Haziran 2011
İlktohum dergisi Haziran sayısında "Şairler niçin oluşum içine girmiyor?" sorusuna Ali Ayçil, Mahmut Avcı, Şaban Abak ve Zafer Acar'ın görüşleri üzerinden cevap arıyor.
Ali Ayçil, kendisiyle yapılan söyleşide "Şiir yazarız; çünkü şiir kendisini yazdırır" demiş. Dergi ayrıca, kötünün güçlü olamayacağını, yalnız iyinin tembelliğinin kötüye meydan verdiğini hatırlatıyor iyiyi gayrete davet ediyor.
Aylık fikir, tarih, edebiyat dergisi olan İlktohum, kötünün güçlü olamayacağını, yalnız iyinin tembelliğinin kötüye meydan verdiğini hatırlatıyor ve Haziran sayısı kapağında bu sloganla iyiyi gayrete davet ediyor. Kapağına altın sarısı ve kırmızı renkler hâkim olan dergi, Sabiha Tak'a ait "Hâzâ Kitab-ı Divan ü Lügati't-Türk" başlıklı yazıyı da kapak konusu olarak seçmiş. Yazı, Kaşgarlı Mahmut'un eserini, pek çok cephesiyle ele aldığı gibi, eserde yer alan ilk Türk Haritasını da izah ediyor ve İstanbul'un bilinmeyen bir ismini de tekrar gün yüzüne çıkarıyor.
Dergide bu ay soruşturma dosyasında "Şairler niçin oluşum içine girmiyor?" sorusuna yanıt aranıyor dört isimle yapılan mülakatlar üzerinden. Ali Ayçil, Mahmut Avcı, Şaban Abak ve Zafer Acar soruya birbirinden farklı cevaplar vermişler. Yine bu sayının röportajı Ali Ayçil ile yapılmış. "Şiir yazarız; çünkü şiir kendisini yazdırır." diyen Ayçil, şiirlerinden kitaplarına pek çok soruya cevaplar vermiş.
Derginin kapağına taşınan yazılardan biri de Lübnan'a dair. "Ortadoğu'nun Camdan Ülkesi Lübnan" başlıklı yazı, Doğaç Özdemir'in imzasını taşıyor. İlktohum bu ay bir değişiklik yapmış ve şiirleri tüm dergiye serpiştirmek yerine, ilk sayfalarda ardı ardına vermiş. Merve Ulu, "Akmam mı Dedi Tuna Nehri"; Vural Kaya, "Bir Cana İki Kişi Cani"; Ümit Zeynep Kayabaş, "Siyahın Hali"; Mahmut Avcı, "Gülennar"; Ünsal Ünlü, "Korkak Ceset"; Mustafa Uçurum, "Unutmak İyidir" şiirleriyle yer almış dergide. Prof. Dr. Namık Açıkgöz'ün kaleme aldığı "Akrostişli Bir Mezar Taşı Şiiri" adlı makale de şiirin bizdeki yerine farklı bir cepheden dikkat çekiyor. Merhume Ayşe Hanıma ait mezar taşında saç örgüsü şeklinde yazılmış şiir, edebiyatın hayat kadar ölüme de tesir ettiğinin bir göstergesi. Yrd. Doç. Dr. Fatih Özkafa'nın kaleme aldığı "Türk-İslâm Kültüründe Hilye-i Saâdet Geleneği" yazısı bir hilye örneğini okuyucu ile paylaşıyor.
Araş. Gör. Ahmet Talimciler'in "Derin Oyun" başlığını taşıyan yazı, futbolun sosyolojik arka planını masaya yatırıyor. Orhan Sakin'in "Osmanlı'da Dil Tartışmaları Ve Türkçe Eğitimi" başlıklı çalışması dil meselesinin çok da yeni olmadığını bir kez daha hatırlatıyor. Dr. H. Emin Sert imzalı "Küresel Gelişime Yön Vermek" yazısı ise, günceli, manevi değerlerimizin gücü ile yönetebileceğimizin mesajlarını veriyor.
Derginin tarihe hasrolmuş sayfalarında bu ay iki yazı dikkat çekiyor. Bunlardan biri Adem İlhan imzalı, "Ben Osmanlı Torunuyum" sayfasında yer alan yazı. Ertuğrul Gazi'den başlayarak Osmanlı sultanlarının ve en az sultanlar kadar kıymeti haiz gönül erlerinin, komutanların, beylerin bir dizi halinde kaleme alındığı köşede bu ay Bursa Fatihi Orhan Gazi Han anlatılıyor. Osman Gazi'nin Orhan Gaziye nasihatlerini de yazının temeline oturtan İlhan, Osmanlı'nın bir ahlak tevarüsü ile yükseldiğini vurgulamak istercesine bu öğütlerle devletteki ve liderlerdeki süreklilik duygusuna dikkat çekiyor. İkinci yazı ise Cihan Öztürk'e ait. Türklerin İslamiyeti Kabulünü irdeleyen yazı, Türklerle ilgili hadis-i şeriflere de dikkat çekiyor.
Bu sayıda 3 güçlü hikâye de okuyucuya sunulmuş. Recep Şükrü Güngör'ün kalemi mahsulü "Aramızda Gökyüzü Vardı" hikâyesi, Balkan Savaşlarından içimize derin bir sızı bırakıyor. Osman Koca'nın hikâyesi "Kötücül", baba evlat ilişkisine nazar eder, değişik boyutlara yolculuk sağlarken; "Diriliş Aydınlığında" isimli Murat Soyak imzalı kısa hikâye ise, Eminönü'nden Babıali'ye doğru bir iç yürüyüşe çıkarıyor okuyucuyu.
İletişim:
ilktohum@ilktohum.com
(0507 690 42 13)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder