2008-11-29
"Yedi İklim" dergisi
Sayı:224, Kasım 2008
Işık Nereden Doğar?
Her şeyin ayan beyan olduğu bir zamanda ışık aramak... Işığın var olduğu bir durumda, bir halde. Hakikat içinde hakikati aramak. Varlık içinde varlık, yokluk içinde yokluk. Bir insan gerçeği.
Her insan bir bendir. Her ben bir insan. Her ben bir dünya, her dünya ise bir ben değil. Benler kendi ruh denizlerinde yüzerler, bir dünya kurarlar, bir dünyanın sahibi olurlar. Her ben bir basma değil, her ben bir basma bir anlam da taşımaz. Ruhlar ve benler birbirini arar bulurlar, çünkü birbirlerine gereksinimleri var. Tek başarma bir anlam da ifade etmezler. Deniz suyunun damlacıkları gibi birbirine ulanırlar, ondan büyük bir insan okyanus oluşur,
İnsan aşkla aşk için yaratılmış. Bunun için büyük aşkın peşinden koşar. Yaratılan her şey sevgi ve aşk ile birbirini bütünler, birbirine ulanır ve bağlanır. İnsanî aşk ilahi aşktır. Büyük okyanusa ermek için küçük aşktan büyük aşka geçilir. İnsan insanın sığınağı, ruh ruhun sığınağı. Bütün sular bir yöne akar, büyük okyanusa, onda yok olmaya, onda erimeye ve onda o olmaya.
Gezegenler birer cansız varlık gibi uzamda dönerler de bir irade onları yönetir. Başladıkları gibi yol alırlar. Görevleri ve varlık nedenleri oldukları sürecedir. Bittikleri an ne alem biter, ne görev. Yaratıcı aşk onun yerine bir yenisini ikame eder. Cansız varlıklar, nesneler nasıl olur da uzamda devinim halindedirler, nasıl olur da bir düzden üzeredirler, nasıl olur da çizgileri hiç saçmaz ve sapmaz. Aşkın aşkı...
Ve insan... Ve ben... Ve ruhlar dünyası... İnsan denizi, ruh denizi...
Benler ruhlar dünyasıdır. Ruhlar kişilerin dünyası. Yeryüzünün tanrısal zenginliği. Bu, küçük bir ayrıntı değil, önemli bir durum. Yücelen benler yeryüzüne birer anıt gibi dikilirler. Onlar her şeyi, durumu ve anı hakkıyla değerlendirirler. Zamanı boşa geçirmezler. Gözlerim, sezgilerim, akıllarım kendilerim besleyecek olana yöneltirler. Akıl, ruh ve kalp gözü bir arayışta olur. Durduk yerde insana hiçbir şey gelmez, ulaşmaz, erişmez. Gözler kendilerini olması gerekene yöneltmedikçe...
Bütün benlerin buluştuğu yeryüzü düzleminde, benler sonsuz bir çeşitlilik. Yerin altı, üstü ve geleceği ben ve ruh çeşitliliğini içeriyor. Tarihin seyrinde şu kadar zamandır su kadar insan yaşamış, şu kadarı yaşıyor, şu kadarı da yaşacak, insan karmaşasından insan zenginliğine dair bir şeylerden söz edilir. Bu ruhlar sonsuzluk içinde eriyip gittiler mi? Onlar... Işıktan beslenip ışıkla gelip ışıkla mı gittiler?
İnsan ayaklarının üzerinde durduğu andan itibaren, farkında ya da değil etrafına hayret gözleriyle bakar. Farkında ya da değil arayış içinde sürer yolculuğu. Her gün bir şeylere bir şeyler ekler. Ruhu sıcak veya ılık veya soğuk bir düzlemin toprağı ona renk verir. Bir toprağın ruhu sıcak ise o ruhtan olma insanları da, eşyası da sıcaktır. Her şey birbirine yansır, birbirini besler, insanın aldığı ışık, beslendiği ruh derin anlamlar içerir.
Toprağın ruhu, sıcaklığı, ışığı insanı çoğaltır, insan topraktan yaratıldığına göre, topraktan tene, tenden cana, candan ruha geçer. Ruh ışığı insanın derinliklerinde kendine yer bulur. Ruh İnsanın kuru cesedini cana, canı ruha dönüştürür. Cana üflenen ruh insana ışık olur. Işık... Görünen, bilinen, ayan olan şey bilenen midir? Yeryüzü ışığı gündüzleri aydınlatır da gizler içinde gizler durur. Hakikat sahibi, seçilmiş ve peygamber olan bir ben bile kimi zaman bu gizlerden mahrumdur. Gizler üstünde gizler, ışıklar içinde ışıklar var. Hızır ile Musa bir ikilem değil. Birbirinin açılımları. Efendimizin gizler dünyasında daha derinlere ermesi bile bir yere kadardır. Onun da üzerinde bir ışık var.
Allah'ım senin sonsuz aşkın ve ışığından biraz daha istiyorum...
Yeryüzü çok aydınlık, ama insanlığın içi karardıkça karardı, körleştikçe körleşti.
Senin ruhundan ışık, ışığından aşk ve edebiyat ve hayat..
Yedi İklim
İçindekiler:
Yedi İklim
-
Işık Nereden Doğar
Osman Serhat
-
Üşüme Fazıl Hüsnü
Yeprem Türk
-
MSTF
Adem Turan
-
Ateş Böcekleri île Kanaviçe -8
Cafer Keklikçi
-
Yakın Muhacir
Mustafa Oğuz
-
Yedi Aynalı Sokak
Mustafa Burak Sezer
-
Hüzün Manifestosu
Ayşe Müşerref Kot
-
Guguk Kuşu
Yunus Emre Özsaray
-
Düş
Eyüp Akyüz
-
Düello - Sessiz iz
Mehmet Raşit Küçükkürtül
-
Araf
Vehbi Başar
-
Berae
Funda Karakoç
-
Asit Yağmurları
Çağatay Telli
-
Misafir
Rasim Özdenören
-
Sonsuz Kahvaltı
Cemal Sakar
-
Hikayat - Habeta/Na'ka/Ra'ina/Hacera
Kamil Yeşil
-
Sonrası
Murad Ertaylan
-
Maskeli Kurtlar
Fatma Rana Çerçi
-
Aşka Döner Dolap
Nuhan Nebi Çam
-
Yokoluş ve Diğerleri
Osman Bayraktar
-
Yaşantılar
Ali Haydar Haksal
-
Dostoyevski'de Osmanlı, İslam ve Türk Kavramları-II-
Günümüz Amerikan Şiirinden Örnekler
Sasha Dugdale
-
On On
Jim Harrison
-
Havlamak
Kay Ryan
-
Timsah Göz Yaşları Türkçesi: Zafer Acar
Nizar Kabbani
-
Belkıs Kasidesi VI Türkçesi; Ali Sözer
Bedir Şakir Seyyah
-
Yağmur Sarkışı Türkçesi: Rümeysa Zeynep Uylaş
Çizgi
- Hasan Aycın
Ali Haydar Haksal
- Ahmed Nedim Çeker
Aykut Nasip Kelebek
- Zafer Acar'ın 'Coğrafi Delilik’inde Bir Gezinti
Yunus Emre Özsaray
- Sabah-Çark-Ricat-Pus Kan Otları
Mehmet Erkam Kıtlıoğlu
- Türkçenin Hind Dillerinin Oluşumu ve Gelişimine Olan Etkisi
Yeni Okumalar:
İsmail Demirel
-
Şarkılar Seni Söyler
İrtibat:
Yedi İklim Yayıncılık ve Ticaret Ltd Şti
Bağdat Cad. No: 424/A Kat 4 Esenyurt Durağı
Maltepe / İSTANBUL
0 216 399 19 14
yediiklim@yahoo.com
yediiklimeditor@yahoo.com
www.yediiklimdergisi.com
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder