Hayal Bilgisi, yedi ayın ardından, yoluna devam ediyor. Yola çıkalı iki yıldan fazla olmuş. 15 Mart 2011’de ilk sayımız ‘huzur’ dosya konusu ile çıkmıştı.
Bugün, elinde tuttuğun bu paket, Hayal Bilgisi’nin 9. doğuşu. Yeni bir soluk, heyecan ve aşk ile doğdu. Bu paket bir dergiden çok daha fazlası. Bir edebiyat paketi hazırladık. Gündelik hayatın, insan ilişkilerinin, siyasetin, internetin ve mesleğinin seni çıkmaza sürüklediği, aç bıraktığı, özlemeye mecbur kıldığı pek çok şeyi bu pakette topladık. Huzura en çok ihtiyaç duyduğun anda, eline alıp bambaşka bir dünyaya adım atabilesin diye; deprem sonrası ihtiyaç duyulan bir deprem çantası, yaralarını sarabileceğin bir ilkyardım çantası gibi…
Bu paketin içinde, bir cd var. Etrafını saran gürültülerden seni uzaklaştıracak, duyabilme yeteneğini fark edeceğin, şükredeceğin melodiler var içinde. Ve bugüne dek dergimizden yaptığımız alıntılarla hazırladığımız videolar…
Sayfalarımızı karıştırırken, kulağın güzel eserlerle meşgul olsun istedik.
Bu pakette, fotoğraf baskıları var. Çünkü, biz istedik ki, mahkumların hapishane duvarlarına, yatılı okullarda öğrencilerin dolaplarının kapaklarına astığı gibi, genç çiftlerin cüzdanlarında sevdiklerinin vesikalık fotoğraflarını taşıması gibi; şiirlerimizi odanın duvarlarına as. Biz istedik ki, satın alınıp bir kenara atılan bir şey olmasın edebiyat ve şiir. Biz gönlüne konuk olmak istedik, hayat tarzına, sevebilme yeteneğine.
Bu fotoğrafları, şiir baskılarını, öğrencilerine ödül olarak ver mesela, minik bilgi yarışmaları yaparak. Sevgiline hediye et. Bir gülün dikenine as şiirlerimizi mesela. Dostlarına mektup yaz, içine koy yazdıklarımızı.
Biz edebiyatı, kendimizi ispatlama biçimi olarak görmüyoruz; para kazanma ya da ünlü olma… Bu yüzden, Hayal Bilgisi, matbaaların, yayıncıların ticari kaygılarından uzak olarak, tamamen ev ortamında, Ayşe ile Cihat’ın emekleriyle üretildi. Kahve lekeleri olabilir sayfalarımızda, ekmek kırıntıları… Hoş görün!
Okura ‘dayatılan’ bir edebiyat var. Vitrine hangi kitapların, hangi dergilerin konulmasına izin veriyorlarsa, hayatımıza o kitap ve dergiler giriyor. Siyasi, ideolojik, ticari ve pek çok etiketleme ile belirleniyor bu seçimler. Bu yüzden, heyecan yok kitapçılarda. Bu yüzden, raflarda samimiyet yok. Bu yüzden, reklama harcanan para, kitabın basım maliyetlerinin kat be kat üstünde. Bu yüzden, yayınevleri şiir kitaplarını, baskı maliyetinin en az dört katı bir parayı şairinden tahsil ederek basıyorlar. Çünkü, şiir oyunlarına alet olmuyor.
Çünkü, şiir yalan söylemiyor. Hal böyle olunca, yalnızca parası olan ‘şair’ olabiliyor.
Hayal Bilgisi, 2011’den bu yana sayfalarında hiç tanımadığı insanlara yer veriyor. Adı hiç duyulmamışlara. Öğrencilere, emeklilere, ev hanımlarına ve hatta çocuklara bile. Çünkü, edebiyat bilende değildir. Edepli olandadır. Yazmasa ölecek olanlar var bizim sayfalarımızda.
Çocuklar için edebiyat sayfalarımız var. Hayal Bilgisi’ni çocukların ulaşabileceği yerlerde saklayınız diyoruz; çünkü edebiyat eğlencelidir. Çünkü en çok çocuklar ihtiyaç duyuyorlar hayal kurmaya.
Hayal Bilgisi’nde el yazısı ile müthiş emek verilerek, paketlere konan şiirler ve kısa düz yazılar var. Bunları hazırlarken bizi görenler, ‘delirdiniz mi, fotokopi çeksenize’ diyorlar. Oysa samimiyet tam olarak da budur. Samimiyetin modern hayattaki konumu, delilikle aynıdır. Bu yüzden, dördüncü sayımızda ‘delilik’ kapak konusunu ele almıştık.
Bu pakette, iki tane misket var. Çünkü, çocuk oyunlarına dokunmak, cep telefonuna, televizyonun kumandasına, laptopa dokunmaktan daha keyifli, daha sağlıklıdır. Çünkü, çocukluk güzeldir ve insan hangi yaşta olursa olsun, kendini çocuk hissedebilir.
Hayal Bilgisi’nde iyilik kartları var. Çünkü, hayat iyilik fırsatıdır. Dünyayı birazcık olsun daha iyi bir yer yapamayacaksak, yazmanın, paylaşmanın ne anlamı var.
Biz edebiyatı ya da şiiri tartışmıyoruz. Satış rakamlarıyla ilgilenmiyoruz. Hiç kimse ile yarıştırmıyoruz bilgi ve yeteneklerimizi. İnsanları seviyoruz ve iyi insanlar olma çabası veriyoruz.
İyi okumalar ...
Ayşe & Cihat Albayrak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder