Dil ve Edebiyat dergisi, 62’inci [Şubat] sayısına 17 Aralık’ta başlayan sürecin arka plandaki entelektüel kökenlerini irdeleyen Kaynaklardan Mahrum Akıl başlıklı yazısıyla başlıyor. Dil ve Edebiyat imzalı yazı; bir yönüyle güncel sosyo-politik konuları ele almakla beraber akıl-akletme gibi kavramaları hatırlatarak medeniyetler arası farklılıklara da dikkat çekerek sorunun kaynağına inmeyi deniyor.
İnsanı gerçeğin bilgisinden uzaklaştıran teslimiyetçi inanış biçimlerinin, -özelde Mesihçi dünya algısının- güncel sorunlar üzerindeki etkisinin değerlendirildiği metinde, bu inanış biçimlerinin gerek İslam tarihi gerek Batı medeniyetindeki izdüşümlerine değiniliyor. Yazıda; “Farklı kaynakların uzlaşmazlıklara sebep olan etkisi araştırılırken soruna önce kaynak sorununu çözmekle başlamak gerekiyor. İkincil ve ardıl kaynaklardan birine kapılandıktan sonra insanımızın ana kaynağa ne kadar yabancılaştığı bilinen bir gerçek.” tespiti yapıldıktan sonra, devamında şu ifadelere yer veriliyor: “Mesih’i bir restorasyon aracı olarak gören, onu geçmişin bozulan muhtevasını ıslah edecek ve bu yolla geleceği inşa edecek bir nosyon sahibi olarak yorumlayan bütün dinî cemaatler, geçmiş ve gelecek tahayyülünü mecburen Mesiyanizm ile sınırlandırmışlardır.” Yazıda, insanın düşünmesi, akletmesi, akıl nimetini geliştirip beslemesi gerektiğini söyleyen vahiy bilgisiyle çelişen teslimiyetçi inanış biçimleri eleştiriliyor.
Dil ve Edebiyat dergisinin bir diğer önemli başlığı Cahit Zarifoğlu dosyası… Zarifoğlu hakkında iki yetkin isim yazıyor: Mehmet Atilla Maraş ve Hüseyin Yorulmaz. Maraş, Şiiri Tüllerle Örtülü Şair: A. Cahit Zarifoğlu başlıklı yazısında “Cumhuriyet dönemi şiirimizin 1960 kuşağı içindeki en güçlü ve özgün şairi” dediği Zarifoğlu’nu anlamaya yardımcı olacak tespit ve hatıralarını paylaşıyor.
Hüseyin Yorulmaz ise uzun zamandır çalıştığı ve yakında yayımlanacak Necip Fazıl kitabından Üstad ile Zarifoğlu arasındaki ilişkiyi aydınlatan tadımlık parçalar sunuyor. Üstad Necip Fazıl ile ilişkisi bağlamında Zarifoğlu portresinin daha da belirginleştiğini söylemek mümkün.
Dil ve Edebiyat’ın Şubat sayısında yer alan Mevlâna İdris söyleşisi ise çocuk edebiyatı, çocukluk ve Mevlâna İdris’in dünyasına ışık tutuyor. Söyleşi başlığına da taşınan ve çocukları Dünyanın Kaçak Yolcuları olarak tanımlayan ifadelerinde İdris, kendini çocukluğun hususi dünyasına davet etmeyi sürdürdüğünü belirtiyor. Mevlâna İdris, çocukluk evreninde sürdürdüğü yolculuğun yazar olarak kendini yeni yöntemlere, teknik arayışlarına ittiğini de yine cevaplarında haber veriyor.