2011-12-15
2011-12-13
'Bizim Külliye' 50. sayısında “edebiyat ve metafizik ilişkisi” dosyasıyla çıktı
Üç aylık kültür sanat dergisi Bizim Külliye 50. sayısında “Edebiyat ve metafizik ilişkisi” konusunu ele aldı.
Üç aylık kültür sanat dergisi Bizim Külliye 50. sayısında “Edebiyat ve metafizik ilişkisi” konusunu ele aldı.
“Bir derginin metafiziği”, başlıklı yazısında Nazım Payam; dergilerin, çağının büyülü aynası olduklarına olan inancının tam olmasının gerekliliği üzerine örneklerle açıklıyor.
Ömer Naci Soykan ile felsefe, edebiyat ve metafizik ilişkisi üzerine Aydın Karabulut’un yaptığı söyleşi ile insan farklı ufuklara yolculuk yapıyor.
Yine Senail Özkan ile aynı konu üzerine Kemal Batmaz’ın yaptığı söyleşi, Özkan’ın batılı filozoflarla Mevlana, Yunus Emre ve Muhammed İkbal arasında kurduğu bağa ilişkin ilginç saptamaları gün yüzüne çıkarıyor.
Turan Karataş “Metafizik bizi nereye çağırıyor” yazısında, fizikötesine açılmanın akılla değil ruhla olabileceği vurgusunda odaklanıyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin “metafizik meselesini sorgulamak ve Türk dünyasına yansıması” nı ele alan bir yazıyla okurları aydınlatıyor.
“Klasik şairlerin metafizik sevdası” Prof. Dr. Namık Açıkgöz’ün kalemiyle irdeleniyor.
“Edebiyat biraz da mistisizmdir” diyen Yahya Akengin, İslam tasavvufunda insanın, melek ve şeytan arasında gidip gelmelerine dikkat çekerek Allah’ın mesajını olduğu gibi şeytanın söylemini de yazılara aktardığını ve bir fesatlık edebiyatının devreye girdiğini örnekleriyle açıklıyor.
“Divan şiirinde metafizik algılama”, Prof. Dr. Ali Yıldırım konuyu yine Allah’ın varlık alemi ile bütünlüyor.
Ziya Avşar “Yunus Emre Divanı’nda metafizik bir figür: Arif” başlıklı yazısında başlığın tepki alacağını düşündüğünden, önce metafizik figürü açıklıyor, sonra arif tipinin temel niteliğinin akılla değil gönülle kavramak olduğunun altını çiziyor.
Vefa Taşdelen ise “Metafizik ve edebiyat: metafizik sorundan metafizik gerçeğe” uzanan bir sürecin etkileşimin felsefi bir olgunlukta işliyor.
Metin Önal Mengüşoğlu, insanı edebiyat yapmaya kışkırtan dış etkenler midir; yoksa içeride bizimle beraber doğmuş kendimizde hazır bulduğumuz bir meleke midir, sorusuna “Edebiyatta bir kazı çalışması” başlıklı yazısında cevap arıyor.
“Necip Fazıl ve Metafizik duyarlılık” başlıklı yazıyı Mustafa Miyasoğlu’nun; “Âşık Veysel’in mistik tarafı” başlıklı yazıyı da Muhsin İlyas Subaşı’nın kaleminden okuyoruz.
Derginin diğer yazıları arasındaki deneme ve hikâyeler ise şunlardır:
Fizik Ötesi veTürk Musikisi, FıratKızıltuğ; Şehir ve Metafizik, Mehmet Kurtoğlu; Ölüm, Necati Kanter; Anadolu’da Kadın Olmak: O Kadın Benim Anam, Mahir Adıbeş; Heykel, İmdat Avşar; Meslebe’nin Kıyamati, Seval Koçoğlu; Her Yerde Evler Var, Hatice Eğilmez Kaya
Şiirleriyle; Mustafa Özçelik, Nurettin Durman, Mehmet Atilla Maraş, A. Vahap Akbaş, Mahmut Bahar, Ömer Kazazoğlu’nun yer aldığı Bizim Külliye Dergisinin 50. sayısında Senail Özkan’ın çeviri şiirleri de mevcut.
Sergül Vural
Üç aylık kültür sanat dergisi Bizim Külliye 50. sayısında “Edebiyat ve metafizik ilişkisi” konusunu ele aldı.
“Bir derginin metafiziği”, başlıklı yazısında Nazım Payam; dergilerin, çağının büyülü aynası olduklarına olan inancının tam olmasının gerekliliği üzerine örneklerle açıklıyor.
Ömer Naci Soykan ile felsefe, edebiyat ve metafizik ilişkisi üzerine Aydın Karabulut’un yaptığı söyleşi ile insan farklı ufuklara yolculuk yapıyor.
Yine Senail Özkan ile aynı konu üzerine Kemal Batmaz’ın yaptığı söyleşi, Özkan’ın batılı filozoflarla Mevlana, Yunus Emre ve Muhammed İkbal arasında kurduğu bağa ilişkin ilginç saptamaları gün yüzüne çıkarıyor.
Turan Karataş “Metafizik bizi nereye çağırıyor” yazısında, fizikötesine açılmanın akılla değil ruhla olabileceği vurgusunda odaklanıyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin “metafizik meselesini sorgulamak ve Türk dünyasına yansıması” nı ele alan bir yazıyla okurları aydınlatıyor.
“Klasik şairlerin metafizik sevdası” Prof. Dr. Namık Açıkgöz’ün kalemiyle irdeleniyor.
“Edebiyat biraz da mistisizmdir” diyen Yahya Akengin, İslam tasavvufunda insanın, melek ve şeytan arasında gidip gelmelerine dikkat çekerek Allah’ın mesajını olduğu gibi şeytanın söylemini de yazılara aktardığını ve bir fesatlık edebiyatının devreye girdiğini örnekleriyle açıklıyor.
“Divan şiirinde metafizik algılama”, Prof. Dr. Ali Yıldırım konuyu yine Allah’ın varlık alemi ile bütünlüyor.
Ziya Avşar “Yunus Emre Divanı’nda metafizik bir figür: Arif” başlıklı yazısında başlığın tepki alacağını düşündüğünden, önce metafizik figürü açıklıyor, sonra arif tipinin temel niteliğinin akılla değil gönülle kavramak olduğunun altını çiziyor.
Vefa Taşdelen ise “Metafizik ve edebiyat: metafizik sorundan metafizik gerçeğe” uzanan bir sürecin etkileşimin felsefi bir olgunlukta işliyor.
Metin Önal Mengüşoğlu, insanı edebiyat yapmaya kışkırtan dış etkenler midir; yoksa içeride bizimle beraber doğmuş kendimizde hazır bulduğumuz bir meleke midir, sorusuna “Edebiyatta bir kazı çalışması” başlıklı yazısında cevap arıyor.
“Necip Fazıl ve Metafizik duyarlılık” başlıklı yazıyı Mustafa Miyasoğlu’nun; “Âşık Veysel’in mistik tarafı” başlıklı yazıyı da Muhsin İlyas Subaşı’nın kaleminden okuyoruz.
Derginin diğer yazıları arasındaki deneme ve hikâyeler ise şunlardır:
Fizik Ötesi veTürk Musikisi, FıratKızıltuğ; Şehir ve Metafizik, Mehmet Kurtoğlu; Ölüm, Necati Kanter; Anadolu’da Kadın Olmak: O Kadın Benim Anam, Mahir Adıbeş; Heykel, İmdat Avşar; Meslebe’nin Kıyamati, Seval Koçoğlu; Her Yerde Evler Var, Hatice Eğilmez Kaya
Şiirleriyle; Mustafa Özçelik, Nurettin Durman, Mehmet Atilla Maraş, A. Vahap Akbaş, Mahmut Bahar, Ömer Kazazoğlu’nun yer aldığı Bizim Külliye Dergisinin 50. sayısında Senail Özkan’ın çeviri şiirleri de mevcut.
Sergül Vural
2011-12-12
‘Dergi çıkarmak, davasının divanesi olan adamların işidir’
Mahmut Balcı, Türkiye Dergi Günlerinde dergicilik tecrübesini paylaştı.
Türkiye Dergi Editörleri ve Yayın Yönetmenleri Birliği TÜRDEB tarafından organize edilen ve 10 Aralıkta Tarihi Sirkeci Garında başlayan Türkiye Dergi Günlerinde çeşitli kültürel etkinlikler de yapılıyor. Söyleşi salonunda,tren vagonunda veya bir dergi standında birkaç kişinin katılımıyla yapılan sohbetlerde önemli konular konuşuluyor.
Türkiye Dergi Günlerinde Yel Değirmeni standında dergi okuyucularıyla sohbet eden eğitimci ve yazar Mahmut Balcı dergicilik tecrübesini paylaştı.
‘Gençlerin ve bağımsız insanların çıkardıkları dergiler grup dergilerine göre daha coşkulu ve daha heyecan doludur. Dergicilik akıllı adamların işi değildir. Kendisini akıllı zannedenler dergi çıkarmaz ve dergiye para vermez. Dergi çıkarmak bir anlamda davasının divanesi olan adamların işidir. Bu kişileri hayatın ilerleyen zamanlarında mutlaka etkili yerlerde görürüsünüz. Fikirleriyle bir çığır açmış olan ve bugün de okunan birçok yazarın ilk yazılarını mütevazı imkanlarla çıkan dergilerde yazdıklarını görüyoruz. Bana göre her dergi bir okuldur. İnsanların bilgi ve bilinç sahibi olmasında dergilerin de payı çoktur. Böyle düşünen biri olarak TÜRDEB’deki arkadaşların daveti üzerine hem daha önceki yıllarda çıkan ve genel yayın yönetmeni olduğum Kalem ve Onur Dergisi ile Editör Dergisi’ni kurucularından biri olarak hem de bireykitap’ta sahip olduğum tecrübelerle bu organizasyonun iletişim danışmanlığı görevini yapmaya çalışıyoruz. Dergileri önemsemek gerek. Bu anlamda ‘Dergi, Hür Tefekkürün Kalesi. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar. Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi. En talihlileri bir nesle seslenir. Eski dergiler, ziyaretçisi kalmayan bir mezarlık. Anahtarı kaybolmuş bir çekmece. Sayfalarına hangi hatıralar sinmiş, hangi ümitler, hangi heyecanlar gizlenmiş, merak eden yok’ diyen Cemil Meriç ve kendisinden bizzat dinlediğim ‘Şayet mevcut gazetelerde düşünen, merak eden yazar ve editörler var ise bu birikim bin bir zorlukla çıkan dergilerin bir emeği ve birikimi sonucu olmuştur.’ diyen kıymetli şair ve fikir adamı Sezai Karakoç’un ideallerini yaşattıkları için dergi çıkaran bu genç arkadaşları ve dergi günlerini organize eden dostları ayrıca tebrik ediyorum. Yemeyen içmeyen gençlerin çıkardıkları dergileri çok önemsiyorum. Dergisiz hayat düşünülemez.
Bu salonda sergilenen birçok dergide tarihimizle, inançlarımızla aramıza girmek isteyenleri kalemleriyle etkisizleştirmenin gerisinde Büyük Doğu, Diriliş Dergisi,Edebiyat Dergisi ve Mavera Dergisi gibi dergilerin etkisi büyüktür. Fuarda yaşanan ilginç bir diyaloğu da paylaşmak isterim. Daha sonra isminin Nazım ve Diyarbakır Erganili olduğunu öğrendiğim orta yaşlarda bir vatandaş ‘Bu fuarda Seza Karakoç’un kitapları var mı?’ diye sorunca dedim ki ‘bu salonda kitap yok ancak bu salonda gördüğün gençlerin tümünde ve bu salonda yer alan dergilerin çoğunda Sezai Karakoç’un görüşlerinin etkisi çoktur.
Şuan sahip olduğum heyecanlarımın gerisinde okuduğum ve özellikle Vedat Aydın arkadaşımızla 1994-1997 tarihlerinde çıkardığımız Kalem ve Onur Dergisinin payının çok büyük olduğunu söyleyebilirim.
Bu vesileyle ziyaret etmeyenlere Türkiye Dergi Günlerinin 15 Aralık Çarşamba günü sona ereceğini de paylaşmak isterim.
Türkiye Dergi Editörleri ve Yayın Yönetmenleri Birliği TÜRDEB tarafından organize edilen ve 10 Aralıkta Tarihi Sirkeci Garında başlayan Türkiye Dergi Günlerinde çeşitli kültürel etkinlikler de yapılıyor. Söyleşi salonunda,tren vagonunda veya bir dergi standında birkaç kişinin katılımıyla yapılan sohbetlerde önemli konular konuşuluyor.
Türkiye Dergi Günlerinde Yel Değirmeni standında dergi okuyucularıyla sohbet eden eğitimci ve yazar Mahmut Balcı dergicilik tecrübesini paylaştı.
‘Gençlerin ve bağımsız insanların çıkardıkları dergiler grup dergilerine göre daha coşkulu ve daha heyecan doludur. Dergicilik akıllı adamların işi değildir. Kendisini akıllı zannedenler dergi çıkarmaz ve dergiye para vermez. Dergi çıkarmak bir anlamda davasının divanesi olan adamların işidir. Bu kişileri hayatın ilerleyen zamanlarında mutlaka etkili yerlerde görürüsünüz. Fikirleriyle bir çığır açmış olan ve bugün de okunan birçok yazarın ilk yazılarını mütevazı imkanlarla çıkan dergilerde yazdıklarını görüyoruz. Bana göre her dergi bir okuldur. İnsanların bilgi ve bilinç sahibi olmasında dergilerin de payı çoktur. Böyle düşünen biri olarak TÜRDEB’deki arkadaşların daveti üzerine hem daha önceki yıllarda çıkan ve genel yayın yönetmeni olduğum Kalem ve Onur Dergisi ile Editör Dergisi’ni kurucularından biri olarak hem de bireykitap’ta sahip olduğum tecrübelerle bu organizasyonun iletişim danışmanlığı görevini yapmaya çalışıyoruz. Dergileri önemsemek gerek. Bu anlamda ‘Dergi, Hür Tefekkürün Kalesi. Kitap, çok defa tek insanın eseri, tek düşüncenin yankısı; dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnamesidir dergi; vasiyetnamesi, daha doğrusu mesajı. Kapanan her dergi, kaybedilen bir savaş, hezimet veya intihar. Bizde hazin bir kaderi var dergilerin; çoğu bir mevsim yaşar, çiçekler gibi. En talihlileri bir nesle seslenir. Eski dergiler, ziyaretçisi kalmayan bir mezarlık. Anahtarı kaybolmuş bir çekmece. Sayfalarına hangi hatıralar sinmiş, hangi ümitler, hangi heyecanlar gizlenmiş, merak eden yok’ diyen Cemil Meriç ve kendisinden bizzat dinlediğim ‘Şayet mevcut gazetelerde düşünen, merak eden yazar ve editörler var ise bu birikim bin bir zorlukla çıkan dergilerin bir emeği ve birikimi sonucu olmuştur.’ diyen kıymetli şair ve fikir adamı Sezai Karakoç’un ideallerini yaşattıkları için dergi çıkaran bu genç arkadaşları ve dergi günlerini organize eden dostları ayrıca tebrik ediyorum. Yemeyen içmeyen gençlerin çıkardıkları dergileri çok önemsiyorum. Dergisiz hayat düşünülemez.
Bu salonda sergilenen birçok dergide tarihimizle, inançlarımızla aramıza girmek isteyenleri kalemleriyle etkisizleştirmenin gerisinde Büyük Doğu, Diriliş Dergisi,Edebiyat Dergisi ve Mavera Dergisi gibi dergilerin etkisi büyüktür. Fuarda yaşanan ilginç bir diyaloğu da paylaşmak isterim. Daha sonra isminin Nazım ve Diyarbakır Erganili olduğunu öğrendiğim orta yaşlarda bir vatandaş ‘Bu fuarda Seza Karakoç’un kitapları var mı?’ diye sorunca dedim ki ‘bu salonda kitap yok ancak bu salonda gördüğün gençlerin tümünde ve bu salonda yer alan dergilerin çoğunda Sezai Karakoç’un görüşlerinin etkisi çoktur.
Şuan sahip olduğum heyecanlarımın gerisinde okuduğum ve özellikle Vedat Aydın arkadaşımızla 1994-1997 tarihlerinde çıkardığımız Kalem ve Onur Dergisinin payının çok büyük olduğunu söyleyebilirim.
Bu vesileyle ziyaret etmeyenlere Türkiye Dergi Günlerinin 15 Aralık Çarşamba günü sona ereceğini de paylaşmak isterim.
66.yürüyüşünde 'Yolcu'
“AKLIN CİNNETİNE HOŞ GELDİNİZ!”
Yoldakiler:
*ferhat kalender *yaşar bedri *mustafa karaosmanoğlu *ömer idris akdin *seyit köse *bilal can *sulhi ceylan *emine şimşek *ümit zeynep kayabaş *metin kaplan *fatmanur demir *m. şamil baş *ferhat özbadem *fatma akari *faik öcal *enes yalçın *aydoğan k. *ismail gerçek *hayrettin durmuş *ömer çoban *zekai günal *baran aydın *dursun ali sazkaya *cemile bayraktar *ayla karagöz *bülent sönmez *banu özbek*gözde gülşin *seher ortaöner *ümran yaka *ferhat dönmez *nihat nasır
FERHAT KALENDER SEYİR DEFTERİ’NDE YAZDI:
“Bu gün toplumumuzda yaşanan kültürel ve düşünsel tutukluğun en önemli göstergesi, seküler aklın iğvası sonucunda zamana ve hayata yönelik derinliğimizi yitirmemizdir. İnsanın, yalnızca hayvani dürtülerle hareket eden bir makine olarak görülmesi karşısında, ilahi olandan, insan olmaklığından ve fıtratından kaynaklanan adalet, vicdan ve haksızlığa karşı olabilme erdemi gibi evrensel duruşu ile dünyayı yeniden anlamlandırması gerekmektedir. Bu gereklilik ona Allah’ın yüklediği sorumlulukla kaimdir. İlahi olandan bağımsızlaşarak hırçınlaşan, egoistleşen, öteki gördüğünün yaşamını cehenneme dönüştüren saplantılı bir akıl mekanizmasının kurguladığı gelecekte, insan yalnızca robot mesabesindedir. İnsan duruşunu sistematik biçimde, gerek enformatik illizyon ile gerekse tamahkârlığını azgınlaştırarak soysuzlaştırmaya çalışan bu işveli gaile, çıkarcı, acımasız ve anlamsız bireylerden oluşan itaatkâr bir toplum arzulamakta.”
MECMUANIN ORTA YERİ: AHMET USTA, FERHAT KENTEL’İ KONUŞTURDU:
“Modernitenin bize en çok öğrettiği şeylerden biri, sana tanım getirmesidir. ‘Form’ koymasıdır. Sen ‘bu’sun, ‘birey’sin diyor. Bireyin de kararları vardır. Rasyonel karar verir, düşünür. Dolayısıyla bu tanımın dışına çıkıyorsun. Bunun çok somut sonuçlarından örnek verecek olursak, sen Ermenilerle ilgili birşey dediğinde, karşındaki ‘sen Ermeni misin?’ diye soruyor. Çünkü bir Ermeni’nin çıkarlarını ancak bir Ermeni’nin anlatabileceğine inanılıyor. Bunun sebebi, birey olmanın getirdiği yükümlülük. Sen başka ‘bir şey’sen yapamazsın. Ermeni’nin çıkarlarını savunuyorsan demek ki sen Ermenisin. Ermeni değilsen bile kanında vardır muhakkak gibi başka irrasyonel açıklamalara varabilecek derecede tepkiler geliyor.”
'Yağmur' dil, kültür ve edebiyat diyerek yolculuğunu sürdürüyor
Aralık 2011, Sayı:57
Yağmur, mütevazı fakat istikrarlı adımlarla yoluna devam ediyor. Önceki ay yayımladığımız İlim Düşüncesi makalesinin devamı sayılabilecek olan 'İlim Aşkı', bu sayımızın başyazısı. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi söz konusu yazısında, ilmin kendisinden daha mühim olan 'ilim zihniyeti'nin ve bu zihniyetin dayandığı prensiplerin ruhlara nakşedilmesinin gerekliliğine vurgu yapıyor.
Şemsettin Yapar, iki sayılık bir ayrılıktan sonra 'Bungalov'la tekrar aramızda. Oldukça kısa fakat eğlenceli bu hikâyeyi dudaklarınıza yayılan ince bir tebessümle okuyacaksınız.
Ali Özer, Osmanlı kışlarının şiirle çizilmiş portreleri olarak
vasıflandırabileceğimiz şitaiyeleri kaleme aldı bu sayımız için. Kadim şairlerimizin kardan, buzdan, soğuktan ne kadar sıcak şiirler çıkartmış
olduğunu okuyunca şaşıracaksınız.
Kış şiirlerinin hemen arkasından Osman Alagöz, Beni Kimse Sobeleyemedi diyecek. Hüznü, satır aralarına bu denli ustaca gizlediği için Alagöz'ü beğenerek okuyacağınızı ümit ediyoruz.
Edebiyat Yapmak, Kaynak Kültür Yayın Grubu editörlerinden Ahmet Özdemir'in imzasını taşıyor. Yayınevine gelen dosyalardan hareketle günümüz edebiyat dünyasındaki tür belirsizliklerine temas eden Özdemir, konuya dair subjektif değerlendirmelerini bizimle paylaşıyor.
Nihat Dağlı, bu kez bir gezi yazısıyla aramızda. Geçtiğimiz yaz yapmış olduğu
'masalsı'seyahatın 'masalsı sesler'ini bizlere duyurmaya gayret eden Dağlı, bizleri kâh Halep Kalesi'ne çıkartıyor kâh Hama'nın sokaklarında dolaştırıyor.
Elli yedinci sayımızda dört yeni isim katıldı aramıza: Bilal Kemikli, Enes Erdem, Sümeyra Özcan ve Hamdi Gülen. Her üç imzaya da Yağmur Dergisi okurları adına hoş geldiniz diyoruz.
Ziya Paşa Akyürek, Hasan Çağlayan, Bilal Kemikli, Ali Osman Kurun, Enes Erdem, Veysi Kabaca ve Yaşar Beçene bu sayının şairleri. Hepsi, ilerleyen sayfalarda siz okurlarını bekliyor.
Yağmur, mütevazı fakat istikrarlı adımlarla yoluna devam ediyor. Önceki ay yayımladığımız İlim Düşüncesi makalesinin devamı sayılabilecek olan 'İlim Aşkı', bu sayımızın başyazısı. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi söz konusu yazısında, ilmin kendisinden daha mühim olan 'ilim zihniyeti'nin ve bu zihniyetin dayandığı prensiplerin ruhlara nakşedilmesinin gerekliliğine vurgu yapıyor.
Şemsettin Yapar, iki sayılık bir ayrılıktan sonra 'Bungalov'la tekrar aramızda. Oldukça kısa fakat eğlenceli bu hikâyeyi dudaklarınıza yayılan ince bir tebessümle okuyacaksınız.
Ali Özer, Osmanlı kışlarının şiirle çizilmiş portreleri olarak
vasıflandırabileceğimiz şitaiyeleri kaleme aldı bu sayımız için. Kadim şairlerimizin kardan, buzdan, soğuktan ne kadar sıcak şiirler çıkartmış
olduğunu okuyunca şaşıracaksınız.
Kış şiirlerinin hemen arkasından Osman Alagöz, Beni Kimse Sobeleyemedi diyecek. Hüznü, satır aralarına bu denli ustaca gizlediği için Alagöz'ü beğenerek okuyacağınızı ümit ediyoruz.
Edebiyat Yapmak, Kaynak Kültür Yayın Grubu editörlerinden Ahmet Özdemir'in imzasını taşıyor. Yayınevine gelen dosyalardan hareketle günümüz edebiyat dünyasındaki tür belirsizliklerine temas eden Özdemir, konuya dair subjektif değerlendirmelerini bizimle paylaşıyor.
Nihat Dağlı, bu kez bir gezi yazısıyla aramızda. Geçtiğimiz yaz yapmış olduğu
'masalsı'seyahatın 'masalsı sesler'ini bizlere duyurmaya gayret eden Dağlı, bizleri kâh Halep Kalesi'ne çıkartıyor kâh Hama'nın sokaklarında dolaştırıyor.
Elli yedinci sayımızda dört yeni isim katıldı aramıza: Bilal Kemikli, Enes Erdem, Sümeyra Özcan ve Hamdi Gülen. Her üç imzaya da Yağmur Dergisi okurları adına hoş geldiniz diyoruz.
Ziya Paşa Akyürek, Hasan Çağlayan, Bilal Kemikli, Ali Osman Kurun, Enes Erdem, Veysi Kabaca ve Yaşar Beçene bu sayının şairleri. Hepsi, ilerleyen sayfalarda siz okurlarını bekliyor.
2011-12-11
Türk Edebiyatı dergisi Mehmet Âkif özel sayısı
Aralık 2011
Bazı abonelerimizden dergilerinin kendilerine ulaşmadığı veya çok geç ulaştığı yolunda şikâyetler alıyoruz. Altı yılda iki defa bizden kaynaklanmayan problemler yüzünden gecikmemizi saymazsanız, her ayın ilk gününde bayilerde olduk ve abonelerimizin dergilerini de her zaman aybaşından önce postaya verdik. Problem, maalesef PTT’den kaynaklanmaktadır; dergilerimizin adreslere geç ulaştırılması, hatta bazan hiç ulaştırılmaması bir yana, kısa bir süre önce posta ücretlerine yüzde 65 gibi astronomik bir zam yapıldı. Bu yüzden bütün dergilerin çok zor durumda kaldığını, yılbaşında fiyatların bir miktar artırılacağını bilmenizi istiyor, bizi anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz.
Bu sayımızda birbiriyle ilişkili iki farklı dosyamız var. Birinci dosyada “2011 Mehmed Âkif Yılı” vesilesiyle İstiklâl Marşı şairimiz hakkında yazılar bulacaksınız. Âkif’in şiir dilinin analiz edildiği ilk yazı Prof. Dr. İbrahim Şahin imzasını taşıyor. Doç. Dr. Mehmet Narlı ise, Midhat Cemal Kuntay’ın Üç İstanbul adlı romanında Âkif’in nasıl bir roman kahramanına dönüştürüldüğünü anlattı. Bu romanda, karşımıza Şair Mehmed Raif kimliğiyle çıkan Âkif, Tarık Buğra’nın iki romanında gerçek ismi ve kimliğiyle görünür. Küçük Ağa ve Firavun İmanı’nı Tarık Buğra’nın Âkif’e nasıl baktığını tespit etmek için yeniden okuyan Prof. Dr. Mehmet Tekin’in yazısı herhâlde ilginizi çekecektir.
Birinci dosyamız Dr. Sezai Coşkun’un Âkif’in eğitimle ilgili görüşlerini ele aldığı yazısıyla devam ediyor. Selçuk Karakılıç ise, Âkif’in 1936 yılında Türkiye’ye dönüşünün Türk basınında nasıl yansıtıldığını araştırdı. Yusuf Çağlar, bazı fotoğraflardan hareketle Âkif hakkında yıllar yılı tekrarlanan çeşitli yanlışları düzeltti.
Mehmet Sümer, Talip Mert’in Açıklamalı Safahat Sözlüğü’nde gün ışığına çıkardığı, Âkif’in Kur’an mealiyle ilgili bir belgeden söz ediyor. Dr. Ali Kahraman, bugüne kadar gözden kaçmış bir ayrıntıya dikkatimizi çekti. Ali Haydar Başer de Kahire’de, Mehmed Âkif’in yıllarca ikamet ettiği evi nasıl arayıp bulduğunu ve bu evin içler acısı hâlini anlattı. Hülya Atakan ise, Âkif’in ata yurdu olan Kosova’ya yaptığı gezide edindiği izlenimleri bizimle paylaştı. Bu sayıda ayrıca Prof. Dr. Haluk Oral’ın arşivinden iki mektup bulacaksınız. Eşref Edib’e gönderilen bu mektuplarda, mahiyetini öğrenemediğimiz bir alacak meselesinden söz edilmektedir.
Son zamanlarda Mehmed Âkif deyince aklımıza ilk gelen isimlerinden biri olan Mehmet Rüyan Soydan, tecessüsünü büyük şairin dostlarına da yöneltti. Bunlardan biri Said Halim Paşa’dır. Osmanlı tarihinin en zor yıllarında sadrazamlık yapan Said Halim Paşa, aynı zamanda Türk düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Mehmet Rüyan Bey’in arşivinde, bu büyük mütefekkirin henüz yayımlanmamış birçok eseri bulunuyor. Çoğu Fransızca yazılmış bu eserlerden biri de, Rüyan Bey’in “Islahatımızın Esasları” başlığını uygun gördüğü, Mehmed Âkif tarafından tercüme edildiğini tahmin ettiğimiz eski harflerle yazılmış eseridir. Tahminimiz, el yazısının Mehmed Âkif’in kızlarına yazdığı mektuplardaki el yazısına çok benzemesinden kaynaklanıyor. Bu önemli metnin ilk defa Türk Edebiyatı’nda yayımlanmasına izin veren Mehmet Rüyan Bey’e teşekkür borçluyuz.
Tam doksan yıl önce, 6 Aralık’ta, Roma’daki evinin önünde bir Ermeni komitacı tarafından alnından tek kurşunla vurularak şehit edilen Said Halim Paşa’yı bu vesileyle anmış oluyoruz. Ben Âkif’in Said Halim Paşa ve ondan üç yaş küçük olan Abbas Halim Paşa’yla dostluğundan söz ettim. Mehmet Rüyan Bey de söz konusu risalenin macerasını anlattı. Bu bölümde yer verdiğimiz kartvizitin de ilginizi çekeceğini tahmin ediyorum. Talat Paşa’nın “Gayet mahremdir” notuyla Hüseyin Cahid Yalçın’a gönderdiği bu kartvizite yazdıklarından, İttihat ve Terakki içinde, başta Said Halim Paşa olmak üzere savaşa girmeye muhalefet eden ciddi bir grubun olduğu anlaşılıyor. Bu kartvizitin dijital kopyasını gönderen Emekli Albay Ahmet Tetik Bey’e de teşekkür ediyoruz.
Bu sayının hikâyeleri Ayşe Göktürk Tunceroğlu ve Recep Şükrü Güngör’den... Şairlerimiz ise Mehmet Aycı, Yaşar Beçene, İbrahim Tenekeci, Cafer Keklikçi, Kalender Yıldız, Ahmet Mahir Pekşen, Cengizhan Orakçı ve Berat Demirci...
Tabii, Kırkambar’ımız da her zaman olduğu gibi dopdolu.
Daha güzel ve daha zengin sayılarda buluşmak üzere… Muhabbetle efendim.
Beşir Ayvazoğlu
2011-12-08
'Edep' edebiyat dergisinin 22.sayısı çıktı
Aralık 2011
Edep dergisi, Aralık sayısı ile 22.sayıyı geride bıraktı. Ankara'da, şair Arif Ay tarafından yayımlanan dergi, ilk sayısından bu yana ilkeli ve muhalif tavrı ile dikkat çekiyor.
İnsanın kul olarak yeryüzünde bir işlevi varsa, ortaya koyduğu edebiyatın da bir işlevi olması gerektiğini söyleyen Ay, "Edep'i muhalif kılan da bu: Mevcut edebiyat anlayışına ve ilkesizliğe karşı oluşu." diyor...
Mart 2010'da yayın hayatına başlayan aylık edebiyat dergisi Edep, Nuri Pakdil'in bir sözünü serlevha yapıyor kendine: "İnsan seni savunuyorum sana karşı." Dergiyi Ankara'da, şair Arif Ay, tek başına yönetiyor.
22 sayıyı geride bırakan Edep, sarı kâğıda basılı dört sayfayla başladı yolculuğuna. Şimdilerde sekiz sayfa yayımlanıyor. Lafını esirgemiyor, kelâmını dolandırmadan söylüyor.
Bu sayının şairleri Arif Ay, Adem Turan, Çağatay Telli, Hakan Bilge, Mustafa Ruhi Şirin, Mustafa Ökkeş Evren, İbrahim Eryiğit, Şaban Abak, Mehmet Aycı…
Öyküsüyle Selçuk Azmanoğlu,
"Sofra Kurmak" yazısıyla Erdal Çakır,
"Gün Dökümleri" yle Arif Ay,
"İnsan Ne İle Yaşar" başlıklı kitap tanıtım yazısıyla Hayrettin Durmuş,
"Dumanı Üstünde"yle Halis Emre,
"Vav Yorumları"yla Musa Deniz,
Fotoğraf Altı yazısıyla Arif Ay,
"Altı Çizili Satırlar"ıyla Zeynep Okur
Edep'in bu sayısında yer alıyorlar.
İrtibat:
edepdergisi@gmail.com
Edep dergisi, Aralık sayısı ile 22.sayıyı geride bıraktı. Ankara'da, şair Arif Ay tarafından yayımlanan dergi, ilk sayısından bu yana ilkeli ve muhalif tavrı ile dikkat çekiyor.
İnsanın kul olarak yeryüzünde bir işlevi varsa, ortaya koyduğu edebiyatın da bir işlevi olması gerektiğini söyleyen Ay, "Edep'i muhalif kılan da bu: Mevcut edebiyat anlayışına ve ilkesizliğe karşı oluşu." diyor...
Mart 2010'da yayın hayatına başlayan aylık edebiyat dergisi Edep, Nuri Pakdil'in bir sözünü serlevha yapıyor kendine: "İnsan seni savunuyorum sana karşı." Dergiyi Ankara'da, şair Arif Ay, tek başına yönetiyor.
22 sayıyı geride bırakan Edep, sarı kâğıda basılı dört sayfayla başladı yolculuğuna. Şimdilerde sekiz sayfa yayımlanıyor. Lafını esirgemiyor, kelâmını dolandırmadan söylüyor.
Bu sayının şairleri Arif Ay, Adem Turan, Çağatay Telli, Hakan Bilge, Mustafa Ruhi Şirin, Mustafa Ökkeş Evren, İbrahim Eryiğit, Şaban Abak, Mehmet Aycı…
Öyküsüyle Selçuk Azmanoğlu,
"Sofra Kurmak" yazısıyla Erdal Çakır,
"Gün Dökümleri" yle Arif Ay,
"İnsan Ne İle Yaşar" başlıklı kitap tanıtım yazısıyla Hayrettin Durmuş,
"Dumanı Üstünde"yle Halis Emre,
"Vav Yorumları"yla Musa Deniz,
Fotoğraf Altı yazısıyla Arif Ay,
"Altı Çizili Satırlar"ıyla Zeynep Okur
Edep'in bu sayısında yer alıyorlar.
İrtibat:
edepdergisi@gmail.com
Dergi Fuarı Geliyor !
Türkiye Dergi Editörleri ve Yayın Yönetmenleri Birliği TÜRDEB tarafından geçen yıl ilki düzenlenmiş olan Dergi Fuarının ikincisi Sirkeci Garında ‘Türkiye Dergi Günleri’ başlığıyla gerçekleştirilecek. Sirkeci Garının bekleme salonunda farklı kategorilerde yayınlanan dergiler her yaştan okurlarını karşılayacak.
Edebiyat dergilerinden mizah ve gençlik dergilerine, çocuk dergilerinden akademik dergilere, aile dergilerinden tasavvufi ve güncel dergilere kadar her alandan ismi barındıracak olan fuara katılan dergiler ise şöyle: Adı Yok, Altınoluk, Aşkar, Ay Vakti, Birdenbire, Birdirbir, Birnokta, Bizim Aile, Bizim Bahçe, Cafcaf, Can Kardeş, Değirmen, Dergâh, Dil ve Edebiyat, Din ve Hayat, Dîvân, Diyanet, Diyanet Çocuk, Diyanet İlmi Eğitim Bilimleri, Fayrap, Genç, Genç Doku, Genç Düşünce, Genç Öncüler, Genç Yaklaşım, Gerçek Hayat, Gezgin, Gonca, Gülistan, Ğ, Haksöz, Hayal Perdesi, Hayal Treni, İhtiyar, İlk Tohum, İrfan Mektebi, İş Ahlâkı, İzafi, Kertenkele, Keşkül, Köprü, Kur'an'i Hayat, Kutadgu Bilig, Kültür, Literatür, Mahalle Mektebi, Moral Dünyası, Mostar, Müfredat, Nida, Nûbihar, Okur Yazar, Rengahenk, Rıhle, Ribat, Sefine, Seher, Semerkand, Semerkand Aile, Sivil Toplum, Şehrengiz, Şirin Kalem, Tasfiye, Temrin, The Pen, TRT Çocuk, Tûti Edebiyat, Türk Edebiyatı, Umran, Vuslat, Yedi İklim ,Yel Değirmeni, Yeni Dünya, Yeşilay, Yolcu, Yüzakı.
Yüze yakın derginin katılımıyla düzenlenecek olan organizasyonda dergicilik ve dergiler merkezinde paneller söyleşiler de okuyucuyla buluşacak.
Fuar boyunca okuyucuların dergilerin yazar ve editörleriyle de fikir alışverişinde bulunacağı Türkiye Dergi Günleri’ne sürpriz isimlerin de katılması bekleniyor.
10 Aralık Cumartesi günü saat 12.00’de başlayacak Türkiye Dergi Günleri 14 Aralık Çarşamba akşamı sona erecek.
Edebiyat dergilerinden mizah ve gençlik dergilerine, çocuk dergilerinden akademik dergilere, aile dergilerinden tasavvufi ve güncel dergilere kadar her alandan ismi barındıracak olan fuara katılan dergiler ise şöyle: Adı Yok, Altınoluk, Aşkar, Ay Vakti, Birdenbire, Birdirbir, Birnokta, Bizim Aile, Bizim Bahçe, Cafcaf, Can Kardeş, Değirmen, Dergâh, Dil ve Edebiyat, Din ve Hayat, Dîvân, Diyanet, Diyanet Çocuk, Diyanet İlmi Eğitim Bilimleri, Fayrap, Genç, Genç Doku, Genç Düşünce, Genç Öncüler, Genç Yaklaşım, Gerçek Hayat, Gezgin, Gonca, Gülistan, Ğ, Haksöz, Hayal Perdesi, Hayal Treni, İhtiyar, İlk Tohum, İrfan Mektebi, İş Ahlâkı, İzafi, Kertenkele, Keşkül, Köprü, Kur'an'i Hayat, Kutadgu Bilig, Kültür, Literatür, Mahalle Mektebi, Moral Dünyası, Mostar, Müfredat, Nida, Nûbihar, Okur Yazar, Rengahenk, Rıhle, Ribat, Sefine, Seher, Semerkand, Semerkand Aile, Sivil Toplum, Şehrengiz, Şirin Kalem, Tasfiye, Temrin, The Pen, TRT Çocuk, Tûti Edebiyat, Türk Edebiyatı, Umran, Vuslat, Yedi İklim ,Yel Değirmeni, Yeni Dünya, Yeşilay, Yolcu, Yüzakı.
Yüze yakın derginin katılımıyla düzenlenecek olan organizasyonda dergicilik ve dergiler merkezinde paneller söyleşiler de okuyucuyla buluşacak.
Fuar boyunca okuyucuların dergilerin yazar ve editörleriyle de fikir alışverişinde bulunacağı Türkiye Dergi Günleri’ne sürpriz isimlerin de katılması bekleniyor.
10 Aralık Cumartesi günü saat 12.00’de başlayacak Türkiye Dergi Günleri 14 Aralık Çarşamba akşamı sona erecek.
2011-12-06
'Yedi İklim' dergisi edebî yolculuğunu sürdürüyor
Sayı:261 Aralık 2011
Yedi İklim dergisi edebî yolculuğunu Aralık–2011 tarihli 261. sayısıyla sürdürüyor.
Osman Serhat, Mustafa Ruhi Şirin, Habil Tecimen, Yeprem Türk, Süavi Kemal Yazgıç, Ümit Zeynep Kayabaş, Hacer Akıcı, Bilal Yavuz bu sayının şairleri.
Ali Haydar Haksal, Nevzat Akyar, Handan Acar Yıldız bu sayının hikâyecileri.
Derginin klasiği, Hasan Aycın çizgileri... Her sayı olduğu gibi bu sayıda da, Hasan Aycın’dan bir çizgi bulacaksınız.
Derginin klasik olmaya namzet iki eseri, Mustafa Cemil Efe hatları ve Özden Aydın ebruları... Bu sayıda, Efe’den bir hat, Aydın’dan bir ebru bulabileceksiniz.
Yüksel Kanar, “Abbasî Devrimi, Bağdat Ve Beytü’l-Hikme” adlı değerli yazısının ikinci bölümüyle aramızda.
Ali Haydar Haksal, dergimizin önemli kalemi Osman Bayraktar’ın yıl içinde yayınlanan “Yol Hakkı” kitabı üzerine oylumlu bir yazı yazdı.
Haksal, diğer yazısı “Güne Düşen Notlar”da, güne notlar düşürmeyi sürdürüyor. notlarda, şiirle olan münasebetinden yakınlarda kalp krizi geçiren Nurettin Durman’a değiniyor ve başta İtibar olmak üzere birçok dergiye notlar düşürüyor.
Dergide yer alan bir diğer kitap yazısı da İbrahim Coşkun’a ait. Coşkun, İdris Hamza’nın yıllar önce Edebiyat Dergisi Yayınlarından çıkan “Batı Topu” kitabına değiniyor.
Şiirlerinden ve Fransızcadan yaptığı sağlam şiir çevirilerinden aşina olduğunuz Habil Tecimen, şiirler çevirmeye devam ediyor. Tecimen, bu sayımızda, William Stanley Merwin’den bir şiir çeviriyor: “Asyalılar Ölmekte”. Habil Tecimen, bir çeviri dersi veriyor, şiiri metaphrase ve paraphase şekilde çevirerek
Habil Tecimen, şiirlerinin, çevirilerinin yanı sıra poetik yazılarını da sürdürüyor. Poetik Paradigma başlıklı yazısının ilk bölümünü sunuyoruz bu ay.
Dergide yer alan bir diğer şiir çevirisinde, Nice Damar imzası var. Damar, İngiliz şair Pamela Gıllılan’dan “İki Yıl” adını verdiği şiiri çeviriyor.
Recep Seyhan’ın Ausgburg Notlarını yayımlamaya devam ediyoruz. Bu sayımızda notların yedinci bölümünü okuyacaksınız.
İsmail Demirel, Türkiye Yazarlar Birliği’nin hazırladığı Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı 2011 adını taşıyan yıllığın şiir ve öykü bölümleri hakkındaki düşüncelerini yazdı.
Muhsin Bostan, üniversite yıllarını geçirdiği Erzurum’lu günlerini anılar defterinden çıkartarak okurların gözleri önüne seriyor.
Yeni Okumalar-Değinilerde İbrahim Coşkun, geçen ayın dergilerinden Yeni Dünya, Vuslat, Mostar, Kertenkele ve Tütün ile Yalçın Tosun’un ilk öykü kitabı “Anne, Baba Ve Diğer Ölümcül Şeyler”i değerlendiriyor.
Önümüzdeki sayılardan birini öykü yazarımız Kadir Tanır’a ayırıyoruz. Hem şiir, hem de öyküye emek vermiş yazarlarımızla ilgili dosyalar ve özel sayılar hazırlamayı sürdüreceğiz.
Bu vesileyle buradan abone kampanyamızı yeniden duyuralım. Yedi İklim’e bir yıl (12 sayı) abone olan okurlarımıza, kargo ücreti karşılamaları şartıyla, eski sayılarımızdan 24 adet gönderilecektir. Derginin yıllık abone bedeli 75 liradır.
Hayırlı okumalar.
İrtibat:
0 216 352 49 77
yediiklim@yahoo.com
yediiklimeditor@yahoo.com
www.yedi-iklim.com
'Yüzakı' dergisinin 82.sayısı çıktı
Hakk’a ve Rasûlü’ne Hicrette
AŞKIN BAYRAMI: ŞEB-İ ARÛS...
Hazret-i Mevlânâ dendiğinde akla gelen ilk hususlardan biridir: Şeb-i Arûs...
17 Aralık 1273 tarihinde Hazret-i Mevlânâ Hakk’a yürümüştü.
O büyük ruh, bu geceye şeb-i arûs, yani düğün gecesi dedi. Bir başka ifadeyle:
AŞKIN BAYRAMI...
Vefatı esnasında son sözleri olarak «Yüce Dost’a» diyen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ise, şeb-i arûs vasfında bir ölümün sırrını, hayatın içinde gösterdi:“Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz... Nasıl ölürseniz, öyle diriltilirsiniz...”
O hâlde, şeb-i arûsun, ebedî bir vasıf kazanabilmesi için; ömrün Hakk’a ve Rasûlü’ne hicret mâhiyetinde geçmesi zarurî...
O zorlu geçidi bir düğün gecesi huzuruyla idrak edebilmek için; bir ömür, ilâhî aşkın vuslat iştiyâkıyla yanmak, pişmek şart...
Aşkın bayramına ermek için, ömrü Ramazan kılmak; canı, teni, her şeyi Sevgili’nin yoluna kurban eylemek elzem...
Şeb-i arûs neşvesinin, hicreti gündemimize taşıyan Hicrî yılbaşı ve Muharrem ayına denk geldiği Aralık sayımızda dosya konumuz:
Hakk’a ve Rasûlü’ne Hicrette
AŞKIN BAYRAMI: ŞEB-İ ARÛS
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; “Güneş istiyorsan, kanatlarını yak!” diyen pervâneden ve göklere hicret ederek tertemiz olan sudan hareketle; hicret ve şeb-i arûsu, yanmak ve arınmayı kaleme aldı. Fuzûlî, Şeyh Gālib, Hazret-i Mevlânâ, M. Es‘ad Erbilî ve Yaman Dede’nin yanık mısralarıyla aşkın bayramını dile getirdi.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Şeb-i Arûs» başlıklı makalelerinde; varlığın sırrı ve insanın imtihanı olan «muhabbet»i, kalbin en büyük sanatı olan fânî muhabbetleri, ilâhî aşka basamak eyleyebilme hasletini Sevbân -radıyallâhu anh-, Şâh-ı Nakşibend, Hazret-i Mevlânâ Hazerâtından misallerle kaleme aldı.
«Kalbin Gözyaşları»nda Orhan, ilmi irfana dönüştüren ihlâs sırrını idrak etti.
Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI, Kur’ân-ı Kerim’den Eğitim Prensipleri yazı dizisinde; hicreti, eğitimde mekân değişikliği, hareket ve sükûn kaideleri açısından ele aldı.
Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, gurbetin tedâîlerini; Hakkı ŞENER farklı bir üslûpla hicretten bir sahneyi kâğıda döktü. Aydın TALAY, Siyer-i Nebî’den hicret ile ilgili safhaları takdim etti.
Ayla AĞABEGÜM, Van Depremi’nin karşımıza çıkardığı tablo üzerinde tefekkür ederken; Aynur TUTKUN, teknolojinin hayatımızdaki yerine temas etti. H. Kübra ERGİN; teknoloji denince akla gelen bir ismin, Steve JOBS’un ölümünün hatırlattıklarını kaleme aldı.
Ahmet ZİYLAN, öfke kontrolünü ve haccın bu terbiyedeki yerini hâtıralarla geniş bir şekilde işledi.
İrfan ÖZTÜRK Hocaefendi; ömür, ölüm ve ötesini; Âdem SARAÇ; Efendimiz’in tebliğinde, akrabaları davet merhalesini; B. Cahit ÖZDEMİR, bir mü’minin tabiata bakışını yazdı.
Sami GÖKSÜN, hicretin, haram ve şüphelileri terk etmek mânâsını öne çıkardı.
Tarih köşemiz… Zembilli Ali Cemâlî Efendi’yi, Kanunî Sultan Süleyman’ı, Medine Müdâfii Fahreddin Paşa’yı; kültür-sanat bölümümüzde ise Yaşayan Çınarlar programından intibâları okuyabilirsiniz.
Şiirler... Şeb-i arûs iştiyâkıyla sadırlardan dillere, dillerden gönüllere fısıldanan mısralar...
Hakk’a ve Rasûlü’ne hicrette geçen bir ömrün ardından gelen mesut bir ölümün vedâ değil, Yâr’e merhaba olduğunu hatırlatan mısralar...
Yüzakıyla...
'Ay Vakti' edebiyat, kültür, sanat
Üşüyen Şehir Bir Kaç Dakika Uyuyan Şair, diyerek açılıyor 135. sayısında Ay Vakti Dergisi ve ışığıyla dimağımızı ve ufkumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Tüm Ay Vakti okurlarına Aralık ayının soğuk günlerinde sımsıcak okumalar diliyoruz.
DENEME
Van: Yaşama ve Ölüme Bir Dakika Kala / Berivan Pervin AYBEK 40
ŞİİR
Hazret-i Pîrin Divânında / Mehmet Ragıp KARCI 26
Yarın Kuşlanmak / Alâaddin SOYKAN 27
Çerçi ve Peri / Yavuz ERTÜRK 28
Acıyor Sözlüğüm / Necip Fazıl AKKOÇ 28
Akrebin İğnesi Gibi / Mehmed BAŞ 29
Kör Testere / Şeref AKBABA 34
Gurbet Elde Hasret / Müjdat ER 45
ÖYKÜ
Cezada Elif Cümlesi / Naz FERNİBA 18
Aşk Sevdiğine Hırka Dokumaktır / Nurşah KARACA 20
Yüzleşme / Zeynep Sati YALÇIN 23
Siyah Çanta / Turan YILDIRIM 42
Açılmayan Kapı / Fahri AYHAN 44
İNCELEME
Mevlâna ve Şems Münasebeti / Şadi AYDIN 3
Âkif’te Tek Çare Neydi? / Muhsin İlyas SUBAŞI 9
Mehmed Âkif ve Vahdet-i Vücûd / Selami ŞİMŞEK 15
Diriliş Neslinin Manifestosu: Amentü / Salih UÇAK 30
Üç Beş Kişi / İbrahim BİRİCİK 32
ARAŞTIRMA
Akif’i Şiirlerle Anmak / Mustafa ÖZÇELİK GÜNLÜK 5
GÜNLÜK
Mevsim Van / Selim AKDEMİR 36
Van’da Bir Gün / Öznur ERTEKİN 39
İrtibat:
Selami Ali Efendi Cd. No: 27/5 Üsküdar-İSTANBUL
ayvakti@ayvakti.net
(216) 341 11 66
Sirkeci'den bir yolculuk; yükümüz dergi
2. Türkiye Dergi Günleri Sirkeci Garı'nda 10 Aralık Cumartesi günü başlayacak. Yetmişten fazla derginin katılacağı fuarda, etkinlikler ve panellerle dergicilik beş gün boyunca gündem olacak.
İlk kez geçen yıl Sultanahmet Kızlarağası Medresesi'nde organize edilen Türkiye Dergi Günleri bu yıl da Sirkeci Tren Garı'nda yapılacak. 10 Aralık Cumartesi günü başlayacak 2. Türkiye Dergi Günleri 14 Aralık Çarşamba akşamı sona erecek. Edebiyat dergilerinden mizah ve gençlik dergilerine, çocuk dergilerinden akademik dergilere, aile dergilerinden tasavvufi ve güncel dergilere kadar 70'ten fazla derginin katılacağı fuarı sabah 10.00'dan 20.00'a kadar ziyarete açık olacak. Fuar sırasında pek çok konferans ve konuşma da gerçekleştirilecek. Sirkeci Garı'nın tarihi ve havasıyla fuar daha da anlamlanacak. Sirkeci Garı'ndan çıkıyacak bu beş günlük yolculukta 'yük'ümüz dergi olacak.
AÇILIŞTA ÖNEMLİ PANELLER VARDI
İlki düzenlenen Türkiye Dergi günleri'inde önelli paneller yapılmıştı. Dergi konusunda söz sahibi isimler dergiye ve dergiciliğe dair konuşmuştu. Ali Bulaç, Mustafa Armağan, Ali Ural, Metin Karabaşoğlu, Hamza Türkmen gibi isimler Edebiyat, Tarih ve Düşünce dergiciliği gibi başlıklarda sunumlar yapmışlardı. Bu yıl da birçok önemli isim etkinliklerle, panellerle İstanbullulara beş gün dergileri ve bu işin önemi anlatacaklar. Yıllardır dergi ve dergicilik büyük heyecanlara vesile olmuştur.
Bir okur yazar grubu oluştu mu arkadaşlar arasında, dergi çıkarmak farzdır. Yazdıklarını okura sunmak kadar keyifli bir iş yoktur. İdeallere, fikirlere, ulaşılmak istenilen okuyucuya ve sanatın hangi koluna hitap edişle derginin içeriği ve tasarımı belli olur. Cebinden verilen paralarla zarar ederek çıkarılan dergilerin çoğu silinip gider ve bir hatıra olarak mazide kalır. Bazıları ise büyük başarı yakalar ve yoluna devam eder.
FUARA KATILAN DERGİLER
Edebiyat dergilerinden mizah ve gençlik dergilerine, çocuk dergilerinden akademik dergilere, aile dergilerinden tasavvufi ve güncel dergilere kadar her alandan ismi barındıracak olan fuara katılan dergiler ise şöyle: Adı Yok, Altınoluk, Aşkar, Ay Vakti, Birdenbire, Birdirbir, Birnokta, Bizim Aile, Bizim Bahçe, Cafcaf, Can Kardeş, Değirmen, Dergâh, Dil ve Edebiyat, Din ve Hayat, Dîvân, Diyanet, Diyanet Çocuk, Diyanet İlmi Eğitim Bilimleri, Fayrap, Genç, Genç Doku, Genç Düşünce, Genç Öncüler, Genç Yaklaşım, Gerçek Hayat, Gezgin, Gonca, Gülistan, Ğ, Haksöz, Hayal Perdesi, Hayal Treni, İhtiyar, İlk Tohum, İrfan Mektebi, İş Ahlâkı, İzafi, Kertenkele, Keşkül, Köprü, Kur'an'i Hayat, Kutadgu Bilig, Kültür, Literatür, Mahalle Mektebi, Moral Dünyası, Mostar, Müfredat, Nida, Nûbihar, Okur Yazar, Rengahenk, Rıhle, Ribat, Sefine, Seher, Semerkand, Semerkand Aile, Sivil Toplum, Şehrengiz, Şirin Kalem, Tasfiye, Temrin, The Pen, TRT Çocuk, Tûti Edebiyat, Türk Edebiyatı, Umran, Vuslat, Yedi İklim ,Yel Değirmeni, Yeni Dünya, Yeşilay, Yolcu, Yüzakı.
İlk kez geçen yıl Sultanahmet Kızlarağası Medresesi'nde organize edilen Türkiye Dergi Günleri bu yıl da Sirkeci Tren Garı'nda yapılacak. 10 Aralık Cumartesi günü başlayacak 2. Türkiye Dergi Günleri 14 Aralık Çarşamba akşamı sona erecek. Edebiyat dergilerinden mizah ve gençlik dergilerine, çocuk dergilerinden akademik dergilere, aile dergilerinden tasavvufi ve güncel dergilere kadar 70'ten fazla derginin katılacağı fuarı sabah 10.00'dan 20.00'a kadar ziyarete açık olacak. Fuar sırasında pek çok konferans ve konuşma da gerçekleştirilecek. Sirkeci Garı'nın tarihi ve havasıyla fuar daha da anlamlanacak. Sirkeci Garı'ndan çıkıyacak bu beş günlük yolculukta 'yük'ümüz dergi olacak.
AÇILIŞTA ÖNEMLİ PANELLER VARDI
İlki düzenlenen Türkiye Dergi günleri'inde önelli paneller yapılmıştı. Dergi konusunda söz sahibi isimler dergiye ve dergiciliğe dair konuşmuştu. Ali Bulaç, Mustafa Armağan, Ali Ural, Metin Karabaşoğlu, Hamza Türkmen gibi isimler Edebiyat, Tarih ve Düşünce dergiciliği gibi başlıklarda sunumlar yapmışlardı. Bu yıl da birçok önemli isim etkinliklerle, panellerle İstanbullulara beş gün dergileri ve bu işin önemi anlatacaklar. Yıllardır dergi ve dergicilik büyük heyecanlara vesile olmuştur.
Bir okur yazar grubu oluştu mu arkadaşlar arasında, dergi çıkarmak farzdır. Yazdıklarını okura sunmak kadar keyifli bir iş yoktur. İdeallere, fikirlere, ulaşılmak istenilen okuyucuya ve sanatın hangi koluna hitap edişle derginin içeriği ve tasarımı belli olur. Cebinden verilen paralarla zarar ederek çıkarılan dergilerin çoğu silinip gider ve bir hatıra olarak mazide kalır. Bazıları ise büyük başarı yakalar ve yoluna devam eder.
FUARA KATILAN DERGİLER
Edebiyat dergilerinden mizah ve gençlik dergilerine, çocuk dergilerinden akademik dergilere, aile dergilerinden tasavvufi ve güncel dergilere kadar her alandan ismi barındıracak olan fuara katılan dergiler ise şöyle: Adı Yok, Altınoluk, Aşkar, Ay Vakti, Birdenbire, Birdirbir, Birnokta, Bizim Aile, Bizim Bahçe, Cafcaf, Can Kardeş, Değirmen, Dergâh, Dil ve Edebiyat, Din ve Hayat, Dîvân, Diyanet, Diyanet Çocuk, Diyanet İlmi Eğitim Bilimleri, Fayrap, Genç, Genç Doku, Genç Düşünce, Genç Öncüler, Genç Yaklaşım, Gerçek Hayat, Gezgin, Gonca, Gülistan, Ğ, Haksöz, Hayal Perdesi, Hayal Treni, İhtiyar, İlk Tohum, İrfan Mektebi, İş Ahlâkı, İzafi, Kertenkele, Keşkül, Köprü, Kur'an'i Hayat, Kutadgu Bilig, Kültür, Literatür, Mahalle Mektebi, Moral Dünyası, Mostar, Müfredat, Nida, Nûbihar, Okur Yazar, Rengahenk, Rıhle, Ribat, Sefine, Seher, Semerkand, Semerkand Aile, Sivil Toplum, Şehrengiz, Şirin Kalem, Tasfiye, Temrin, The Pen, TRT Çocuk, Tûti Edebiyat, Türk Edebiyatı, Umran, Vuslat, Yedi İklim ,Yel Değirmeni, Yeni Dünya, Yeşilay, Yolcu, Yüzakı.
2011-11-29
'Değirmen' dergisinin 28.sayısı 'Sözlük' dosyasıyla çıktı
Kasım-Aralık 2011, Sayı:28
Değirmenin bu sayısında gönülleri hemhal etmenin biricik yolu olan ‘söz’e dikkat çekmek için ‘sözlük’ dedik. Sözlük eksenli dosyamızda, ‘değirmen’ etrafında taze bir söz, taze bir nefes ile hayata dokunmaya çalışan yazı ve yazarlarıyla; makinenin değil, sözün gücü üzerine yeniden düşünmeye davet ediyoruz. Biliyoruz ve paylaşıyoruz ki; sözü olanların sözlüğü olur, sözlüğü olanlar, üretken bir dünya kurarlar.
Değirmen tüm sayılarında bir haykırış dile getiriyor!
Daha fazla makine üretmek; çılgınlığı artırmak, dünyanın ömrünü kısaltmak anlamındadır. Makine üretim yoluyla, başkasının usta olduğu yarışta onları geçebilmek ne mümkün. Yapılacak olan söz üreterek ‘sözlük’ler inşa edebilmektir. Çünkü söz üretenler, zihniyet dünyasını kurar. Ve o zihniyet dünyası da kendine ait yollar bulur, vasıtalar geliştirir.
Bu Sayıda
Şiir:
Rüya Yorumcusu Gökyüzü/ İsmail KARAKURT
Çığın Koptuğu Yerden Kopan Çığlık/ Bahaettin KARAKOÇ
Nisyana Bıraktım/ Mahmut YAVUZ
8. Kat Familyası/ Murat ÇELİK
Bir Jetonun Mim Köşesi/ Evliya ÇELİK
Kuş/ Hüseyin YILMAZ
Mavisi Kaybolan Çocuk/ Mehmet ÖZDEMİR
Şahdamarımın Konuğu/ Abdurrahman ADIYAN
Leyl â ___LEYLÂ___ leyl â/Ahmet GÖZÜBÜYÜK
Reng-A Renk/ Ünal AKBULUT
Azra/ Mustafa ORAL
Hasta Sonbahar/ Guıllaume APOLLINAIRE Çeviren: Nihan IŞIKER
Televizyon Karşısında Esrik Çağrışımlar/ Turan GÜNDÜZ
Dosya: Sözlük
Kelimeler ve İnsanlar/ Necati MERT
Sözlük: Kelimelerin Allah’a Varan Mücadelesi/ Lütfi BERGEN
Kelimelerin Kalbi/ Kibar AYAYDIN
Resmi İdeolojilerin Oluşumunda Kavram Kurgusu/ Yusuf YAVUZYILMAZ
Siyasal Kavramların İşlevi/ Servet KIZILAY
Feta Kavramları Sözlüğü/ Hale GEZİCİ
İlk Sözler, İlk Mekânlar/ Rüstem BUDAK
İlk Sözlük Çalışmaları ve Türkçenin Dört Büyük Sözlüğü Üzerine Düşünceler…/ M. Nihat MALKOÇ
Literatür Zenginliğimize Bir Katkı Olarak Feta/ Menderes DAŞKIRAN
D. Mehmet DOĞAN ile Sözlükler ve Dil Üzerine Röportaj
İHL SÖZLÜK Editörü Said Ercan İle Sanal Sözlükleri ve Sosyal Medyayı Konuştuk
Deneme:
Kuş Evi Düş Evi/ Reşit Güngör KALKAN
Ateş Dağından Kar Mağarasına/ Tahir Erdoğan ŞAHİN
Ar Etmez Onu Severse…/ Aslan GÜLCE
Yaş İlerlerken/ Ömer KEMİKSİZ
Makale:
İnsanlar Arasında: Tanpınar Yahut Gülmenin Zaferi/ Cafer GARİPER
Cemil Meriç: Fildişi Çığlıklardan İrfanın Şahikasına/ Leyla YILDIZ
Yahya Kemal Orhan Veli’nin Cenaze Törenine Neden Gitmedi?/ Said COŞAR
Diyarbakır Şehir Kültüründe Gül/ Mehmet Ali ABAKAY
Hikaye:
Kaymakam/ Recep Şükrü GÜNGÖR
Denizin Ormanında Yangın Çıktı/ Asiye YÜCEL
Hatıra:
Hazar’dan Dünya’ya Ufuk Aralamak/ Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Kitap:
Beyaz Kale: Kendini Arayan Öteki İbrahim CİVELEK
İrtibat:
degirmendergi@gmail.com
05056470325
www.degirmendergisi.com
Değirmenin bu sayısında gönülleri hemhal etmenin biricik yolu olan ‘söz’e dikkat çekmek için ‘sözlük’ dedik. Sözlük eksenli dosyamızda, ‘değirmen’ etrafında taze bir söz, taze bir nefes ile hayata dokunmaya çalışan yazı ve yazarlarıyla; makinenin değil, sözün gücü üzerine yeniden düşünmeye davet ediyoruz. Biliyoruz ve paylaşıyoruz ki; sözü olanların sözlüğü olur, sözlüğü olanlar, üretken bir dünya kurarlar.
Değirmen tüm sayılarında bir haykırış dile getiriyor!
Daha fazla makine üretmek; çılgınlığı artırmak, dünyanın ömrünü kısaltmak anlamındadır. Makine üretim yoluyla, başkasının usta olduğu yarışta onları geçebilmek ne mümkün. Yapılacak olan söz üreterek ‘sözlük’ler inşa edebilmektir. Çünkü söz üretenler, zihniyet dünyasını kurar. Ve o zihniyet dünyası da kendine ait yollar bulur, vasıtalar geliştirir.
Bu Sayıda
Şiir:
Rüya Yorumcusu Gökyüzü/ İsmail KARAKURT
Çığın Koptuğu Yerden Kopan Çığlık/ Bahaettin KARAKOÇ
Nisyana Bıraktım/ Mahmut YAVUZ
8. Kat Familyası/ Murat ÇELİK
Bir Jetonun Mim Köşesi/ Evliya ÇELİK
Kuş/ Hüseyin YILMAZ
Mavisi Kaybolan Çocuk/ Mehmet ÖZDEMİR
Şahdamarımın Konuğu/ Abdurrahman ADIYAN
Leyl â ___LEYLÂ___ leyl â/Ahmet GÖZÜBÜYÜK
Reng-A Renk/ Ünal AKBULUT
Azra/ Mustafa ORAL
Hasta Sonbahar/ Guıllaume APOLLINAIRE Çeviren: Nihan IŞIKER
Televizyon Karşısında Esrik Çağrışımlar/ Turan GÜNDÜZ
Dosya: Sözlük
Kelimeler ve İnsanlar/ Necati MERT
Sözlük: Kelimelerin Allah’a Varan Mücadelesi/ Lütfi BERGEN
Kelimelerin Kalbi/ Kibar AYAYDIN
Resmi İdeolojilerin Oluşumunda Kavram Kurgusu/ Yusuf YAVUZYILMAZ
Siyasal Kavramların İşlevi/ Servet KIZILAY
Feta Kavramları Sözlüğü/ Hale GEZİCİ
İlk Sözler, İlk Mekânlar/ Rüstem BUDAK
İlk Sözlük Çalışmaları ve Türkçenin Dört Büyük Sözlüğü Üzerine Düşünceler…/ M. Nihat MALKOÇ
Literatür Zenginliğimize Bir Katkı Olarak Feta/ Menderes DAŞKIRAN
D. Mehmet DOĞAN ile Sözlükler ve Dil Üzerine Röportaj
İHL SÖZLÜK Editörü Said Ercan İle Sanal Sözlükleri ve Sosyal Medyayı Konuştuk
Deneme:
Kuş Evi Düş Evi/ Reşit Güngör KALKAN
Ateş Dağından Kar Mağarasına/ Tahir Erdoğan ŞAHİN
Ar Etmez Onu Severse…/ Aslan GÜLCE
Yaş İlerlerken/ Ömer KEMİKSİZ
Makale:
İnsanlar Arasında: Tanpınar Yahut Gülmenin Zaferi/ Cafer GARİPER
Cemil Meriç: Fildişi Çığlıklardan İrfanın Şahikasına/ Leyla YILDIZ
Yahya Kemal Orhan Veli’nin Cenaze Törenine Neden Gitmedi?/ Said COŞAR
Diyarbakır Şehir Kültüründe Gül/ Mehmet Ali ABAKAY
Hikaye:
Kaymakam/ Recep Şükrü GÜNGÖR
Denizin Ormanında Yangın Çıktı/ Asiye YÜCEL
Hatıra:
Hazar’dan Dünya’ya Ufuk Aralamak/ Mehmet Cemal ÇİFTÇİGÜZELİ
Kitap:
Beyaz Kale: Kendini Arayan Öteki İbrahim CİVELEK
İrtibat:
degirmendergi@gmail.com
05056470325
www.degirmendergisi.com
2011-11-14
'EDEP' edebiyat dergisinin 21.sayısı çıktı
Kasım 2011
Edep'in Kasım sayısında Musa Deniz "Vav Yorumları" ile çıkıyor okurun karşısına. Yazar, Kaddafi'nin öldürülüşünden "Şiir Öldü" ye Van depremine ilişkin yorumlar getiriyor.
Ali Cenk "Tehlike" başlıklı yazısıyla Başbakan'ın laiklik önerisini eleştiriyor.
Arif Ay "Nuri Pakdil'in Dili ve Anlatımı" başlıklı çalışması ve Gün Dökümleri ile yer alıyor.
Fotoğraf altı yazılarıyla A.A. radyoyla nasıl tanıştığını anlatıyor.
Halis Emre "Dumanı Üstünde"de yeni kitapları tanıtıyor.
Bu sayının şairleri Mehmet Aycı, Şaban Abak, Cihannur Selenga, M. Ökkeş Evren, Nurettin Durman, Adem Turan, Mediha İstanbullu.
Öyküleriyle Özden Apaydın, Hatice Akkanat yer alıyor.
İrtibat:
edepdergisi@gmail.com
Edep'in Kasım sayısında Musa Deniz "Vav Yorumları" ile çıkıyor okurun karşısına. Yazar, Kaddafi'nin öldürülüşünden "Şiir Öldü" ye Van depremine ilişkin yorumlar getiriyor.
Ali Cenk "Tehlike" başlıklı yazısıyla Başbakan'ın laiklik önerisini eleştiriyor.
Arif Ay "Nuri Pakdil'in Dili ve Anlatımı" başlıklı çalışması ve Gün Dökümleri ile yer alıyor.
Fotoğraf altı yazılarıyla A.A. radyoyla nasıl tanıştığını anlatıyor.
Halis Emre "Dumanı Üstünde"de yeni kitapları tanıtıyor.
Bu sayının şairleri Mehmet Aycı, Şaban Abak, Cihannur Selenga, M. Ökkeş Evren, Nurettin Durman, Adem Turan, Mediha İstanbullu.
Öyküleriyle Özden Apaydın, Hatice Akkanat yer alıyor.
İrtibat:
edepdergisi@gmail.com
2011-11-11
Yedi İklim dergisinin 260.sayısı
Kasım 2011
Cevdet Karal, Ali Haydar Haksal, Mehmet Aycı, Fatma Şengil Süzer, Habil Tecimen, Yeprem Türk, Ahmet Tokiş, Hüseyin Alemdar, Cafer Keklikçi, Muhsin İlyas Subaşı, Ali Sözer, Abdulkadir Akdemir, bu sayının şairleri.
Osman Koca, Emine Batar, Mihriban İnan Karatepe bu sayının hikâyecileri.
Derginin klasiği, Hasan Aycın çizgileri... Her sayı olduğu gibi bu sayıda da, Hasan Aycın’dan bir çizgi bulabileceksiniz.
Mustafa Kirenci, tanıdığı güzel insanları ve onların güzelliklerini anlatmaya devam ediyor.
Yakup Şafak Hoca, yeni bir makalesiyle aramızda: “Eski Bir Meşhurlar Listesinde Yer Alan İranlı Şairlere Dair”. Şafak Hoca, bu yazıyla tarihe ışık tutuyor.
Zafer Acar, genç şaire hitap etmeyi sürdürüyor: Gerçekten yazmasan çıldıracak mısın diye soruyor ve okuru edebiyat tarihi içinde bir yolculuğa çıkartarak kendi düşüncelerini aktarıyor.
Osman Serhat de, dergimizde yazan kimi genç şairler hakkında oynatıyor kalemini.
İbrahim Biricik, Tarık Buğra’nın ödüllü Yağmur Beklerken romanını sosyo-politik açıdan değerlendiriyor. Kendisinden bu yazıları sürdürmesini bekliyoruz.
Öykülerinden ve İngilizceden yaptığı öykü çevirilerinden aşina olduğunuz Ebru Ak, öyküler çevirmeye devam ediyor. Ak, bu sayımızda, George Mackay Brown’dan bir öykü çeviriyor.
Ali Haydar Haksal, Kazancakis’le ilgili yazısını bu sayı bitiriyor.
Öyküleriyle Yedi İklim’de görünen Mükerrem Mete, bu kez, Heidegger, Hölderlin ve imge üzerine yoğunlaşıyor.
Recep Seyhan’ın Ausgburg Notlarını yayımlamaya devam ediyoruz. Bu sayımızda notların yedinci bölümünü okuyacaksınız.
Yeprem Türk, Mehmet üzerine açılımlıyor düşüncelerini.
Mustafa Uçurum, sanal alem üzerine, onun yalan yüzünü yazıyor.
Yeni Okumalar-Değiniler bölümü bu ay da dopdolu İbrahim Coşkun geçen ayın dergilerini, Ali Büyükçapar, Nuhan Nebi Çam’ın ikinci öykü kitabını değerlendiriyor. Ekrem Cömert ise, Şehir Tiyatrolarının bu yılki oyunlarını haberleştiriyor. Hayırlı okumalar.
Bu vesileyle buradan abone kampanyamızı yeniden duyuralım. Yedi İklim’e bir yıl (12 sayı) abone olan okurlarımıza, eski sayılarımızdan 24 adet gönderilecektir. Derginin yıllık abone bedeli 75 liradır.
İrtibat:
0 216 352 49 77
yediiklim@yahoo.com
yediiklimeditor@yahoo.com
www.yedi-iklim.com
2011-11-10
Cevat Akkanat'ın 'Korku Islığı' isimli şiir kitabı çıktı
"KORKU ISLIĞI"NIN İÇERİĞİ (Kitapta belirtildiği şekilde):
Korku Islığı, şairin 1982-1987 yılları arasında yazdığı ve bir kısmı Oluşum, Bireşim, Yoğunluk, Nitelik,Likâ, Cumhuriyet Gazetesi (1984), Güneş Gazetesi (1988) gibi süreli yayınlarda yayımlanan şiirlerden oluşmaktadır. Korku Islığı 1987’de tamamlanmış bir kitaptır. Bununla birlikte, ilk kez yayınlanmaktadır.
Kitabın adı ile ilgili şu açıklamayı yapıyor şair: “Çocukluğumda gecenin zifiri karanlığından korktuğumu farkeden babamın, ‘Besmele çek, yürü karanlığın içine, ıslık çal bir de!’ şeklindeki telkinine telmihtir. Fakat ‘karanlık’ artık o karanlık değildir.”
KORKU ISLIĞI İLE İLGİLİ TEMEL BİR BİLGİ:
Korku Islığı ilk baskıda 250 adet üretilmiş olup şairince numaralandırılmıştır. Elinizdeki bu nüsha................kitaptır.
İlk 5 nüshayla birlikte 10, 40, 61, 82, 87, 99, 100 ve 250 nolu nüshalar hariç,
TEMİN ETMEK İSTEYENLERE BİLGİ:
"KORKU ISLIĞI"NIN TİCARÎ KARŞILIĞI YOKTUR. KİŞİSEL YAYINCILIĞA BAĞLI OLARAK ÖZEL BİR YAYINDIR. KİTAPÇILARA KESİNLİKLE VERİLMEYECEKTİR. TALEP EDEN DOSTLARA, ŞAİRİNCE İMZALANMIŞ OLARAK GÖNDERİLECEKTİR.
"KORKU ISLIĞI"NA TALEPKÂR OLAN KİTAPSEVERLERDEN 'KATKI BEDELİ' İÇİN 3 ŞIK:
(GÖNDERME MASRAFI DA DAHİL)
1) 10 ADET - 45 TL
2) 5 ADET - 25 TL
3) 1 ADET- 7 TL
Cevat AKKANAT
PTT POSTA ÇEKİ HESABI: 01505022
VEYA
ZİRAAT BANKASI - BURSA ŞUBESİ HESAP NO: 60-49653601-5002
İBAN NO: TR 4400 0100 0060 4965 3601 5002
Adres:
P. K. 205, Ulucami, BURSA
www.cevatakkanat.blogcu.com
cevatakkanat@gmail.com
CEVAT AKKANAT KİMDİR?
1964, Balıkesir’in Dursunbey ilçesi Kireç Işıklar köyü doğumludur. 1991’de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi bölümünü bitiren Akkanat, 2000’de ise Kırıkkale Üniversitesi’nde “Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri” başlıklı Yüksek Lisans tezini tamamladı.
1997-2005 yılları arasında Likâ edebiyat dergisini çıkaran Cevat Akkanat’ın yayınlanmış eserleri şunlardır:
Şiir: Kara Oyun (1997), Güz Klâsiği (1998), Sen Bir Sevda Ağacısın Türküler Büyütür Yüzün (2000), Tan Tan Traska (2002), Hüzn ü Aşk (2004).
Deneme: Edebiyat Hayat Memat (2010).
Antoloji: Baba Bu Kitap Sana (2005), Ankara Şiirleri Antolojisi (2006).
İnceleme: Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri (2002-Türkiye Yazarlar Birliği Edebî Tenkit Ödülü).
Derleme: Bursa’nın Çanakkale Şehitleri (2007), Çanakkale Savaşları ve İstanbul (2008).
BİR ŞİİR:
gülmekler
ah güzel şeyler, çocukluk kanatları
bal tutan çiçekler, tozdan kahramanlıklar
yırtılan sevinç uygarlığının at arabaları.
gizemsiz sözcük turları, sizleri diyecektim
sus!-kunluk; sevgili dudak birlikteliği,
sizi.
evet, hayatın balkonu, gürültülü iç
aydınlığı, karmaşa, tantana doruğu, siz.
bir sabır taşı, yaman zambak! kokuların
kulağı, taç yamaçlar sokakları, yürünen
ezgiler yolu.
“merhaba!” “ciddi olun biraz”lar
ardı sıra “küstüm; size geliyorum!”
şakımalar, “kah kah”lar işte!
(1987)
Cevat Akkanat
2011-11-09
Dergi fuarına davetlisiniz
Türkiye Dergi Editörleri ve Yayın Yönetmenleri Birliği (TÜRDEB) tarafından elliden fazla derginin katılımıyla, geçen yıl ilki gerçekleşen dergi fuarı bu yıl ikincisini düzenliyor.
Geçtiğimiz yıl TYB de yapılan fuar, paneller, çocuk dergisinden aileye, teknolojiden mizaha kadar birçok dergiye ev sahipliği yapmış ve büyük ilgi görmüştü.
10-14 Aralık tarihlerinde Sirkeci Tren Garında olacak dergi fuarına geçen yıldan daha fazla ilgi bekleniyor.
Bilgi için:
bilgi@turkiyedergifuari.com
0505 346 01 91
Geçtiğimiz yıl TYB de yapılan fuar, paneller, çocuk dergisinden aileye, teknolojiden mizaha kadar birçok dergiye ev sahipliği yapmış ve büyük ilgi görmüştü.
10-14 Aralık tarihlerinde Sirkeci Tren Garında olacak dergi fuarına geçen yıldan daha fazla ilgi bekleniyor.
Bilgi için:
bilgi@turkiyedergifuari.com
0505 346 01 91
2011-11-05
'Mahalle Mektebi' hayat ve edebiyat dergisinin 2. sayısı çıktı
Kasım-Aralık 2011
Gerçek İle Hayal Arasında
Hayatın akışından sıyrılıp gerçeğin kendisiyle yüzleşiyoruz.Gerçek ile hayal arasında bir an duraksıyoruz. Allah, Allahu Ekber nidaları toz duman içinde kayboluyor. Derin bir sükûtun ve bekleyişin sonunda inşaallah sözleri dudaklarımızdan dökülüyor; inşaallah. İnşaallah sağ ve salim çıkarlar. Ellerimizle inşa ettiğimiz binalar çökerken, kardeşlik, insanlık diriliyor, hikmet hayat buluyor. Deprem çadırından bir ağabeyimizin sözleri zihnimde dönüp duruyor: “Âdemoğlu zalim, âdemoğlu mazlum!” diyor, “Nefsi var, kan dökücü, zalim; öleceği anı bilmeden, öleceğini biliyor, mazlum!” diyor ve devam ediyor: “Bir insan, sözü üç şekilde söylemeli: Birincisi dilden, ikincisi gönülden, üçüncüsü can u gönülden.” Biz de can u gönülden milletimize sabır, ölenlere Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyoruz.
Milletimizin ve tüm İslam âleminin kurban bayramını da tebrik ediyoruz.
Arif Burun, Mehmet Uğurlu, Vural Kaya, Sümeyye Şeker, Suavi Kemal Yazgıç, Burhan Sakallı, Ayşe Büşra Erkeç, Rabia Boran bu sayımıza şiirleriyle katılıyor.
Hüzeyme Yeşim Koçak, Muammer Ulutürk, Mahmut Sami Aldur, Hasan Arslan, Ali Akar, Aziz Karakuş, Fatma Ünal, Mürşide Kübra Doğan, İslam Doğan denemeleriyle aramızdalar.
Sanatta Usûl - Vüsûl İlişkisi isimli yazısıyla Fatih Özkafa hat sanatına ışık tutarken; Murat Ak, Fuzuli’nin olur redifli gazelinin matla beytini şerh eden bir yazısıyla aramızda. Televizyon üzerine yapmış olduğu çalışmalarıyla tanıdığımız Sedat Cereci Kapitalizmin Kutsal Kaftanı isimli yazısında televizyon hayat ve toplum ilişkisini masaya yatırıyor. Ülkemin Araplarına Dört Mevsim Bahar yazısında Atilla Yaramış ülkemizdeki Arap halkı ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunurken Nurettin Özel Kazakistan Almaata’dan, Tanrı Dağı’nın eteklerinden çağrıda bulunuyor.
İnternet çağında unutulmaya yüz tutmuş çocukluğumuzun oyunlarını Osman Bozdemir anlattı.
Mehmet Kahraman, Mustafa Bilgücü, Mehmet Uğraş, Müzeyyen Çelik, Ercan Harmancı ve Pakize Erbay bu sayımızın öykücüleri.
Hacıkaymak Mahallesi’nin kuruluşu esnasında emeği geçen ve görüşleri alınması gereken Ali Akdeniz’le hoş bir sohbet gerçekleştiriyor Ali Işık. İlk sayımızda kadim dilde Konya’nın tarihi ve manevi özelliklerini anlatan Seyyah-ı Hayran Ziya Çelebi bu sayımızda âdet ve ananelerden söz ediyor. Zeliha Üstün, Halil Cibran’ın Ermiş’ine dikkatimizi çekmeye çalışıyor.
Murat Göçer’in Gassan Kenefani’den bir hikâye ve Hacer Totan’ın Ahmed Şamlu’dan bir şiir çevirisini okuyacaksınız.
M. Akif Kuruçay Işık Yanar ile Şemsiye Tamircisi üzerinden roman, hakikat, yabancılık ve mekân ilişkisi üzerine konuştu. Alişan Demirci Nassima Chabane (Nesime Şaban) ve sanatını anlatıyor bize. Hayrullah Efendi’nin “Avrupa Seyahatnamesi” kitabından hareketle Osmanlı Türkçesini okurken yapılan hatalara dikkat çekiyor İbrahim Demirci.
Son olarak çizgi bölümümüzde Zafer Karakuş yer alıyor.
U.Kubilay Dündar
İrtibat:
0332 3425282
0532 7427513
dergi@mahallemektebi.net
ulvikubilaydundar@mahallemektebi.net
Yeni Matbacılar Sitesi
Yayın Cad. No:63
Karatay/KONYA
Gerçek İle Hayal Arasında
Hayatın akışından sıyrılıp gerçeğin kendisiyle yüzleşiyoruz.Gerçek ile hayal arasında bir an duraksıyoruz. Allah, Allahu Ekber nidaları toz duman içinde kayboluyor. Derin bir sükûtun ve bekleyişin sonunda inşaallah sözleri dudaklarımızdan dökülüyor; inşaallah. İnşaallah sağ ve salim çıkarlar. Ellerimizle inşa ettiğimiz binalar çökerken, kardeşlik, insanlık diriliyor, hikmet hayat buluyor. Deprem çadırından bir ağabeyimizin sözleri zihnimde dönüp duruyor: “Âdemoğlu zalim, âdemoğlu mazlum!” diyor, “Nefsi var, kan dökücü, zalim; öleceği anı bilmeden, öleceğini biliyor, mazlum!” diyor ve devam ediyor: “Bir insan, sözü üç şekilde söylemeli: Birincisi dilden, ikincisi gönülden, üçüncüsü can u gönülden.” Biz de can u gönülden milletimize sabır, ölenlere Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyoruz.
Milletimizin ve tüm İslam âleminin kurban bayramını da tebrik ediyoruz.
Arif Burun, Mehmet Uğurlu, Vural Kaya, Sümeyye Şeker, Suavi Kemal Yazgıç, Burhan Sakallı, Ayşe Büşra Erkeç, Rabia Boran bu sayımıza şiirleriyle katılıyor.
Hüzeyme Yeşim Koçak, Muammer Ulutürk, Mahmut Sami Aldur, Hasan Arslan, Ali Akar, Aziz Karakuş, Fatma Ünal, Mürşide Kübra Doğan, İslam Doğan denemeleriyle aramızdalar.
Sanatta Usûl - Vüsûl İlişkisi isimli yazısıyla Fatih Özkafa hat sanatına ışık tutarken; Murat Ak, Fuzuli’nin olur redifli gazelinin matla beytini şerh eden bir yazısıyla aramızda. Televizyon üzerine yapmış olduğu çalışmalarıyla tanıdığımız Sedat Cereci Kapitalizmin Kutsal Kaftanı isimli yazısında televizyon hayat ve toplum ilişkisini masaya yatırıyor. Ülkemin Araplarına Dört Mevsim Bahar yazısında Atilla Yaramış ülkemizdeki Arap halkı ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunurken Nurettin Özel Kazakistan Almaata’dan, Tanrı Dağı’nın eteklerinden çağrıda bulunuyor.
İnternet çağında unutulmaya yüz tutmuş çocukluğumuzun oyunlarını Osman Bozdemir anlattı.
Mehmet Kahraman, Mustafa Bilgücü, Mehmet Uğraş, Müzeyyen Çelik, Ercan Harmancı ve Pakize Erbay bu sayımızın öykücüleri.
Hacıkaymak Mahallesi’nin kuruluşu esnasında emeği geçen ve görüşleri alınması gereken Ali Akdeniz’le hoş bir sohbet gerçekleştiriyor Ali Işık. İlk sayımızda kadim dilde Konya’nın tarihi ve manevi özelliklerini anlatan Seyyah-ı Hayran Ziya Çelebi bu sayımızda âdet ve ananelerden söz ediyor. Zeliha Üstün, Halil Cibran’ın Ermiş’ine dikkatimizi çekmeye çalışıyor.
Murat Göçer’in Gassan Kenefani’den bir hikâye ve Hacer Totan’ın Ahmed Şamlu’dan bir şiir çevirisini okuyacaksınız.
M. Akif Kuruçay Işık Yanar ile Şemsiye Tamircisi üzerinden roman, hakikat, yabancılık ve mekân ilişkisi üzerine konuştu. Alişan Demirci Nassima Chabane (Nesime Şaban) ve sanatını anlatıyor bize. Hayrullah Efendi’nin “Avrupa Seyahatnamesi” kitabından hareketle Osmanlı Türkçesini okurken yapılan hatalara dikkat çekiyor İbrahim Demirci.
Son olarak çizgi bölümümüzde Zafer Karakuş yer alıyor.
U.Kubilay Dündar
İrtibat:
0332 3425282
0532 7427513
dergi@mahallemektebi.net
ulvikubilaydundar@mahallemektebi.net
Yeni Matbacılar Sitesi
Yayın Cad. No:63
Karatay/KONYA
'Kümbet' dergisinin 46.sayısı çıktı
Anadolu’da dergiler vardır ve kıt kanaat yaşamlarını devam ettirmenin çabasındadırlar. Birkaç esnafın destekleyici ve sınırlı sayıda edebiyat sevdalısının abonelik desteği ile yaşamlarını devam ettirmeye çalışırlar. İşte bunlara en güzel örnek de Tokat Kültür Derneğinin yayın organı olan Tokat Kümbet Altında dergisidir.
12 yıldan bu yana yayınlanan dergi bir Anadolu ilinde 46. sayıya ulaşmanın sevinci ile bu sayısını yayınlayarak okuyucularına ulaştırdı.
46. sayıda bakalım neler var diyerek derginin sayfalarını çevirmeye başlıyoruz. Derginin kapağında bir bahçede çekilmiş olan iki adet kırmızı gül fotoğrafı var. Bu derginin içinde ateşli edebiyat yazılarının olduğu mesajını veriyor bize. Kırmızı ateşi, aşkı ifade eder. Bu kırmızı gül de bize yazar ve şairlerimizin edebiyata olan aşkının sonsuzluğu anlamını veriyor.
İrfan Yıldız başyazısında Osman Baş ile yapmış olduğu umre ziyaretini yazmış. Osman Baş her yıl Erbaa’da yapılan Şenlikleri anlattığı “Küçük Yayla’da Vuslat” yazısında şenliklerin kültür boyutu ve insanların birlik ve beraberliğine olan katkılarını türkülerimizle bütünleştirmiş.
Ünlü yazar ve araştırmacı Nail Tan ise “Evliya Çelebi Yılı’nda Çelebi’nin Kastamonu Övgüsü” adlı yazısı 2 sayfada anlatılmış. Nail Tan Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nden emekli ve araştırmalarına ait, kitaplarını yayınlamaya devam eden bir halk kültürü uzmanı olarak Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Kastamonu’yu anlatmış.
Hayrettin İvgin ise “ Âşık Yoksul Dervişi” tanıtmış.
Nazım Payam ise “Sanat Mecnunu Sever” adlı yazısında edebiyat ve meczupluk üzerine bir deneme yazmış.
Derginin sayfalarını çevirirken 12. sayfada “Okuma Üzerine Düşünceler 1” yazısı ile Dr. Hüseyin Yeniçeri bizlere okumanın önemini anlatmakta.Yeniçeri Hacettepe Üniversitesi Türkçe okutmanı.
Seher Esra Kılıç ise “Ömer Seyfettin ile Yeni Lisanımız” da Ömer Seyfettin ile Yeni lisan akımı arasında ilişkileri incelemiş.
Ünal Kar ise “Kastamonu 15. Türk Dünyası Günleri” konulu 4 sayfalık yazısında Kastamonu 15. Türk Dünyası izlenimlerini okurları ile paylaşmakta.
Kurtuluş Altunbaş ise “ Kardeleni Görmek” adlı bir deneme kaleme almış.
Osman Şahin ise “ Küskün kitaplar” yazısı ile okumanın önemi ve çocuklara okuma sevgisi kazandırmanın öneminden bahsetmekte.
Dergi sayfalarını gezerken derginin orta sayfası olan 24. sayfada Ufuk Tuzman’ın “Sonsuzluk Dağlarının Efsane ozanı” yazısında Karaçay Malkar halk Şairi İsmail Semenov (1891-1981) ile tanışıyoruz.
İki üstad Bestami Yazgan “Yunus Emre Olmasaydı” Yunus Dursun ise “Erçel’e Dokunmayın” adlı yazısı ile karşımıza çıkmakta.
“Bindik Bir Alamete, Gidiyoruz Kıyamete” adlı yazısı ile Dr. Nazlı Rana Gürel okumanın tat ve lezzetini sunuyır.
Mustafa Soylutürk’ün “Tahsildar “ hikâyesi, Ahmet Sevgi ise “Demlenen Kültür:. Çay” adlı yazısı dergini yazı kadrosunun zenginliğini anımsatıyor.
Derginin 34. sayfasına geldiğimizde Sergül Vural’ın “ Karanlıkta Kar Ayini varsa Semah da Vardır”ı okuyoruz.
Duran Timur ise “Şeyh Mahmut Efendi ( Pazar İlçesi Erkilet Mahallesi)’ anlatırken kendi dünyamızın derinliğinde erenlerle yolculuğa çıkıyoruz.
Mehmet Nuri Yardım üstadın “Abdurrahim Karakoç ve Şiirine Dair” mutlaka okunmalı olan bir çalışma. Karakoç üstadı hatırlamak ve okumak güzel elbet.
“Sarı saçlarına deli gönlümü, Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban. Ayrılıktan zor belleme ölümü, Görmeyince sezilmiyor Mihriban.”bir olmak sevi adına kül olmak mıdır?
42. sayfaya geldiğimizde “Nerdesin Şair Babam Ahmet Tufan Şentürk” yazısı ile Aysel Al’ın nidalarını okuyoruz.
“Azerbaycan Düğünlerinde Gelenekler ve Halk Oyunları” yazısı ile Dr. Yakut Kulıyeva bizler Azerbaycan halk oyunlarını anlatmakta.
Derginin sonunda www.turkcesevdalilari.com dan alındığını zannettiğim Uğur Kılıç’ı “Hayata Gülümsemek” yazısı ,”Kanayan Bir Diz” ile “Ummuhanı Kabalcı“, “Tepkili iletişim” yazısı ile de Melda İrem Mantı” yer almaktadır.
“Dergide tabii ki şairlerimiz de yer almış. Onlarda isim ve dergide yer alan şiirlerinin isimleri ile şunlar: Sen Sen Sen (Yavuz Bülent Bakiler), Sen Allah’ın Armağanısın (Celal Oğan), Aral’a Ağıt ( Ali Akbaş), Bir Babanın Feryadı ( Mustafa Erol), Sen Benim Neyimsin (Yıldırım Akgül), Gör ( Gülten Ertürk), Geceler ( Şemsettin AĞAR), Bugün ( Elçin İskenderzade),Seni Görüyorum (Hasan Öğmen), Üzgünüm (Mustafa Berçin), Kırk Yıllık Dostluğumuz İçin İsa Kayacan( Aşık kemali Bülbül ) , Dünya Senle İsim Yoxdu ( Aybeniz QAFARLI ) , Zaman ( Burhanettin KOCAMAZ), Sebebi mi Var? ( Halis Aktaş), Bilgi ve Sevgi ( Turan YALÇIN ) , Karabağ (Ekber KOŞALI) , Zamana Dair (Bedrettin GÜREŞ), Bekle Beni Ay Yüzlüm( Bahri Yıldırım) Şiir Avcısı( Ali Rıza Atasoy) , Sarıkamış Destanı( Ayşe Paslanmaz) Senin Sevmelerin Yalanmış ( Zübeyir DARAS) , Gül Bağrına Saplanan Mızrak Yeri (Şükrü Çakır) Canım Sivas’ım (Sebiha SERİN) , Kuşlarla Uyanır Ankara( Çiğdem ÇOLAK )
Kümbet Altında Dergisi’ni lise ve Üniversite Edebiyat Öğrencilerinin fazla tanımadığını gördüm. Halbuki şiir ve edebiyat seven öğrencilere bu derginin tanıtılması Edebiyat Öğretmenlerinin görevlerinden zannetmekteyim. Edebiyat Öğretmenlerinin fırsat buldukça yerel şairler ile yazarlığa ve şairliğe heves eden öğrencilerini tanıştırmalarını hep söylemekteyim öğretmen arkadaşlara. Ne yazık ki öğretmenler de bunu çok zaman yapmıyorlar.
Hatta Edebiyatı seven ve şiir yazan gençlerin şiirlerinin bu dergide ve yerel gazetedeki şiir köşelerinde yayınlanması onlara moral verir. Bizlerde 30 sene önce ilk yazılarımızı yerel basında ve zamanın çocuk dergilerinde yayınlamıştık.
Okullardaki edebiyat etkinliklerinde, şiir gecelerinde o ildeki ve ilçedeki yerel şairlerin davet edilmesi öğrencilere mutlaka moral olacaktır. Bizler de her zaman bu davetleri beklemekteyiz.
Kümbet altında dergisini isteyenler kumbetaltinda@gmail.com ve kumbetdergisi@hotmail.com a mail atarak dergi isteyebilir veya yazılarını yollayabilir isteklerini iletebilir.
Kümbet altında dergisi yayın kadrosuna teşekkürlerimi sunuyor. Balşarılarının devamını diliyorum.
Turan Yalçın
12 yıldan bu yana yayınlanan dergi bir Anadolu ilinde 46. sayıya ulaşmanın sevinci ile bu sayısını yayınlayarak okuyucularına ulaştırdı.
46. sayıda bakalım neler var diyerek derginin sayfalarını çevirmeye başlıyoruz. Derginin kapağında bir bahçede çekilmiş olan iki adet kırmızı gül fotoğrafı var. Bu derginin içinde ateşli edebiyat yazılarının olduğu mesajını veriyor bize. Kırmızı ateşi, aşkı ifade eder. Bu kırmızı gül de bize yazar ve şairlerimizin edebiyata olan aşkının sonsuzluğu anlamını veriyor.
İrfan Yıldız başyazısında Osman Baş ile yapmış olduğu umre ziyaretini yazmış. Osman Baş her yıl Erbaa’da yapılan Şenlikleri anlattığı “Küçük Yayla’da Vuslat” yazısında şenliklerin kültür boyutu ve insanların birlik ve beraberliğine olan katkılarını türkülerimizle bütünleştirmiş.
Ünlü yazar ve araştırmacı Nail Tan ise “Evliya Çelebi Yılı’nda Çelebi’nin Kastamonu Övgüsü” adlı yazısı 2 sayfada anlatılmış. Nail Tan Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nden emekli ve araştırmalarına ait, kitaplarını yayınlamaya devam eden bir halk kültürü uzmanı olarak Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Kastamonu’yu anlatmış.
Hayrettin İvgin ise “ Âşık Yoksul Dervişi” tanıtmış.
Nazım Payam ise “Sanat Mecnunu Sever” adlı yazısında edebiyat ve meczupluk üzerine bir deneme yazmış.
Derginin sayfalarını çevirirken 12. sayfada “Okuma Üzerine Düşünceler 1” yazısı ile Dr. Hüseyin Yeniçeri bizlere okumanın önemini anlatmakta.Yeniçeri Hacettepe Üniversitesi Türkçe okutmanı.
Seher Esra Kılıç ise “Ömer Seyfettin ile Yeni Lisanımız” da Ömer Seyfettin ile Yeni lisan akımı arasında ilişkileri incelemiş.
Ünal Kar ise “Kastamonu 15. Türk Dünyası Günleri” konulu 4 sayfalık yazısında Kastamonu 15. Türk Dünyası izlenimlerini okurları ile paylaşmakta.
Kurtuluş Altunbaş ise “ Kardeleni Görmek” adlı bir deneme kaleme almış.
Osman Şahin ise “ Küskün kitaplar” yazısı ile okumanın önemi ve çocuklara okuma sevgisi kazandırmanın öneminden bahsetmekte.
Dergi sayfalarını gezerken derginin orta sayfası olan 24. sayfada Ufuk Tuzman’ın “Sonsuzluk Dağlarının Efsane ozanı” yazısında Karaçay Malkar halk Şairi İsmail Semenov (1891-1981) ile tanışıyoruz.
İki üstad Bestami Yazgan “Yunus Emre Olmasaydı” Yunus Dursun ise “Erçel’e Dokunmayın” adlı yazısı ile karşımıza çıkmakta.
“Bindik Bir Alamete, Gidiyoruz Kıyamete” adlı yazısı ile Dr. Nazlı Rana Gürel okumanın tat ve lezzetini sunuyır.
Mustafa Soylutürk’ün “Tahsildar “ hikâyesi, Ahmet Sevgi ise “Demlenen Kültür:. Çay” adlı yazısı dergini yazı kadrosunun zenginliğini anımsatıyor.
Derginin 34. sayfasına geldiğimizde Sergül Vural’ın “ Karanlıkta Kar Ayini varsa Semah da Vardır”ı okuyoruz.
Duran Timur ise “Şeyh Mahmut Efendi ( Pazar İlçesi Erkilet Mahallesi)’ anlatırken kendi dünyamızın derinliğinde erenlerle yolculuğa çıkıyoruz.
Mehmet Nuri Yardım üstadın “Abdurrahim Karakoç ve Şiirine Dair” mutlaka okunmalı olan bir çalışma. Karakoç üstadı hatırlamak ve okumak güzel elbet.
“Sarı saçlarına deli gönlümü, Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban. Ayrılıktan zor belleme ölümü, Görmeyince sezilmiyor Mihriban.”bir olmak sevi adına kül olmak mıdır?
42. sayfaya geldiğimizde “Nerdesin Şair Babam Ahmet Tufan Şentürk” yazısı ile Aysel Al’ın nidalarını okuyoruz.
“Azerbaycan Düğünlerinde Gelenekler ve Halk Oyunları” yazısı ile Dr. Yakut Kulıyeva bizler Azerbaycan halk oyunlarını anlatmakta.
Derginin sonunda www.turkcesevdalilari.com dan alındığını zannettiğim Uğur Kılıç’ı “Hayata Gülümsemek” yazısı ,”Kanayan Bir Diz” ile “Ummuhanı Kabalcı“, “Tepkili iletişim” yazısı ile de Melda İrem Mantı” yer almaktadır.
“Dergide tabii ki şairlerimiz de yer almış. Onlarda isim ve dergide yer alan şiirlerinin isimleri ile şunlar: Sen Sen Sen (Yavuz Bülent Bakiler), Sen Allah’ın Armağanısın (Celal Oğan), Aral’a Ağıt ( Ali Akbaş), Bir Babanın Feryadı ( Mustafa Erol), Sen Benim Neyimsin (Yıldırım Akgül), Gör ( Gülten Ertürk), Geceler ( Şemsettin AĞAR), Bugün ( Elçin İskenderzade),Seni Görüyorum (Hasan Öğmen), Üzgünüm (Mustafa Berçin), Kırk Yıllık Dostluğumuz İçin İsa Kayacan( Aşık kemali Bülbül ) , Dünya Senle İsim Yoxdu ( Aybeniz QAFARLI ) , Zaman ( Burhanettin KOCAMAZ), Sebebi mi Var? ( Halis Aktaş), Bilgi ve Sevgi ( Turan YALÇIN ) , Karabağ (Ekber KOŞALI) , Zamana Dair (Bedrettin GÜREŞ), Bekle Beni Ay Yüzlüm( Bahri Yıldırım) Şiir Avcısı( Ali Rıza Atasoy) , Sarıkamış Destanı( Ayşe Paslanmaz) Senin Sevmelerin Yalanmış ( Zübeyir DARAS) , Gül Bağrına Saplanan Mızrak Yeri (Şükrü Çakır) Canım Sivas’ım (Sebiha SERİN) , Kuşlarla Uyanır Ankara( Çiğdem ÇOLAK )
Kümbet Altında Dergisi’ni lise ve Üniversite Edebiyat Öğrencilerinin fazla tanımadığını gördüm. Halbuki şiir ve edebiyat seven öğrencilere bu derginin tanıtılması Edebiyat Öğretmenlerinin görevlerinden zannetmekteyim. Edebiyat Öğretmenlerinin fırsat buldukça yerel şairler ile yazarlığa ve şairliğe heves eden öğrencilerini tanıştırmalarını hep söylemekteyim öğretmen arkadaşlara. Ne yazık ki öğretmenler de bunu çok zaman yapmıyorlar.
Hatta Edebiyatı seven ve şiir yazan gençlerin şiirlerinin bu dergide ve yerel gazetedeki şiir köşelerinde yayınlanması onlara moral verir. Bizlerde 30 sene önce ilk yazılarımızı yerel basında ve zamanın çocuk dergilerinde yayınlamıştık.
Okullardaki edebiyat etkinliklerinde, şiir gecelerinde o ildeki ve ilçedeki yerel şairlerin davet edilmesi öğrencilere mutlaka moral olacaktır. Bizler de her zaman bu davetleri beklemekteyiz.
Kümbet altında dergisini isteyenler kumbetaltinda@gmail.com ve kumbetdergisi@hotmail.com a mail atarak dergi isteyebilir veya yazılarını yollayabilir isteklerini iletebilir.
Kümbet altında dergisi yayın kadrosuna teşekkürlerimi sunuyor. Balşarılarının devamını diliyorum.
Turan Yalçın
2011-11-04
Direnen edebiyat: 'Tasfiye' edebiyat ve düşünce dergisi
Tasfiye 35, Kasım 2011
Şiir
Ümit Aktaş, “İyilik Bekler”
Şahin Gürçay, “Sünvari Keşmekeş”
İbrahim Eryiğit, “Hurufat, Yeniden"
Tomas Tranströmer, “Dört Şiir”
Öykü
Cihan Aktaş, “Altın Dişlerim”
Nihan Kaya, “Duvar”
Veysel Altuntaş, “Sabah Treni”
Ahmet Örs, “Ben Stajımı Yaptım Abi”
Deneme, Eleştiri, Makale, Söyleşi
Ümit Aktaş, “Seyyid Kutub ve Toplumsal Adalet”
Asım Öz, “Metin Aktaş’la Nişancı Romanı Üzerine Söyleşi”
Ahmet Örs, “Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek”
Sema Erdoğan Başaran, “Mehmet H.Doğan’ın İkinci Yeni Antolojisi”
Ayşenur Bulut, “Papalagi: Bir Kabile Şefinin Yalın Diliyle Sosyoloji Tarihi”
Emrah Tekin, “Kıyı-Köşe”
İletişim:
tasfiyedergisi@gmail.com
Şiir
Ümit Aktaş, “İyilik Bekler”
Şahin Gürçay, “Sünvari Keşmekeş”
İbrahim Eryiğit, “Hurufat, Yeniden"
Tomas Tranströmer, “Dört Şiir”
Öykü
Cihan Aktaş, “Altın Dişlerim”
Nihan Kaya, “Duvar”
Veysel Altuntaş, “Sabah Treni”
Ahmet Örs, “Ben Stajımı Yaptım Abi”
Deneme, Eleştiri, Makale, Söyleşi
Ümit Aktaş, “Seyyid Kutub ve Toplumsal Adalet”
Asım Öz, “Metin Aktaş’la Nişancı Romanı Üzerine Söyleşi”
Ahmet Örs, “Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemek”
Sema Erdoğan Başaran, “Mehmet H.Doğan’ın İkinci Yeni Antolojisi”
Ayşenur Bulut, “Papalagi: Bir Kabile Şefinin Yalın Diliyle Sosyoloji Tarihi”
Emrah Tekin, “Kıyı-Köşe”
İletişim:
tasfiyedergisi@gmail.com
'Karagöz' 17 Of Hayy Hak!
ÖLÜM SALGINI
Halka ağzın sırrını her dem kılır izhâr söz
Bu ne sırdur kim olur her lahza yohdan var söz
Arturan söz kadrini sıdk ile kadrin arturur
Kim ne mikdâr olsa ehlin eyler ol mikdâr söz
Vir söze ihya ki dutdukça seni hab-ı ecel
İde her sâ’at seni ol yuhudan bîdâr söz
Of Hayy Hak!
Her anlamda “konuşan cesetler” ve “yürüyen ölülerle” dolu bir edebiyat. Ölerek zararsızlaştığına inanılan ve bu yüzden yüceltilmesinde sakınca bulunmayan bir yazarın / şairin hayaleti yüzlerce eserle geri dönüyor. Eski şiirin yadigârları, hortlaklar, okuma odasına üşüşüyor. Vaktiyle işlevini tamamlamış olan bir üslûp, hakkıyla gömülmediğinden, esinlenilerek, tekrar edilerek, kopyalanarak ya da alıntılanarak etkisini sürdürüyor. Aynı zamanda etkisizleşip tılsımını yitirebiliyor da. Bir başka deyişle anonimleşiyor.
Bu sayımızı kanon konusuna ayırdık. Çeşitli dergilerde işlenme biçimini göz önüne alarak denilebilir ki kanon kelimesinin Türk edebiyatındaki varlığı, akademinin yürürlüğe sokmaya çalıştığı şeklin sınırları içinde donakalmış. Büyük ölçüde Anglosakson kanon anlayışı aktarılmış. Kanon var mıymış, yok muymuş? Bir varmış, bir yokmuş!
Dosya editörlüğünü Hayriye Ünal’ın yaptığı Fasıl bölümünde Hayriye Ünal, Serkan Işın, Hakan Şarkdemir, Evren Kuçlu, Enes Özel, Derya Önder, Selçuk Orhan ve Rafet Arslan’ın yazılarını bulacaksınız.
Hayriye Ünal, Türkiye zeminini esas alarak modern şairin karmaşık, manipüle edilmiş, iktidarın gölgesinde yaşamaya alışmış bir edebiyat ortamı içindeki netameli yerini, tek sesli, tek renkli şiir düşüncesine eleştiri yönelterek tartışıyor. Osmanlı aydını, yazarı, entelektüeli, fikir adamı, siyaseti bir medeniyet dönüşümü olarak plânlayıp 18. yüzyıldan bu yana bu imkânsız çevrim için yollar ararken şair için kanon hangi haykırışın arkasından yankı yapmak anlamına gelmektedir; Serkan Işın, Harold Bloom’un 6 kategorisinin izinden giderek son 300 yılın kısa bir özetini yaptı. Hakan Şarkdemir, “Anti Kanon” başlıklı yazısında daha çok kanon fikrine karşı çıkıyor. Kanonun da, alternatif kanon arayışlarının da geçersizliğini savunuyor. Evren Kuçlu, kanon bağlamında en tartışmalı konuyu, müfredatı inceliyor. Edebiyat kitaplarımızın ölçülerini, müfredatın şartladığı zihinleri, zihniyetleri aşmadan sağlıklı edebiyat ortamlarına kavuşamayacağımızı ortaya koyuyor. Enes Özel, Evren Kuçlu’nun işlediği, geniş yığınlara yön veren kanon olgusunun yenilik karşısındaki tutumlarını Bloom’un argümanı, etkilenme endişesi ışığında incelemeye tâbi tutuyor. Derya Önder, başta yıllıklar, antolojiler, ödüller olmak üzere kanon kurucu sistemleri inceliyor. Edebiyat dergileri, yıllıklar, antolojiler konusunda ayrıntılı bir dikkatin sahibi Önder yıllık ve antolojilerin şiir kanonu oluşturma bağlamındaki etkilerini ortaya koyuyor. Selçuk Orhan, kanonun her şeyden önce bir kimlik meselesi olduğunu ileri sürüyor. Bu açıdan meseleye yaklaşan Orhan, eleştirinin de ancak Doğu-Batı sorunsalı gölgesinde kurulabildiğine dikkat çekiyor. Ülkemizde kanonun dönemsel iktidar olgularına göre şekil aldığını savunan Rafet Arslan, kanondan avangardın hükmünü soruyor.
Bu sayının şairleri Enes Özel, Yavuz Altınışık, Emre Öztürk, Musab Kırca, İdris Ekinci, Özgür Ballı, Yunus Emre Altuntaş, Erman Akçay, Bülent Ata, Osman Özbahçe, Bülent Keçeli, Ahmet Murat ve Vural Kaya.
Ara Fasıl Suvare ve Matine bölümümüzde Yavuz Altınışık, Requiem for a Dream’ı yazdı. İdris Ekinci, Mehmet H. Doğan’da şiir ve eleştirinin izlerini sürdü.
Temaşa bölümümüzde Vural Kaya ve Berşân M. Durmuş’un rengası var. Bir şiir ve bir hikâyeden oluşan rengayı zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Her ne kadar sürç-lisân ettikse aff ola!
Bizden bu seferlik de bu kadar…
İsfahanda bir kuyu var
İçinde nâne suyu var
Her güzelin bir huyu var
'Kertenkele' Filistin’in ruhuna eğiliyor
Kertenkele edebiyat ve düşünce dergisi, yoğun ve sıkı metinleri ve işaret ettiği konularıyla göz dolduruyor.
Kertenkele edebiyat ve düşünce dergisinin 22.sayısı (Ekim Kasım-Aralık, 2011) Eşref Şeker’in, Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresinin 91. ayet-i kerimesinde Allah’ın Yahudilere yönelik hatırlatma ve uyarısını içeren hattıyla okurun ilgisine sunuluyor. Hattat Eşref Şeker’in eseriyle ilk kez bundan önceki sayıda tanışmıştık. Güzel olan şu ki Kertenkele dergisi ülkemizin bir köşesinde bir şekilde klasik sanatımıza emek veren ve fakat henüz yeterince kadr-u kıymetinin farkına varılmamış isimleri eserleriyle gündeme getirerek fevkalade hayırlı bir hizmet vermiştir. Diyeceğim Hattat Eşref Şeker gibi daha nice güzel insan var bu ülkede. Şunu söylemekte beis yok: Bu insanlara bir şekilde ulaşmalı ve onları daha yakından tanımamızı sağlayacak vesilelere tutunmalıyız.
Bu sayının içsöz’ünde Muammer Yavaş, Ortadoğu’nun ve insanlığın kanayan yarası Filistin sorununu tekrar gündemimize taşıyor. Nuri Pakdil ve Sezai Karakoç’un bu soruna yönelik tespitlerinden yola çıkan Muammer Yavaş, kuşatıcı bir tarihsel arka plan çizerek, bu sorunun kökenlerine ve nasıl anlaşılması gerektiğine yönelik önemli tespitlerde bulunuyor: ‘Yahudiler için Kur’an’ın bilgisine başvurulmadığı sürece meselenin nihai anlamda anlaşılamayacağı’ vurgusunu yapan Muammer Yavaş’ın bu uzun yazısı gerçekten meseleyi farklı yönlerden görmemizi sağlayacak düşünme imkanları sunuyor. Bu mesele etrafında Türkiye’nin kemikleşmiş sorunlarına da eğilerek iliklerimize işlemiş suskunluğun maliyetini bizlere hatırlatıyor.
Özellikle Dergah ve Yedi İklim’deki şiirleriyle dikkat çeken sevdiğim-önemsediğim Mustafa Burak Sezer, bu sayıya Mahmut Derviş’ten iki enfes şiir çevirerek katkıda bulunmuş. Sezer’in Arapça, İngilizce ve Urduca bilen bir genç olduğunu hatırlatalım. Şu halde sorumluluğu da o derece büyük. Demek bundan sonra Arap Müslüman dünyanın edebi verimlerine onun dilinden daha güvenilir yaklaşacağız. Daha önce de bu sitede değindiğim üzere, kuşkusuz Arapça öğrenmek bugün Türkiye’de ve dünyada yaşayan genç Müslümanların en asli vazifelerinden biridir artık. Sezer bu noktada örnek arkadaşlardan biridir. Üstelik iyi bir şair olması da aliyül aladır.
Derginin diğer şairleri Murat Şahin (Bu genç adam 16 yaşında Hakan Arslanbenzer’in hazırladığı sıkı şiir yıllığına girebilen belki tek şairdir) İrfan Yıldız (90’ların önemli dergilerinden bildiğimiz Göçebe şiirin Osman Çakmakçı ile beraber önemli temsilcilerinden biridir) Tanışmaktan mutluluk duyduğum Sinan Karadeniz (Kertenkele’nin yeni isimlerinden genç bir şairdir) Muammer Yavaş ( Şiirleri Kertenkele ile özdeşleşmiş has şair) Bu satırların yazarı Mustafa Celep (İkinci şiir kitabı ‘İnsanı Aşan Kan’ geçtiğimiz günlerde Okur Kitaplığı’ndan çıktı) bu sayıya şiirleriyle emek verdiler.
Rahmetli babamın deyişiyle, ‘Kur’an’ın hadimi’ olarak gördüğüm Adnan Duran ‘bir ayete bir adım’ yürüyüşüne bu sayıda da devam ediyor. Derginin en dikkat çekici yazılarını yazanlardan birisi Adnan Duran olsa gerek. Şermin Hüküm uzun bir aradan sonra Sezai Karakoç okumalarıyla dirilip yeniden dergiye geldi. Bu sayıda Karakoç’un “İnsanlığın Dirilişi” adlı eserini yoğun bir yeniden okumaya tabi tutuyor. Aydın Hız’dan bundan sonra çok bahsedeceğiz anlaşılan. “İkbal’de Benliğin Sırları” alt başlığıyla Aydın Hız, Muhammed İkbal’e eğiliyor yazısında. Sıkı bir metin. Selçuk Küpçük müzik yazılarına bu sayıda da devam ediyor. “İslamcı Camianın Geç Kalan Açılımı: Kürtçe Müzik” adlı yazısı son derece önemli tespitler içeriyor. Temennimiz şu veçhede: Selçuk Küpçük’ün Türkiye tarihini müzik üzerinden okuma çabalarının sonucu olan bu yazılarının kitaplaşmasını umuyoruz. İshak Koç kısa tadımlık denemesiyle okurla buluşurken, Muhammed Hüküm, Ece Ayhan’ın Bakışsız Bir Kedi Kara’ adlı şiirinin ölüme bakışına bakıyor. Melike Yurt, Nuri Pakdil’in “Okuma Notları” adlı kitabı üzerine kısa bir denemeyle yer almış. Arzu Ayan’ın sinema yazıları kaldığı yerden devam ediyor. Ayan yazısında bu kez Macid Macidi’ye eğilmiş. Derginin dikkat çeken sinema yazılarından. Ayan bir diğer yazısında Exupery’nin Küçük Prens’i üzerine okuma notu düşmüş. Mustafa Özdemir’ın ‘Dini Litaratürde Zaman’ adlı uzun yazısı dipnot zenginliğiyle öne çıkıyor. İslam’ın zaman kavramına bakışının ağırlıklı olarak ele alındığı bu yazı önemli yaklaşımlar getiriyor. Derginin en sıkı metinlerinden biri de bu olsa gerek.
Kertenkele dergisinin en dikkat çeken bölümlerinden biri de poetik yazılardır. Bu satırların yazarı günümüz Türk şiirinin hali pür melaline yönelik tespitler içeren eleştirel yazılarımı ‘Eleştiri Yordamı’ başlığı altında bu sayıda da devam ettiriyorum. Dergilerde çıkan şiirler üzerine kısa fakat ufuk açıcı değerlendirmeler yaptığımı düşünüyorum, takdir okurun elbette. Bendeniz bu tarz yazıların günümüz şiir ortamına hareketlilik getireceğini umuyorum.
Dergi Ali Celep’in Bugünün Şiiri Üzerine Konuşmalar ve Şiir İşleri bölümünü içeren yazıları ile içeriğini tamamlıyor. Sözün özü Kertenkele dergisi dolgun içeriğiyle okurlarını bekliyor. (Not: Kertenkele’nin kapak tasarımı bir harika olmuş vesselam)
Mustafa Celep
Kertenkele edebiyat ve düşünce dergisinin 22.sayısı (Ekim Kasım-Aralık, 2011) Eşref Şeker’in, Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresinin 91. ayet-i kerimesinde Allah’ın Yahudilere yönelik hatırlatma ve uyarısını içeren hattıyla okurun ilgisine sunuluyor. Hattat Eşref Şeker’in eseriyle ilk kez bundan önceki sayıda tanışmıştık. Güzel olan şu ki Kertenkele dergisi ülkemizin bir köşesinde bir şekilde klasik sanatımıza emek veren ve fakat henüz yeterince kadr-u kıymetinin farkına varılmamış isimleri eserleriyle gündeme getirerek fevkalade hayırlı bir hizmet vermiştir. Diyeceğim Hattat Eşref Şeker gibi daha nice güzel insan var bu ülkede. Şunu söylemekte beis yok: Bu insanlara bir şekilde ulaşmalı ve onları daha yakından tanımamızı sağlayacak vesilelere tutunmalıyız.
Bu sayının içsöz’ünde Muammer Yavaş, Ortadoğu’nun ve insanlığın kanayan yarası Filistin sorununu tekrar gündemimize taşıyor. Nuri Pakdil ve Sezai Karakoç’un bu soruna yönelik tespitlerinden yola çıkan Muammer Yavaş, kuşatıcı bir tarihsel arka plan çizerek, bu sorunun kökenlerine ve nasıl anlaşılması gerektiğine yönelik önemli tespitlerde bulunuyor: ‘Yahudiler için Kur’an’ın bilgisine başvurulmadığı sürece meselenin nihai anlamda anlaşılamayacağı’ vurgusunu yapan Muammer Yavaş’ın bu uzun yazısı gerçekten meseleyi farklı yönlerden görmemizi sağlayacak düşünme imkanları sunuyor. Bu mesele etrafında Türkiye’nin kemikleşmiş sorunlarına da eğilerek iliklerimize işlemiş suskunluğun maliyetini bizlere hatırlatıyor.
Özellikle Dergah ve Yedi İklim’deki şiirleriyle dikkat çeken sevdiğim-önemsediğim Mustafa Burak Sezer, bu sayıya Mahmut Derviş’ten iki enfes şiir çevirerek katkıda bulunmuş. Sezer’in Arapça, İngilizce ve Urduca bilen bir genç olduğunu hatırlatalım. Şu halde sorumluluğu da o derece büyük. Demek bundan sonra Arap Müslüman dünyanın edebi verimlerine onun dilinden daha güvenilir yaklaşacağız. Daha önce de bu sitede değindiğim üzere, kuşkusuz Arapça öğrenmek bugün Türkiye’de ve dünyada yaşayan genç Müslümanların en asli vazifelerinden biridir artık. Sezer bu noktada örnek arkadaşlardan biridir. Üstelik iyi bir şair olması da aliyül aladır.
Derginin diğer şairleri Murat Şahin (Bu genç adam 16 yaşında Hakan Arslanbenzer’in hazırladığı sıkı şiir yıllığına girebilen belki tek şairdir) İrfan Yıldız (90’ların önemli dergilerinden bildiğimiz Göçebe şiirin Osman Çakmakçı ile beraber önemli temsilcilerinden biridir) Tanışmaktan mutluluk duyduğum Sinan Karadeniz (Kertenkele’nin yeni isimlerinden genç bir şairdir) Muammer Yavaş ( Şiirleri Kertenkele ile özdeşleşmiş has şair) Bu satırların yazarı Mustafa Celep (İkinci şiir kitabı ‘İnsanı Aşan Kan’ geçtiğimiz günlerde Okur Kitaplığı’ndan çıktı) bu sayıya şiirleriyle emek verdiler.
Rahmetli babamın deyişiyle, ‘Kur’an’ın hadimi’ olarak gördüğüm Adnan Duran ‘bir ayete bir adım’ yürüyüşüne bu sayıda da devam ediyor. Derginin en dikkat çekici yazılarını yazanlardan birisi Adnan Duran olsa gerek. Şermin Hüküm uzun bir aradan sonra Sezai Karakoç okumalarıyla dirilip yeniden dergiye geldi. Bu sayıda Karakoç’un “İnsanlığın Dirilişi” adlı eserini yoğun bir yeniden okumaya tabi tutuyor. Aydın Hız’dan bundan sonra çok bahsedeceğiz anlaşılan. “İkbal’de Benliğin Sırları” alt başlığıyla Aydın Hız, Muhammed İkbal’e eğiliyor yazısında. Sıkı bir metin. Selçuk Küpçük müzik yazılarına bu sayıda da devam ediyor. “İslamcı Camianın Geç Kalan Açılımı: Kürtçe Müzik” adlı yazısı son derece önemli tespitler içeriyor. Temennimiz şu veçhede: Selçuk Küpçük’ün Türkiye tarihini müzik üzerinden okuma çabalarının sonucu olan bu yazılarının kitaplaşmasını umuyoruz. İshak Koç kısa tadımlık denemesiyle okurla buluşurken, Muhammed Hüküm, Ece Ayhan’ın Bakışsız Bir Kedi Kara’ adlı şiirinin ölüme bakışına bakıyor. Melike Yurt, Nuri Pakdil’in “Okuma Notları” adlı kitabı üzerine kısa bir denemeyle yer almış. Arzu Ayan’ın sinema yazıları kaldığı yerden devam ediyor. Ayan yazısında bu kez Macid Macidi’ye eğilmiş. Derginin dikkat çeken sinema yazılarından. Ayan bir diğer yazısında Exupery’nin Küçük Prens’i üzerine okuma notu düşmüş. Mustafa Özdemir’ın ‘Dini Litaratürde Zaman’ adlı uzun yazısı dipnot zenginliğiyle öne çıkıyor. İslam’ın zaman kavramına bakışının ağırlıklı olarak ele alındığı bu yazı önemli yaklaşımlar getiriyor. Derginin en sıkı metinlerinden biri de bu olsa gerek.
Kertenkele dergisinin en dikkat çeken bölümlerinden biri de poetik yazılardır. Bu satırların yazarı günümüz Türk şiirinin hali pür melaline yönelik tespitler içeren eleştirel yazılarımı ‘Eleştiri Yordamı’ başlığı altında bu sayıda da devam ettiriyorum. Dergilerde çıkan şiirler üzerine kısa fakat ufuk açıcı değerlendirmeler yaptığımı düşünüyorum, takdir okurun elbette. Bendeniz bu tarz yazıların günümüz şiir ortamına hareketlilik getireceğini umuyorum.
Dergi Ali Celep’in Bugünün Şiiri Üzerine Konuşmalar ve Şiir İşleri bölümünü içeren yazıları ile içeriğini tamamlıyor. Sözün özü Kertenkele dergisi dolgun içeriğiyle okurlarını bekliyor. (Not: Kertenkele’nin kapak tasarımı bir harika olmuş vesselam)
Mustafa Celep
2011-11-03
Yerel Dergilerin Sorunları ve Öneriler
Yerel dergiler, çok uluslu ve çok kollu kültür emperyalizmine ya da farklı bir söylemle emperyalist kültüre karşı ulusal basından daha dirençlidirler. Bu bakımdan ulusal çıkarların gözetilmesinde, ulusal kültürün korunmasında, geliştirilmesinde yerel dergilere duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır.
Yerel dergiler, sanatkârlarımıza, aydınlarımıza, kendi ülkesini, tarih ve geleneğini, özellik ve ihtiyaçlarını araştırma, inceleme belki hatırlatma başarısını gösterecek, onlarla yurdumuzun dağı, taşı, ırmağı yeniden gündeme gelip güzelleşecek, ülkeye ve insanına olan bağlılık artacaktır.
Yerel dergilerimiz, Türkçenin uç beyleridir.
Onlar dili, mahallî olandan ulusal standarda taşıyanlardır. Çünkü bir yerel dergide yazmaya talip olan bölge insanı kalemini, ulusal dilin ölçeklerine uygun kullanmak zorunda kalacak ve kendiliğinden bir dil terbiyesi içine girecektir. Hâliyle yerel dergiler, ortak bir dil bilinci uyandırdığı gibi, eli kalem tutabilecek yeteneklerin ortaya çıkmasına ve yüreklendirilmesine de vesile olacaklardır.
Fikir ve sanat hayatına tanıdık simalarla başlayan yerel dergicilik zamanla kültürel çevresini ilkeli yayın politikasıyla genişletmek ve yönlendirmek durumundadır. Bu bakımdan okutmayı, düşündürmeyi, yazdırmayı amaç edinen yerel dergiler bizim gibi hareketli toplumların vazgeçilmezidir.
Fakat ekonomik güçlük, sorumlu kurumların ilgisizliği yerel dergilerin en büyük sorunudur. Kanaatimizce bu sorunlar daha uzun yıllar devam edecektir.
Birinci hamur, birinci sınıf bir mürekkep kullanan, teknolojinin bütün imkânlarını elinin altında bulunduran ve kalifiye elemanlardan oluşan bir ekiple çalışan ulusal dergilerin görüntüsü pek tabiidir ki daha gösterişli olacaktır. Bu durum, derginin biçimini etkilediği kadar okuru da etkiler. Sözgelişi, orta ölçekte bir okuyucu, derginin içeriğinden çok albenisine itibar etmektedir.
Yine, yerel dergilerde “usta kalem” sıkıntısı farklı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yörenin yetiştirmiş olduğu usta kalemin duyarsızlığı, yöre üniversitelerindeki akademisyenlerin puan arayışları, yerel dergileri uzun soluklu mücadelede yalnız bıraktığından tekrara düşme korkusunu da beraberinde getirmektedir.
Hedef kitlesine ulaşmakta sıkıntılı, tanıtılmaktan uzak ve devletin iltifatından mahrum bırakılan yerel dergiler, ulusal dergilerin on katı – otuz katı performans göstermek zorundadır. Bu nedenle farkına varılmadan yerel dergilere biçilen ömür kısalmaktadır.
Muhterem konuklar, yerel dergilerin muhterem mensupları sizleri sıkıntı ve karamsarlığa sevk etmekten korkarız ama örtülü de olsa sıkıntılarımızla birlikte önerilerimizi dile getirmek mecburiyetindeyiz.
Ö n e r i l e r
Her yerel dergi yayın sürecinde ilkelerini açıkça belirlemeli. İlkeyi belirlemek tamamıyla okur ya da yazarın sezgisine bırakılmamalı. Yazar, yazısından emin olduğu kadar onun yayımlanacağı dergi ya da dergilerden de emin olmalıdır.
Bir dergi dil hususundaki hassasiyetini “saplantı” hâline getirmemeli, yaşayan Türkçeye saygı duymalıdır.
Dergilerin ciddiyeti imlaya gereken önemi vermeleriyle de kendini gösterir. Alfabe sistemimizin sık sık değişmiş olması, imlamızı sıkıntıya sokmuştur. Bu meseleye, daha doğrusu keşmekeşe, bir son verilmeli, Türk Dil Kurumunun ‘Sunuş’ yazısındaki “uzlaşmacı bir yol tutulmalıdır” teklif ve davetine uyularak İmla Kılavuzunun son baskısı esas alınmalıdır.
Türk Dil Kurumu yerel dergilerin “imla” uygulamalarını titizlikle takip etmeli, onlarla bağlantıyı “Türk Dili” dergisini ve son baskılı imla kılavuzunu, sözlüğünü ve Türkçemize hizmeti kolaylaştıracak her türden eserleri ücretsiz göndererek kurmalı.
Yerel dergiler, Türk Dil Kurumunun kelime türetme, bildiri ve buna benzer çalışmalarını kendi sayfalarında yayımlayarak halk arasında yaygınlaştırılmasına, duyulmasına katkıda bulunabilmeli.
Türk Dil Kurumu kuruluş amacına uygunluk gösteren ve birliktelik sağladığı yerel dergilere katkılarından dolayı telif ücreti ödeyebilmelidir.
Dergiler, her görüş ve düşünceden sanatçı ve aydının fikir platformudur. Ancak Atatürk’ün dediği gibi “Aydın sınıfın halka aşılayacağı ülküler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalı.” Bu ülke insanını bölmek, onu fikren ve zihnen bir boşluğa sürüklemek, kimliksiz, kişiliksiz ve hedefsiz kılmak için verilen bir mücadelenin adı “fikir üretimi” olamaz; bunun adı olsa olsa “anarşi ve yıkım mücadelesi” olur.
“Ülkenin millî birlik ve beraberliğinin korunması” sıradan ve lüzumsuz bir tekrar değil, bir ikaz, bir ihtar, yeri geldiğinde bir direktiftir. Bir dergi, kendi varlık sebebini inkâr ederek bir yere varmayı düşünmemeli.
Bundan dolayıdır ki; tez elden Kültür Bakanlığı bünyesinde bir “Yerel Dergiler Bürosu” açılmalı. Bu büro, yerel dergilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümünde aktif bir rol oynamalı.
Yerel dergilerde seviyenin düşmesinden yana değiliz. Belli bir sayıya ulaşabilmiş, yayıncılığını seviyeli bir çizgiye oturtabilmiş, Türk diline ve kültür hayatına hizmet eden, istismara kapalı yerel dergilere, Kültür Bakanlığı tarafından teşvik mahiyetinde ödüller verilmelidir.
Teşvik ödülü alan derginin yönetiminde bulunan kamu çalışanları, kendi Bakanlığınca derece veya kademeyle taltif edilmeli, eser sahibi muamelesi görmelidir.
Dergileri destekleyen Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü, dergi aboneliğinde yukarda sözünü ettiğimiz nitelikleri taşıyan yerel dergilerle ulusal dergiler arasında eşit mesafede durmalıdır.
Ayrıca Kültür Bakanlığı Ulaştırma Bakanlığıyla irtibatı bizzat üstlenmeli ve yerel dergilerimizin okuyucuya ulaşmasında destek sağlanmalı, kütüphanelere, resmî kurum ve kuruluşlara ücretsiz; yurt içi ve yurt dışındaki okurlara ise mektup ücreti mukabilinde postalanması yoluna gidilmelidir.
Bakanlığın takdir ve teşvikini kazanmış yerel dergilerin bayilere ulaşabilmesi için tedbirler alınmalı, sayı ve yüzde konusunda kolaylaştırıcı anlaşmalara varılmalıdır.
Yerel dergilere, yayımlandıkları illerin okullarına, kütüphane ve kitaplığı bulunan kurum ve kuruluşların abone edilmelerinde kolaylık sağlanmalıdır.
Dergilerin kalıcılığına, canlılığına ve tanıtımına katkıda bulunmak için Türk Dil Kurumu “Yerel Dergiler Sitesi” hazırlamalı, devlet televizyonları “Yerel Dergi Saatleri” düzenlemelidir.
Nazım Payam
'Berceste' kültür-sanat ve edebiyat dergisi
Kasım 2011
Yerel dergiler, sanatkârlarımıza, aydınlarımıza, kendi ülkesini, tarih ve geleneğini, özellik ve ihtiyaçlarını araştırma, inceleme belki hatırlatma başarısını gösterecek, onlarla yurdumuzun dağı, taşı, ırmağı yeniden gündeme gelip güzelleşecek, ülkeye ve insanına olan bağlılık artacaktır.
Yerel dergilerimiz, Türkçenin uç beyleridir.
Onlar dili, mahallî olandan ulusal standarda taşıyanlardır. Çünkü bir yerel dergide yazmaya talip olan bölge insanı kalemini, ulusal dilin ölçeklerine uygun kullanmak zorunda kalacak ve kendiliğinden bir dil terbiyesi içine girecektir. Hâliyle yerel dergiler, ortak bir dil bilinci uyandırdığı gibi, eli kalem tutabilecek yeteneklerin ortaya çıkmasına ve yüreklendirilmesine de vesile olacaklardır.
Fikir ve sanat hayatına tanıdık simalarla başlayan yerel dergicilik zamanla kültürel çevresini ilkeli yayın politikasıyla genişletmek ve yönlendirmek durumundadır. Bu bakımdan okutmayı, düşündürmeyi, yazdırmayı amaç edinen yerel dergiler bizim gibi hareketli toplumların vazgeçilmezidir.
Fakat ekonomik güçlük, sorumlu kurumların ilgisizliği yerel dergilerin en büyük sorunudur. Kanaatimizce bu sorunlar daha uzun yıllar devam edecektir.
Birinci hamur, birinci sınıf bir mürekkep kullanan, teknolojinin bütün imkânlarını elinin altında bulunduran ve kalifiye elemanlardan oluşan bir ekiple çalışan ulusal dergilerin görüntüsü pek tabiidir ki daha gösterişli olacaktır. Bu durum, derginin biçimini etkilediği kadar okuru da etkiler. Sözgelişi, orta ölçekte bir okuyucu, derginin içeriğinden çok albenisine itibar etmektedir.
Yine, yerel dergilerde “usta kalem” sıkıntısı farklı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yörenin yetiştirmiş olduğu usta kalemin duyarsızlığı, yöre üniversitelerindeki akademisyenlerin puan arayışları, yerel dergileri uzun soluklu mücadelede yalnız bıraktığından tekrara düşme korkusunu da beraberinde getirmektedir.
Hedef kitlesine ulaşmakta sıkıntılı, tanıtılmaktan uzak ve devletin iltifatından mahrum bırakılan yerel dergiler, ulusal dergilerin on katı – otuz katı performans göstermek zorundadır. Bu nedenle farkına varılmadan yerel dergilere biçilen ömür kısalmaktadır.
Muhterem konuklar, yerel dergilerin muhterem mensupları sizleri sıkıntı ve karamsarlığa sevk etmekten korkarız ama örtülü de olsa sıkıntılarımızla birlikte önerilerimizi dile getirmek mecburiyetindeyiz.
Ö n e r i l e r
Her yerel dergi yayın sürecinde ilkelerini açıkça belirlemeli. İlkeyi belirlemek tamamıyla okur ya da yazarın sezgisine bırakılmamalı. Yazar, yazısından emin olduğu kadar onun yayımlanacağı dergi ya da dergilerden de emin olmalıdır.
Bir dergi dil hususundaki hassasiyetini “saplantı” hâline getirmemeli, yaşayan Türkçeye saygı duymalıdır.
Dergilerin ciddiyeti imlaya gereken önemi vermeleriyle de kendini gösterir. Alfabe sistemimizin sık sık değişmiş olması, imlamızı sıkıntıya sokmuştur. Bu meseleye, daha doğrusu keşmekeşe, bir son verilmeli, Türk Dil Kurumunun ‘Sunuş’ yazısındaki “uzlaşmacı bir yol tutulmalıdır” teklif ve davetine uyularak İmla Kılavuzunun son baskısı esas alınmalıdır.
Türk Dil Kurumu yerel dergilerin “imla” uygulamalarını titizlikle takip etmeli, onlarla bağlantıyı “Türk Dili” dergisini ve son baskılı imla kılavuzunu, sözlüğünü ve Türkçemize hizmeti kolaylaştıracak her türden eserleri ücretsiz göndererek kurmalı.
Yerel dergiler, Türk Dil Kurumunun kelime türetme, bildiri ve buna benzer çalışmalarını kendi sayfalarında yayımlayarak halk arasında yaygınlaştırılmasına, duyulmasına katkıda bulunabilmeli.
Türk Dil Kurumu kuruluş amacına uygunluk gösteren ve birliktelik sağladığı yerel dergilere katkılarından dolayı telif ücreti ödeyebilmelidir.
Dergiler, her görüş ve düşünceden sanatçı ve aydının fikir platformudur. Ancak Atatürk’ün dediği gibi “Aydın sınıfın halka aşılayacağı ülküler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalı.” Bu ülke insanını bölmek, onu fikren ve zihnen bir boşluğa sürüklemek, kimliksiz, kişiliksiz ve hedefsiz kılmak için verilen bir mücadelenin adı “fikir üretimi” olamaz; bunun adı olsa olsa “anarşi ve yıkım mücadelesi” olur.
“Ülkenin millî birlik ve beraberliğinin korunması” sıradan ve lüzumsuz bir tekrar değil, bir ikaz, bir ihtar, yeri geldiğinde bir direktiftir. Bir dergi, kendi varlık sebebini inkâr ederek bir yere varmayı düşünmemeli.
Bundan dolayıdır ki; tez elden Kültür Bakanlığı bünyesinde bir “Yerel Dergiler Bürosu” açılmalı. Bu büro, yerel dergilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümünde aktif bir rol oynamalı.
Yerel dergilerde seviyenin düşmesinden yana değiliz. Belli bir sayıya ulaşabilmiş, yayıncılığını seviyeli bir çizgiye oturtabilmiş, Türk diline ve kültür hayatına hizmet eden, istismara kapalı yerel dergilere, Kültür Bakanlığı tarafından teşvik mahiyetinde ödüller verilmelidir.
Teşvik ödülü alan derginin yönetiminde bulunan kamu çalışanları, kendi Bakanlığınca derece veya kademeyle taltif edilmeli, eser sahibi muamelesi görmelidir.
Dergileri destekleyen Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü, dergi aboneliğinde yukarda sözünü ettiğimiz nitelikleri taşıyan yerel dergilerle ulusal dergiler arasında eşit mesafede durmalıdır.
Ayrıca Kültür Bakanlığı Ulaştırma Bakanlığıyla irtibatı bizzat üstlenmeli ve yerel dergilerimizin okuyucuya ulaşmasında destek sağlanmalı, kütüphanelere, resmî kurum ve kuruluşlara ücretsiz; yurt içi ve yurt dışındaki okurlara ise mektup ücreti mukabilinde postalanması yoluna gidilmelidir.
Bakanlığın takdir ve teşvikini kazanmış yerel dergilerin bayilere ulaşabilmesi için tedbirler alınmalı, sayı ve yüzde konusunda kolaylaştırıcı anlaşmalara varılmalıdır.
Yerel dergilere, yayımlandıkları illerin okullarına, kütüphane ve kitaplığı bulunan kurum ve kuruluşların abone edilmelerinde kolaylık sağlanmalıdır.
Dergilerin kalıcılığına, canlılığına ve tanıtımına katkıda bulunmak için Türk Dil Kurumu “Yerel Dergiler Sitesi” hazırlamalı, devlet televizyonları “Yerel Dergi Saatleri” düzenlemelidir.
Nazım Payam
'Berceste' kültür-sanat ve edebiyat dergisi
Kasım 2011
'Haksöz' dergisinin 248.sayısı çıktı
Kasım 2011
1991’den bu yana “Kur’an’ın aydınlığına doğru” şiarıyla aylık yayınını sürdüren Haksöz Dergisi, Kasım 2011 tarihli 248. sayısında PKK şiddetini Van-Erciş’teki deprem acısını kapağa taşıdı.
“PKK Şiddeti Çözümsüzlüğü Büyütüyor!” başlıklı Gündem yazısında Kürt sorununda sorunun kaynağının Türk milliyetçiliği olduğu belirtilirken, gelinen noktada çözümsüzlüğün adresinin ise Kürt milliyetçiliği olduğu vurgulanıyor.
Van-Erciş depreminde yaşanan acıya kısaca yer verilen dergide Haşim Ay’ın “Enkaz Altında Kalan Ne?” başlıklı yazısı dikkat çekiyor.
“Kapitalizmin Krizi ve Muhalefetin Açmazı” başlıklı yazısında Hamza Türkmen, ABD’de başlayıp Avrupa’ya sıçrayan küresel krizi analiz ediyor. Bu bağlamda Wall Street eylemlerini yorumlayan Türkmen, eylemlerin arka planı, örgütlenme biçimi, hedeflerini ortaya koyuyor, ancak kapitalist sistem içinde çözüm arayan muhaliflerin açmazlarının da altını çiziyor.
Hamas’ın İsrail ile esir takası zaferini Rıdvan Kaya yorumluyor. İslami direniş farkını ortaya koyan Kaya, konuyla ilgili soru ve iddialara da tek tek cevap veriyor. Salih en-Naami de bizzat Gazze’deki gözlemlerine dayanarak esir takasının arka planına ışık tutuyor. Naami, ayrıca İsrail zindanlarındaki açlık grevine de dikkat çekiyor.
Kaddafi’nin devrilmesini ve Kaddafi sonrası Libya’nın muhtemel geleceğini Lokman Doğmuş analiz ediyor. Doğmuş, Kaddafi sonrası Libya’daki iç tartışmalar, kabilecilik ve çatışma riski, laik-İslamcı çekişmesi gibi konulara dikkat çekerek her şeye rağmen umutlu bir başlangıç yaşandığını ifade ediyor.
Murat Özer, “Kafkasya’da İslam’ın Baharı Yakın” başlıklı yazısında Kafkas ülkelerindeki Müslümanların mücadelelerine dikkat çekiyor. Bir diğer yazısında Hamza Türkmen, Suriye İntifadasına Müslümanların yaklaşımlarını irdeleyen uzunca bir analizde bulunuyor.
Ersoy Göveç, Bakan Ömer Dinçer’in Milli Eğitim’deki yeni icraatlarını değerlendiriyor. “Devlet Halkın Mürebbisidir Anlayışı Eğitim Mevzuatından Çıkarılmalıdır!” başlıklı yazısında Göveç, eğitimle ilgili neler yapılması gerektiğini tartışıyor.
Emin Ahsen Islahi, hadis ve sünnet arasındaki farkı konu ediniyor. Islahi, sünnete duyulan ihtiyaca işaret etmekle beraber, hadisin sünnetten farklılık içerdiğini temellendirmeye çalışıyor.
Fevzi Zülaloğlu Kur’an çalışmalarına “Bir Şükretme Yöntemi: İNFAK” adlı makalesiyle devam ederken; Cengiz Duman Kur’an kıssalarını doğru anlamaya dönük çalışmasını “Davud ve Davacılar Kıssası”yla sürdürüyor.
Derginin kültür-sanat ve edebiyat sayfalarında Ali Değirmenci, Murat Belge’nin “Genesis: Büyük Ulusal Anlatı ve Türklerin Kökeni” adlı kitabını, Asım Öz ise İrvin Cemil Shick’in “Bedeni, Toplumu, Kâinatı Yazmak” adlı kitabını kritik ediyor. Bünyamin Doğruer’in şiirine ve Gülşen Demirkol Özer’in deneme türündeki yazılarına bu sayıda da yer veriliyor.
Derginin arka kapağı esir takası ile ilgili bir çalışmaya ayrılmış: Direniş özgürleştirir!
İrtibat:
0212 524 10 28 / 534 58 08
1991’den bu yana “Kur’an’ın aydınlığına doğru” şiarıyla aylık yayınını sürdüren Haksöz Dergisi, Kasım 2011 tarihli 248. sayısında PKK şiddetini Van-Erciş’teki deprem acısını kapağa taşıdı.
“PKK Şiddeti Çözümsüzlüğü Büyütüyor!” başlıklı Gündem yazısında Kürt sorununda sorunun kaynağının Türk milliyetçiliği olduğu belirtilirken, gelinen noktada çözümsüzlüğün adresinin ise Kürt milliyetçiliği olduğu vurgulanıyor.
Van-Erciş depreminde yaşanan acıya kısaca yer verilen dergide Haşim Ay’ın “Enkaz Altında Kalan Ne?” başlıklı yazısı dikkat çekiyor.
“Kapitalizmin Krizi ve Muhalefetin Açmazı” başlıklı yazısında Hamza Türkmen, ABD’de başlayıp Avrupa’ya sıçrayan küresel krizi analiz ediyor. Bu bağlamda Wall Street eylemlerini yorumlayan Türkmen, eylemlerin arka planı, örgütlenme biçimi, hedeflerini ortaya koyuyor, ancak kapitalist sistem içinde çözüm arayan muhaliflerin açmazlarının da altını çiziyor.
Hamas’ın İsrail ile esir takası zaferini Rıdvan Kaya yorumluyor. İslami direniş farkını ortaya koyan Kaya, konuyla ilgili soru ve iddialara da tek tek cevap veriyor. Salih en-Naami de bizzat Gazze’deki gözlemlerine dayanarak esir takasının arka planına ışık tutuyor. Naami, ayrıca İsrail zindanlarındaki açlık grevine de dikkat çekiyor.
Kaddafi’nin devrilmesini ve Kaddafi sonrası Libya’nın muhtemel geleceğini Lokman Doğmuş analiz ediyor. Doğmuş, Kaddafi sonrası Libya’daki iç tartışmalar, kabilecilik ve çatışma riski, laik-İslamcı çekişmesi gibi konulara dikkat çekerek her şeye rağmen umutlu bir başlangıç yaşandığını ifade ediyor.
Murat Özer, “Kafkasya’da İslam’ın Baharı Yakın” başlıklı yazısında Kafkas ülkelerindeki Müslümanların mücadelelerine dikkat çekiyor. Bir diğer yazısında Hamza Türkmen, Suriye İntifadasına Müslümanların yaklaşımlarını irdeleyen uzunca bir analizde bulunuyor.
Ersoy Göveç, Bakan Ömer Dinçer’in Milli Eğitim’deki yeni icraatlarını değerlendiriyor. “Devlet Halkın Mürebbisidir Anlayışı Eğitim Mevzuatından Çıkarılmalıdır!” başlıklı yazısında Göveç, eğitimle ilgili neler yapılması gerektiğini tartışıyor.
Emin Ahsen Islahi, hadis ve sünnet arasındaki farkı konu ediniyor. Islahi, sünnete duyulan ihtiyaca işaret etmekle beraber, hadisin sünnetten farklılık içerdiğini temellendirmeye çalışıyor.
Fevzi Zülaloğlu Kur’an çalışmalarına “Bir Şükretme Yöntemi: İNFAK” adlı makalesiyle devam ederken; Cengiz Duman Kur’an kıssalarını doğru anlamaya dönük çalışmasını “Davud ve Davacılar Kıssası”yla sürdürüyor.
Derginin kültür-sanat ve edebiyat sayfalarında Ali Değirmenci, Murat Belge’nin “Genesis: Büyük Ulusal Anlatı ve Türklerin Kökeni” adlı kitabını, Asım Öz ise İrvin Cemil Shick’in “Bedeni, Toplumu, Kâinatı Yazmak” adlı kitabını kritik ediyor. Bünyamin Doğruer’in şiirine ve Gülşen Demirkol Özer’in deneme türündeki yazılarına bu sayıda da yer veriliyor.
Derginin arka kapağı esir takası ile ilgili bir çalışmaya ayrılmış: Direniş özgürleştirir!
İrtibat:
0212 524 10 28 / 534 58 08
Kısa Notlar Dergilerden
"Kapitalislam" ve "Ruhu"
Tütün dergisinin 73. sayısında Bayram Kılıç'ın yazı başlığı böyle. Bunu bir terim olarak kullanan yazar tanımını da yapmış: "Dünyanın mümin için de bir cennet olabileceğini, olması gerektiğini iddia eden Müslümanların ideolojisidir." Müslümanların (her halde Türkiyeli Müslümanların) içinde bulunduğu durumdan hareket ettiği görülen Kılıç, onların, kapitalizmin eksiklerini tamir etmekte pek mahir olduklarını belirtiyor. Çarpıcı yazının ana fikri: Kapitalislam, İslâm'ı boğazlıyor!
Konuyu ele alan bir başka yazar Ahmet Şimşek. "Kapilalislamın Ruhu". Ana fikrini ve yargısını çarpıcı bir spotla şöyle yansıtmış: "Emek üzerinden hudutsuz bir şekilde kâr edebilme imkânlarıdır kapitalizm. Kim bu imkânları hudutsuzca kullanıyorsa Müslüman'ım dese de bizden değildir." Bayram Kılıç'ın ikinci bir yazısıyla Ebubekir Abid'in Önce Geri Çekilelim başlıklı metni de Tütün'ün bu sayıda ele aldığı "özel" konuyla ilgili.
Konu ciddi. Bununla birlikte şimdiye kadar Tütün'deki bu yazılar konuşulmadı, tartışılmadı. Neden acaba?
Afganistan'ın Orada Ne İşi Var?
Kertenkele dergisinde Mustafa Celep'in Babasız Kederli Çocukları Halkımın başlıklı manzum bir metni var. Bir kavga havası hâkim metne. Özellikle yakın çevreden başlayarak uzak Asya'ya, bir ara memleket sathına ve oradan da Avrupa içlerine kadar gidip geliyor Celep. Şairin seyahatinde gözümüz yok, fakat şiirin sağlamlığına halel getirmemeli. Özellikle doldurma dizeler metni aksatıyor. Tabii bir de şunun gibi ifadeler: "Afganistan'ı al da ...... sok Amerika". Afganistan'ın böyle bir fiilin edilgen nesnesi olarak kullanılması neyle açıklanabilir? Mustafa Celep'in bu yaptığı kendi şairliğine ve şanına halel getirmez mi?
Oysa bakın genç şair Murat Şahin, nasıl inmiş köklere, oradan söylüyor: "parçalanmış bulutlardan akan sağanak / bir vahiy edasıyla aldı seni / diri bir haber gibi indin kalbe"
Edebiyatın Edebi?
Şair ve Kötülük diye bir yazısı var Mustafa Aydoğan'ın İtibar dergisinde. Sohbet havasında, kendisini okutan bir yazı. Fakat, bir yeri var, kendi içinde tutarsız gibi. "Edebiyatın 'edep'le, 'edepli olmakla' doğrusal bir ilişkisinin" olmadığını iddia ediyor Aydoğan. Dahası, yaygın olarak kabul edilen bu ilişkiyi derinliksiz buluyor. Daha net cümlesi ise şöyle: "İzleyebildiğim kadarıyla iyi bir edebiyatçı olmak için iyi ahlâklı olmak zorunluluğu bulunmamaktadır. Sanatsal yetenek kendini açığa vururken, edepli olmakla kendiliğinden bir bağ kurmaz. Edepli oluş sanatsal yeteneğin içinde kendiliğinden mevcut değildir yani." Afakî yargılar bunlar. Bunları tam tersinden örnekler vererek, yani "edepsiz"lerden kimi numuneler aktararak söyleseydi, belki daha inandırıcı olurdu. Saydığı birkaç isim var, ama onların da edepsizliklerinin neler olduğunu söylememiş Mustafa Aydoğan.
Yazının bu bölümüyle sonu arasında da bariz çelişkiler var sanki. Tartışmaya açık materyaller sunan bu yazının kimi nasıl etkileyeceğini merak ediyorum. Şimdiye kadar bir ses duymadık fakat.
Said Halim Paşa'ya Özel Dergi
TYB Akademi dergisi adı üstünde Türkiye Yazarlar Birliği'nin dil edebiyat ve sosyal bilimlere yönelik akademik dergisi... Yılda üç sayı çıkan bu derginin şimdiye kadar çıkan her bir sayısında ayrı bir şahsiyet konu edinildi. Yolculuğa Gazali ile başlayan TYB Akademi, ikinci sayısında Evliya Çelebi'yi, yılın son sayısında ise Said Halim Paşa'yı sayfalarına taşıdı. Elimizdeki son sayıya D. Mehmet Doğan'ın Said Halim Paşa ve Cahilliklerimiz başlıklı sunuş yazısıyla girilmiş. Derginin içeriğinde ise; Sadrazam Said Halim Paşa, İslâmcı Bir Düşünür Olarak Said Halim Paşa'da Milliyetçi Yaklaşımlar, Said Halim Paşa'da Üç Tarz-ı Siyaset: Batılılaşma, İslâmcılık ve Milliyetçilik, Said Halim Paşa'yı Yüzyıl Sonra Yeniden Okumak gibi başlıkları taşıyan makaleler yer almakta...
Umran'da da Said Halim Paşa
Said Halim Paşa'yı Umran dergisinin Ekim sayısından da okuyabilirsiniz. Metin Önal Mengüşoğlu'nun Osmanlı Asabiyetinden İslâmî Şuura Said Halim Paşa başlıklı yazısı, onu takiben Kudret Bülbül'ün Said Halim Paşa'nın Düşüncelerini Eleştirel Değerlendirmeleri Fazlası İle Hak Etmektedir başlığıyla sunulan mülakatı, Güngör Göçer'in Çağını Aşan İslamcı Bir Mütefekkir Said Halim Paşa başlıklı incelemesi bunlar arasındadır.
Cevat Akkanat
Millî Gazete
3 Kasım 2011
2011-11-02
'TYB Akademi' Said Halim Paşa sayısı çıktı
TYB Akademi; yeni sayısıyla, Said Halim Paşa'yı, şehid edilişinin 90. yıldönümünde yâd ediyor
Türkiye fikir adamlarının kıymetleri yaşarken takdir edilmiyor. Bazı düşünce adamları var ki bunlar öldüklerinde bile hatırlanmıyor. Bırakın fikirlerinden istifade etmeyi, eserlerinin tartışılması bile rahatsızlık doğuruyor.
Bir Ermeni komitacı tarafından alnından vurulan Said Halim Paşa’yı Ermeniler tarafından vurulan diğer ittihatçılardan ayıran fark derinliği olan bir düşünce adamlığıdır. İttihatçıların üç yıldan fazla sadrazamlığını yapsa bile imparatorluğun I. Dünya Savaşı’na girişinde rolünün olup olmadığı tartışmalıdır.
Said Halim Paşa zaten Türk kamuoyunda siyasi yönünden çok fikir hayatıyla, “Buhranlarımız”la hatırlanmaktadır.
İslâmcılık hareketinin fikri yönü üzerinde uzun boylu düşünmüş, imparatorluğun geri kalmasının nedenleri üzerinde önemli tespitlerde bulunmuş, buhrandan çıkmanın “İslâmlaşmadan” geçtiğini dile getirmiş dikkate değer bir fikir adamıdır. Yalnızca yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti değil çağdaş İslam düşüncesi de bir süre Paşa’yı ihmal etmiştir.
Yerli kaynaklarımıza yaptığımız fena muameleden nasibini alan Said Halim Paşa, fikir buhranlarımızdan çıkış olarak yerli değerleri işaret etmişti.
Türkiye Yazarlar Birliği ve TYB AKADEMİ, İstiklal Harbi’ne de destek veren önemli değerlerimizden Said Halim Paşa’nın hatırasını yâd etmek, ölümünün 90. yılını hatırlatmak ve fikirlerini diri tutmak amacıyla 3. sayısını Said Halim Paşa’ya ayırdı.
Önemli bir hacme ulaşan TYB AKADEMİ Said Halim Paşa sayısının sunuşunda D. Mehmet Doğan geçmiş ve bugün mukayesesi de yaparak Paşa’nın siyaset ve fikir hayatımıza katkılarını anlattı. Geniş bir Said Halim Paşa biyografisini M. Hanefi Bostan kaleme aldı: Sadrazam Said Halim Paşa.
“İslâmcı Bir Düşünür Olarak Said Halim Paşa’da Milliyetçi Yaklaşımlar” yazısında Ferhat Ağırman Osmanlı’nın kurtuluşu için teklif edilen milliyetçi fikirleri ve burada Said Halim Paşa’nın yerini yazdı.
M. Cengiz Yıldız da “Said Halim Paşa’da Üç Tarz–ı Siyaset: Batılılaşma, İslâmcılık ve Millîyetçilik” başlıklı yazısında imparatorluğun son dönemindeki en aktif fikri cereyanlar çerçevesinde Paşa’yı değerlendirirken, “Said Halim Paşa: Osmanlı Devlet Adamı ve İslâmcı Düşünür” yazısında Ahmet Şeyhun, çok fazla işlenmemiş bir konuyu Paşa’nın devlet adamlığını ele aldı.
M. Hanefi Bostan “Said Halim Paşa’da “İslâmlaşmak” Düşüncesi” üzerine yazarken; Adnan Gül de “Modern Bir Düşünür ve Devlet Adamı Olarak Said Halim Paşa: Hayatı, Eserleri ve Fikirleri”ni karşılaştırmalı olarak işleyen bir yazı yazdı.
Kudret Bülbül “Said Halim Paşa’yı Yüzyıl Sonra Yeniden Okumak”, Mahmut H. Akın “Said Halim Paşa Düşüncesinde Yerlilik Meselesi”, Asım Öz, “Fark Düşünürü ve İslâmcılık Üzerine Dolaylı Açılımlar”; Ömer Faruk Altıparmak - Cüneyd Altıparmak, “Said Halim Paşa Düşüncesi’ Üzerine Bir Derkenar” yazılarıyla Said Halim Paşa sayısına önemli katkılar sağladı.
Said Halim Paşa üzerine yazılmış eserleri Remzi Toprak değerlendirirken, Elif Ergün de Paşa’nın yazdığı kitapları tanıtan bir yazı kaleme aldı.
TYB AKADEMİ’nin son yazısı Ercan Yıldırım’dan: “Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi ve İsmail Kara”.
Türkiye fikir adamlarının kıymetleri yaşarken takdir edilmiyor. Bazı düşünce adamları var ki bunlar öldüklerinde bile hatırlanmıyor. Bırakın fikirlerinden istifade etmeyi, eserlerinin tartışılması bile rahatsızlık doğuruyor.
Bir Ermeni komitacı tarafından alnından vurulan Said Halim Paşa’yı Ermeniler tarafından vurulan diğer ittihatçılardan ayıran fark derinliği olan bir düşünce adamlığıdır. İttihatçıların üç yıldan fazla sadrazamlığını yapsa bile imparatorluğun I. Dünya Savaşı’na girişinde rolünün olup olmadığı tartışmalıdır.
Said Halim Paşa zaten Türk kamuoyunda siyasi yönünden çok fikir hayatıyla, “Buhranlarımız”la hatırlanmaktadır.
İslâmcılık hareketinin fikri yönü üzerinde uzun boylu düşünmüş, imparatorluğun geri kalmasının nedenleri üzerinde önemli tespitlerde bulunmuş, buhrandan çıkmanın “İslâmlaşmadan” geçtiğini dile getirmiş dikkate değer bir fikir adamıdır. Yalnızca yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti değil çağdaş İslam düşüncesi de bir süre Paşa’yı ihmal etmiştir.
Yerli kaynaklarımıza yaptığımız fena muameleden nasibini alan Said Halim Paşa, fikir buhranlarımızdan çıkış olarak yerli değerleri işaret etmişti.
Türkiye Yazarlar Birliği ve TYB AKADEMİ, İstiklal Harbi’ne de destek veren önemli değerlerimizden Said Halim Paşa’nın hatırasını yâd etmek, ölümünün 90. yılını hatırlatmak ve fikirlerini diri tutmak amacıyla 3. sayısını Said Halim Paşa’ya ayırdı.
Önemli bir hacme ulaşan TYB AKADEMİ Said Halim Paşa sayısının sunuşunda D. Mehmet Doğan geçmiş ve bugün mukayesesi de yaparak Paşa’nın siyaset ve fikir hayatımıza katkılarını anlattı. Geniş bir Said Halim Paşa biyografisini M. Hanefi Bostan kaleme aldı: Sadrazam Said Halim Paşa.
“İslâmcı Bir Düşünür Olarak Said Halim Paşa’da Milliyetçi Yaklaşımlar” yazısında Ferhat Ağırman Osmanlı’nın kurtuluşu için teklif edilen milliyetçi fikirleri ve burada Said Halim Paşa’nın yerini yazdı.
M. Cengiz Yıldız da “Said Halim Paşa’da Üç Tarz–ı Siyaset: Batılılaşma, İslâmcılık ve Millîyetçilik” başlıklı yazısında imparatorluğun son dönemindeki en aktif fikri cereyanlar çerçevesinde Paşa’yı değerlendirirken, “Said Halim Paşa: Osmanlı Devlet Adamı ve İslâmcı Düşünür” yazısında Ahmet Şeyhun, çok fazla işlenmemiş bir konuyu Paşa’nın devlet adamlığını ele aldı.
M. Hanefi Bostan “Said Halim Paşa’da “İslâmlaşmak” Düşüncesi” üzerine yazarken; Adnan Gül de “Modern Bir Düşünür ve Devlet Adamı Olarak Said Halim Paşa: Hayatı, Eserleri ve Fikirleri”ni karşılaştırmalı olarak işleyen bir yazı yazdı.
Kudret Bülbül “Said Halim Paşa’yı Yüzyıl Sonra Yeniden Okumak”, Mahmut H. Akın “Said Halim Paşa Düşüncesinde Yerlilik Meselesi”, Asım Öz, “Fark Düşünürü ve İslâmcılık Üzerine Dolaylı Açılımlar”; Ömer Faruk Altıparmak - Cüneyd Altıparmak, “Said Halim Paşa Düşüncesi’ Üzerine Bir Derkenar” yazılarıyla Said Halim Paşa sayısına önemli katkılar sağladı.
Said Halim Paşa üzerine yazılmış eserleri Remzi Toprak değerlendirirken, Elif Ergün de Paşa’nın yazdığı kitapları tanıtan bir yazı kaleme aldı.
TYB AKADEMİ’nin son yazısı Ercan Yıldırım’dan: “Türkiye’de İslâmcılık Düşüncesi ve İsmail Kara”.
179. 'Hece'
EDEBİYAT GÜNDEMİ
Cemal Şakar/Çukurca’dan Sonra Öykü Yazılamaz 3
Necati Mert/Sadece Kendine 4
Hece Gündem 6
TAKİP MESAFESİ
Hayriye Ünal/Kanon Farkındalığına Tepki 13
Edebiyat Hurafeleri-1 Düzyazı Düşmanlığı 15
Mehmet Raşit Küçükkürtül/Nesir şairin Nesi Olur? 19
Düzyazı İçin Bir Bilinmeyen 21
Hasan Aycın/Çizgi 23
Ömer Aksay/Melekle Tutuşmak 24
Ali K. Metin/Taze Kan 28
Mustafa Muharrem/Sığdaşlar Asla 32
Kenan Çağan/Şikayetli Elçiler 34
Yahya Kurtkaya/Senfonik Pastoral 36
Isahag Uygar Eskiciyan/Türkiye’ye Bozuk Ayna 38
İbrahim Eryiğit/Hurufat, Yeniden/2 41
Atilla Mülayim/Şiir Yaz şair Ol Sus Adam Ol! 42
Enis Emre/Mağlubun Çilesi 43
Lütfi Bergen/İzzetbegoviç ve Sanat 44
Akif Emre/Sinema Çağının Ressamı Olarak Picasso 49
Ali Emre/Jules Verne’in Osmanlısı: İnatçı Keraban 52
Merve Koçak Kurt/Sinemasal Bir Oyun 56
Ali K. Metin/Devriye 60
DOSYA
SAHİCİLİK UĞRUNDA ŞİİR VE ŞAİR
Hüseyin Atlansoy’la Yarın Bekleyebilir ve Şiir Üzerine: 74
Hasan Yurtoğlu/Sahicilik Uğrunda şair: Filozof ve Oyuncu! 82
Hayriye Ünal’la Eşikteki Özgürlük Üzerine: 90
Murat Erol/Mutlak Özgürlüğe Bir Adım: Hayriye Ünal’ın Görüşlerine Bir Eleştiri 95
Mustafa Köneçoğlu’yla Söz Hakkı Üzerine: 100
Gökhan Arslan/Mustafa Köneçoğlu ve Şairin Söz Hakkı 105
David Lodge/Mektup Tarzlı Roman 112
Ömer Aksay/Seyhan Erözçelik’in Ardından/şehirde Başka Sansar Kaldı mı? 118
Hatice Bildirici/Saf ve Düşünceli Romancı 125
Mustafa Şerif Onaran/Geceler 130
Margaret Atwood/Tarihten Üç Yaprak 134
KİTAPLIK
Cemal Şakar/Hızır ile Musa - Olmak ve Aramak 139
Ercan Yıldırım/Doğan Büyük Türkçe Sözlük 141
İsmail Kasap/Bir Ömür Boyunca 142
14. Yumuşakge
Yıllar boyunca dergi fikri üzerine konuştuğumuzda, her seferinde o derginin bir okul olması fikrini de zikrettik. Bizim için vazgeçilmez bir husustu bu.
yumuşakge’ye başlarken de aynı misyonu dergiye taşıdık: Dergi vasıtasıyla insanlar yetişecek ve zamanı geldiğinde (ki buna 3 sene diyorduk o zaman) bu dergiyi devredip köşemize çekilecektik. Her şey planladığımız gibi gelişmese de, diyebiliriz ki yine de bir okul olmuştur yumuşakge. Yeni bir nesil, yeni bir ekip devralmadı dergiyi, bunu başaramadık. Tam aksine ne zaman sorumluluğu, yükümlülüğü dağıtmaya, paylaştırmaya uğraştıysak, her defasında hüsranla sonuçlandı bu çaba. Bunun sebeplerini inceleyip, tekrar etmememiz önemli. Lakin yine de başarısız olduk diyemeyiz. Zira burası farklı türden bir okul oldu; insanların mezun olup ayrıldıkları bir okul. Gururla söyleyebiliriz ki, pek çok insan yetişti bu sayfalarda. İlk defa bu derginin sayfalarında görünen, henüz camiada benimsenmemişken yumuşakge’de yer bulabilen arkadaşlarımızın kitapları çıkmaya başladı yavaş yavaş. Burada ürün yayınlayıp; burada cesaret, özgüven kazanıp kendi dergilerini çıkaran arkadaşlarımız oldu. Bütün bunlar geçmişe dönüp baktığımızda yumuşakge’nin misyonunu başarıyla yerine getirdiğinin bir göstergesidir. Evet, belki planladığımız gibi bir okul olmadı
yumuşakge, ama başarısız olduk da diyemeyiz. Zira başarısızlık deneyip deneyip netice alamamak değil, denemekten vazgeçmektir. Bu vesileyle duyurmuş olalım, bir gün bu dergiyi devretmek fikrinden vazgeçmiş değiliz.
Dağıtım sorumlumuz Sena Gönüllü geçtiğimiz Ekim ayı içinde evlendi. Kendisine ve eşine huzur ve mutluluk dolu bir ömür diliyoruz.
Bu sayımızda; edebiyat camiasının tüm ciddiyetine inat, eğlenceli sorular içeren “Popüler Edebiyat” başlıklı bir soruşturma hazırladık.
Bu sayıdaki hikâyesiyle birlikte, E.T.A. Hoffmann tercümelerimizi nihayete erdiriyoruz. Yeni sayımızla birlikte yeni bir seriye başlayacağımızı da duyurmuş olalım böylece.
Ayrıca, Andreas Noga’ya ait “Final” başlıklı görsel şiiri de Bünyamin Kasap tercümesiyle bulabilirsiniz.
Bu sayımızla birlikte 3. Yılımızı tamamlamış bulunduk. Daha nice yıllar karşınızda olmak ümidiyle.
Vesselam,
İçindekiler
Kaçan Kuş Kuru Dallarla Yuva Yapmaz – Abdullah Faruk Gönüllü•5
Bir Baba Katilinin Tuhaf Mı Tuhaf Hikayesi – Selman Bayer•7
SORUŞTURMA
Popüler Edebiyat•12
Neva Fügü – Nergihan Yeşilyurt•22
Bobine Sarılı Hayatlar – Tolga Tup•23
Zor Kuş – Yahya Kurtkaya•26
Peki Dua – Doğukan İşler•27
Üç Renk – Oğuzhan Günsüz•28
Beşinci Mektup – Yahya Kurtkaya•34
Yüzarsif Evlenmesin Züleyhayla – Eray Sarıçam•37
Hepimizden Korkuyorum – Ertuğrul Emin Akgün•38
Cebren Şair Olmak – Abdullah Faruk Gönüllü•40
KİTAP
Modern Türk’ün Acıklı Hikâyesi – Burcu Aker•43
Saf ve Düşünceli Romancı – Doğukan İşler•47
Mustafa Kutlu: Bizim Büyük Ağabeyimiz – Selman Bayer•50
Taxus Baccata’ya Güzelleme – Elif Zehra Kandemir•56
Morgda Telafi Seansları – Ali Taşer•57
Bozuk Para – Görkem Evci•59
TERCÜME
Rum Komutan. Bulmaca – E.T.A. Hoffmann•65
Final – Andreas Noga•73
Varlık – Ralph Waldo Emerson•74
Güzellik – Ralph Waldo Emerson•76
Kabızlığa Ağıt – Enes Malikoğlu•79
Yehuda – Serdar Çakıcıoğlu•80
yumuşakge’ye başlarken de aynı misyonu dergiye taşıdık: Dergi vasıtasıyla insanlar yetişecek ve zamanı geldiğinde (ki buna 3 sene diyorduk o zaman) bu dergiyi devredip köşemize çekilecektik. Her şey planladığımız gibi gelişmese de, diyebiliriz ki yine de bir okul olmuştur yumuşakge. Yeni bir nesil, yeni bir ekip devralmadı dergiyi, bunu başaramadık. Tam aksine ne zaman sorumluluğu, yükümlülüğü dağıtmaya, paylaştırmaya uğraştıysak, her defasında hüsranla sonuçlandı bu çaba. Bunun sebeplerini inceleyip, tekrar etmememiz önemli. Lakin yine de başarısız olduk diyemeyiz. Zira burası farklı türden bir okul oldu; insanların mezun olup ayrıldıkları bir okul. Gururla söyleyebiliriz ki, pek çok insan yetişti bu sayfalarda. İlk defa bu derginin sayfalarında görünen, henüz camiada benimsenmemişken yumuşakge’de yer bulabilen arkadaşlarımızın kitapları çıkmaya başladı yavaş yavaş. Burada ürün yayınlayıp; burada cesaret, özgüven kazanıp kendi dergilerini çıkaran arkadaşlarımız oldu. Bütün bunlar geçmişe dönüp baktığımızda yumuşakge’nin misyonunu başarıyla yerine getirdiğinin bir göstergesidir. Evet, belki planladığımız gibi bir okul olmadı
yumuşakge, ama başarısız olduk da diyemeyiz. Zira başarısızlık deneyip deneyip netice alamamak değil, denemekten vazgeçmektir. Bu vesileyle duyurmuş olalım, bir gün bu dergiyi devretmek fikrinden vazgeçmiş değiliz.
Dağıtım sorumlumuz Sena Gönüllü geçtiğimiz Ekim ayı içinde evlendi. Kendisine ve eşine huzur ve mutluluk dolu bir ömür diliyoruz.
Bu sayımızda; edebiyat camiasının tüm ciddiyetine inat, eğlenceli sorular içeren “Popüler Edebiyat” başlıklı bir soruşturma hazırladık.
Bu sayıdaki hikâyesiyle birlikte, E.T.A. Hoffmann tercümelerimizi nihayete erdiriyoruz. Yeni sayımızla birlikte yeni bir seriye başlayacağımızı da duyurmuş olalım böylece.
Ayrıca, Andreas Noga’ya ait “Final” başlıklı görsel şiiri de Bünyamin Kasap tercümesiyle bulabilirsiniz.
Bu sayımızla birlikte 3. Yılımızı tamamlamış bulunduk. Daha nice yıllar karşınızda olmak ümidiyle.
Vesselam,
İçindekiler
Kaçan Kuş Kuru Dallarla Yuva Yapmaz – Abdullah Faruk Gönüllü•5
Bir Baba Katilinin Tuhaf Mı Tuhaf Hikayesi – Selman Bayer•7
SORUŞTURMA
Popüler Edebiyat•12
Neva Fügü – Nergihan Yeşilyurt•22
Bobine Sarılı Hayatlar – Tolga Tup•23
Zor Kuş – Yahya Kurtkaya•26
Peki Dua – Doğukan İşler•27
Üç Renk – Oğuzhan Günsüz•28
Beşinci Mektup – Yahya Kurtkaya•34
Yüzarsif Evlenmesin Züleyhayla – Eray Sarıçam•37
Hepimizden Korkuyorum – Ertuğrul Emin Akgün•38
Cebren Şair Olmak – Abdullah Faruk Gönüllü•40
KİTAP
Modern Türk’ün Acıklı Hikâyesi – Burcu Aker•43
Saf ve Düşünceli Romancı – Doğukan İşler•47
Mustafa Kutlu: Bizim Büyük Ağabeyimiz – Selman Bayer•50
Taxus Baccata’ya Güzelleme – Elif Zehra Kandemir•56
Morgda Telafi Seansları – Ali Taşer•57
Bozuk Para – Görkem Evci•59
TERCÜME
Rum Komutan. Bulmaca – E.T.A. Hoffmann•65
Final – Andreas Noga•73
Varlık – Ralph Waldo Emerson•74
Güzellik – Ralph Waldo Emerson•76
Kabızlığa Ağıt – Enes Malikoğlu•79
Yehuda – Serdar Çakıcıoğlu•80
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)