmesine yaşanmış bir hâdiseyle misal verirken; Âdem SARAÇ, Efendimiz’in amcaları ve eşlerinin Varlık Nûru karşısındaki tutumlarını serdetti. Sami GÖKSÜN, Kur’ân emânetini muhafazaya talip olan hâfızların kıymetini ve bu kıymetin muhafazasını anlattı.
Kalbin Gözyaşları’nda Orhan; kardeşlik problemlerinden dolayı, şeytandan Allâh’a sığınmayı öğrendi. Eğitim Notları’nda hastalığın hikmetleri var...
Ahmet ZİYLAN; bütün yönleriyle siyaseti ele aldığı yazısında, yöneticilik ahlâkına dair hayattan birçok tecrübe ve not aktardı. Hilmi MUHTAR; aklı ve akıllı insanı, dînî-ahlâkî bir lisanla anlatırken; Burhan Cahit ÖZDEMİR de Halûk ile Âsım karşılaştırmasıyla, «Dindar Nesil» tartışmalarına atıfta bulundu.
Tarih köşemize; Hacı Bayrâm-ı Velî, Abdülkādir Geylânî, İmâm-ı Buhârî, Sokullu Mehmed Paşa ve Barbaros Hayreddin Paşa konuk oldu.
Hadi ÖNAL, 20. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları’nı anlattı.
Mizah köşesinde ise; harâbât ehlini hor görüp, onlara gülüp geçmek yerine, dertlerine nasıl derman olmak vazifesinin de bize emânet olduğu hatırlatıldı.
Şiirler... Emânetin ağırlığını hisseden, hissettiren, mâneviyattan, mukaddesattan hisseli şiirler...
Dîni, kitabı, sünneti ve vatanı söz varlığıyla koruyan şiirler...
Özüyle de onların mânevî bekçisi mısralar...
Global fırtınalar karşısında, bu din ve bu vatan kimin ise ona emânet....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder