Sevgili Akpınar Okuyucuları,
Çanakkale Zaferi’nin 95. yıl dönümünde (18 Mart 1915-18 Mart. 2010), bu sefer bir uyanışı görmenin tesellisi ile bu satırları yazmaya başlıyorum. Bütün yurt sathında, herkes kendi malzemeleri nispetinde, ama muhakkak ki samimi ve yürekten bir Çanakkale anması yaptı. Bunu büyük bir uyanış olarak saygıyla selamlıyorum.
Çanakkale sadece dönemin düşman tahayyüllerini felç eden bir zafer değil, aynı zamanda Kurtuluş savaşımızın da bir müjdecisi ve yol göstericisi oldu. Hatta ondan sonraki zamanların da bir moral kaynağı olarak, bir bayram sevincinden öte, bir ibadet heyecan ve huşusuyla andığımız nadir günlerimizden birisi olarak milli hafızadaki yerini aldı.
Her anmada dünyayı şaşırtan büyük hadisenin bir başka yönünü keşfederek, saygımızı ve hayranlığımızı yeniden ifade etmek zaruretini hissediyoruz. Çünkü her söylemi, her anlatımı yetersiz buluyor, bazen Mehmet Akif’in
“Şu boğaz harbi nedir var mı ki dünyada eşi
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya?
Mısralarıyla başlayan şiirine veya edebiyatımızın kahramanlık, vatan sevgisi terennüm eden şiirlerini tekrarlayarak duygularımıza tercüman bulmaya çalışıyoruz.Ben derim ki Çanakkale tarifsiz bir gün doğumudur, bir diriliştir, onun kahramanlarının her birine ayrı ayrı destanlar yazmak, her biri adına abideler dikmek gerekir. Bunun devamı olarak Anadolu’nun her karış toprağına ayrı ayrı rahmet ve şükran abideleri dikmek gereklidir. Çanakkale, vatanı için canını hiçe sayan serdengeçtilerin ölümle alay ettiği bir mahşerdir. Yeni nesillerin hafızalarının en mutena yerine Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşını, yerleştirmek gereklidir. Her sıkıntı ve ümitsizlik döneminde onları hatırlasınlar, her zorluğu yenen bu ruha sarılsınlar, her başarının temelinde böyle serdengeçtilerin kan ve ter izlerinin olduğunu bilsinler, onları tanımaya çalışsınlar ve sonra da onu muhafaza etmeye, yaşatmaya çalışsınlar.
Bu büyük dünya imtihanında, Allah milletimizi bir daha böyle mahşer yaşatacak noktalara getirmesin.
Niğde Üniversitesi çok güzel bir sayfa açtı: 17 Mart 2010 günü “KENT-ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİ ÇALIŞTAYI’na imza attı. Kamu ve Siyaset, Ticaret-Sanayi, Sivil Toplum ve Medya, Kent ve Üniversite, Serbest Oturum, bölümlerinde birçok konu görüşüldü ve faydalı oldu.
Üniversitemizin, Üniversite Sanayi işbirliğinin meseleleri konuşuldu.
Niğde Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Adnan Görür’le başarılı işlere imza atmaya devam ediyor diyebiliriz. Emeği geçenleri kutluyoruz.
Çok kıymetli arkadaşım Erol Bedirhan İzgi’yi kaybettik. Sevenlerine ve yakınlarına başsağlığı, kendisine de Allah’tan rahmet diliyorum. Şen, şakrak, hoş bir insandı.
İLESAM (Türkiye Edebiyat ve İlim eseri Sahipleri Meslek Birliği)’nin genel kurulu 27.03.2010 günü Ankara, Türk Tarih Kurumu Salonunda yapıldı. Yeni Yönetime Mehmet Nuri Parmaksız, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Prof.Dr. Özkul Çobanoğlu ve birçok yazar-şair dost seçildi. Eski yönetime teşekkür ediyor, yeni yönetimi kutluyor, başarılar diliyoruz.
Akpınar güzel yazılar ve şiirlerle huzurunuzda. Yeni sayılarda buluşmak dileği ile sağlıcakla kalın, hoşça kalın.
İsmail ÖZMEL
İletişim:
ismailozmel@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder