Esasında bütün sanatlar kardeştir. Onları vücuda getiren ruh ve emek esere bir hüviyet, bir şekil ve güzellik vermektedir. Bizim bu yazıdaki konumuz özel, musiki ve edebiyat ilişkisi.
Dede Korkut Hikâyelerinden ilham alınarak çevrilmiş bir film vardı, bilmem ekranda tanışmanız oldu mu? Aksakallı elinde kopuzu ile nağme döktüren Dede Korkut. Üç veya dört telli kopuzu ile çağlar ötesinden destanlar dizerek, nağmeler dökerek kendini hatırlatmaya çalışıyordu.
Biz kopuzu Anadolu’ya getirdik hem tel sayısını hem de perde sayısını artırdık. Kucağa alınan kısmını adeta bir kubbenin yarısı gibi genişlettik, yuvarladık ve ona saz dedik. Tıpkı mezarların üzerine yaptığımız türbelerdeki tavan konileri gibi şekillendirdik ve süsledik.
Bu sazla nice âşık bazen kendi şiirlerini bazen başka ustaların şiirlerini sazlarıyla çalıp söylediler. Zaman için Karacaoğlan, Aşık Veysel, Refik Başaran, Eskigümüşlü Rifat çavuş gibi zirve isimler de bu dünyadan gelip geçti. Türkü dönemi dediğimiz dönemin en bariz vasfı türkü sözleri ister anonim, ister yazarı belli bir şiir olsun, çoğu zaman bir seviyeyi yakalamış şiirlerdi. Saz da öylesine yetkin ve kendine has tınısı ile, bu saz Refik Başaran’ın sazı, bu saz Hacı Taşan’ın, Aşık Veysel’in, Şemsi Yastıman’ın sazı diyorduk
Saz türkülerle, melodi şarkılarla büyürken musiki dünyamız zenginleşti. Şiir ağırlıklı musikiden melodi ağırlıklı musikiye uzandık, güfte ile melodi beraber bir seviyeyi yakaladı, ona biz Türk Sanat Musikisi de dedik. Abdülkadir Meragi, Mustafa Itri, İsmail Hakkı Bey, Hacı Arif Bey, Tanburi Cemil Bey, Sadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar, Necdet Varol, Alaeddin Yavaşça, Sadun Aksüt, Selahattin İçli ve Yıldırdım Gürses’i hatırlayarak.
Son geldiğimiz nokta ritim ağırlıklı Türk Pop Musikisi. Bu son musikide her şey çoğaldı, musiki aletleri, musikiye katılan insan sesleri, icracı sayısı, oynayanlar, elleri ile ritim tutanlar, vücut hareketleri ile katılanlar, mırıldananlar. Ne güzel. Ama en güzelini yaptık, yapıyoruz diyebilir miyiz? Neye göre en güzel?
Celal İnce, Fecri Ebcioğlu, Sezen Cumhur Önal, Ayten Alpman, Barış Manço, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Alpay, Nilüfer ve Kayahan’ı unutmadan…
Diyorum ki şöyle musikimize genel olarak bir baksak, bugünkü pop musikisi sözleri ile türkü ve şarkı sözlerini bir karşılaştırsak, nasıl bir sonuç elde ederiz dersiniz? Elbette bu musiki diyarının en iyileri, ortaları ve zayıf olanları vardır. Ama çoğunluğa bakarak bir değerlendirme yapmaya ne dersiniz? Tekrar şiire, gerçek şiire, melodileriyle ve tahayyülü ile daha zengin bir Türk musikisine ne dersiniz?
"Akpınar" dergisinin 48.sayısında (Kasım-Aralık 2013) yer alan isimler: Ali İhsan Kolcu, İsmail Özmel, Murat Soyak, Kibar Ayaydın, Mehmet Baş, Osman Aytekin, İsa Yar, Ahmet Otman, Harika Ufuk, Engin Namlı, Serpil Kaya, Abidin Güneyli, İsa Kayacan, A. Vehbi Ecer, Halil Hadi Bulut, Nadir Şener Hatunoğlu.
Yine dopdolu bir sayı ile huzurundayız. Bu arada kıymetli dostlardan, yazarlardan kayıplarımız var. Dr. Müjgan Cumbur’u, Şu Çılgın Türkler yazarı Turgut Özakman’ı, enerji eski bakanı, hemşerimiz eğitimci Nuri Kodamanoğlu’nu, Prof. Dr. Cem Dilçin’i kaybettik. Onlara rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Daha güzel sayılarda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın...
İsmail Özmel
Akpınar dergisi için iletişim:
ismailozmel@hotmail.com
0388 213 12 50
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder