tüketilen her mevsim, alın yazımızdan sökülüp atılan birer kurşun gibi. yaşarken farkına varamadığımız bu kurşunlar, çıkartıldıktan sonra acıveriyor bize. oysa biz, acı’larımızla yaşamayı sevenler kervanı. fakat,mülayim görünen bu tavrın bâtınında ziyâdesiyle sert bir tavır vardır. ‘düştüysem sana bakarken düştüm’ diyebilen bir zihin zemininde inşâ ederizgururu. allah’a, inanca ve aşka dâir taşıdığımız, taşıyabildiğimiz bütünacı’ların şerefine inanırız, güveniriz. bu böyle!...insanlar taş gibi bana yabancıağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarlardabir tambur bir yalnızlığı anlatıyorsao ışıksız pencereden ben onu bile bile duymuyor gibiyim. bu şehirden gidiyorum gömerek geceyi içime sabahın hüznünü beklemeden gidiyorum bu şehirden. erdem bayazıt…yirminci tasavvur, ‘erdem bayazıt’ ve ‘ahmed yüksel özemre’ merhumlarının azîz hatırâlarına ithaf olunur. ves’selâm!
İrtibat:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder