"DİL VE EDEBİYAT" dergisi 1. sayısı ile yayın dünyasına
“merhaba” dedi.
Dil ve Edebiyat Derneği dergi yayınlamaya karar verdiğinde bir tek hedef seçmişti: Alanında en kaliteli ve saygın dergiyi edebiyat dünyasına kazandırmak. İşte bu hedef doğrultusunda çalışmalar başladı. Dergimizde yer alan makaleler her biri kendi alanında uzman olan yazarlar tarafından kaleme alındı. Şiir, öykü ve denemelerimizde çoğunlukla genç yazarların eserlerine yer verdik. Böylelikle okurlarımıza ve gençlere bir mesaj vermek istedik. Yayın kurulumuzun onay verdiği eserlere, sayfalarımız her zaman açık olacak.
İlk sayımız olması sebebiyle, değerli okuyucularımıza derneğimizin kuruluşundan bahsetmemek olmazdı. Bunun için derneğimizin genel başkanı Ekrem Erdem’den kuruluş öykümüzü okuyucularımıza anlatmasını rica ettik. Başkanımız, Dil ve Edebiyat Derneği’ni kurmak için yola çıktıkları ilk günden bugüne yaşananları sizler için yazdı.
Türkçemizin içinde bulunduğu durum malum! Malumun ilamı da geçtiğimiz haftalarda açıklanan TBMM 2. Dil Komisyonu raporuydu. Kamuoyunun dikkatini bir defa daha bu konuya çekmek için rapora dergimizde ayrıntılarıyla yer verdik.
Türkçe deyince ülkemizdeki en yetkin bilim insanlarından biri olan Metin Karaörs hocamızdan destek istemeden olmazdı. Beykent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Karaörs de dergimizin ilk sayısına “Türkçenin zenginliği” başlıklı makalesiyle katkıda bulundu. Özellikle gençlerin dikkatle okumasını tavsiye ediyoruz.
Dile kolay ! Türkçemizin sıkıntılarına duyarlı isimlerin başında gelen Hakkı Devrim, tam 50 yıldır yayın hayatımızın içerisinde. Gazetedeki köşe yazılarında Türkçe yanlışlarını eleştiriyor, yanlış yapanları ikaz ediyor. Usta gazeteciyle, bir söyleşi gerçekleştirdik, Türkçenin içinde bulunduğu durum ve geleceği hakkında konuştuk.
Masallar çocukluğumuzun unutulmaz renkleridir. Hemen hepimizin aklında yer etmiş bir masal vardır. Başta söylenen, hani pirenin berber, devenin tellal olduğu girizgâhları da en az masallar kadar ilgi çekicidir. Bu ayki “Araştırma” dosyamızı masallar ve girizgâhlarına ayırdık. İlgiyle okuyacağınızı tahmin ediyoruz.
“Dil Akademisi” denince karşımıza hep aynı adres çıkıyor: Fransa Dil Akademisi. Yaklaşık 400 yıl önce kurulan ve alanında en ciddi çalışan kurum olarak bilinen akademi, Fransa’da dil konusunda adeta tek yetkili organ konumunda… Daha fazla ayrıntı vermeyelim, çünkü ayrıntılı bilgiyi dergimizde bulacaksınız. Unutmadan, ülkemizde de bir an önce dil akademisi kurulmasını diliyor bu konuda yetkilileri göreve çağırıyoruz.
TBMM'de kurulan I. Dil Komisyonu’nun üyeleri arasında derneğimizin yöneticileri de yer alıyordu. Türkçe için çalışmaya daha o günden başlamışlardı. Genel yayın yönetmenimiz Recep Garip de komisyon üyesiydi. “Sanat ve Edebiyat Dili Olarak Türkçe” başlıklı makalesinde dilimizin zenginliğine dikkatlerinizi çekmek istedi. Şair ve yazar Garipoğlu’nun kendine has üslubuyla yazdığı makaleyi beğeniyle okuyacaksınız.
Bir başka makalemiz “Kültür ve Edebiyatın Taşıyıcısı Olarak Dil” başlığını taşıyor. Yazar Üzeyir İlbak makalesinde, geçmişten günümüze dil konusunu ele aldı ve bundan sonra neler yapılması gerektiğini yazdı. Benzer bir konuda, derneğimizde verdiği konferans ilgiyle izlenmişti. İlbak’ın kalemi de konuşması kadar etkileyici. Tavsiye ediyoruz…
İstiklâl Marşımızın şairi Mehmed Âkif Ersoy’u ne kadar tanıyoruz? Bu büyük insana gerektiği kadar sahip çıkabiliyor muyuz? Kendimize bu soruyu sorduk. Cevap maalesef olumsuzdu. Mehmed Âkif Ersoy hakkında birçok değerli çalışmaya imza atan yazar Abdurrahman Şen’den dergimiz okurları için bir makale yazmasını istedik. Mehmet Rûyan Soydan arşivinden alınan fotoğraflar eşliğinde, Mehmed Âkif Ersoy’u anlamak ve hatırlamak için bu makaleyi okumanızı öneriyoruz.
Prof.Dr. Durmuş Yılmaz da Türkçe sevdalısı bir bilim insanı. Halen Selçuk Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan hocamızın, 22. Dilbilim Kurultayı’nda sunduğu bildirinin bir bölümünü dergimize aldık. “Türkçeyi Korumak” başlıklı yazıda hocamız bizlere, Türkçenin içinde bulunduğu sıkıntıları anlatıyor. Türkçemizi korumak için çözüm önerilerine ise bir başka sayımızda yer vereceğiz.
Derneğimizde faaliyetler hiç durmadan devam ediyor. Bir yandan konferanslar, bir yandan dergi hazırlıkları, genel ağ sitemizin (internet) kurulması derken, I. Olağan Genel Kurulumuzu da gerçekleştirdik. Bizler için coşkulu, heyecanlı ve gururlu bir gündü… Genel kurulu, o gün en çok yorulanlardan biri olan genel müdürümüz Ahmet Avcı sizler için yazdı.
Dergimizin her sayısında, “Ayın Dosyası” başlığıyla bir bölüm bulacaksınız. Burada her ay bir konu, ayrıntılarıyla işlenip size sunulacak. İşte birinci sayımızda, Türkçe deyince akla ilk gelen isim olan Kâşgarlı Mahmud ve onun ölümsüz eseri Divanü Lugat’it-Türk’ü sizlere tanıtmaya çalıştık. İlk dosyamızı, Millet Kütüphanesi emekli müdürü Mehmet Serhan Tayşi kaleme aldı. Hem değerli hocamıza, hem de desteklerinden dolayı Türk Dil Kurumu’nun değerli yöneticilerine teşekkür ediyoruz.
Yayın politikamızı oluştururken edebiyatın hemen her türüne sayfalarımızda yer vermeyi amaç edindik. Fırsat ayağımıza kadar gelmişti. Editörümüz Mehmet Kâmil Berse, Hindistan gezisini tamamlayıp yeni dönmüştü. Kendisinden bir “gezi yazısı” yazmasını istedik. “Türk Gözüyle Hindistan Gezisi” ilgiyle okuyacağınız keyifli bir gezi yazısı…
Başta söylediğimiz gibi, makalelerimizi “uzman kalemlere” emanet ettik. Bunlardan biri de Sakin Öner hocamız. Yazar, eğitimci ve en önemlisi “başöğretmen” Sakin Öner, “Fikir Adamı Olarak Yahya Kemal” başlıklı makalesinde büyük şairimizi anlattı. Hocamıza da gönülden teşekkür ediyoruz…
İşte, ilk sayımız ana başlıklarıyla bu şekilde oluştu.
Dergimizi okurken kullandığımız dil dikkatinizi çekecek. Bizler Türkçemizin kelime varlığına sahip çıkmayı, dilimizi fakirleştirmek değil zenginleştirmeyi ilke edindik. Bu amaçla; “hikâye” de diyeceğiz “öykü” de… “Misal” de bizim “örnek” de… Sizleri de Türkçemize sahip çıkmaya çağırırken, ikinci sayımızda buluşmak umuduyla diyoruz. Saygılarımızla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder