2011-12-11
Türk Edebiyatı dergisi Mehmet Âkif özel sayısı
Aralık 2011
Bazı abonelerimizden dergilerinin kendilerine ulaşmadığı veya çok geç ulaştığı yolunda şikâyetler alıyoruz. Altı yılda iki defa bizden kaynaklanmayan problemler yüzünden gecikmemizi saymazsanız, her ayın ilk gününde bayilerde olduk ve abonelerimizin dergilerini de her zaman aybaşından önce postaya verdik. Problem, maalesef PTT’den kaynaklanmaktadır; dergilerimizin adreslere geç ulaştırılması, hatta bazan hiç ulaştırılmaması bir yana, kısa bir süre önce posta ücretlerine yüzde 65 gibi astronomik bir zam yapıldı. Bu yüzden bütün dergilerin çok zor durumda kaldığını, yılbaşında fiyatların bir miktar artırılacağını bilmenizi istiyor, bizi anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz.
Bu sayımızda birbiriyle ilişkili iki farklı dosyamız var. Birinci dosyada “2011 Mehmed Âkif Yılı” vesilesiyle İstiklâl Marşı şairimiz hakkında yazılar bulacaksınız. Âkif’in şiir dilinin analiz edildiği ilk yazı Prof. Dr. İbrahim Şahin imzasını taşıyor. Doç. Dr. Mehmet Narlı ise, Midhat Cemal Kuntay’ın Üç İstanbul adlı romanında Âkif’in nasıl bir roman kahramanına dönüştürüldüğünü anlattı. Bu romanda, karşımıza Şair Mehmed Raif kimliğiyle çıkan Âkif, Tarık Buğra’nın iki romanında gerçek ismi ve kimliğiyle görünür. Küçük Ağa ve Firavun İmanı’nı Tarık Buğra’nın Âkif’e nasıl baktığını tespit etmek için yeniden okuyan Prof. Dr. Mehmet Tekin’in yazısı herhâlde ilginizi çekecektir.
Birinci dosyamız Dr. Sezai Coşkun’un Âkif’in eğitimle ilgili görüşlerini ele aldığı yazısıyla devam ediyor. Selçuk Karakılıç ise, Âkif’in 1936 yılında Türkiye’ye dönüşünün Türk basınında nasıl yansıtıldığını araştırdı. Yusuf Çağlar, bazı fotoğraflardan hareketle Âkif hakkında yıllar yılı tekrarlanan çeşitli yanlışları düzeltti.
Mehmet Sümer, Talip Mert’in Açıklamalı Safahat Sözlüğü’nde gün ışığına çıkardığı, Âkif’in Kur’an mealiyle ilgili bir belgeden söz ediyor. Dr. Ali Kahraman, bugüne kadar gözden kaçmış bir ayrıntıya dikkatimizi çekti. Ali Haydar Başer de Kahire’de, Mehmed Âkif’in yıllarca ikamet ettiği evi nasıl arayıp bulduğunu ve bu evin içler acısı hâlini anlattı. Hülya Atakan ise, Âkif’in ata yurdu olan Kosova’ya yaptığı gezide edindiği izlenimleri bizimle paylaştı. Bu sayıda ayrıca Prof. Dr. Haluk Oral’ın arşivinden iki mektup bulacaksınız. Eşref Edib’e gönderilen bu mektuplarda, mahiyetini öğrenemediğimiz bir alacak meselesinden söz edilmektedir.
Son zamanlarda Mehmed Âkif deyince aklımıza ilk gelen isimlerinden biri olan Mehmet Rüyan Soydan, tecessüsünü büyük şairin dostlarına da yöneltti. Bunlardan biri Said Halim Paşa’dır. Osmanlı tarihinin en zor yıllarında sadrazamlık yapan Said Halim Paşa, aynı zamanda Türk düşünce tarihinin en önemli isimlerinden biridir. Mehmet Rüyan Bey’in arşivinde, bu büyük mütefekkirin henüz yayımlanmamış birçok eseri bulunuyor. Çoğu Fransızca yazılmış bu eserlerden biri de, Rüyan Bey’in “Islahatımızın Esasları” başlığını uygun gördüğü, Mehmed Âkif tarafından tercüme edildiğini tahmin ettiğimiz eski harflerle yazılmış eseridir. Tahminimiz, el yazısının Mehmed Âkif’in kızlarına yazdığı mektuplardaki el yazısına çok benzemesinden kaynaklanıyor. Bu önemli metnin ilk defa Türk Edebiyatı’nda yayımlanmasına izin veren Mehmet Rüyan Bey’e teşekkür borçluyuz.
Tam doksan yıl önce, 6 Aralık’ta, Roma’daki evinin önünde bir Ermeni komitacı tarafından alnından tek kurşunla vurularak şehit edilen Said Halim Paşa’yı bu vesileyle anmış oluyoruz. Ben Âkif’in Said Halim Paşa ve ondan üç yaş küçük olan Abbas Halim Paşa’yla dostluğundan söz ettim. Mehmet Rüyan Bey de söz konusu risalenin macerasını anlattı. Bu bölümde yer verdiğimiz kartvizitin de ilginizi çekeceğini tahmin ediyorum. Talat Paşa’nın “Gayet mahremdir” notuyla Hüseyin Cahid Yalçın’a gönderdiği bu kartvizite yazdıklarından, İttihat ve Terakki içinde, başta Said Halim Paşa olmak üzere savaşa girmeye muhalefet eden ciddi bir grubun olduğu anlaşılıyor. Bu kartvizitin dijital kopyasını gönderen Emekli Albay Ahmet Tetik Bey’e de teşekkür ediyoruz.
Bu sayının hikâyeleri Ayşe Göktürk Tunceroğlu ve Recep Şükrü Güngör’den... Şairlerimiz ise Mehmet Aycı, Yaşar Beçene, İbrahim Tenekeci, Cafer Keklikçi, Kalender Yıldız, Ahmet Mahir Pekşen, Cengizhan Orakçı ve Berat Demirci...
Tabii, Kırkambar’ımız da her zaman olduğu gibi dopdolu.
Daha güzel ve daha zengin sayılarda buluşmak üzere… Muhabbetle efendim.
Beşir Ayvazoğlu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder