2009-01-26

Ay Vakti 100-101. Sayı: "Zulmü Alkışlayamam"


Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var...

Zalim savaş sirenleri en acı şekilde çalıyor yine. Yine birilerinin canı kan banyosu yapmak istemiş belli ki. Bir türlü sığamadığı dünyayı, küçücük çocuklara dar etmek için, kanlı bir oyuna başlamış zalim. Çocuklara sapan, kendisine misket bombaları düşmüş. Oyun başladıktan bir süre sonra, Gazzeli çocuk artık yokmuş!...

Dile getiremediğimiz anlar yaşıyoruz son günlerde. İçimizde büyümekte olan taşlarla birlikte, yüreğimizdeki koru körüklemeye, Gazze'ye ithaf edilmiş şiirlerle, öykülerle devam ediyoruz. Ay Vakti 100. sayısına ulaşmış olmanın verdiği heyecan ve mutluluğu, hüzünle karışık bizlerle paylaşıyor.

Daralan vakitlerin doruklarından kutlu sözün sahibi ile başlıyoruz Ay Vakti'ndeki yolculuğumuza; Bism-i Rabbike...

Buradan bakınca Gazze, başlıklı şiiri ile Nurettin Durman, bir yandan zulüm karşısında ar duymayan insana taş atarken, diğer yandan içindeki hicabı söze getiriyor. "Kalk ayağa" desem Filistin, kalkar mısın? Sorularla, cevaplarla Filistin'i haykıran Naz Ferniba, realist denemesini bizlerle buluşturuyor. Yaşamak için öldürmeyeceksin, başlığıyla, Şeref Akbaba feryadı devam ettiriyor. Filistin'e yakarışlar yürekleri feryat ettiriyor…

Recep Garip, 'Kış üzerine bir genelleme'siyle, kış gecelerinin unutulmaz anlılarından, çocukların belleğindeki kış görüntülerinden demeçler sunuyor. Adem Turan, Sezai Karakoç'un "Balkon" şiirinden esinlenerek açtığı balkon sohbetini, kış ile birleştirerek devam ederken, Filistin kışını ekliyor yazısına... Filistin deyince akla ilk gelen Rachel Corrie'yi, Norveçli Doktor Mads Gilbert'i, Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez'i, Malili siyah çocuk Ömer Kanoute'yi ve kış kıyamet demeden Levent'teki İsrail başkonsolosluğu önünde kuşatma eylemine katılan, insanlık nöbetlerini hiç aksatmayan bütün insan kalmışlara teşekkür ederek, bitiriyor yazısını.

Sezai Küçük, Dünden bugüne şarktan garba Mevlâna, başlığı altında, tasavvuf edebiyatının büyük üstatlarından olan Mevlâna'nın edebi kimliğine, kelâmından örneklerle ışık tutuyor. Akışa katılmak akışa kapılmak deyişini, katılım ve kapılma arasındaki farkı gündem ederek, akademik unsurlara dayalı anlatımı ile denemeleştiren Necmettin Evci, "Her şey akar; su, zaman, tarih, hayal, fikir, ilim, bilgi, duygu, doğru-yanlış, her şey akar. Hayat bir akıştır, varlık bir akış..." diyor.

Yavuz Ertürk; İçimin iyi tanığı, Alâaddin Soykan; Us Gül Usul, Taner Taştekin; Gül eyle ve Abdüssamed Bilgili; Ve ben ve dedem ve ölüm, başlıklı şiirleri Ay Vakti'nin diğer şiirleri. Mustafa Oğuz şiirlerle hayat resimleri çiziyor tuvalimize, biraz acı çiziyor...

Hakikati tavaf eden çocuk; Yunus Emre Tozal, sevgi tomurcukları saçarak filizlenen hakikat gerçeğini, dirilişin damarlarındaki coşkuyla, karıncanın yürüyüşündeki samimiyetle, yağmur tanesindeki bereketle tefekkür ediyor ve ettiriyor...

Ayşegül Tulû, Yalnızlık Ayeti isimli öyküsü ile çocuk ve yalnızlık arasında gergef dokurken, İffet Oral, zamanın eşya ve insan üzerinde çizdiği çizgileri söze döküyor. Emine Batar kâğıttan gemisini gözyaşı denizinde yüzdürüyor "Şehrin eğri sütunları" yazısında.

Üzeyir Süğümlü, Kelimeler ve Algı II, üzerine yeni açıklamalar getiriyor. Varoluş ile kelime arasındaki bağa dikkat çeken yazar, "ilk insandan günümüze ulaşan kültür birikimi kelimelerle sistemleşmiş ve aktarılmıştır" diyor.

Cahiliye karşısında Kur'an ve Peygamber, Eyyüp Azlal'ın kaleminden, asr-ı saadet dönemi şiir incelemesinden oluşuyor. Yazıda; cahiliyye şiirinin Kur'an karşısında nasıl titrediği ve şairlerin kutsal kelâm ile nasıl boy ölçüşmeye kalkıştıkları konu ediliyor.

Gönül aynamız eskimeyen musikimiz; Ahmet Sezgin'in, içimizde notalarını hiç yitirmeyen türkülerimiz, ezgilerimiz, her şeyimizle biz olan musikiyi anlatan, gönül tellerimizi titreterek geçen bir yazısı. "Türk insanının yazılmayan romanı türkülerde saklıdır." Ya eski zaman türküleri? Onu da İsmail Bingöl'ün kaleminden okuyalım...

Mavi'nin gün geçtikçe mavi'den koptuğu, renklerin ırasını yitirdiği son dönemde, mavi bir pencereden başınızı uzatmaya ne dersiniz? Hasan Tiyek, mavinin hâkimiyet kurduğu denemesini bizlere sunuyor. "Yaşamak ki en kısası ölmenin..." Biz öldüysek de kelebektik, diyor Adem Özbay.

"Araba sevdası" adlı romanda, "araba" ve "at" temi, Hacı Küçükcılız'ın Recaizâde Mahmut Ekrem'in romanından yol alarak, günümüz Türk romanı ve dönemlerin edebiyat anlayışını, Batı ile özdeşleştirerek irdelediği inceleme yazısı.

Nihat Malkoç, Mustafa Özçelik'in Eğitime adanmış hayatlar, isimli kitabı vesilesiyle, öğretmenin kutsiyetini vurguluyor. Ve Şiraze'den Şiraze'ye, Saklı mektuplar, XLVI. kez açılıyor…


İçindekiler:

Deneme
Naz FERNİBA / "Kalk ayağa" Desem Filistin
Şeref AKBABA / Yaşamak İçin Öldürmeyeceksin
Adem TURAN / Kış Halleri -IV
Necmettin EVCİ / Akışa Katılmak Akışa Kapılmak
Yunus Emre TOZAL / Hakikati Tavaf Eden Çocuk
Üzeyir SÜĞÜMLÜ / Kelimeler ve Algı II
Ahmet SEZGİN / Gönül Aynamız Eskimeyen Mûsikîmiz
İsmail BİNGÖL / Eski Zaman Türküleri
Hasan TİYEK / Mavi
Adem ÖZBAY / Öldüysek de Kelebektik
Mustafa OĞUZ / Hayat Resimleri

Şiir
Nurettin DURMAN / Buradan Bakınca Gazze
Yavuz ERTÜRK / İçimin İyi Tanığı
Alâaddin SOYKAN / Us Gül Usul
Taner TAŞTEKİN / Gül Eyle
Abdüssamed BİLGİLİ / Ve Ben ve Dedem ve Ölüm

İnceleme
Sezai KÜÇÜK / Dünden Bugüne Şarktan Garba Mevlâna
Recep GARİP / Kış Üzerine Bir Genelleme
Eyyüp AZLAL / Cahiliye Karşısında Kur'an ve Peygamber
Hacı KÜÇÜKCILIZ / "Araba Sevdası" Adlı Romanda "Araba" ve "At" Temi

Öykü
Ayşegül TÛLU / Yalnızlık Ayeti
İffet ORAL / Bast-ı Zaman
Emine BATAR / Şehrin Eğri Sütunları

Kitap
Nihat MALKOÇ / Eğitime Adanmış Hayatlar

Mektup
Şiraze / Şiraze mektuplar -XLVI


Yekta Haktan İnci

İrtibat:
www.ayvakti.net
ayvakti@gmail.com

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com