Mart ve Nisan ayları, kışla bahar arasındaki rekabetin mücadele sahnesi haline geldi. Bir açıyor insana kaygı veriyor, bir kapanıyor ümit. Bir köşe kapmacadır gidiyor. Bazen soğuk ve az yağış, bazen de bir bahar rüzgârı. Çimenler, ağaçlar göğe el atmakta ne kadar hevesli. Yeni yürüyen çocuğun ayağa kalkıp yarı sendeleyen bir yürüyüşü var ya, ben bu mevsimi böyle bir kışla bahar arasında gelip giden, bir kıyı rüzgârına, bir deniz gelgitine benzetiyorum. Çocuk sendelerken nasıl düşme korkusu içimizi titretirse, açılan havaya aldanarak çiçek açan ağaç ta öyle, ya soğuk alırsa, ya çocuk düşerse korkusu.
Bu biraz da hayatın bir özeti sayılamaz mı? Kazanmak ve kaybetmek ne kadar izafidir. Bir köyde erkek kardeşler önce sulu tarlaları seçip almışlar ve kıraç yerleri kız kardeşlerine bırakmışlar, iyi mi? Gel zaman git zaman, akarsular kesilmiş, kıraçlara yeraltı suları gelmiş, köy halkı hak yerini buldu diyor. Ama hak yerini bulur da, aradan geçen sıkıntılı zamanları nasıl telafi edeceğiz işte asıl mesele bu…
Derler ya altın kapı ağaç kapıya, ağaç kapı altın kapıya muhtaçtır. Konumuna bakıp da insafı elden bırakma. Ne kış sanıldığı kadar uzun sürer, ne de bahar o kadar uzakta…
32.sayı içindekiler:
Nurullah Çetin Hoca “Güneşi kurşunladık” adlı şiiri tahlil ediyor. İsmail Özmel “Mehmet Akif Ersoy’un Dünyası’nı, Abdullah Satoğlu “Bir Kapıdan Bir Kapıya”yı, Nihat Malkoç "Ergun Göze"’yi, Hadi Önal “Nefesin ve Sesin Gücü”nü, Nedim Bakırcı Akpınar’ı, Güner Özmel Başaytaç babası Nihat Özmel’in son günlerini, İsmail Sarıkaya Haberci’yi, Bedrettin Keleştimur “Kömürhan, Gönül Köprüsü", Murat Soyak “Gönül Sohbet İster” başlıklı hikayesini, Mustafa Demirci’nin “Ahmet Kabaklı’ya Vefa” yazısını ilgiyle okuyacaksınız.
Bekir Oğuzbaşaran, İsmail Özmel, Erdal Noyan, Ahmet Yılmaz Tuncer, Nihat Kaçoğlu, Mehmet Baş, Fatih Çelik şiirleriyle Akpınar’ı süslemişlerdir. Daha güzel sayılarda buluşmak dileği ile sağlıcakla kalın, hoşça kalın.
İsmail Özmel
İletişim:
ismailozmel@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder