2012-11-05

Türk Edebiyatı dergisinde Buhurîzâde Mustafa Itrî


Kasım 2012

2012, Buhurîzâde Mustafa Itrî’nin vefatının 300. yılıdır. UNESCO, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nün talebi üzerine, isabetli bir kararla, bu yılı “Uluslararası Itrî Yılı” ilan etmişti. Ocak ayı sonlarında Yenikapı Mevlevihanesi’nde büyük bestekârın Segâh Mevlevi Âyini’yle açılışı yapılan Itrî Yılı, sempozyumlar, konserler ve çeşitli yayınlarla değerlendiriliyor. Biz de bu yıla bir özel sayı ile katkıda bulunmak istedik.


Hayatı hakkında ne yazık ki çok az bilgiye sahip olduğumuz Itrî’nin XVII. yüzyıl ortalarında Mevlânâkapısı’nda doğduğu, Yenikapı Mevlevihanesi’ne devam ettiği, hatta bu mevlevihanenin haziresine gömüldüğü rivayet edilmektedir. Vefatına onu çok sevdiği anlaşılan bir şairin düşürdüğü tarih çok manidardır: “Buhûrîzâde’yi bûyâ-yı bezm-i adn ide Allah.”

Sadece büyük bir bestekâr değil, aynı zamanda şair ve hattat olan Buhurîzâde, Sultan IV. Mehmed ve Kırım Hanı Gazi I. Selim Giray tarafından da himaye edilmiş ve muhtemelen pek geçim sıkıntısı çekmemiş talihli sanatkârlardan biriydi. Ama zenginliğinin iç dünyasını fakirleştirmediği, engin bir ruh zenginliğini yansıtan muhteşem eserlerinden anlaşılıyor. O, Yahya Kemal’in ifadesiyle “şafak vaktinin cihangîri”dir ve “saltanatlı Tekbir”iyle İslâm ruhunu benzersiz bir mükemmeliyette sese dönüştürmüştür. Segâh Salât-ı Ümmiye’si, Dilkeşhâveran Gece Salâsı, Rast Naat’ı, Rast ve Nühüft Tevşih’leri, Mâye Cuma Salâtı’yla halkımızın dinî hayatına İslâm’ın ruhuna uygun musikinin zenginliğini getiren Itrî, Segâh Mevlevî Âyini’yle de tasavvufî derinliklerde dolaşır. Lâdinî eserlerinde, mesela Nevâ Kâr’da da aynı başarıyı gösteren Itrî’nin ne yazık ki çok az eseri günümüze ulaşabilmiştir. Yahya Kemal, ünlü şiirinde onun bestelerinin kaybolmuş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdikten sonra, kendi kendini “Belki hâlâ o besteler çalınır / Gemiler geçmeyen bir ummanda” diye teselli etmişti. “Itrî Yılı”nın bu ummanda bir keşif gezisine dönüşmesini temenni etmiştik, ama henüz yeni bir eserinin keşfedildiğine dair bir haber duymadık.

İki bölümden oluşan özel sayımız, Rûhî Ayangil’in Itrî hakkındaki genel bir değerlendirmesiyle başlıyor. Itrî’nin -hayatı bütün ayrıntıları bilinmese ve eserlerinin çoğu kayıp da olsa-Tekbir ve Salât-i Ümmiye’si ile sonsuza kadar yaşayacak bir değer olduğunu söyleyen Ayangil’in yazısını, Talip Mert’in arşivde yaptığı çalışmanın sonuçlarını açıkladığı yazısı takip ediyor. Üç yeni belgeyle özel sayımıza katkıda bulunan Talip Mert’in yazısındaki üç belgeden ikisi, Itrî’nin Esirciler Kethüdalığını bizzat talep ettiğini ve bu görevin kendisine verildiğini açıkça gösteriyor. Bu konuda artık şüphe izhar etmeye gerek yoktur. Tamer Kütükçü’nün “Itrî’nin Nevâ Kâr’ı Üzerine Bir Tahlil Denemesi”nin dikkatinizi hemen çekeceğinden eminim. Ben de Yahya Kemal’in “İtrî” şiirinin kaynağının Rauf Yekta Bey tarafından yazılan ve 1922 yılında Tevhîd-i Efkâr gazetesinde yayımlanan yazısı olduğunu göstermeye çalıştım. Rauf Bey’in yazısını da sayfalarımızda bulacaksınız.

Mehmet Emin Kakan’ın yazısını hayretle ve yüzünüzde acı gülümseler belirerek okuyacağınızı sanıyorum. Yazıda, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nda 1971 yılında verilmek istenen “Itrî Konseri”nin devrimlerin elden gittiği iddiasıyla nasıl engellendiği belgeleriyle uzun uzadıya anlatılıyor.

Özel sayımızın ilk bölümünde Ruşen Ferid Kam’ın Itrî’nin şairliğini anlattığı yazısıyla İsmail Habip Sevük’ün “Itrî” şiiri hakkındaki yazısını da iktibas ettik. Sevük’ü yazısı, Yahya Kemal’in şiiri yayımlandığında yazılan ilk ve belki de tek yazıdır.

Musikimizin meselelerinin masaya yatırıldığı ikinci bölüm, M. Selim Gökçe’nin Neyzen Kudsi Erguner’le gerçekleştirdiği röportajla başlıyor. Yalçın Çetinkaya’nın “İslâm Musikisinin Kozmosla İzahı ve Türk Musikisindeki Yansımaları” başlıklı yazısını ise Sadık Kutalmış’ın Mehmet Güntekin’le yaptığı röportaj takip ediyor. Güntekin’in müdürü olduğu İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun geçen ay sonlarından itibaren Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu olduğunu hatırlatarak geçiyorum.

İncila Bertuğ, Ahmet Turan Alkan, Savaş Barkçin ve Gönül Paçacı, musikimizin meselelerini çeşitli açılardan ele aldıkları yazılarla özel sayımıza katkıda bulundular. Bayram Bilge Tokel de kısa bir süre önce kaybettiğimiz Neşet Ertaş hakkında yazdı.

Bu sayıda maalesef şiir ve hikâyeye yer veremedik, fakat Kırkambar’ımız yine dopdolu.

Daha güzel ve daha zengin sayılarda buluşmak üzere…Muhabbetle efendim.


Beşir Ayvazoğlu

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com