2008-08-18

Üç Beş Dergi, Üç Beş Hayat

“Birkaç aydan beri nabız yoklamalarıyla başlayan çabalarımız amacına ulaştı ve karşınıza... adıyla çıkıyoruz.”

“birşeylere başlamak... yakınmasız... ve sürdürebilmek bir şeyleri... ama gevezeliklerden uzak... ama yalın... ama ve ama, yoğun bir dille üretebilmek yaşamı... ve dinamik olmak her harfte, her sayıda, her renkte, her çizgide, her seste, her imde...”

“... Şöyle yapacağız, böyle ses getireceğiz gibi bir iddia ile ortaya çıkmıyoruz. Amacımız Türkiye’nin şiir coğrafyasındaki yerini almaktır.”

........

İşte böyle... Her birinin yayımlanmasına ayrı bir gerekçe biçilir. Kendisine emek verenler mutlaka bir amacın peşine takılmışlardır. Bu, kimileri için yazılan bir şiiri, hikayeyi, denemeyi, makaleyi, vb. matbaa harfleriyle görme iç güdüsü şeklinde belirebilir. Kimi dergi omuzlayıcıları ise topluma faydalı olmayı tercih edip dünyayı değiştirmek kaygısıyla hareket etmektedir. Bunlar ve bunlara eklenebilecek her türlü ‘mazeret’ iç içe geçmiş vaziyette de bulunabilir.

Kim, hangi niyetle yayımlarsa yayımlasın, sonuçta bir yolculuğa çıkmıştır. Hem yolcu, hem bekleyendir o. Eseri yazma, gönderilenleri alma, derleme, toparlama, makineye dizme, düzenleme, tashih, matbaaya verme, matbaadan alma, postaya verme, okuyuculardan gelecek tepkileri bekleme ve tepki aldıkça yeni bir sayı için harekete geçme... Bu sürecin zevkleri, heyecanları, sıkıntıları, sarsıntıları... saymakla bitirilemez. Bitirilemeyecek bir başka şey de, geride kalan izlerdir... Ve, bunların ‘üçüncü şahıslara’ anlatılması, aktarılması oldukça zordur.

Benim ‘mutfağı’nda yer aldığım ilk dergi Bireşim “yazın düşün sanat seçkisi”dir. Kredi Yurtlar Kurumu’nun bir yurdunda pişirilen ilk dergi olarak tarihteki yerini alabilir mi? Belki. İnciraltı Öğrenci Yurdu bloklarıyla İnciraltı Sahili’ndeki çay bahçelerinde yapıldı ilk toplantıları. Zaman zaman Buca’ya kadar gidip geldi Bireşim düşünceleri. İlk sayısı Haziran 1984’te, o yılların İzmir’inde bu tür mevkuteler basan Karınca Matbaası’nda basıldı. Yazışma adresi “P. K 22, Küçükyalı, İzmir” şeklinde idi. Mikail Erdil, Matematik’ten beklemeli olarak yaşayıp durmakta olduğu o ‘şen’ yıllarında (ilk sayıdaki içindekiler sırasıyla)Ahmet Cemal, Kemal Sülker, Raif Özben, Mehmet Mümtaz Tuzcu, M. Orhan Doğantuğ, Hüseyin Kaytan, Semra Karadağ, Şadiye Sarkan, Feyza Hepçilingirler, Nurettin Öztürk, Üzeyir İbiş, Alpaslan D. Apaydın, Feriha Özkurt, Sedat Şanver, Mehmet Onay, Mehmet Yetiş, Müslüm Kaya ve Haldun Dinçer’i çevresinde ‘toparlayarak’ yayımlamıştı Bireşim’i. Meraklısı bulunur mu bilmem, ben, derginin bu ilk sayısında “Homeros, İşgüzarlar ve Homeros’un Kızı” adlı manzum metinle varım. Başka? Yokum başka! Toplam üç sayı çıkan Bireşim, Nisan 1985’teki üçüncü sayısıyla, ‘Aydın sorumluğuyla takınılmış bir tavır.’ cümlesini de yedeğine alarak ‘elveda’ diyordu.

Yoğunluk “sanat kitabı” Bireşim’in Ankara’ya taşınmış hali midir? “P. K. 20, Kızılay, Ankara” adresli mevkutenin ilk sayısı Mayıs 1986’da yayımlandı. İki veya üç sayı yayımlandı. Elimde ilk sayısı kalmış. Diğerlerini kime kaptırdım, nerelerde bıraktım, bilmiyorum. Yanlış hatırlamıyorsam her sayısında bir ‘çalışma’m yer aldı. Mikail Erdil Yoğunluk’un da “derleyen”iydi. Kıvılcım Vafi, Müslüm Kabadayı, Mustafa Yavaş, Mehmet Bıçak, Mehmet Pekel ve Cevat Akkanat Yoğunluk’un ilk sayısındaki ‘imzalar’ idi. Bu ve diğer sayılardaki ‘imzalar’ arasında Ankara’nın Kızılay, Emek ve Gölbaşı beldelerinde gerçekleştirilen toplantı ve geziler, yaşanılan heyecanın ‘zirve’de olduğunu göstermez mi?.

Mikail Erdil öncülüğündeki aynı ekibin üçüncü dergisi Nitelik “sanat bilim felsefe aylık dergisi”dir. Nitelik dergisi, aynı adlı daha önce çıkarılan küçük boy “seçki”nin dergiye dönüştürülmüş halidir. İlk sayısı 15 Kasım 1987’de İnkılap Sokak’taki (Ankara-Yenişehir) bürosunda hazırlanmış. Bendeniz “Ege Bölge Temsilcisi” olarak yer alıyorum künyede. “Hapishane Edebiyatı”, “Yıkıntı Edebiyatı”, “Sokakların Meydanların Şairi Mayakovski”, “Genç Şair Ölülerinden Bir Kesit ‘Bulgar Şiiri’”, “Paul Eluard’ın Portresi” ilk sayıdaki başlıklardan bazıları. ‘Ürün’ü yayımlananlar arasında Bertolt Brecht, Wolfgang Borchert, Roper Caillois, Louis Salomon gibi ‘çeviri’ isimlerin yanı sıra, Vecihi Timuroğlu, Mustafa Arslantunalı, Kenan Sarıalioğlu, Hakan Şenocak gibi imzalar da vardı. Nitelik’in ilk sayı ön ve arka kapak içleri ise Picasso’ya ait bir tablo ve Behice Boran’ın posteriyle doldurulmuştu.

Peki, hemen hepsi en fazla üç sayı çıkan bu mevkuteler nasıl ‘kotarılmıştı’? Çok kolay! İzmir ve ilçelerinde “Vos Vos” bir minibüs ile iç çamaşırı seyyar satıcılığı yaparak! İnşaatlarda amelelik ile! Olmadı, ‘derleyen’imiz Mikail Erdil’in minibüsünü üç kuruşa satarak!.. Bir de “ölüm”süzleşerek!

“Ölüm” şu: Her üç dergiye ‘derleyen’ olarak mührünü basan Mikail Erdil’in genç yaşta kalp sektesiyle tebdil-i mekan eylemesi... Ölümsüzlük ise, geride kalan dergiler...

***

Kendimi ‘mensubu’ gördüğüm dergilerden birisi de Kırağı’dır. Beşinci sayısıyla Kayseri’de tanıştığım ve Nevşehir-Avanos’a bağlı bir kasabadan bünyesine katıldığım Kırağı’yla ilgili ‘hislerimi’ başka bir ‘kış’a bırakmak istiyorum. Bu ertelemenin tek sebebi, derginin asıl yükünü çeken Tayyib Atmaca’nın Sühan’da Kırağı’yı anlatıyor olmasıdır.

Çorum-Alaca’da Durdu Şahin’in yönetmenliğinde çıkan Seviye dergisi de Kırağı gibi, en başta, saf kardeşlik ağları kurduğu için bu yazıda yer almalıdır. Kırıkkale’de, rahmetli Nazir Akalın’la ‘masa başı’ işlerini hallettiğimiz Seviye, öyle sanıyorum ki, en iyi şekilde, onun asıl zahmetini çeken Durdu Şahin tarafından anlatılacaktır.

Benim burada değinmeden geçemeyeceğim bir başka dergi, Seviye’den sonra Ankara, Kırıkkale ve Çorum-Alaca güzergâhında Ayhan Bilgen, Nazir Akalın ve Durdu Şahin işbirliğinde çıkardığımız Karçiçeği dergisidir. Sözünü ettiğim dergi, vaktiyle Erzurum’da Nazir Akalın ve arkadaşları tarafından çıkarılan Karçiçeği’nin ikinci dönemine ait olanıdır. Sahibinin Ankara, Genel Yayın Yönetmeni ile Sanat Danışmanı’nın Kırıkkale, Yayın Koordinatörü’nün Alaca’da ikamet ettiği dergi, Nazir Akalın’ın üniversite hocalığından uzaklaştırıldığı döneme denk bir zamanda çıkarılmıştı. İlk sayısı Kış 2001, ikinci sayısı Bahar 2001 tarihlerini taşımış ve ömrünü tamamlamıştır. Karçiçeği’nin çıkarılması için Kırıkkale’de yapılan ‘görklü’ toplantılar, İstanbul’da, aynı mahallede oturduğu halde bir araya gelemeyen başka dergiciler için elbette ‘tehlikelidir’. Fakat Karçiçeği’nin asıl önemi, muhteva bakımından taşıdığı olgunluktur. Böyle bir olgunluğu, çoğu kez elimizden fırlatıp attığımız artistik ve akademik ‘çete’ dergilerinde görmemiz mümkün değildir.

Karçiçeği’nin hamallığını, yukarıda da belirtildiği gibi dört ‘edebiyat delisi’ yapıyordu. Fakat dergi aslen Nazir Akalın’ın idi. Bunu, Durdu Şahin’in o günlerin hatıralarında kalan yere göğe sığmaz düşünce ve ifadesi ile aynen ifade etmek isterdim. Maalesef, araya giren zaman ve unutulan cümleler, meallerle yetinmemize sebep oluyor: Yaşanmakta olan zor zamanları bizden daha fazla hisseden Nazir Akalın için çıkarmalıydık bu dergiyi. Adının tespit edilmesine kadar, her şeyiyle Nazir Akalın’ın olmalıydı dergi. Öyle de oldu. Karçiçeği’nin Kırıkkale ağırlıklı bu ikinci dönemi, aynen Erzurumlu ilk dönemindeki gibi, Nazir Akalın’ın ‘ruhunu’ taşıyordu. Artık aramızda olmayan bu ‘güçlü kalem’den edebî fayda kazanmak isteyenler, onun diğer eserleriyle birlikte Karçiçeği’ne de müracaat edebilirler.

Bu yazı için sözün bittiği noktaya doğru gelirken, aranızda, benden Likâ ile ilgili cümleler bekleyenler bulunabilir. Hâlâ ‘cephe’de olduğundan, bir ‘aşk’ı ve diri bir ‘aklı’ temsil ettiğinden, bu yazıda Likâ’yla ilgili hususlara değinemiyoruz.

Cevat Akkanat


Kaynak:
"Sühan" dergisi
Ocak-Şubat 2005
Sayı:10

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com