2011-10-04

'Yolcu' dergisi güzel yürüyüşünü sürdürüyor

YOLDAKİLER:

*ferhat kalender *mustafa karaosmanoğlu *müştehir karakaya *atasoy müftüoğlu *ömer idris akdin *rabia gelincik *kübra usta *ahmet mercan *mustafa uçurum *ercan çiftçi *tuğba gülşen doğru *bilal can *raşit ulaş çetinkaya *hares yalçi *ümit zeynep kayabaş *ali can çınar *yaşar bedri özdemir *hakan bilge *faik öcal *sulhi ceylan *seyyit köse *fahri eyhan *dursun ali sazkaya *ahmet şevki şakalar *mustafa bilgücü *hayrettin durmuş *ferhat özbadem *banu özbek *a.vahap dağkılıç *gülsüm eren *kadri raşit akdeniz *cemile bayraktar

MECMUANIN ORTA YERİ: AHMET USTA, METİN ÖNAL MENGÜŞOĞLU’NU KONUŞTURDU: “HER İNSANIN İÇİNDE KENDİNİ HESABA ÇEKEN BİR KENDİ VARDIR!”

Ben o kanaatteyim ki eğer biz varsak, ayaklarımızın üzerinde dik duruyor ve yere sağlam basıyorsak, inançlarımızdan yeterince eminsek akil adamlar, sohbet evleri ve mektuplar da var olacaktır. Biz ortada yok isek, bir kimliğimiz, kişiliğimiz, kalabalıklar arasında kaybolmayan makul ve maruf bir bilinmişliğimiz yoksa hülasa bir fikrimiz yoksa varsın mektuplar da mektepler de olmayıversin. Kendimize kent değil kendimiz inşa edelim. Bunun yolu kendi gündemimizi magazin veya aktüalitenin tayin etmesine bırakmamaktan geçer. Gündemimizi her gün kendimiz tayin edecek ve her gün evimizden çıkarken kapımızın önünde üzerinden atladığımız çıtayı da bir basamak yukarıya çekeceğiz. Denk olmamalı bir günümüz bir önceki günümüze. İşte o vakit bizim şahsiyetimizden umutlu olunabilir.

FERHAT KALENDER SEYİR DEFTERİ’NDE YAZDI:

Modernite denilen soğuk yüz, yaklaşık üç yüz yıldır kullanabileceği ne varsa içini boşaltıp nemalandıktan sonra kendine bir evren inşa etmektedir. İlk ortaya çıktığı dönemlerde materyalist eğilimleri ağır basan bu algı biçimi, kutsal olan ne varsa hayatın dışında bırakarak seküler bir ahlakı, totaliter ve tanımlayıcı bir konsepti, insanı yalnızlaştırıcı ve öteki olarak belirlediklerine karşı müdahale edici bir tarzı ifade eder. Allahsız bir zamanda insanı insan yapan (eşref-i mahlukat) değerleri devre dışı bırakarak, tamahkar, tahammülsüz, içeriksiz ve makinalaşmış bir türü icad etmenin peşindeki modernite, her korkudan bir tanrı yontarak yaşadığımız dünyayı put galerisine dönüştürdü. Gündelik yaşamı yirmi dört saat esasına göre yeniden organize ederek klişe/tekdüze bir hayat tarzını dayattı. Böylesi bir tarza itiraz edebilecek kim ve ne varsa zaman dışı, tarih dışı ve dünya dışı ilan edilerek sistem düşmanı olarak gösterildi.

ATASOY MÜFTÜOĞLU “ELEŞTİREL FARKINDALIK” ÜZERİNE YAZDI:

Ortadoğu’da daha çok genç kuşakların, kentli ve kozmopolit genç kuşakların öncülüğünde gerçekleştirilen ayaklanmaların hiçbir biçimde anti-emperyalist bir içeriği, amacı ve tasavvuru yok. Bilindiği üzre; İslam toplumlarında anti-emperyalist her mücadele ve direniş terörizmle etiketleniyor ve bu mücadelelere karşı savaşlar başlatılıyor. Bütün direniş mücadeleleri emperyalist savaşlarda durdurulmak isteniyor. Müslümanlar olarak, çok garip, anlaşılması çok güç, açıklanması çok zor çelişkiler yaşıyoruz. Bir yanda emperyalistler tarafından alkışlanan, sahiplenen, ekonomik yardımlarla desteklenen ve tebcil edilen “devrimler”den söz edilirken; bir diğer yanda küresel ölçekte yalnızlaştırılan, kuşatılan, engellenen, baskılanan devrim ve direniş hareketleri var. İthal edilen düşünsel/ zihinsel/ entelektüel/ siyasal çerçevelerle İslami bir dönüşümün/ değişimin/ devrimin gerçekleştirilemeyeceğini bilmek ve anlamak gerekiyor.

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com