2013-07-29

Yedi İklim dergisi, 281

  Yedi İklim Ağustos 2013’teki 281’inci sayısında; ‘Çözülme İronisi’ başlıklı sunuş yazısının ardından Osman Serhat’ın Hepimiz aynı annenin çocuklarıyız / Kimi gökyüzüne gömmüşler ki” dizeleriyle karşılıyor okuyucusunu. Hasan Aycın ve Serap Ekizler çizgiyle şiir yazmayı sürdürüyor. 
  Nurettin Durman / Mikâil, Ömer Aksay / Parklarda Her Mevsim, Alper Gencer / Öleyim Deme Sakın, Erkan Kara / Hakikatli Misafir, Hatice Çay / Aklı Eksik Kadınlar Toplantısı / Kimin Eseri / Savaştan Entarili Kızlar, Gökhan Serter / Kâhira, Abdurrahman Danış / Kimyam Kırmızı- Hayy’ın Yansımaları- / Hancı, Bilâl Can / Lâstik VS, Sümeyye Şeker / Fecir / Gülmühür , Çağla Göksel Çakır / Mevsim –I- /Zakkum / Mevsim –II-/Umarsız Elâ / Karaltı, Cemile Ukba Dilber / Karınca, Tuba Küçük / Küçüğüm, Uygar Örtlek / Şark başlıklı şiirleriyle bu sayıya katkı sunan şairler.
  Bu sayıda; Ali Haydar Haksal’ın ‘Yitik Öyküm’, Osman Koca’nın gezi parkından gelen naralar, çığlıklar arasında tutuşturulmuş bir isyanın körelmiş duyuş ve düşünüş metaforları öyküsünde uyanmak lazım geliyor diyen ‘İsyan Melekesi’,  Kadir Şahin’in ise ‘Yaşlı Ayakkabı’ başlıklı öyküleri yer alıyor.  
  Yedi İklim çeviri şiire önceden beri ciddi yer veren dergilerimizden. Bu sayının çeviri şiirleri; Ebû Talib. b. Abdülmüttalib / Kaside-i Şib’iyye - Türkçesi Veysel Akdoğan, Ezra Pound / Gözler / Francesca -Türkçesi: Hatice Çay, Keyser-i Eminpur / Adil Paylaşım - Türkçesi: İsmail Söylemez, Anna Ahmatova / Çiçekleri Sevmem - Türkçesi: Serkan Doğan
  Nurettin Durman, ‘Şiirin Dünyası Geniş Olmalı’ başlıklı denemesinde katı ideolojik, baskıcı bir bakış açısı ile şiir vadisinde kendine bir yer edinmeye çalışan, özellikle genç şairin şiirini oluştururken farkına varması gereken hususlara değinirken;  “Şiirin kısır döngüye ihtiyacı yok.” diyor. Yine dergideki bir diğer ufuk açıcı deneme
  Ali Haydar Haksal’a ait. Haksal, ‘Aldous Huxley’in Ütopik Dünyasında Müslümanlar’ başlıklı yazısında; İngiliz yazar Aldous Huxley’ın özellikle Ada ve Denemeler adlı eserleri üzerinden Huxley’ın müslümanlara dair taşıdığı yanlış yargılarını tespite çalışan ve yer yer cevap veren tarzda yine ciddi bir doğu-batı okuması gerçekleştiriyor. 
  Recep Seyhan; ‘Üç Kitap Üç Hikâye(ci) ve Kahraman Kimlikleri Öykü-Hikâye Farkı’ başlıklı eleştiri yazısında; Kâmil Yeşil’in ‘Yankısının Peşinde’, Mihriban İnan Karatepe’nin ‘Aramızda’ ve Yunus Emre Özsaray’in ‘Kefendeki Misket’ adlı kitapları ile ilgili çözümleme ve tenkitler yer alıyor.
  Mehmet Kurtoğlu’nun ‘Batık Şehirlerden Diriliş Sitesine Sezai Karakoç’a Göre Şehir’ başlıklı yazısında; Sezai Karakoç’un şehir anlayışını aktararak insanın öldükten sonra dirilişinin mukadder olması gibi İslâm şehirlerinin de bütün taarruz ve işgallere, yıkımlara ve geçirdiği bir medeniyet krizine rağmen yeniden dirileceğine okuyucuyu inandırmak isteyen bir metin sunuyor.
  İbrahim Coşkun; ‘Batı Okumalarına Ek; Bir Yayın Bir Kitap’ başlıklı yazısında Sivas merkezli bir yayınevi olan 4 Eylül Yayınları’ndan Mustafa Balel’in Şubat 1985’te yayımlanan Bükreş Günleri adlı kitabını inceliyor. İbrahim Coşkun ‘Mesnevi’den Özdeyişler ve Eğitim Şart’ yazısında Mesnevi ve eğitim anlayışımızda giderilmesi gereken eksikliklerle ilgili tespitleri yer alıyor.  “Elif ‘İki’ Dedi” başlıklı yazı ise; Tekirdağ İmam-Hatip Ortaokulu’nun hazırladığı çocuk ve edebiyat dergisi Elif’in ikinci sayısını, “açıldığı ilk eğitim öğretim yılının her iki döneminde de dergi çıkarması ve bu dergiyi okulun bülteni gibi düşünmemesi umut verici bir durum” diyerek haber veriyor. Ayrıca Yeni Okumalar Değiniler’de ‘Bir Osmanlı Başçavuş Muavinin Birinci Dünya Savaşı Hatıraları’, ‘Necip Tosun’dan Öyküye Yol Açan İki Kitap’ ve ‘Haksal’ın Romanları’ yazıları ile Tuba Türkkân’ın Ali Haydar Haksal’ın Okur Kitaplığından çıkan ‘Ruh Denizi’ hakkındaki yazısı yer alıyor.
  Ağustos sayısında Cihangir Berk, Fatma Şengil Süzer’le ‘şiir ve hayat üzerine’ konuştu. Şakir Kurtulmuş ise, Çağdaş İranlı Kadın Şair Kâmranî ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
  Ramazan Bayramının müslümanlar için gerçek bayramlar olacağı günlere duyduğumuz özlemle; bayramınız mübarek olsun.


İrtibat:
yediiklim@yahoo.com
Tel: 0 535 866 65 58
www.yediiklimdergisi.com



Türkiye Günlüğü, 114

Türkiye Günlüğü dergisinin Bahar 2013 tarihli, 114. sayısı çıktı.

Derginin bu sayısında "Çözüm Süreci" hakkında yazılan düşünce yazıları önemli bir toplam oluşturuyor. "Ümîd ile Korku Arasında" son gelişmeleri anlamaya, anlatmaya çalışan yazılar.

Akpınar dergisinin 46.sayısı çıktı


Akpınar dergisi 8. yılında...

Niğde'den ses veren Akpınar dergisinin 46. sayısı çıktı.

İrtibat:
Yeni Çarşı İş Merkezi B Blok No:1/5 NİĞDE
ismailozmel@hotmail.com
0388 2131250

Kuyudaki Koro dergisinin 7. sayısı çıktı


Kahramanmaraş’ta yayım hayatına devam eden Kuyudaki Koro Dergisi’nin yaz sayısı  çıktı. Temmuz 2013’de 7. sayısına ulaşan Kuyudaki Koro’nun bu sayısında Hüseyin Atlansoy Cevdet Karal, Erdal Çakır, Mehmet Aycı, Bünyamin K. , Hayrettin Orhanoğlu, Sedat Umran Ümit Güçlü, Samet Altıntaş, N.Cihan Taşan, İlhan Kayhan, Ertuğrul  Demir, Ali Berkay ve Ali Çotu’nun şiirleri yer alıyor.

Aynı zamanda genç yazarlara da yer veren derginin bu sayısında  3 tane söyleşi yer almakta . Söyleşiler şair-yazar Hakan Arslanbenzer, İspanyol ressam Malules Fernandez ve Birleşik Ressamlar Derneği Başkanı ressam Mehmet Ali Doğan  ile yapılmış.

İlk sayısından itibaren görsel bir şölen sunan derginin bu sayısındaki görseller Malules Fernandez , Mehmet Ali Doğan ve Bünyamin K.’nın  resim ve fotoğraf çalışmalarından oluşmakta.

       Dergiye düz yazıları ile katkı yapan diğer isimler ise şöyle: Zeynep Arkan, Mehmet Erikli, Elif Genç, Abdussamed Geçer , Elif Pınar, Ali Berkay, Rabia Pekpak, Özgür İren Bayram, Engin Elman ve N. Cihan Taşan ve Samet Altıntaş.

      Ömer Yalçınova, bugüne kadar yapılan Gılgamış Destanı çevirilerini incelerken Ümit Güçlü ise Cahit Koytak şiirini inceleyen bir yazı kaleme almış.

Mostar dergisi, 101


Mostar olarak 101. sayımızda "İşini Değil Eşini Bulan Kazanır" diyerek evlilik meselesini kapağımıza taşıdık.  Kapak yazımızı Mehmet Raşit Küçükkürtül yazdı.

Mehmet Raşit Küçükkürtül, Tiyatrocu Ahmet Yenilmez ile ilgi çekici bir söyleşi yaptı. Emre Baştuğ “Zaman İçinde Zaman” başlıklı araştırma röportaj yazısıyla, Mümin Munis “Azad Yokuşunda Bir Veli”, Muharrem Yeşilyurt “Milleti İçin Yaşamanın Ustası Olmak”, Sedat Bayraklı “Amerikan Yasakları” ve “Evlilik Âdetleri” Sulhi Ceylan “Zamana Hapis Olmak”, Süleyman S. Şahin “Japon Sineması” ve Argun Cevher Önce “Olmasaydı Bazı Şeyler”, Beyaz Arif Akbaş “Dîvân-ü Lûgâti’t-Türk’ün İzinde Ali Emîrî Efendi” isimli yazılarıyla sizlerle buluşuyor.

Dergimizin en önemli bölümü olan “Tezgâh” bu ay sizlerden gelenlerle daha bir hareketli oldu ve gün geçtikçe profesyonel bir edebiyat yayını olmaya doğru da gidiyor. Tezgâh’da bu ay yazı gönderen okuyucularımızdan seçtiğimiz metinleri sizlerle paylaştık. Muhammed Emin Selvi’nin hazırladığı Ödüllü hikâye yarışması “Büyük Çarpışma” sizleri bekliyor. 


Gündelik hayatın, sosyal konuların, genel kültürün ve mizahın geniş yer tuttuğu yazılar da zevkle okuyacağınız bir bölüm oluşturuyor. “Gençliğin Gündemi”, “Kitap”, “Külliyat”, “Öğrenci Günlüğü”, “Bilişim”, “Rahle”, “Kırkambar”, “Bulmaca”, “Tarih Diyalogları”, “Çizgi Hikâye”, “Çizgili Düşler” ve “Zaman Zaman İçinde” bölümleri de ilginizi bekliyor.

Yedi İklim, 280

7EDİ İKLİM Temmuz 2013 - 280. sayısında Merhum Prof. Dr. Fevzi Günüç'ü kapağına taşıyor.
 
Kendisi âşık olan, ışıklandıran kişiliğiyle dar-ı fenâdan dar-ı bekâya yolculuk yapan münevver insanlardan biri olarak Prof. Dr. Fevzi Günüç'ü rahmetle anıyoruz.

2013-07-28

Yeni dergi: Monograf edebiyat eleştiri dergisi


Monograf, Türkiye’de edebiyatı ilgilendiren konuların bilimsel çerçevede tartışılacağı ve edebiyatın disiplinlerarası yöntemlerle okunabileceği bir ortam yaratmayı hedefliyor.

Derginin yayıncılık anlayışı analitik düşünceden yola çıkan, özgür ve özgün fikirlere dayalı eleştirel araştırmalara yer verme amacını taşıyor. Edebiyat tarihlerinin kanonik dayatmaları, edebiyatın uluslaşma kalıbına sokulması ve alanda yer etmiş klişe okumalar, edebiyat eleştirisinin bu olumsuzlukları aşmasını gerekli kılıyor. Monograf bu doğrultuda, edebiyat üzerine düşünen insanları; alan, konum ve kimlik ayrımı yapmadan bir araya getirip sorular sormaya çağırıyor.

Yılda üç sayı olmak üzere dört ayda bir (Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında) yayımlanacak olan Monograf, hakemli, uluslararası ve ücretsiz bir e-dergidir. Türkçenin yanı sıra İngilizce yazılara da açık olan derginin her sayısında önceden belirlenmiş bir konu merkeze alınacak, bunun yanı sıra röportaj, açık oturum, yayın (kitap/makale/sempozyum…) değerlendirme ve çeviri-yazılara yer verilecektir. Odaklanılacak konunun çağrısı bir önceki sayıda yapılacak ve gelen yazılar hakemler tarafından değerlendirilecektir. Dergi, internetten okunabileceği gibi basılı hâlde de yayımlanacaktır.

Monograf’a görüş ve önerileriyle katkı sunacak olan danışma kurulu edebiyat, tarih ve sosyoloji gibi alanlardaki çalışmalarıyla tanınan akademisyenlerden oluşuyor: Nazan Aksoy, Murat Belge, Besim F. Dellaloğlu, Rita Felski, Sibel Irzık, Selim Sırrı Kuru, Mahmut Mutman, Oktay Özel, Jale Parla ve Nuran Tezcan.

İlk dosya konusu: Edebiyat ve iktidar

Monograf, ilk sayısında edebiyat ve iktidar ilişkisini, siyasi gücün ötesinde, tarih boyunca etkileşim içine giren kültürlerin, toplumsal hayata yön veren inanç sistemlerinin, düşünce hareketlerinin etkileri üzerinden değerlendirmeyi amaçlıyor. Böylece, edebiyatın dinamiklerine yön veren ve edebiyata meşruiyet kazandıran edebî türlerin, akımların, kişilerin ve yayınevlerinin iktidarını tartışmaya açıyor.

Monograf, aşağıdakilere eklenebilecek diğer sorularla edebiyat ve iktidar ilişkisine ayırdığı ilk sayısı için özgür ve özgün fikirlere dayalı metinleri en geç 15 Ekim 2013 tarihine kadar info@monografjournal.com adresine bekliyor.

- Siyasi iktidarla edebiyat ilişkisi ideolojiler üzerinden ne şekilde kavramsallaştırılabilir?

- İktidarın edebiyat tarihi yazıcılığındaki rolü hangi yönleriyle değerlendirilebilir?

- Osmanlı tezkireciliğinde kanonun inşasında hâmîliğin, mekânın, zamanın ve dilin nasıl bir etkisi vardır?

- Tanzimat’tan günümüze modern edebiyatta kanon hangi biçimlerde kurgulanmıştır?

- Merkez-taşra karşıtlığı üzerinden halk edebiyatındaki iktidar algısı nasıl yorumlanabilir?

- Dönemsel olarak şiir, öykü, roman ve tiyatronun öne çıkışı bir edebî türün iktidarı olarak görülebilir mi?

- Toplumsal cinsiyet çalışmalarının iktidar bağlamında edebiyat eleştirisine katkıları nelerdir?

- İkinci Yeni şiirinin Türkçe şiir içinde meşruiyet kaynağı olduğundan söz edilebilir mi?

- Yayınevleri ve dergiler, edebiyat piyasasını ve yazar pratiğini hangi ölçüde etkilemektedir?

- Eleştirmenlerin iktidarı, edebiyat üretimi/tüketimi açısından nasıl okunabilir?

2013-07-26

Nuri Pakdil Edebiyat Dergisini anlattı: "Devrimci ve İslamcı..."




















Türk edebiyatının duayen ismi Nuri Pakdil, ender rastlanan mülakatlarından birini verdi. Pakdil, bir döneme damgasını vuran Edebiyat Dergisini anlattı: "Devrimci ve İslamcı..."

Türk edebiyatı ve fikir hayatının üretken bir o kadar da özgün ismidir Nuri Pakdil... Kahramanmaraş'ta daha lise yıllarında çıkardığı Hamle dergisiyle dikkatleri üzerine çekti. Şiir, deneme ve oyunlarıyla nice kuşakları etkiledi. Günümüzün 'muhalif ve devrimci entelektüeli' Pakdil, bir döneme damgasını vuran Edebiyat dergisini Cihan Medya Haber Dergisi'ne anlattı.
"Edebiyat dergisiyle, yurdumuzda, yerliyeni bir edebiyatın gelişmesine, boy atmasına çalışıldı." diyor Nuri Pakdil.
Pakdil, İstanbul'da bulunduğu 1964 yılında, yurtdışında bulunan Fethi Gemuhluoğlu'ndan aldığı bir mektubu anarak, "... Onurlandığım mektuplarının birinde, bir sanat dergisi çıkartmamı, birtakım arkadaşlarla bu derginin çevresinde toplanmamızı buyuruyordu (Edebiyat dergisinin tohumu belki de 1964'lerde düşmüş oldu içime)." der, 'Bağlanma' adlı eserinde.
Allah inancı ile Önder bağlılığından kaynaklanan evrensel ısıyı, dostluk coşkusunu bir varoluş sevinci olarak sunmak için insanlığa; Edebiyat'ın ilk sayısı Şubat 1969'da yayımlandı.
Edebiyat dergisinin gazete boyutunda yayımlandığı birinci dönemi, Ağustos-Aralık 1969 ayları için çıkan bir özel sayı ile (sayı: 7-12) tamamlandı. Bu özel sayı, derginin kitap yayınlarının yakında başlayacağı müjdesini de veriyordu.
Dergi, ikinci dönemine Mayıs 1970'te (sayı: 12+1) boyutlarını küçülterek, fakat sayfa sayısını artırarak girdi. Nisan-Kasım 1970 ayları için çıkan bir özel sayı (12+7) bu dönemin son sayısı oldu.
Bir yıl aradan sonra, Kasım 1971'de üçüncü dönemine başlayan derginin sayı numaraları 19+1... şeklinde devam ettiTemmuz-Eylül 1972 ayları için çıkan bir özel sayı ile (19+7, 8, 9) buüçüncü dönem de tamamlandı. Bu tarihten sonra Edebiyat beş ay çıkmadı. Ancak bu süre içinde, biri Nuri Pakdil'in "Batı Notları" olmak üzere 3 kitapla Edebiyat Dergisi Yayınları hayatadevam etti.
Çıkışın amacı "Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla kalkacağız ayağa" şeklinde özetlenir. İnsanımız sarsılacak, uyandırılacak ve onlarla birlikte düşünce düşmanlarına karşı konulacak... Yerli edebiyatın, yerli düşüncenin varoluş savaşı olacaktı bu.
Dergi, dördüncü dönemine Nisan 1973'te girdi. Bu dönemde sayı numaraları 1'den başlayarak yeniden verilmeye başlandı ve 19 ayda 10 sayı çıktı. Yeni dönemde yeni kitaplar da yayımlanmaya devam etti. Dördüncü dönemde 3'ü Nuri Pakdil'in "Biat", "Umut", "Harikalar Tablosu (Jacques Prévert'den çeviri)" olmak üzere 8 kitap yayımlandı.
Bu dönemle birlikte derginin logosunda ve künyesinde önemli değişiklikler oldu. Derginin logosu yenilendi; 'sahibi ve sorumlu yönetmeni' artık künyede de Nuri Pakdil'dir. Bu dönemde derginin ideolojik duruşunun künyeye yansımasına da tanık oluyoruz: "Tüm banka ve içki ilanları alınmaz".
Beşinci dönemine Şubat 1975'te, çıkışının yedinci yılında başlayan Edebiyat'ın sayı numaraları, önce 1'den başlatıldı. 25. sayıdan itibaren numaralandırma, önceki 72 aylık dönemde çıkan sayıların toplamına eklenerek 38+25 şeklinde verildi.


BİR UYGARLIĞIN VAROLUŞ SAVAŞININ ADIYDI...
Edebiyat dergisinin yayımında zaman zaman aksamalar oldu; düzenli çıkarılamadı. Çok güç koşullar altında süren bir eylem oldu. Manevi ve maddi bunalımlar gelip geçti. Ancak Edebiyat, asla hiçbir kişiye, hiçbir zümreye, hiçbir örgüte, hiçbir şirkete, hiçbir menfaat grubuna sırtını dayamadı. Edebiyat Dergisi; açık alınla, onurla, kendi özgün ve lekesiz çizgisinde devinmeyi sürdürmüş. Zorluklara, "Tüm çemberleri, edebiyat kıracaktır sonunda; bağımlılığın çemberlerini" sözleriyle karşı konulur.
Nuri Pakdil'in "bir yalım gibi yüzümüze vuruyor" dediği çalışma isteğiydi bu zor girişimi bugünlere taşıyan. Çünkü o, "saatini toprağa ayarlayıp başlamıştı yürümeye". Çünkü "Edebiyat, bir uygarlığın varoluş savaşının adıydı."
Bu kavga sürdürülürken, tüm dünya edebiyatıyla da ilgilenilmiş, örnekler verilmiştir onlardan; ama Batı'nın çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu açıklayan, gösteren eleştirel bir tutumla. Böylece, 1923'ten sonraki devrimlerin kökenindeki Batıcılığın tutarsızlığı da saptanmış oluyordu bir bakıma.
Beşinci dönemin başlangıcından, Şubat 1984'e kadarki 9 yıllık sürede de, 14'ü Nuri Pakdil'in "Ay Operası (Jacques Prevert'den çeviri)", "Çağdaş Arap Şiiri-Güldeste", "Biat II", "Bağlanma", "Korku", "Bir Yazarın Notları I", "Bir Yazarın Notları II", "Put Yapımevleri", "Biat III", "Bir Yazarın Notları III", "Kasırganın Çatırtıları (Eugene Guillevic'ten çeviri)", "Bir Yazarın Notları IV", "Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş" ve bu dönemin son kitabı "Edebiyat Kulesi" olmak üzere 34 kitap yayımlandı.
Edebiyat dergisiyle, bir sanatsal girişim olarak, hayatın her alanındaki olumsuzluklar gündeme taşındı. Bireye ilişkin, topluma ilişkin, toplumlara ilişkin, kente ve doğaya ilişkin maddi ve manevi anlamda insana yansıması olan her olgu üzerinde duruldu, irdelendi.
Edebiyat'ın Aralık 1984 sayısında (38+119) Nuri Pakdil'in kısa bir açıklaması yer alıyor: "... Beşinci dönemin 111 ayı boyunca hiç olmayan 'ara' aksama bu 1984 yılında tam dört kez oldu. Şimdi bu sayıyı Edebiyat'ın Mayıs 1984, Haziran 1984, Kasım 1984 ve Aralık 1984 sayılarının tümü için çıkarıyorum. İçinde bulunduğum koşullarda, ancak böyle tamamlayabiliyorum 1984'ü".
Ve bu açıklamayla Edebiyat yayımına ara verdi; Nuri Pakdil'in deyimiyle "başka bir zaman ve mekânda da olsa" yeniden yayımlanmak üzere...
13 yıl sonra, 28 Şubat 1997 tarihinde, Edebiyat Dergisi Yayınları yeniden kitap yayımlamaya başladı. 1984 öncesinde yayımlanan kitapların yeniden çalışılmış basımlarıyla birlikte yayımlanan kitap sayısı 30 oldu.
Edebiyat dergisi yaklaşık 30 yıldır yayımlanmıyor ama yaşıyor: Edebiyat, boyun eğmemişliğin erincini, onurunu yaşıyor. Nuri Pakdil, yaşanan süreci "Her şeyi attım üstümden / Elimde bir kitap kaldı" dizeleriyle özetliyor.
İslam inancı ve kültürüyle büyüyen Pakdil'in kafasında hep içinde bulunduğu değerler ve kültürü fikri olarak yaşatacak bir dergi çıkarma düşüncesi olur. Derginin sanat ve edebiyat bağlamında olmasını isteyen Nuri Pakdil, arkadaşlarıyla uzun görüşmeler ve toplantılarla fikri olgunlaştırmaya çalışmış. Uzun ve yorucu fikir toplantılarının ardından dergi çıkarmaya karar verir.
Nuri Pakdil, dergi için yaptıkları ilk toplantıyı tam hatırlayamıyor. Rasim Özdenören, Akif İnan, Erdem Bayazıt, Alaaddin Özdenören, Hasan Seyithanoğlu gibi isimler toplantılara sürekli katılan isimler. Pakdil, toplantılar sonucunda dergiyi sürekli bir araya geldiği arkadaşlarıyla çıkarmaya karar veriyor. Edebiyat'ın Şubat 1969'da yayımlanan ilk sayısının birinci sayfasında Nuri Pakdil ve Rasim Özdenören'in birer makaleleri ile Erdem Bayazıt'ın bir şiiri yayınlanıyor. Nuri Pakdil birinci sayıdaki ilk yazısında 'Kalemin Yükü' isimli bir makale kaleme alıyor. Rasim Özdenören ise ilk sayıda 'Yeni Dönemle' başlıklı yazısını yayımlıyor.
Edebiyat Dergisi'nin ilk sayısı, gazete boyutunda, saman kâğıda ve 4 sayfa olarak yayımlandı. Derginin finansmanı ise derginin çıkışına karar veren ve çalışmalarıyla derginin içinde olan insanların maaşlarından ayırdığı harçlıklarını birleştirmesiyle oluştu.
Edebiyat Dergisi'nin ilk sayısı Nüve Matbaası'nda basıldı. Daha sonraları Üçhilal adında bir matbaada basılmaya başlandı. Matbaanın adı Nuri Pakdil'in önerisiyle Çağdaş Basımevi olarak değiştirildi.
Uzun ve yoğun fikir teatileriyle geçen toplantılarda Nuri Pakdil, dergi için 'Gökçe Yazın' ismini önerdi. Toplantılar sonrası dergi Edebiyat olarak yayım hayatını başladı.
Edebiyat dergisi sahibi ve sorumlu yönetmeni Erdem Bayazıt olarak çıktı. Dergide ilan edilmemekle birlikte, ilk sayıların oluşturulmasında yazısı çıkan isimler Yayın Kurulu gibi çalışmış. Bu isimler Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Akif İnan ve Cahit Zarifoğlu.
Edebiyat, aylık bir dergi olarak çıktı. Derginin ilk sayısı Şubat 1969'da, son sayısı da Aralık 1984'te yayımlandı. Zaman zaman yayımına ara vermekle birlikte, 15 yıl yayımlandı. Toplam olarak da 38+119 sayı yayımlandı.
Edebiyat dergisi Nuri Pakdil tarafından 'devrimci, İslamcı bir dergi' olarak konumlandırıldı. Sanattan ve edebiyattan anlayan herkes ise derginin hedef kitlesi olarak kabul edildi.
Derginin genel yayın yönetmenliğini her dönem Nuri Pakdil yaptı. Derginin ilk yazı işleri müdürü ise Ahmet Bayazıt. Yazı işleri müdürleri, idari bir gereklilik olduğu için zaman zaman değişti.
SOLCULAR ANLAMAZ, SAĞCILAR ÜRKER UZAK DURUR
Sağ ve sol fikir hayatı dergiden uzak durmayı kendilerine yeğler. Edebiyat çıktığında önce büyük bir şaşkınlık olur; dili bakımından şaşılır Edebiyat'a. Adeta solcuların dili alınır ve dinîleştirilir bu dil. Solcular ilgilenir ama susarlar, anmazlar. Sağ çevre de ürker, uzak durur. Edebiyat, ortada bir dergi olarak devam eder yoluna...

Sağ ve sol fikir hayatı Edebiyat'tan uzak durmayı yeğlese de dergi zaman içinde bir okul gibi çalışmaya başladı. Edebiyat'ı ilk çıkaran Akif İnan, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Alaeddin Özdenören gibi isimlere yenileri eklendi. Kamuoyunun yakından tanığı Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da Edebiyat okulunda bulunanlardan. İsmail Kıllıoğlu, Bahri Zengin, Mehmet Ragıp Karcı, Osman Sarı, Atasoy Müftüoğlu, Mustafa Miyasoğlu, Arif Ay, Turan Koç, Hüseyin Su, Ali Karaçalı, Ali Göçer, İbrahim Demirci, Mevlüt Ceylan, Duran Boz, Necip Evlice, Atıf Bedir, İrfan Çevik gibi isimler, Edebiyat'ta sürekli yazdılar.
12 EYLÜL DARBESİ DERGİNİN YAYININI DUDURMASINA NEDEN OLDU
12 Eylül darbesinin bir sonucu olarak insanlar darmadağın olur; okumaz, yazmaz olurlar âdeta. Önceleri büyük bir dayanışma içinde olan insanlar, giderek bireyselleşir ve iş-güç peşinde Ankara'dan ayrılırlar. Böylelikle, bir iki kişinin dışında, derginin çıkarılmasını sağlayacak kimse kalmaz Nuri Pakdil'in yanında. Derginin yayınını durdurması kaçınılmaz olur.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in ve Anna Masala'nın Edebiyat'ın yönetimevine gelmiş olmaları önemli ve unutulmazdır.
Nuri Pakdil için, Edebiyat'ın çıktığı sürece yaşanan her an önemlidir ve unutulmazdır. Kendi deyişiyle "Hiçbir anını unutmamıştır ki..."


Kaynak: Cihan Haber Dergisi

2013-07-17

Ay Vakti 145. sayısında

Ay Vakti yürüyüşüne devam ediyor. Ay Vakti 145. sayısında yine dopdolu bir içerik ile karşımızda. Yıllardır uyguladığı geleneği bozmayan Ay Vakti bu Temmuz-Ağustos sayısında da sayfalarını yeni yazarlara açmış bulunuyor. Derginin gezi olaylarına değindiği giriş yazısında ki şu satırlar İslam dünyasının kanayan ve bir türlü dinmeyen yaralarını dile getirmekte...

“Ramazan ayına yine buruk giriyoruz. Irak’ta işgal sonrası, her gün onlarca insan şehit ediliyor. İki milyona yakın şehid, yetim, dul, sakatın hesabını sömüren işgalcilerden kim soracak? Suriye’de ölenlerin sayısı yüz bine, ülke dışına çıkanlar yüzbinlere ulaştı. Esad kendini kurtarmaya, ortalığı mezhepçiliği körükleyerek ateşe vermeye çalışıyor.

Gazze’de İsrail ablukası ve zulmü devam ediyor.

Doğu Türkistan’da,  Arakan ’da Müslümanlara yapılan zulüm şiddetini artırarak sürüyor.


“Ağzım kurusun ey adli ilahi” mi diyelim.
Oruç kalkan, Oruç diriliş, kurtuluş olsun.
Hatırlatmadığımız zulüm görenleri, yoksulları da hatırlayalım.
Kendimize gelelim, kendimiz olalım.”

Dergimiz  özgün ve zengin muhtevasıyla  okuyucularını bekliyor. Hayırlı okumalar…

İçindekiler:

Deneme
Edebiyatçı Olmanın Sorumluluğu /Recep GARİP
Ahlaklı Bir İsyankâr /İlhan AYGÜL
Umut Muştucusu /Mahmut BIYIKLI
Çocukluk Fotoğraflarım /Faik ÖCAL
Ramazan Sofrası /Ayhan SAĞMAK

Şiir
Nedamet Bilmeyen Kapılar Önünde /İsmail ÇOLAK
Böyle Durdum /Yavuz ERTÜRK
Cihat ALBAYRAK /Göz Hakkı Şiirler
Hasan TİYEK /Hıçkırıklar Karışır Sesime
Ne Özgür Yalnızlar Ne de Özkör Anlar/Hicret Kübra KAÇAR
Bir Terapistin Kaygıları /Kemal Can AÇIK
Yalnızlık /Necati Atilla SOYKAN
Bonus /Rasim DEMİRTAŞ
Sesini Yitirmişlerin Ağıtı /Cemil AYDIN
Üç Failatün /Hikmet KIZIL
Peri Kızı /Ahmet ÇELEBİ
Papatya /Ali YAŞAT
Firar /Hacer YILMAZ
Bulur Kurar Gibi /Uğur YÜRÜYEN

Öykü
Düşünen Gölge /Semra SARAÇ
Hoşgeldin Beşir Fuad, Güle Güle Ben /Özlem DOĞAN
Terzi Çırağı /Nurşah KARACA
Teşi /Hamdi ÜLKER
Gül ile Bülbül /Burhan BARAK
Cevelan /İbrahim ARPACI
Temmuz /Nur MUŞKARA
Fısıltı: s /Dilara Pınar ARIÇ

İnceleme
Şairler ve Şiirler Ersin Özarslan /Mehmet Ragıp KARCI

Gezi
Şiirin Öncülüğünde Bişkek’teyiz /Şeref AKBABA

Sinema
Atları da Vururlar /Abdullah Ömer YAVUZ

Mektup

Şiraze LXXVII

2013-07-15

Edep, 41

Edep'in Temmuz sayısı çıktı.

Bu sayıda Ali Cenk "Gezi'yi Gezdirmek: Tencere Tava Hep Bir Hava" başlıklı yazısıyla Gezi olaylarını değerlendiriyor.

Ziya Işıklı "Sessizlik İstiyorum" adlı şiiriyle Başbakana, muhalefete ve sokağa sesleniyor.
Musa Deniz Mehmet Akif İnan ve Şiiri" başlıklı yazısını bu sayıda da sürdürdü.

Arif Ay "Gün Dökümleri"nde Server Vakfı'nın tertiplediği paneli değerlendirdi. Ayrıca Rasim Özdenören belgeselini, Necip Tosun'un Karagöz dergisindeki yazısını ve Abdülkadir Budak'ın "Okyanus Görmüş Gemi" adlı yeni şiir kitabını konu ediniyor.

Halis Emre önceki sayıda başlattığı "Necip Fazıl'ın Bitmeyen Savaşı" başlıklı çalışmasını bu sayıda sürdürüyor.
Elif İnceli "Edep'e Gelenler"de Cahit Zarifoğlu'nun "Rilke'nin Romanuından Motifler" adlı kitabını tanıtıyor.

Zeynep Okur'un "Altı Çizili Satırlar"ında Aliya İzzet Begoviç'ten ,"Tılsımlı Satırlar"da ise Abdülhak Şinasi Hisar'dan birer alıntı yer alamakta.

"Güldeste"de Talibi, Nef'i ve Mustafa Fırat'ın dizelerine yer verilmiş.

"Rivayet Ola ki" Filistin'in Midya köyünde 1986'da kesilen 3300 adet zeytin ağacına köylülerin tuttuğu yas dile getiriliyor.

Merhale dergisi çıktı

Balıkesir'de yeni bir edebiyat dergisi çıktı: Merhale


Mehmet Bıyıklı´nın editörlüğünde Balıkesir´de yayın hayatına başlayan Edebiyat ve Sanat Dergisi Merhale, ilk sayısı ile dinamik ve canlı bir dergicilik anlayışının sinyalini verdi. Yayın kurulunda Cengiz Yalçınkaya, Fatma Zehra Dinçer, Murat Koparan ve Ömer Aladağ´ın yer aldığı derginin teknik sorumluluğunu İsmail Tuna üstlenmiş. Dergide ilk bakışta bir sadeliğin yanında ciddi bir emek ve titizlik karşılıyor okuru. Üç ayda bir yayınlanacak olan dergi, içeriğiyle daha şimdiden edebiyat ortamında ses getireceğe benziyor. Dergideki şiirlerin çoğu genç şairlerin şiirleri. 


Emrah Tahiroğlu, Mehmet Can Akdağ, Mehmet Bıyıklı, Murat Koparan, Taha İnci, Mahmut Özkızıl ve Yusuf Bal ilk sayının şairleri. Ayrıca Mustafa Burak Sezer´in Allen Ginsberg´ten bir çevirisi yer alıyor. Osman Koca, Meral Afacan Bayrak, Fuat Sevimay, Engin Elman, Hakkı İnanç Dergide öyküleri yayınlanan isimler. Derginin ilk sayısının soruşturma konusu "Günümüz Edebiyat Dergiciliği." Soruşturmaya Ali Haydar Haksal, Aykut Ertuğrul, Hakan Arslanbenzer, Aykut Ertuğrul, İdris Ekinci gibi isimler katılmış. Onlarca sanat, edebiyat adamı yetiştiren Balıkesir´de böyle bir derginin olmaması büyük bir eksiklikti. Arkadaşları gayretlerinden dolayı kutluyor, nice güzel sayılar diliyoruz.

İşte derginin takdim yazısı:

"Şebusteri Gülşen-i Râz´da der ki "Bir adama sordular, nihayet nedir, diye. Nihayet, dedi adam, insanın kendini bulmasıdır." Yaşadığımız çağda insanın kendi yolunda yürümesine imkân yok. Onca gösterişliliğine rağmen modern yaşam sıradanlık ve bayağılık üzerine kurulu bir yaşam. Yegane çıkış yoluysa zahmetli görünse de kendi iç karanlığımıza dönebilmemiz. Bizler sanatın, edebiyatın bu noktada yolumuzu aydınlatacağına inanıyoruz. Ve inanıyoruz ki tek bir söz insanın bütün hayatını değiştirebilir.

Edebiyatın sağaltan, harekete geçiren, dirilten tarafını önemsiyoruz. İnsanlığın meselelerine ve yeryüzünde olup bitenlere kayıtsız bir sanatın lüzumsuzluğu bir yana böyle bir sanatın imkânsızlığını kabul etmek gerek. Sanatın gereğinden fazla önemsenmesinin bizzat kendi değerini düşürdüğünü gördük, görüyoruz. Ama şu son yıllarda her alanda olduğu gibi sanatta ve edebiyatta da ciddi bir ciddiyet eksikliğinden söz etmek mümkün. Ciddiyet, ahlâk, dürüstlük gibi kavramlar adeta bu alanların dışına itilmeye çalışılıyor. Bunda popüler kültürün etkisi büyük elbette. 

Esasında sanat bir disiplin işidir, bir sorumluluk alma meselesidir, her ne kadar klişe gelse de "çağın tanığı olma" meselesidir ve bu gerçekten önemlidir. Kendimizi içinde yaşadığımız topluma karşı sorumlu hissetmiyorsak sanat-edebiyat adı altında yapıp ettiklerimizin kimseyi ilgilendirmesine gerek yok.

Merhale Dergisi neyi çözecek, hangi boşluğu dolduracak, bunun cevabını henüz biz de bilmiyoruz ama yeni sorular sorup yeni alanlar açacağına inanıyoruz. Geleneğe ve ahlaka sırt çevirmeden dilin, aklın ve sanatın sınırlarını genişletme gayreti içinde olacağız. 

Bir de şu: gökdelenlerin, AVM´lerin, bankaların sayısı her geçen gün artmakta. Kıyımların, zulümlerin, haksızlıkların sayısı da bunlarla doğru orantıda. Tüm bunlar bizi fena halde öfkelendiriyor ve daha fazla insanın öfkelenmesi için de elimizden geleni yapacağız. Edebiyat ortamındaki uyuşukluktan ve vurdumduymazlıktan fena halde rahatsısız. KPSS´ye, TOKİ´ye, televizyona, sanat tüccarlarına, piyasalara, caprice gold´lere, akademik kafalara ve daha bir sürü şeye karşı elimizden ne geliyorsa.

Dileriz uzun soluklu ve her daim canlılığını koruyan bir dergi oluruz. Dergimizde mümkün mertebe genç yazarlar yer alacak. Ama elbette bir eleme yapmak durumundayız. Üslup ve dert sahibi yazarlara öncelik vereceğiz. Özellikle şiir seçiminde titizlik göstereceğimizi belirtmek isteriz. Sırf sayfa doldurmak için şiir yayınlamayı büyük Türk şiirine bir ihanet olarak görüyoruz. 

Şunu da söyleyelim: Balıkesir´de edebiyatla ilgilenen ve söyleyecek sözü olan arkadaşları bir araya getirmek istiyoruz. Merhale en azından buradaki bir boşluğu dolduracaktır.

Dergi çıkarmanın zorluklarından filan bahsetmeden, eserleriyle bize destek olan herkese teşekkür edelim ve içeriğimizden bahsedelim. İlk sayımızın şairleri: Mehmet Can Akdağ, Emrah Tahiroğlu, Mahmut Özkızıl, Murat Koparan, Mehmet Bıyıklı, Yusuf Bal ve Taha İnci. Mustafa Burak Sezer, Allen Ginsberg’ten bir şiir çevirdi. Eleştiri-İnceleme bölümümüzde Güven Adıgüzel’in Aynadaki Cilve; ‘Meydan Okuyan Sanat’ın Dayanılmaz Cazibesi”, İbrahim İnce´nin "Sezai Karakoç İkinci Yeni´nin Neresinde?", Cengiz Yalçınkaya’nın “Türk Edebiyatında Akdeniz İzlekleri”, Elif Uzun’un “Bir Arayışın Romanı: Aylak Adam” ve Lezgin Merdînî’nin “Bir İnsan Rüyası: Dersu Uzala” yazıları var. 

Türk fikir ve edebiyat dünyasında dergiciliğin hayatî bir öneme sahip olduğu tartışılmaz. İlk sayımızda günümüz edebiyat dergiciliğiyle ilgili bir soruşturma hazırladık. Bu işe emek vermiş isimlere sorularımızı yönelttik ve önemli cevaplar aldık. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Ayrıca İsmail Tuna Bülent Parlak´la kısa ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.

Mustafa Uçurum ve Yasin Kara denemeleriyle, Osman Koca, Murat Soyak, Fuat Sevimay, Meral Afacan Bayrak, Hakkı İnanç ve Engin Elman öyküleriyle ilk sayımıza katkıda bulunan isimler."

2013-07-11

BİR NOKTA edebiyat dergisinin 138. yürüyüşü

Temmuz 2013

Mahalle Mektebi, 12


Mahalle Mektebi 12. sayısı ile ikinci yılını tamamlıyor, 'hayat ve edebiyat' dergisi olma yolunda yürürken bunu her sayısıyla daha da pekiştiriyor. 12. sayısında güzel bir kapak fotoğrafı ile çıkan Mahalle Mektebi, Ece Ayhan’ın “geçer sokaktan bakışsız bir kedi kara” dizesine selam yolluyor.

Dergi Bülent Keçeli'nin Allah'ın adamı isimli şiiri ile başlıyor. "Sen şimdi şehrin adamı olmayı deniyorsun / Hem şehrin adamı hem Allah’ın adamı" diyen Keçeli modern insanın hakikatle münasebetine temas ediyor, aynı zamanda Ertuğrul Rast’ın Keçeli ile söyleşisi de derginin sayfaları arasında. Bu sayının diğer şairleri: Ertuğrul Rast, Nazmi Cihan Beken, Betül Aydın, Tevfik Hatipoğlu, Nergihan Yeşilyurt, Ömer Avcı, Mustafa Demir, Afra Kutluğ Benli, A. Çağrı Bayındırlı, Dursun Göksu, Ömer Korkmaz, İsmail Söylemez, Ayşegül Öztürk ve Orhan Bademci. Mektep genç ve dinamik şair kadrosuyla şiir yolunda önemli işler yapıyor.

Çeviri edebiyatının Mahalle Mektebi’nde önemli bir yeri var: Ahmad Khalil'in tercümesi ile Muhammed el-Mâğut'un  "Gölge ve Güneş",  İbrahim Kunt'un tercümesi ile Muhammed Rıza Şefîî Kedkenî'nin "Varlık Zamanı",  Gül Çiğdem'in tercümesi ile Francis Combes’in "Arap Devrimleri" ve Ali Bektaş'ın tercüme ve düzenlemesi ile Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "La ilahe illallah" redifli gazeli 12. sayıda yerini almış, okunmayı bekliyor.

Mahalle Mektebi’nin diğer bir özelliği hem öyküye hem şiire eşit önem vermesi. İlk öykü Mehmet Kahraman'ın “Beni Öldürme”si. Öykü, Kahraman öyküsünün temel dinamiklerini tüm sakinliğiyle birlikte çarpıcı bir dille ortaya koyuyor. Kişinin içsel çekişmeleri geçmişe dönük muharebeyi andıran muhasebe diyalogları ile zenginleşen öyküde modern insan kendini bulacaktır.
           
Ahmet Sarı "Yastığımın Altında Bıçak Sertliği" ile çocukça büyümeyi gözler önüne seriyor. Numan Altuğ Öksüz, "İnşallah bu öyküyü yayımlatacak bir yer bulurum" diyerek bitirdiği öyküsünde günümüz öyküsünün eksiklerini dile getiriyor. Genç yazar Hüsniye Uludağ, iki öyküsü ile öykücülüğünün geleceği için ümit vaad ediyor. İlker Aslan’ın "Oruç" isimli öyküsü tam zamanında dergideki yerini almış. Hüzeyme Yeşim Koçak "Solucan Meselesi", Elif Nihan Akbaş  "Ruhun Perdeleri", Fatma Akkubak "Ayna", Safiye Gölbaşı "Değirmen", Faruk Yazar "Masanın Üstünde Bir Kurşun", Fatih Turanalp "Düşağacı", Cahit Suci "Üçüncü Sıra ve Kırmızı Gül" bu sayının diğer öyküleri. Ayrıca bu sayıda Turgut Koç tercümesi ile Hişam Mutavi'nin "1+1=Noktasız Soru İşareti" isimli çeviri öyküsü yer alıyor.

Bu sayıda dergilerde pek rastlanılmayan bir tür ile Vefa Taşdelen'in aforizmalarına yer verilmiş, dikkat çeken bir çalışma olmuş. Hasan Arslan  "Bir İp Bulmalıyım" derken aslında Rasim Özdenören'in dediği gibi ipin ucunu gösteriyor okuyucuya. Ali Akar yazısında “Süleyman Kıssa”sını işliyor. Dergideki diğer denemeler Aziz Karakuş, İsmail Detseli, Ali Akar, Muammer Ulutürk, Harun Sönmez, İbrahim Kunt ve Hasan Karataş’a ait.

Kitap yazılarında ise Abdullah Harmancı bu sayıda Tomris Uyar'ı anlatıyor. Gökçe Özder "Ötekileştirme ve Temsil Sorunu Odağında Şarkiyatçilik" başlığıyla Edward W. Said'in “Şarkiyatçılık” kitabını incelerken,  İsmail Özen, Aykut Ertuğrul'un “Mümkün Hikayelerin En İyisi” kitabı üzerine notlarını paylaşıyor. Ahmet Aksoy, Musa Mert'in "Ne Dedimse Kendime" isimli kitabını tanıtıyor.
           
Fatih Dere, Akira Kurosawa'nın  Ikiru (Yaşamak-1952) filmini yorumlarken,  Ahmet Aksoy “Güle Güle, Takva ve Adem’in Trenleri” filmleri üzerinden Türk sinemasında paradigmanın değişimi konusunu tartışmaya açıyor.

Ertuğrul Rast’ın köşe haline getirdiği “OrtadaKarışık” bölümünde B Planı (sayı 3) ve Sompla Ka (sayı  1) dergilerini, Hayriye Ünal’ın son kitabı “Aşk Ebediyyen Değişir”i ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun “Şimdilik”ini görüyoruz.
           
Son olarak dergide İkbal Şenol'un, Filistinli bir gençle yaptığı söyleşi var, Filistinli genç hepimize sesleniyor: "Gençliğimden bugüne kadar hep Mescid-i Aksa’yı uzaktan seyretmek zorunda kaldım. Bütün diğer arkadaşlarım gibi. Ben Kudüs’e bugüne kadar üç defa gidebildim. Bunu düşünebiliyor musunuz? Kudüs’e, Mescidi Aksa’ya bu kadar yakın olup gidememek."       


2013-07-10

Dil ve Edebiyat, 55


























Dil ve Edebiyat dergisi, 55.sayısında (Temmuz 2013) Taksim-Gezi Parkı olaylarının zihinsel, kültürel arka planını sorguluyor! Taksim’de On Dokuzuncu Yüzyıldan Bir Ses Yükseldi başlığıyla çıkan Dil ve Edebiyat dergisi, Taksim- Gezi Parkı olaylarında “on dokuzuncu yüzyıl kodlarına uyarlı bir zihnin” sahne aldığına vurgu yapıyor.


Kapağa taşınan Taksim’de On Dokuzuncu Yüzyıldan Bir Ses Yükseldi başlıklı yazısına Üzeyir İlbak, “İhalesi yapılmamış, yargı süreci devam eden bir projeden dolayı ‘başkentler başkenti’ bir şehri ateşe veren akıl, sahiden idrak eden bir akıl mıydı?” şeklinde bir soru ile başlıyor.

“Kavga, olmayan algılar olguya dönüştürülerek ortaya çıkarılmıştır.” diyen İlbak algıların şekillenmesinde sanatçıların rollerine işaret ederek, sanat çevrelerindeki “mahalle baskısı”na dikkat çekiyor.

“Görevleri hakikati anlatmak olan sanatçı kimliğinin ardına saklanan dizi oyuncuları, bir kısım popçu ve meşhur olma derdine düşen köşe yazarları meslektaşlarına önü alınamayan bir mahalle baskısı uyguladılar ve hatırladıkları her ismi ilan ederek “neden burada değilsin?” sorusunu sordular. ‘Niteliksiz ünlüler’ galerisine dönüşen meydan eylemleri ise niteliksiz paparazzi geçit törenlerini aratmaz noktadaydı. Meydan dizi oyuncusu/tiyatrocu [banka ve telefon reklamları ile kapitalistleşen], şarkıcı ve popçulardan oluşan ekseriyeti ‘niteliksiz’ kategorisindeki sanatçılar (!) üzerinden verilen mesajlar, boyalı ve nefretçi medya desteğiyle ‘mahalle baskısı’na dönüştürüldü.”

Gençlik üzerinden yapılan tanımları da eleştiren İlbak, “Meydanda kullanılan dil, yazılan pankartlar, sloganlar ve kullanılan kavramlar bu iddia ve tanımların” yapılan “tasniflerle örtüşmediğini ve olayın Batılı anlamda anarşizm olarak tanımlanabileceğini ortaya koydu.” diyor.

“Tarihsel ve toplumsal bir değişim yaşadığımız hakikatini göz ardı etmeden yeni nesli anlamaya ‘evet’” diyen İlbak “Bu günün aydınları (!) 1970’lerde attıkları sloganların bünyelerinde ürettiği heyecan ve adrenalinle bize yeşil bir masal anlatarak yükselen alevleri gizlemeye çalıştılar. Oysa her şey 1970 ve 80’lerden kalmaydı. Meydandaki sloganlar, pankartlar, flamalar, renkler 1 Mayıs 1977’den kalmaydı. (AKM’ye asılan bezleri hatırlayın.)” şeklindeki sözleriyle bu nesli kendi arkaik amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışan eski Marksistler ile olayları nostaljik bir hazla destekleyen Marksist kökenli liberallere işaret etti.

Aydın ve sanatçılar kadar fonksiyon yüklenen medyanın konumu ise yazıda değerlendirilen ana başlıklardan: “Dağınık ve güvenilmez enformatik yapısıyla medyanın haber yapma ile yönlendirme arasındaki sınırda kaybolduğu bu dönemde yaşananlar; ülkenin demokratik olgunluk noktasında yeterliliğe ve olgunluğa ulaşmadığı, karar almada hâlâ ideolojik tercihlerin belirleyici olduğu gerçeğini ortaya koydu. Tüm değerlendirme ve analizler ideoloji, etnik aidiyet, mezhep, tarih algısı ve Batılı Marksist ideolojinin temel öğretisi sınıf eksenli anlayış üzerinden kurgulandı… Derinlikli bir düşünce iklimi yoktu. Tartışmalar, sloganlar ve sığ fikirler ile karşılığı olmayan algı metaforları üzerinden yapıldı. Üzerinde düşünmeye değer bir soru ve anlamlı bir teklif yoktu.”

“Bu coğrafyada kifayetsiz politikacı ve çakma aydınlar üzerinden taşınan Batılılaşma, Batıyı tanıma ve Batıya entegre olma şeklinde uygulanamadı; yapılan bireyin kendisine ve değerlerine yabancılaşarak asimile olmasıdır. Batının ideolojik üretimlerinin tümü ‘nihilizmin örtüleri ve dönüşüme uğramış biçimlerinden ibarettir’ diyen Hermann Raushing’i haklı çıkardılar.”

Dergi’de önce çıkan diğer başlıklar:
Nevzat Bayhan, Kalbim Ağrıyor –şiir-
Yusuf Akçay, Kelam-ı Kadim’den Lisan-ı İbrahim’e
M. Atilla Maraş, Erdem Bayazıt: Selama Dursun Zaman
R. Şükrü Güngör, Susuz –hikâye-

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com