2013-12-16

"Yedi İklim" dergisinde bu ay


Edebiyat ve Sorumluluk

Aralık 2013 sayısında; “Edebiyat, bir imkân. Tutkulu, cazip. Ancak sorumlu olan, insan” diyerek açıyor kapağını Yedi İklim; “Edebiyat ve Sorumluluk” vurgusuyla çıkıyor okurunun karşısına.
Hasan Aycın ve Serap Ekizler çizgileriyle şiir yazmaya devam ediyor. Şakir Kurtulmuş / Hal, Seyfettin Ünlü / Telhis-II, Mustafa Uçurum / Yorgun Argın, Erkan Kara /  Bir Kör İle Yürümek, Fatih Demirel / Eyirus,Ahmet Tokiş / Bir Açılışta Dünyalı Maskot Troleybüsten İniyor, Gökhan Serter / Yağmuru Dinleme Sahneleri,  Serdar Kacır / Yok Diyorum Bu Kadar da Olmaz, Serkan Doğan / Hapsolan – Söylence,Ahmet Tahsin Erdoğan / Medcezir, Furkan Özüdoğru /  Kitâbe-i Kabîr, Hatice Çay / Serçe Kuşun Türküsü, Cihan Taşan / Bir Ben Bir Toprak Bir Allah, Enis Emre Yılmaz / Derviş – Girift, Veysel Kaya / Muhacir, Hünkar Karaca / Ayşe’ye, Kadir Ünal / Ayarsız Ayna - Sebepsiz Şiir, Oğuz Yılmazer / Güzelden Mülhem bu sayının şairleri ve şiir başlıkları. 

Osman Koca
 / Sızmanoktala, Mustafa Ökkeş / Evren - Kıssa Öyküler, Abdullah Mollaoğlu / Yapraklar Hışırdadıkça, Sevgi Korkusuz / Fırtınanın Esareti, Mehmet Oktay Onbaşı / Katil Var öyküleriyle yer alıyor bu sayıda.


Nurettin Durman
;  ‘Kahramanı Öldürmek’ başlığıyla bir düşünce gerilimini edebiyat alanına taşıyarak irdelediği denemesinin ardından Ali Haydar Haksal, Sezai Karakoç ve Düşünce Hayatımızın Seyri’ yazısında geçmiş yüzyılın kısa bir değerlendirmesini yaparak Üstad Sezai Karakoç’un Batı düşüncesi karşısında müslüman olma bilincini felsefî ve düşünsel açıdan bir gerçeklik olarak ortaya koyduğunu dile getiriyor. Mehmet Özger’in Arif Ay Şiirinde Direniş ve Emek yazısı ise; Arif Ay’ın direniş ve emek kavramlarını kullanımı bakımından kelimeleri hem şiirsel anlamda hem de düşünce planında Marksist ideolojinin boyunduruğundan kurtardığını ve bir anlamda kelimeleri özgürleştirdiğini ortaya koyan oylumlu bir yazı. Yakup Şafak; ‘Yazma Mecmualar Arasında Mehmed Âkif Bey’le İlgili Birkaç Not’ ve Cevat Akkanat; ‘İkinci Yeni Şiirinde ‘Allah’: İlhan Berk Örneği-
2’ başlıklı yazılarıyla bu sayının içeriğini zengin kılan diğer yazarlardan.

Veysel Akdoğan
; Ebû Talib. B. Abdülmüttalib’ten ‘Gecem Uzadı’ şiirinin çevirisine devam ediyor.  Yakın zamanda Yedi İklim Yayıncılık’tan şiir kitabı da çıkacak olan Serkan Doğan; William Blake’den ‘Bahar / Aşkı Söylemeye Hiç Çalışma / Güzel Gül Ağacım / Bir Melek Duydum / Aşk Bahçesi’ çeviri şiirlerle bu sayıya katkı sunan bir diğer şair. Hatice Çay; Sylvia Plath’den ‘Uyanmak Kışta / Güneyde Gündoğumu’ başlıklı şiirlerin çevirileriyle çıkıyor okur karşısına.  


Yedi İklim; Nazir Akalın’ın Yusuf Turan Günaydın’a yazdığı dört mektubu yanında ‘Paris Günlüğü’ başlıklı yazıyla Selvigül Kandoğmuş Şahin’in Paris izlenimlerini aktarıyor okurlarına. Yeni Okumalar ve Değiniler bölümünde ise 
Ali Haydar Haksal’ın Mahalle Mektebi’nin İbrahim Demirci dosyasına dair değerlendirmesi ile Hatice Çay’ın Cafer Keklikçi’nin ‘Tahammül Şeridi’ üzerine denemesi, Çağla Göksel Çakır’ın Necip Fazıl Kısakürek’i konu alan ‘Yalnızlığın Üstadı’ başlıklı yazısı ve Nabi Çömez’in Cevat Akkanat editörlüğünde ve Sultanbeyli Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan, Mısır direnişini anlatan şiirlerin bir araya getirildiği ‘Daima Rabia’ adlı çalışmayı konu eden yazısı yer alıyor. 


Bu arada Yedi İklim Dergisi Aralık ayında Gökhan Serter’in ‘Bana Şahdamarımı Getir’ ve Serkan Doğan’ın ‘Süzülen’ adlı şiir kitaplarını kitaplığına ekleyeceğini de buradan duyurmuş olalım. 

Dil ve Edebiyat, 60

























Dil ve Edebiyat Dergisi 60. sayısına ulaştı.

Dil ve Edebiyat dergisi yılın son ayında 60’ıncı sayısına ulaştı. Dil ve Edebiyat, Aralık ayında edebiyatımızla aramıza soğuk aralıkların girmesine izin vermiyor.

Dil ve Edebiyat dergisi Aralık sayısında dil ve edebiyatın farklı konularında hazırlanan makaleler, dil ve üslup zenginliği ile edebiyat dünyasına açılan denemeler, genç ve tecrübeli isimleri bir araya getiren hikâye ve şiirlerle okur karşısına çıktı.

Dergi, Mustaf Özçelik’in Resim adlı şiiriyle sayfalarını açıyor. Özçelik, En iyisi bir ateş yakıp /Bütün resimleri birer birer/ İçimden koparıp atarak/ Bir kuş gibi/ Hafif olmalıyım dizeleriyle selamlıyor okuyucuları. Bu şiirin ardından Zafer Acar’ın Öfffff Gazeli yer alıyor. Acar eski şiirimizin kalıplarından yararlanarak yeni bir şiir meydana getirirken poetik bir duruş da sergiliyor. Acar’ın dergideki bir başka çalışması olan, Hilmi Yavuz üzerinde yazdığı uzun makalesi Şiirimizde Hilmi Yavuz Olayı’nın üçüncü bölümü de şiir tarihimize poetik bir bakış olması açısından değerlendirilebilir.

Dil ve Edebiyat dergisi Genel Yayın Yönetmeni Üzeyir İlbak, İnsanın İnsanlık Provası başlıklı yazısıyla haccın birtakım ritüeller olarak algılanan görüntüsünün ötesine geçmeyi deniyor. İlbak’ın dikkat çeken satırları: “Putkıran İbrahim’in evlatlarının inşa ettikleri bu şehre Muhammed’i seçerek gönderen Allah’ın şuur inşa biçimini Nur Dağında ‘Alak Suresi’ne muhatap kılma idrak ve şuuruna varmaktır hac…” … “Beytü’l-Haram insana ‘hayır’ demeyi öğretir. Eğer Hz. Peygamber, Mekkeli müşriklere Kâbe’de olduğu rivayet edilen üçyüzden ziyade put ve/veya sembollere bir tane de İslam adına teklif etseydi, orada hiçbir eziyet ve zulme maruz kalmazdı. Kâbe, bir başkaldırı ve kıyam merkezidir.”

M. Atilla Maraş Aralık sayısında biyografi denemelerine devam ediyor. Maraş’ın bu ayki konusu Alaettin Özdenören. Özdenören, farklı ve ilginç kişiliğiyle tanıtılıyor. Özdenören’in dünyasına eğilmek ve onu tanımak isteyenler için arşiv değerinde bir yazı.

Dil ve Edebiyat dergisinin zengin içeriği ve düzenli yazan yazarlarının yazılarının dışında öne çıkan bir başka yazı sosyal medyayı konu ediniyor. Haluk Camcı, sosyal medyayı dil ve edebiyatımıza etkileri dışında ruh dünyamıza etkileri bakımından ele alıyor. Bu yazı, sürekli gündemimizde yer alan sosyal medyanın fert ve toplum hayatımıza etkileri üzerinde derli toplu bilgiler sunuyor. Camcı yazısını “Belki hiç kimseye sosyal medyayı kullanmamasını telkin edemeyiz ama sanal ya da gerçek platformlarda hiçbir düşünceyi aşağılamamayı, insan onurunu kırmamayı, bizim gibi düşünmeyenlere kin ve nefret kusmamayı, basmakalıp hazır fikir sloganlarıyla değil, basit de olsa karşımızdakilere kendi tefekkürümüzle ulaştığımız şahsi düşüncelerimizi nezaketle sunmayı başarabiliriz” şeklinde bitiriyor.

Dil ve Edebiyat dergisi Aralık sayısında kapağına harflerden oluşmuş bir kalemi âdeta kültür kaynaklarımıza yöneltircesine taşıyor ve yazarken beslenilecek membaı işaret ediyor.

Dergide yer alan diğer yazılardan bazıları şöyle:

Araştırmacıların Çağdaş Sorunu: Bilgi Yönetimi / Prof. Dr. Erdoğan Boz

Hatırat’tan Katreler/ Prof. Dr. Hikmet Özdemir

Zaferin Victor’u, Hezimetin Hugo’su / Mehmet Habil Tecimen

Bir Köpek Bakıcısının Kedi Bakıcısıyla Sınanması (hikâye) / Recep Şükrü Güngör

Harfler, Rakamlar ve Felsefe Üzerine / Yusuf Akçay

Kurt Bakışı (şiir) / Hasan Suver


İrtibat:
dilveedebiyatdergisi@gmail.com

2013-12-08

"Akpınar" dergisinin 48. sayısı çıktı


Esasında bütün sanatlar kardeştir. Onları vücuda getiren ruh ve emek esere bir hüviyet, bir şekil ve güzellik vermektedir. Bizim bu yazıdaki konumuz özel, musiki ve edebiyat ilişkisi.

Dede Korkut Hikâyelerinden ilham alınarak çevrilmiş bir film vardı, bilmem ekranda tanışmanız oldu mu? Aksakallı elinde kopuzu ile nağme döktüren Dede Korkut. Üç veya dört telli kopuzu ile çağlar ötesinden destanlar dizerek, nağmeler dökerek kendini hatırlatmaya çalışıyordu.

Biz kopuzu Anadolu’ya getirdik hem tel sayısını hem de perde sayısını artırdık. Kucağa alınan kısmını adeta bir kubbenin yarısı gibi genişlettik, yuvarladık ve ona saz dedik. Tıpkı mezarların üzerine yaptığımız türbelerdeki tavan konileri gibi şekillendirdik ve süsledik.

Bu sazla nice âşık bazen kendi şiirlerini bazen başka ustaların şiirlerini sazlarıyla çalıp söylediler. Zaman için Karacaoğlan, Aşık Veysel, Refik Başaran, Eskigümüşlü Rifat çavuş gibi zirve isimler de bu dünyadan gelip geçti. Türkü dönemi dediğimiz dönemin en bariz vasfı türkü sözleri ister anonim, ister yazarı belli bir şiir olsun, çoğu zaman bir seviyeyi yakalamış şiirlerdi. Saz da öylesine yetkin ve kendine has tınısı ile, bu saz Refik Başaran’ın sazı, bu saz Hacı Taşan’ın, Aşık Veysel’in, Şemsi Yastıman’ın sazı diyorduk
Saz türkülerle, melodi şarkılarla büyürken musiki dünyamız zenginleşti. Şiir ağırlıklı musikiden melodi ağırlıklı musikiye uzandık, güfte ile melodi beraber bir seviyeyi yakaladı, ona biz Türk Sanat Musikisi de dedik. Abdülkadir Meragi, Mustafa Itri, İsmail Hakkı Bey, Hacı Arif Bey, Tanburi Cemil Bey, Sadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar, Necdet Varol, Alaeddin Yavaşça, Sadun Aksüt, Selahattin İçli ve Yıldırdım Gürses’i hatırlayarak.

Son geldiğimiz nokta ritim ağırlıklı Türk Pop Musikisi. Bu son musikide her şey çoğaldı, musiki aletleri, musikiye katılan insan sesleri, icracı sayısı, oynayanlar, elleri ile ritim tutanlar, vücut hareketleri ile katılanlar, mırıldananlar. Ne güzel. Ama en güzelini yaptık, yapıyoruz diyebilir miyiz? Neye göre en güzel?

Celal İnce, Fecri Ebcioğlu, Sezen Cumhur Önal, Ayten Alpman, Barış Manço, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Alpay, Nilüfer ve Kayahan’ı unutmadan…

Diyorum ki şöyle musikimize genel olarak bir baksak, bugünkü pop musikisi sözleri ile türkü ve şarkı sözlerini bir karşılaştırsak, nasıl bir sonuç elde ederiz dersiniz? Elbette bu musiki diyarının en iyileri, ortaları ve zayıf olanları vardır. Ama çoğunluğa bakarak bir değerlendirme yapmaya ne dersiniz? Tekrar şiire, gerçek şiire, melodileriyle ve tahayyülü ile daha zengin bir Türk musikisine ne dersiniz?

"Akpınar" dergisinin 48.sayısında (Kasım-Aralık 2013) yer alan isimler: Ali İhsan Kolcu, İsmail Özmel, Murat Soyak, Kibar Ayaydın, Mehmet Baş, Osman Aytekin, İsa Yar, Ahmet Otman, Harika Ufuk, Engin Namlı, Serpil Kaya, Abidin Güneyli, İsa Kayacan, A. Vehbi Ecer, Halil Hadi Bulut, Nadir Şener Hatunoğlu.

Yine dopdolu bir sayı ile huzurundayız. Bu arada kıymetli dostlardan, yazarlardan kayıplarımız var.  Dr. Müjgan Cumbur’u, Şu Çılgın Türkler yazarı Turgut Özakman’ı, enerji eski bakanı, hemşerimiz eğitimci Nuri Kodamanoğlu’nu, Prof. Dr. Cem Dilçin’i kaybettik. Onlara rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Daha güzel sayılarda buluşmak dileğiyle sağlıcakla kalın...


İsmail Özmel


Akpınar dergisi için iletişim:
ismailozmel@hotmail.com
0388 213 12 50

2013-12-04

Edep, 46

EDEP’in Aralık Sayısı

Arif Ay, şiiri “Böyle İşte”de ‘Tanrı bizi ve tüm zıpırlıklarımızı bilir’ diyor.

Ziya Işıklı “Buzlar Çözülmeden” yazısıyla Milli Eğitim’den hareketle iktidarı eleştiriyor.

Arif Ay’la şöyleşi bu sayıda da sürüyor.

“Gün Dökümleri”nde Arif Ay, günlere ilişkin notlar düşüyor; örneğin, bazı posta dağıtıcılarının ‘Posta Kutusu’nu bilmediklerine değinirken, 173 yıllık koca PTT’nin ne hallere düştüğüne hayıflanıyor.

Arif Ay’ın “İhsan Deniz’in Şiiri” başlıklı yazısı birkaç sayı daha devam edecek gibi.


Elif İnceli “Edep’e Gelenler”de ‘Daima Rabia’ güldestesini tanıtıyor.

Halis Emre’nin “Necip Fazıl’ın Bitmeyen Şavaşı” ve Mehmet Eliusta’nın “Pakdil’in Şehirleri: Yeryüzü” başlıklı çalışmaları devam ediyor.

Zeynep Okur “Altı Çizili Satırlar”ında Ziyaüddin Serdar’ın “İslam Medeniyetinin Geleceği” adlı kitabından alıntı yapmış.

Uzun zamandır çeviri yayınlamayan Edep, bu sayısında Mevlüt Ceylan’ın İngilizceden çevirdiği,  Daniel Weissbort’ın üç şiirine yer veriyor.

Güldeste’de: Katibi, Seyyid Vehbi ve Şaban Abak yer alıyor.

2013-11-27

Muhafazakâr Düşünce Dergisi

























 Tanımlanmasındaki çeşitliliğe ek olarak farklı boyutlarıyla siyasal, kültürel alanın önemli gündem maddelerinden olan muhafazakârlık bugüne kadar çok farklı platformlarda, farklı açılardan değerlendirildi.  Ortaya çıkışı ve devamı açısından Avrupa örneklerinden farklı olan Türkiye’de Muhafazakârlık ço­ğunlukla farklı düşüncelerin etkisiyle şekillenme, farklı isimler ve eserler ile siyaset ve kültür dünyasında yer bulmaktadır.

 Muhafazakâr Düşünce Dergisi olarak biz de 10. Yılımızda Türkiye’de Muhafazakârlığa dair literatürü toparlamış olmak gayesiyle muhafazakârlık olgusunu düşünürler üzerinden ele almaya gayret ettik. Böyle bir gayretin birçok zorluğu içinde barındırmakta olduğunun farkında olarak başladık çalışmalarımıza. Çünkü Türkiye’de Muhafazakâr Düşünceyi etkileyen isim­ler başlığıyla ele alacağımız düşünürler çok boyutlu ve şimdiye kadar pek çok çalışmaya konu olmuş isimlerdi.  Bizler bu isimleri muhafazakâr pence­reden inceleyecektik ve bu da okuyucularımızı söz konusu isimleri muhafa­zakâr olarak nitelendirdiğimiz gibi yanlış bir düşünceye sevkedebilirdi. Bu süreçte Cemil Meriç’in “izm’ler düşünce dünyamıza vurulmuş prangalar­dır” sözü sürekli hatırımıza geldi. Odaklandığımız isimlerin hiçbirini kendi­sini tanımladığından farklı bir kategoriye indirgemeden ama piyasada dola­şan fikirlerinin de etkilediği kültürel atmosferi tanımlamak gerektiğinden dolayı ciddi beyin fırtınaları yaptık arkadaşlarımızla birlikte.
Bahsettiğimiz fikir mesaisi neticesinde belirlediğimiz 26 düşünür üzerin­den Türkiye’de Muhafazakâr düşünceyi etkileyen düşünürleri incelemeye başlıyoruz ve önümüzdeki 2 sayı boyunca incelemeye devam edeceğiz. Bu sayıda ilk 8 isimle karşınızdayız.
Bu çalışmada Sabri Fehmi Ülgener, Yahya Kemal, Said Halim Paşa, Fatma Aliye, Tarık Buğra, Nurettin Topçu, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu ve Ziya Gökalp isimlerini ele alıyoruz.
Murat Yılmaz tarafından incelenen Sabri Ülgener Osmanlı Devleti’nin son yıllarına tanıklık etmiş, ailesi nedeniyle hem Batılı hem de geleneksel değerlere vakıf olacağı bir eğitim süreci yaşayan ve Türk Düşünce tarihinin önemli isimlerinden biridir.  Ahlâk, zihniyet ve İslâm iktisat siyaseti sorun­larıyla yakından ilgilenen Ülgener eserlerinde toplumsal dönüşüm ve ikti­sadi gelişme sürecinde maddi unsurların yanı sıra manevi-kültürel unsurla­rın rolüne vurgu yapmıştır. Ülgener’in çalışmaları manevi değerleri vurgu­layan boyutuyla bugünlere de ışık tutmaktadır. Ülgener'e göre iktisadî ge­lişme, her yerde ve her toplumda iktisadî olmayan, dinî, estetik, kültürel ve sosyal değerler gibi unsurlarla ilişkilidir. Dünyada ve 1960'dan sonra da Türkiye'de yaygınlaşan izmler, ideolojiler ve sistemler tartışmasıyla yakın­dan ilgilenen Ülgener Türkiye’deki muhafazakârlığa iktisat ve ahlak gibi alanlarda yaptığı çalışmalarla etki etmiştir.
Fatih Yalçın tarafından Modern Bir Muhafazakâr başlığıyla ele alınan Yahya Kemal muhafazakâr düşüncenin en önemli temsilcilerinden biridir. Ercan Yıldırım tarafından özel hissiyatında İslâm, kamusal yaşamda seküler; fikriyatta iddialı, yaşamında kariyerist, benliğinde mücahit, varoluşunda uyumlu biri olarak tanımlanan Yahya Kemal eskinin, geleneğin yok sayıl­dığı, topyekûn bir bütün olarak reddi mirasa uğradığı bir dönemde fikri ve edebi referansını gelenekten alam bir çizgide hareket etmiştir.  Zamanı sü­rekli devam eden bir bütün olarak kabul eden Yahya Kemal’in düşünce dünyasında, geçmişten bugüne kalan iyi, güzel ve doğruların toplamını ifade eden “gelenek”, kurucu bir değere sahiptir. Yalçın’a göre Yahya Kemal Kemal özgüven kaybına uğramış bir kitleye fetih günlerini, köklerini hatır­latma ve radikal kopuşlar yaşanan bir modernleşmeye içeriden, tarih ile bağ kurma misyonu üstlenmiştir. Burke’ün Fransız devrimcilerine yaptığı uya­rıyı Yahya Kemal Türk devrimcilerine yapmıştır.
Cevat Özyurt tarafından ele alınan Said Halim Paşa muhafazakâr-re­formcu İslamcılığın oluşumu teması altında incelenmiştir.  İslamcı düşünce­nin önemli isimlerinden olan ve batılılaşma meselesine bir problem olarak bakan Said Halim İslam’ın hayatın her anını kuşatan kurallarının yeni bir düzen inşası için elzem görmektedir. Özyurt’ a göre Said Halim Paşa toplu­mun İslâm medeniyetine bağlı kalarak ve Batı medeniyetinden faydalanarak tekâmülünün (modernleşmesinin) mümkün olduğu tezini savunmakla, Tür­kiye’de Genç Osmanlılarla başlayan “muhafazakâr reformcu” düşüncenin önemli halkalarından biri haline gelişmiştir.
Muhafazakâr Müslüman bir portre çerçevesinde Firdevs Yumuşak tarafın­dan ele alınan Fatma Aliye Türkiye’de muhafazakârlığa önemli etki­leri olmuş bir isimdir. Fatma Aliye Hanım gerek toplumsal etkinlikleriyle ge­rek yazdıklarıyla özellikle kadınların eğitilmesi ve aydınlatılması için uğraş vermiş, edebiyat, sosyoloji, eğitim, kadın çalışmaları alanındaki çalışmala­rıyla Osmanlı-Türk modernleşmesi sürecinde öne çıkan isimlerdendir. Eserlerinde kadını merkeze alan ancak Avrupa merkezli feminist akımdan da uzak olan Fatma Aliye’nin bu duruşu Firdevs Canbaz Yumuşak tarafın­dan muhafazakâr Müslüman bir tavır olarak değerlendirilmektedir. Aileyi çok önemli bir noktada konumlandıran Fatma Aliye bu tutumuyla da muha­fazakâr pozisyonunu devam ettirmektedir.
Hüseyin Çil tarafından incelenen Tarık Buğra Türk Edebiyatındaki yeri kadar Türkiye’deki muhafazakâr düşünce içindeki yeriyle de önemli dü­şünce adamlarından birisidir. Çil, çalışmasında Buğra’nın romanlarına mu­hafazakâr düşüncenin ne şekilde ve ne ölçüde yansıdığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Çil’e göre toplumsallaşma sürecinde Cumhuriyet’in izlerini taşıyan bir yazar olarak Buğra, romanlarında güç kaybeden bir zihin dünya­sının tepkilerinden çok halin içinde yaşayan ama geleneksel yaklaşımlar sergileyen bir portre çizmektedir.
Mahmut Akın ve Ertuğrul Meşe tarafından ele alınan Nurettin Topçu muhafazakârlığa/muhafazakârlara eleştirel bakışıyla ele alınmıştır. Anadolu ruhunun köklerinden beslenen bir Rönesans peşinde olan Topçu, 20. Yüzyıl Türk düşünce tarihinin önemli isimlerindendir. Çok yönlü bir entelektüel olan Topçu’nun muhafazakârlık kalıbına sokulması zor olsa da Türkiye’deki muhafazakârlara adeta hocalık yaptığı söylenebilir. Muhafazakâr kesimin kendi köklerinden yeterince beslenemediğini ve yaşanan değişimler karşı­sında inançta, düşüncede ve pratikte tam anlamıyla bir ahlak erozyonuna tâbi olduğunu da ısrarla vurgulayan Topçu aynı kesimin bu köksüzleşmenin ve erozyonun başından itibaren sorumlusu olduğunu da söylemekten çe­kinmemiştir.  Muhafazakâr dünyanın içinde bulunan kültürel, iktisadî, si­yasî ve ahlakî çelişkileri göstermesi açısından Topçu bu sayımızda önemli bir noktayı temsil etmektedir.
Ufuk Özcan tarafından kaleme alınan İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gerek yaşamı gerekse eserleri itibariyle oldukça ilgi çekici bir şahsiyettir. Os­manlı’nın son dönemine -gerek II. Abdülhamid gerekse II. Meşrutiyet dö­nemine- ve Cumhuriyetin hem Tek Partili hem de Çok Partili yıllarına ta­nıklık etmiş Baltacıoğlu pedagoji, felsefe, psikoloji, kültür-sanat ve sosyoloji alanlarında çalışmalar yapmıştır. Özcan’a göre Baltacıoğlu’nun bilimsel ve sanatsal faaliyetlerini Türkiye’nin modernleşme pratikleri çerçevesinde ele aldığımızda, geleneksel ile modern olan arasında bir denge kurmaktan çok, modernlik lehine geleneği dönüştürme çabası içinde olduğu sonucuna ula­şılabilir. Türkiye’de modernleşme/Batılılaşma çabalarının “gelenek” ile bağ­daştırılmasına kendine özgü bir yöntemle çaba göstermiştir. Yönteminin esasında eklektik/sentezci bir bakış açısı yer alan ve bundan dolayı birbirin­den farklı seçmeci okumalar onu oldukça farklı yerlerde konumlandırabil­mektedir.
Ahmet Faruk Kılıç tarafından oldukça iddialı bir şekilde özgün bir muha­fazakâr olarak nitelenen Ziya Gökalp Türk Siyasal hayatının önemli figürle­rindendir. Sosyolog kimliği, siyasal kimliği, milliyetçi ideolojiye etkileri onu farklı alanların inceleme konusu haline getirmiştir.  Kılıç, toplum anlayışının temelinde “kültür” kavramı olan Gökalp’in sırf bu kültür vurgusu nedeniyle bile muhafazakâr olarak nitelenebileceğini belirtmektedir. Gökalp’in top­lumu; bir hiyerarşi içinde işleyen, değerler armonisi olarak gördüğünü be­lirten Kılıç bu fikrin de ” muhafazakâr Gökalp’in” yapıtaşlarından olduğunu belirtmektedir.
Muhafazakâr Düşünceyi etkileyen düşünürleri gelecek sayımızda incelemeye devam edeceğiz. Yeni sayımızda buluşmak dileğiyle…


Serhat Buhari Baytekin

2013-11-19

Medeniyet Tasavvuru

Erdemli Yöneticiler Akademisi, Ocak 2014’ten itibaren Medeniyet Tasavvuru adlı üç aylık bir düşünce dergisi yayımlamaya karar vermiştir.

Batı medeniyetinin uzun süredir çıkmaza girdiğini ifade eden Oswald Spengler ve benzer bir kısım Batılı düşünürlerin tesiriyle ve dünyadaki siyasi ekonomik gelişmelerin sonucunda yeni bir medeniyetin yükselmesi fikri Türkiye’de de uzun süredir münakaşa edilmekte ve bu hususta bazı teoriler geliştirilmektedir. Bu gelişmeler muvacehesinde içinde bulunduğumuz zamanın ruhunu en üst seviyede algılayarak geçmiş ve gelecek denkleminde yerine oturtmayı hedefleyen ve bu birikimlerin yeni bir medeniyet tasavvurunu mümkün kıldığını düşünen her kişi, kurum ve kuruluşa Medeniyet Tasavvuru dergisi ortak bir zemin oluşturmayı hedeflemektedir.

Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay

2013-11-17

Uzun, ince bir yolculuğu sürdüren 'Bir Nokta' edebiyat dergisi



Kasım 2013, Sayı:142

Bir Nokta edebiyat dergisinin 142.sayısında Mürsel Sönmez'in yeni şiir kitabı "Mansur Ahengi" üzerine yazılan değerlendirme, inceleme yazıları bir dosya teşkil ediyor. 

Derginin bu sayısında ürünleriyle yer alan isimler: Mahmut Avcı, Cemal Kılınç, Aliye Akan, Furkan Balta, Resul Tamgüç, Şefik Memiş, Mehmet Kurtoğlu, Nurettin Durman, Fatih Kınalı, Suavi Kemal Yazgıç, Kemal Can Açık, Ulaş Konuk. 

Bir Nokta edebiyat dergisine ulaşmak için iletişim bilgileri:
0216 552 82 87
istanbulbirnokta@hotmail.com
Dergi bütün NT mağazalarında


Türk Dili dergisi 743 sayıdır sizlerle...



Bütün dergi okumayı sevenler, Türk Dili Kasım, bu ay başka dergi almanıza gerek bırakmayacak içeriğiyle sizlerle…
İki röportaj: Mehmet Öztunç “Ben kendi payıma, baştan beri yalın ve yalnızlığı savunuyorum. Ve şairin ahlaki ödevi estetik ve ontolojik değerlerden şaşmamak, kendisini ve insanı kandırmamaya ayarlıdır. Ötesi, kim bilir, biraz kader, biraz tarih, biraz da saçmalık…” diyen Ömer Erdem ile şiir ve şairlik üzerine konuşuyor.
Tanımadığımız Meşhurlar kitabıyla hepimizin tanıdığı Hikmet Feridun Es’i Semiha Es, Selçuk Karakılıç’a anlatıyor.
Şiir sevenlere: Mehmet Narlı, Ali Sali, Mustafa Özçelik, Kalender Yıldız, Tayip Atmaca…
Öykü diyenlere: Bahtiyar Aslan, İsmail Sert, Recep Seyhan…
Okuyacak kitap bulamayanlar, size tavsiyeler Kitaplık bölümünde…
Türk Dili’nde ayrıca Şaban Bıyıklı Yahya Kemal’in Din ve Metafizik Algısı yazısının ikincisi, Erdoğan Boz’un Dillerin Kaybolması ve Çevre Dil Bilimi, Fatih Alkayış’ın Orhun Yazıtları’nda Zıtlık İfadeleri, Nail Tan’ın Deyim Sözlüklerine Girmesi Gereken Bir Çeşitleme: Kulaklarının Üzerine Oturmak yazıları…


İyi okumalar…

İçindekiler


İsmail SERT • (Çizgi)
Mehmet NARLI • Tellal (Şiir)
Bahtiyar ASLAN • Mirza’nın Deresi (Öykü)
İsmail SERT • Üç Gün (Öykü)
İrfan ÇEVİK • Tepinen İnsan (Deneme)
Mehmet AYCI • Gar Saatinin Bildiği
Mustafa ÖZÇELİK • Suskunluk (Şiir)
Kalender YILDIZ • Vazo (Şiir)
Tayyib ATMACA • Deyişmeler (Şiir)
Altay TAŞKIN • Orta Saha (Şiir)
Recep SEYHAN • Kuşatma (Şiir
Selçuk KARAKILIÇ • Eşinin Gözüyle Hikmet Feridun ES

SÖYLEŞİ
Mehmet ÖZTUNÇ • Ömer Erdem ile
İsmail SERT • (Çizgi)

KİTAPLIK
Mehmet ÖZTUNÇ • Leylim Ley
Selçuk KARAKILIÇ • Tuna'dan Batı'ya

GÜNDEM

Nail TAN • Yitirdiklerimiz: Fatma Müjgân CUNBUR -Turgut ÖZAKMAN

2013-11-13

Hür Tefekkürün Kaleleri


“Hür Tefekkürün Kaleleri”
Üsküdar Belediyesi’nin bir süredir sürdürdüğü edebiyat odaklı programlarının Kasım ayı konuğu Yedi İklim Dergisi. Program Cemil Meriç’in ‘Hür tefekkürün kaleleri’ olarak nitelediği dergileri konu ediyor.
Çağa karşı tavır alma ve konumlanmada önemli bir görev üstlenmiş olan dergilerin bu gün düşünce geleneğimiz açısından özgüvenle yol alması önemli. Yirminci yüzyıl başlarından itibaren başlayan İslâmî düşüncenin sosyal, kültürel, sanatsal sürecinde adı geçen Sırat-ı Müstakim, Sebilü’r-Reşad, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera aynı izlekte buluşan dergiler. Yedi İklim Dergisi ise, çıktığı günden bugüne kadar düşünce hududu bakımından her biri önemli konumlara sahip söz konusu dergilerin izleğinden sapmama gayretini özel bir dikkatle sürdürüyor.
Yedi İklim’le Edebiyat Yolculuğu
Genel Yayın Yönetmeni Ali Haydar Haksal’ın yanı sıra Osman BayraktarŞakir Kurtulmuş ve Yunus Emre Özsaray; konu edileceği söyleşi ile birlikte Yedi İklim’de uzun süredir yazan İsmail Demirel,Osman Koca ve Nuhan Nebi Çam’ın yazar okumaları yer alıyor. Nurettin DurmanAdem Turan,Seyfettin ÜnlüGökhan Serter ve Serdar Kacır’ın seslendireceği şiirlerle program, dinleyicilerine unutulmaz bir edebiyat deneyimi yaşatacak.
Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil gibi öncü yazar ve şairlerin eserlerini, tutum ve tavırlarını sürekli gündemde tutmuş bir dergi olarak Yedi İklim; Sebilü’r- Reşad, Surat-ı Müstakim, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yönelişler gibi yazın serüveninin anlatılacağı söyleşi ile birlikte yazar okumaları arasında şairlerin seslendireceği şiirlerle bir yolculuğa çağırıyor takipçilerini.
Program Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi’nde, 16 Kasım 2013 Cumartesi Saat 16:00’da düzenlenecek.
Edebiyata gönül vermiş herkes davetlidir.

2013-11-10

'Dört Mevsim Niğde' şehir ve kültür dergisi

Yine bir sonbahar, yine ıslak şehir ve yine boş sokaklar... Yine kuru yapraklar dökülecek ağaçlardan. Umutlar yeni baharı bekleyecek. 
Şehre sonbahar geldi.

Bir şiirle karşılanır, bir hüzünle konuk edilir, bir masalla uğurlanır sonbahar. Sonbahar, ayak izlerinizi belli etmeden sessizce yürüdüğünüz mevsimin adıdır. Gelen hazandır, hüzündür; yalnızlaştırır.

Kıyıda köşede kalan siyah beyaz fotoğraflarımıza bakıp geçmiş hayatlarımızı özlemek en çok bu mevsimde yakışacak bizlere. Sonbahar son bakıştır.

Güneşin solan yüzünü izletirken içinize hiç olmadığı kadar veda sözcükleri doldurur. Sonbahar belli ki bir hatırlatıştır. Yere düşen her yaprak, kuruyan her ağaç aslında hep kaçtığınız, ama kaçtıkça yaklaştığınız “o” son günün en büyük tanığı ve en büyük habercisidir.

Yine bir hazan ve hüzün mevsiminde geldi elinize Dört Mevsim Niğde. Onca yılın emeği ve birikimiyle… Şehir ve kültür dergilerinin yitip gittiği memlekette yoluna devam eden dergimiz Niğde’yi ve hayatı farklı pencerelerden görmeye devam ediyor.

Dergimizin son sayısında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Hep birlikte nice sonbaharları güzelliklerle kucaklamak dileğiyle…

Gökhan Demircioğlu

2013-11-08

'Kertenkele' dergisinin 25.sayısı çıktı

Kertenkele Edebiyat ve Düşünce Dergisinin (Ekim-Aralık 2013) 25. sayısı çıktı.


Muammer Yavaş ve Şermin Hüküm’ün yönetiminde 3 ayda bir okuyucu ile buluşan Kertenkele Edebiyat ve Düşünce dergisi 25. sayısıyla yine göz dolduruyor.

Edebiyat dergileri arasında eleştiriye olan özel dikkatiyle farklılaşan Kertenkele’nin biçimindeki orjinalite yanında şiir ve düşünceye yönelik derin bakışı da üzerinde durulmayı gerektiriyor.

Kertenkele kuruluşundan bugüne kavlinden ve duruşundan ödün vermeden okuyucuya 25. kez dirençle seslenmenin vakarını bünyesinde taşıyan bir dergi konumunda.

Muammer Yavaş, artık Kertenkele’nin klasiklerinden olmuş dergiye giriş mahiyetindeki ‘içsöz’lerinde, Türkiye’de anarşizmin, anarşist yapılanmanın, anarşist tutum ve tavır alışların Gezi olayları bağlamındaki sorgulamasını ikaz yüklü tespitlerle yapıyor.

Kertenkele’de Diriliş dikkati devam ediyor

Üstad Sezai Karakoç’un parti merkezinde yaptığı konuşmaların deşifre metinleri önceki sayılarda da okuyucu ile buluşmuştu. Bu kez, Karakoç’un Yüce Diriliş Partisi İstanbul Şubesinde ‘27 Nisan 2013 tarihli’ konuşması, Ahmet Çiçek ve Murat Şahin tarafından metne aktarılarak Kertenkele’de okurun karşısına çıkıyor.

Kertenkele yayınladığı şiirlerle de okurun ilgisini çekmeyi başarıyor.

Ali Celep ‘Modern Şiirin Ölümü’nü ilan ediyor. Dom! Ali Celep, artık modern şiirin yazılma gerekçesinin ve yazılış şartlarının ortadan kalktığını yapısal ve tematik açıdan sağlam Modern Şiirin Ölümü şiiriyle okura ilan ediyor. Modern Şiirin naaşını bu şiirle birlikte kaldırmış oluyor.

Murat Şahin ‘Nil’in çocuklarına bir gizli muştu’ şiiriyle Mısır Devrimine götürüyor okuru.

Kertenkele’nin kurucu isimlerinden Rahmetli Muhammed Eroğlu’nun Yafa adlı şiiri okuru geniş bir insanlık ve medeniyet deltasında dolaştırıyor. Eroğlu’nun Yafa Şiiri şairin dosyaları arasında bulunan ve hiçbir yerde yayınlanmayan özelliğiyle ayrı bir dikkat gerektiriyor.

Muammer Yavaş ‘Yaratılma Acısı’nda varlığın ve eşyanın sırrını arıyor.

Bu satırların yazarı Koca Bir Devrim Olan Ev adlı şiiriyle mekânın hallerinden Gezi Parkına, Mısır Devrimine ve Reyhanlı’ya okuru Türk’ün şiir ikliminde dolaştırıyor.

M. Sinan Karadeniz, Nedensiz şiiriyle tabiatın, aşkın, hayatın ve çocuğun güzelliğine dair ‘kalbe dolan’ mısralar aktarıyor.

Alpaslan Akdağ, Hariçten Sevme Beni İçten Sev şiiriyle doğunun sevda ikliminden sesleniyor.

Kertenkele hikâyeyi de göz ardı etmiyor.
Adnan Duran ‘Suya Düşen Düş’ adlı masalsı öyküsüyle yer alıyor dergide.

Kertenkele’nin yetiştirdiği genç şairlerden Murat Şahin ve Ahmet Çiçek, karşılıklı yazışmalarıyla kendi varlık ve zihin durumlarına dair mektuplaşıyorlar: ‘‘Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar’’

Kertenkele’de Pakdil ve Karakoç okumaları devam ediyor

Kertenkele’nin Sezai Karakoç dikkati olmasının yanında bir Nuri Pakdil dikkatinin de olduğunu söylemek gerekiyor. Melike Yurt, Nuri Pakdil Külliyatına yönelik okumalarını yazarın Kalem Kalesi kitabıyla sürdürüyor. Böylece derginin yaslandığı düşünsel temellerin sağlamlığı açıklığa kavuşmuş oluyor.

M.Arzu Ayan, Cesare Pavese’nin Yaşama Uğraşı adlı kitabına dair tuttuğu notları paylaşıyor okurla.

Orhan Tepebaş, üç yazıyla yer alıyor dergide. Senem Gezeroğlu’nun ilk deneme kitabı üzerine izlenimlerinden oluşan Harflerin Aşkı adlı yazıyla, geleneksel dünyanın kültür iklimini içeren dil vurgusuyla yüklü Medeniyet Merdivenimiz: Osmanlıca adlı yazının yanında Yılmaz Erdoğan’nın Kelebeğin Rüyası filmine dair bir şair tutkusuyla kaleme aldığı yazıları Kertenkele sayfaları arasında yer alıyor.

Muhammed Hüküm Romandan Sinema Uyarlamaları: Minyeli Abdullah adlı akademik metniyle çok satan bir romanın sinemaya uyarlanışını, roman ve sinema sanatının gereklerini de tartışarak uzun ve geniş oylumlu bir incelemeye tabi tutuyor.

Mustafa Özdemir Zaman Yazılarından sonra yeni bir yazı dizisine başlıyor: Modern Rüyalara Geleneksel Tabirler. Özdemir bu yazısıyla Kuzey Afrika’da ortaya çıkmış, Batılı düşünür ve sanatçıları da etkisi altına almış olan Şazeliye tarikatını inceliyor.

Aydın Hız, Entelektüel Mutasavvıf adlı yazısıyla Nurettin Topçu’nun düşünce dünyasında tasavvufun izlerini arıyor.

Şerif Mehmet Uğurlu, Maveraünnnehir Nereye Dökülür adlı yazısıyla Ece Ayhan’ın Meçhul Öğrenci Anıtı şiirini klasik semantik bir okumaya tabi tutuyor.

Bu satırların yazarı geçtiğimiz aylarda Okur Kitaplığından Söyle Sessizlik adlı şiir kitabı yayınlanan Fatma Şengil Süzer’in söz konusu eserinin lirik şiir bağlamında anlam haritasını çıkarıyor.

Şermin Hüküm’ün Sezai Karakoç Külliyatı okumaları devam ediyor. Hüküm bu kez de Üstad’ın İnsanlığın Dirilişi adlı düşünce kitabını çözümlüyor.

Kertenkele’nin derin izler bırakan edebiyat ve düşünce yürüyüşü devam ediyor..

Kertenkele’ye ulaşamayan okurlar için iletişim adresleri:


Tel: 05055733271 (Muammer Yavaş)

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com