Putperestlik, özünde siyasi, iktisadi veya dinî fetişler üreten baskı ve sapmaların bir sonucudur. Bu ifadeyi kapaktan veren NİDA dergisi, konuyla ilgili olarak özel bir bölüm ayırmış. Bu bölümde “Putçuluğun Modern Tezahürleri”, “Evrensel Bir Sapma Olarak Put ve Putçuluk”, “Put Üreten Bir Varlık Olarak İnsanoğlu”, “Antik ve Modern Putçuluklar”, “Putlaştıran İnsan”, “Put, Putçuluk ve Putlar”, “Çok Şirindir Putlar”, “Çağdaş Putçuluk”, “Putlar, Putçuluk ve Gelenekçiler” başlıklı yazıları sırasıyla M. Kürşat Atalar, Celaleddin Vatandaş, Mehmet Yaşar Soyalan, İbrahim Sarmış, Vejdi Bilgin, Osman Eskicioğlu, Mehmed Durmuş, Adil Akkoyunlu, Nihal İlimen kaleme almışlar. Dosyayla ilgili olarak Ümit Aktaş’la yapılan mülakat da ayrı bir önem taşıyor.
Ümit Aktaş’ın verdiği cevaplardan bir iktibas: “Putperestlik bugün daha karmaşık ve soyut biçimlerde vücut buluyor. O nedenle de anlaşılması kadar, önlenmesi de daha güç. Sözgelimi Türkiye’deki bir yığın insan, hayatta olmalarını ve varlıklarını bir kurtarıcıya borçlu olduklarını düşünerek her fırsatta bu kurtarıcı önünde dinsel bir huşu ile tazimde bulunmaktadırlar. Pozitivist bir laikliğin maskesi altında, gerçekte dünyanın en zavallı zihniyetlerinden biri siyasi tahakkümünü sürdürmekte. Ama bu, elbetteki Müslüman halkın buna yatkın olmasıyla da alakalı bir tutumdur.” (Malatya’da yayınlanan Nida’ya şu yollarla ulaşmanız mümkün: 0422 321 21 87 / nida_dergisi@hotmail.com)
“Ülkemizin bütün çiçeklerine bir damla yağmur olmak için…” Hasan Ahmet Gökçe bu başlığı atmış. Zira YAĞMUR dergisinin 10. Yılı idrak ediliyor. Sayı: 40. Peki neler var 40. Sayıda? İşte birkaçı: “Peygamberimiz (S.A.S) ve Söz” başlıklı yazının ikinci bölümü, “Lebrîz… Ata Yâdigârı”, “Az Gittik Uz Gittik: Evliya Çelebi’nin Romanı”, “Necip Fazıl’ın Mistik Aynası: Visal”, “Aynaların Eşeğinde Bir Şair: Âsaf Hâlet Çelebi”, “Ali Şîr Nevâî’nin Dinî-Tasavvufî Eserleri” “Şahsiyetli Bir Entelektüel: Babanzâde Ahmet Naim”, “Ali Ünal ile Mülakat”…
Yağmur’da Mehmet Erdoğan, Mehmet Doğan, A. Bahşi, Fuzûlî, Ketencizâde Rüştü, Hasan Ejderha (Bu şairimizin “Hasta Anneler Ülkesi”ne özellikle dikkat!), Bestami Yazgan, Ömer Faruk Şehsuvar, Sümeyye Kocaman, Muhammed Adnan Kızıloğlu, Ali Osman Kurun, Hatice Eğilmez Kaya, Hasan Çağlayan şiirleriyle; Mustafa Oğuz, M. Said Türkoğlu, Gülbahar Reçber, Nihat Dağlı, Mehmet Ersoy, Sebahattin Yenilmez, Ahmet Erdem Sözeri, Selami Gün, Recep Şükrü Güngör, İrfan Oral farklı türdeki anlatılarıyla okunmayı bekliyorlar. Bu arada, dergiyle birlikte Yağmur’un ilk 37 sayısının bulunduğu bir CD de sunulmaktadır. (İletişim bilgileri: 0 216 444 0 361/ info@yagmurdergisi.com.tr)
“Siyah Yüze Beyaz Maske”… UMRAN dergisi 172. sayısının kapağına ABD Başkanlık seçimlerini çıkarmış ve bunu çeşitli yazılarla işlemiş: Murat Sofuoğlu’nun “Obama X”i bunlardan ilki. Bu uzun değerlendirmeyi Abdurrahman Babacan, Akif Emre ve Ferhat Kentel’in katılımıyla oluşturulmuş “Açık Oturum” izliyor. Fukuyama’dan yapılan “Amerika AŞ’nin Çöküşü mü?” başlıklı tercüme, bu bölümün son metni.
Umran’ın “Kültür Sanat” sayfaları da ilgi çekici çalışmaları taşıyor: Asım Öz imzalı “Dücane Cündioğlu’nun Atölyesi Ya da Âkif Hakkında Söylenemeyenler” ve “Yahya Kemal’in Vefatının 50. Yılında Beşir Ayvazoğlu ile Söyleşi”, Mustafa Miyasoğlu’nun “Mehmet Âkif ve Safahat’ı Okumak”… (Umran: 0212 640 01 22/ umran@umrandergisi.com)
AZ Edebiyat dergisi. 2. Sayısına Berat Demirci ile başlamış. “Ad Koymak Üzerine” iyi bir başlangıç. Sonrası da güzel: İsmail Karakurt “Şiirin Günlük Hayatı Evirmesi”ni yazmış ki, şiirin insanı dirilteceğine dair hoşça bir yazı. Ata Erad imzalı yazı da ilginç ve çekici: “Hafız Şirazi ve Aşk”. Az Edebiyat’ta böyle giderse her sayıda “büyük” bir “söyleşi” yayınlanacak. Elimizdeki bu sayıda Lale Müldür konuşuyor. Tabii sorular ve cevaplar arasında bazı tuhaf ve oldukça faydalı manzaralar çıkmıyor değil karşımıza. Mesela son soru ve cevap şöyle: “Dinler Arası diyalog konusunda düşünceleriniz nedir?” “Çok önem arz eden bir konu bu. Kesinlikle dinler arası diyalog çağımızın aradığı şey. Özellikle ben İslam ve Hıristiyanlık, hatta İslam ve Budizm, tasavvuf ve Budizm arasında benzerlikler, yakınlıklar üzerinde durulması gerektiğine inanıyorum. Ama o sonradan, bu önceden gibi veya o saptırılmış bu asıl gibi önyargılı yaklaşımlarla değil.” Bu, evet bu, bir grup şair yazar ile ilgili olarak yıllardır somut olarak izah etmek istediğim bir durumun dört dörtlük örneği, tam bu… (Az Edebiyat için: 0 506 582 95 94 / azedebiyat@gmail.com)
Şiirlerle başlıyor BİR NOKTA… Alpaslan Durmuş, Özcan Ünlü, Fatih Kınalı… Mustafa Özçelik’in “Taşra Notları” sonra. Bahattin Karakoç’u anlatmış, “İncelikler Şairi” diyerek. Bedran Yoldaş’ın “Çare dilenmek” hikayesini okuyor, inceliyorum; bir çıkmazlık içinde bitiyor hikaye… İbrahim Yarış’ın hikayesi de Bedran’ınkiyle konu bakımından benziyor: Hastalık ve hastane işleri…
Sayfalar arasında gezinirken Müştehir Karakaya’nın şiiriyle karşılaşıyorum: “bir kadın yol bilmiyorsa denizden başka/titrese cennet olur titremese cehennem”. Böyle başlayan şiir şöyle bitiyor: “titremeden verdiği ruhtan bedeni çıksa/cehennemimi versin, üstü kalsın cennetim”. Dergide Nurettin Durman’ın “Beylerbeyi’ne Uğrayan Şairler-Yazarlar” serisi sürüyor. (İşte Bir Nokta’nın iletişim kaynakları: 0 216 324 36 05 / arslanmurat@turk.net)
Başka dergiler de var elimde yazılacak… Kültür, İktibas gibi… Sonraki yazılarımda değinmeye çalışacağımı belirteyim…
Cevat Akkanat
Kaynak:
Millî Gazete
25.12.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder