2010-08-02

'Altınoluk' dergisi

Ağustos ayına geldik, Ramazan hilali görünmek üzere…

Rabbimiz, bu kutlu ayı, orucuyla, beş vakit namazıyla, teravihleriyle, Kur’an tilavetleriyle, tefekkürleriyle, infakıyla, Kadir gecesi ihyası ile, umreleriyle ve bayramıyla gereği gibi değerlendirebilmeyi ve nihayetinde gönüllerimizde cennet iklimi yaşamayı cümlemize nasib eylesin.

Diyanet İşleri Bakanlığı, bu yılı, nüzulünün 1400’üncü yılı olması sebebiyle “Kur’an Yılı” ilan etti.

Kur’an, bizim hayat pınarımız ve biz, Altınoluk olarak, her sayımızı o pınardan beslenerek hazırlamaktayız. Yani hiçbir ayımız, hiçbir sayımız, hiçbir sayfamız, o pınardan su içmeksizin hazırlanmıyor.

Ama, dedik ki, “Kapağımıza Kur’an-ı Kerim’i taşıyacağımız bir sayımız olsun”, ve dedik ki, “Bu sayı Kur’an ayı olan Ramazan’da çıksın!” İşte elinizdeki sayı böyle doğdu.

Bir dergi Kur’an’dan mesaj alarak kapak dosyası yapmak istediğinde, öylesine zengin bir kaynağa başvurmuş olur ki, tarifi imkânsızdır; çünkü Kur’an’ın her ayetinde insanoğluna bir Rabbani hitap vardır. Bizim de böyle pek çok sayımız oldu.
Bu sayımız, biraz daha farklı.

Bu sayımızda, Müslüman ile Kur’an arasındaki münasebeti daha bütüncül ele alalım istedik. Aslında daha önce bunu da yaptık. Bir sayımızın kapağında “Kur’an’la hukukumuz”u ele aldık ve “Okumak, anlamak, yaşamak”dedik.

Bu sayımızda, bu hukukun bir başka yönünü, “ihmal ve ihlal edilme” durumunu değerlendireceğiz.

Kur’an’la ilişkimiz, Kur’an’ın bizden beklediği kalitede değilse ne olur? Ne olmuş olur? Buna Kur’an ne der, Kur’an’ı bize taşıyan Allah Rasulü ne der ve Kur’an’ın asıl sahibi ne der?

Kapağımıza “Kur’an yakamıza yapışırsa…” gibi bör söz koyduk. Ürkütücü bir şeyden söz ettiğimiz açık.

Ama böyle bir ihtimali, “Sadık Haberci” olarak Rasulullah Efendimiz’in bildirmesi ile öğreniyoruz bizler…

Kim ister böyle bir şeyle karşılaşmayı? Ama Rasulullah Efendimiz’in ikazı bunu ihtar ediyor: Kur’an’la hukuku sağlıklı yürümeyen kişi, Kur’an’ın yakasına yapışmasına hazır olmalı, ya da, Mahşer ortamında Kur’an’ın yakasına yapışmasını istemeyen kişi, bu alemde Kur’an hukukuna riayet etmeli…

Bu sayımızda, bu çerçevede çok güzel yazılar, mülakatlar var. Erzurum’dan iki tefsir hocamız, muhterem Prof.Dr. Sadık Kılıç ve muhterem Prof. Dr. Lütfullah Cebeci, yapılan mülakatlarda, çok güzel değerlendirmeleri ile yer aldılar bu sayımızda. Sadık Kılıç Hoca’nın, daha önce “Vakti gelmedi mi?”kapak sözünün yer aldığı sayımızdaki yazısını unutmamışsınızdır. Onun kadar coşkulu ve yürekten bir mülakat aldık ondan. Benzeri bir mülakatı Lütfullah cebeci Hoca verdi, kısa ama her cümlesi derin tefekkür ürünü bir mülakat oldu onunki de…

Bu sayımızda, aynı eksende daha bir çok yazı var. Dileriz ki Ramazan’a doyun, Kur’an’a doyun, ibadete doyun. Dileriz ki, Ramazan’dan çıkarken, tüm bu güzellikler içinde yoğrulmuş yepyeni bir toplum oluşsun.

Rabbimizden yardım niyaz edelim, gayret edelim, neden olmasın! Sizleri Altınoluk’la, Şebnem’le, Altınçocuk’la başbaşa bırakıyor, şimdiden Ramazanınızı, Kadir gecenizi ve bayramınızı tebrik ediyoruz. Allah’a emanet olunuz…

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com