2013-03-21

ŞİİR VE İNŞÂ dergisi yayın hayatına başladı


Şiir ve İnşâ dergisi, aydınların çarpıklıklara ve yalanlara karşı merdane mücadele edecekleri hür bir mahfil olarak fikri cereyanların teşekkülüne sanat ve fikir terkipli bir zemin hazırlamaya meyyal olacaktır.

Dergiler, fizikî dünyanın yorucu tekdüze alışkanlıklarından kurtulup fikirler dünyasının yüksek katmanlarında seyrân etmenin kapısıdır. Yeni bir derginin yayına başlaması bu esrarlı kapının cesaretle açılmasıdır ki, evrenin elvanından taravet ve meserret kesbidir. 

Yayına başlamak gerçekliğin âleminden düşünce ve sanat muhitine fikir pırıltılarını taşımak olanağı sunan mühim bir takdimdir. F
ikrî potansiyeli olan yeni bir dergi birçok cepheden doğurgan olabilir. Keşfedeceği yeni yazarlar, öne süreceği edebî/felsefî tartışmalar yani sanat ortamına getireceği yeniliklerle heyecan verici bir hava estirebilir.

Sırf bu yüzden yayına yeni başlayan dergilere muntazır olmak büyük kafaların şevk duyacağı bir tavırdır. Bir sanatkârın emeli herhalde taşıdığı fikrî potansiyeli dışa vurmaya muharrik unsur olacak düşünce ve sanat mıntıkasına girmektir. 

Öğrenmeye ve yazmaya kamçılayan, karşılıklı münakaşa ve tenkit etme imkânı sunan bir düşünce atmosferi dergiler etrafında suhuletle temerküz edebîlir. Dergicilik hareketlerinin üretken atmosferi ile düşünce tarihi arasında çifte etkileşim söz-konusudur. Dergilerin fikir telifinde üretken oldukları dönemlerde düşünce tarihinde de bir canlılık olduğu vakıadır. Kalıcı meselelere eğilmesi, genel geçer bilgilerin peşine düşmesi bakımından dergiler, aktüel ve asparagas karakterli malumat neşreden gazetelerden, bilhassa münevverleri çeşitli iktidar odaklarına esir etmemek, cihetinden ayrılmaktadır.

Fikirler öncülüğünde yenilik hevesi taşıyan toplumların sırtlarını dayayacakları mütevazı ve muhkem bir temeldir, dergicilik hareketi. Gazete ve diğer yayın organlarına nazaran daha az bağımlı olan Dergiler hasbi muhalefet ahlâkına sahip aydınların tercih edecekleri müstakil bir cephedir. 

Merhum düşünürümüzün ifadesiyle hür tefekkürün kalesidir. Bedensel heveslerin iktidarına ve çoğunlukla siyasanın aşağılık eğilimlerine yüz çevirmedir,karşı çıkıştır, dergicilik. Kalabalıklardan kederli bir yalnızlığa kaçıştır.

İçerisinde harıl harıl tercümelerin aktığı, bireyler arasında muntazam düşünsel diyalogların gerçekleştiği, ilişkilerin fikir ağlarıyla örüldüğü ve akli cevherlerin satırlara nakşedildiği düşün siteleridir dergiler. Ustaların tezgâh başına geçip sanat kerpiçleriyle fikir imarethanelerini yükselttikleri bu siteler,toplumların felsefî yükselişlerinde temeldeki ibda harcı olmuştur. 

Aydın namzetleri bu sitelerde tecrübeyle karşı karşıya gelmek ve kabiliyetlerini bilemek fırsatını haiz olmaktalar. Cehalet vartasından fikrî varsıllığa ilerleyişte revnak bir merdiven olan dergicilik eylemi aynı zamanda büyük sanatkârların ve düşünce adamlarının doğuşuna yol açacak savaşımın da meydan yeri olacaktır. 

Şiir ve İnşâ dergisi, aydınların çarpıklıklara ve yalanlara karşı merdane mücadele edecekleri hür bir mahfil olarak fikri cereyanların teşekkülüne sanat ve fikir terkipli bir zemin hazırlamaya meyyal olacaktır.


İrtibat:

Şiir ve İnşâ dergisini Ankara ve İstanbul'da aşağıda isimleri yazılı kitabevlerinden temin edebilirsiniz.

İstanbul; Mephisto - Taksim, Ana Kitapevi- Cağaloğlu, Ağaç Kitapevi- Fatih, Kaknüs Kitapevi- Üsküdar.

Ankara; İlhan İlhan kitapevi, Birleşik Kitapevi, İmge Kitapevi, Kurtuba Kitap Kafe.

2013-03-19

'Ayraç' dergisi Çanakkale'de...


Ayraç Kitap Dergisi 41. Sayısında 98 yıl önce Çanakkale'de yaşananları sorguluyor!

Herkesin Çanakkale'si değil,
Hepimizin Çanakkale'si…

1915'te Çanakkale Boğazını ele geçirmeye, İstanbul'u işgal etmeye ve Rusya'ya yardım götürmeye yönelik İngiliz-Fransız ortak harekatına karşı yürüttüğümüz Çanakkale Savaşı, hem I. Dünya Savaşı'nın hem de tarihimizin en önemli savaşlarından biridir. Ayraç Kitap Dergisi olarak bugüne kadar daha iyisini yapmak için beklediğimiz Çanakkale Dosyası'nı 4. yılımızda yapmış bulunuyoruz.

Bu sayı tarihimizin dönüm noktalarımızdan olan Çanakkale Savaşı özel sayısı… Çanakkale bizi biz yapan bir savaştır. Hem Çanakkale'de yaşananları, hem Çanakkale Savaşı sonrası devlet ve millet olarak Çanakkale vefasızlığımızı, hem de Çanakkale'nin son zamanlarda artan popülerliğini araştırdık, konuştuk. Ayrıca Çanakkale'ye dair neler yapılabilir? sorusuna cevaplar aradık.

Çanakkale tabi çok çetrefilli bir dosya oldu. Çünkü savaşın akabinden günümüze gelinen süreçte Çanakkale, siyasete malzeme yapılan bir konu. 2000'li yıllardan sonra muhafazakar belediyelerin etkinliğiyle Çanakkale'ye giden sayısı 2.5 milyonlara kadar çıktıysa da son zamanlarda yine bir düşüş söz konusu. Bunun yanında Çanakkale'ye gidenler hakkında laik-muhafazakar çekişmesi de çok tartışıldı. Bu çekişme sonucunda Çanakkale'de yaşananlar yeniden konuşuldu ve herkes kendi tarihini kendisi yazmaya başladı!

Bugün Çanakkale, birbirlerini ötekileştirmiş grupların sloganlarına, söylemlerine ve "tarihsel gerçek" dedikleri ispatlarına maruz kaldı. Dergimizde de göreceksiniz bu konuları. Savaşın ne anlama geldiği, ve bu savaşı milletçe sahiplenmemiz gerektiği unutuldu. Çanakkale'yi böyle bir hale getirmenin, geçmişini sahiplenemeyen, sahiplendiğinde de ideolojik fikirleriyle milleti birbirinden ayıran bizler, Çanakkale'yi yeniden fethetmek zorundayız. Eğer Çanakkale'yi yeniden fethedebilirsek, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın ve Ortadoğu'nun anlamını yeniden keşfedebiliriz.

Dosyamızda birbirinden farklı görüşleri bilerek dile getirdik. İstedik ki Ayraç okurları bu dosyayla Çanakkale'ye yönelsinler ve Çanakkale'deki tarihsel gerçekliği kendileri keşfetsinler. Nelerin yaşandığını bizzat kendileri araştırıp okusunlar. Bu minvalde Çanakkale kitaplarını genişçe incelemeye gayret ettik. Sizler de okudukça her kesimin kendisine has Çanakkale'sini yazdığını farkedeceksiniz.

İyi okumalar!

*

- Çanakkale filmleri pastadan pay alma sevdasından öteye neden gidemiyor?
- Çanakkale'de Laik-Muhafazakar çekişmesinin altında yatan sebepler...
- Çanakkale'ye şimdiye kadar neden kayıtsız kaldık?
- Mustafa Kemal'in Çanakkale'deki rolü neydi? Çanakkale'yi neden anlatamadık, neden yazamadık?

Dosya Yazarları: Yunus Emre Tozal, Hamdi Akyol, Abdurrahman Üzülmez,
Hasan Parlak, Salime Kaman, Cem Sökmen, Pınar Andaç, Ayşegül Tozal,

İskender Gümüş, Nihal Yormaz, Firdevs Kapusızoğlu, Akif Usluy


Katkı Sağlayanlar: Erhan Afyoncu, Münir Üstün, Bora Ekmekçi,
Prof. Dr. Tufan Gündüz, Prof. Dr. Vahdettin Engin, Alpaslan Durmuş,
Mustafa Karagüllüoğlu

41. Sayımızdan Söyleşiler:

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Uzmanı Muzaffer Albayrak:
"Çanakkale'den bize yadigar kalan tarihi mirası muhafaza edemedik."

Çanakkale Koleksiyoneri Seyit Ahmet Sılay:
"Çanakkale Savaşı 1915 Aralık'ta bitmedi benim için. Ben 1915 Aralık'tan sonraki günümüze kadar gelinen sürecin mücadelesini veriyorum hâlâ…"

Dr. Mehmed Niyazi:
"Çanakkale hakkında 253.000 kitap yazılabilir…"

'Dergâh' dergisinin 277. sayısı

dergh-dergisinin-277-sayisi-ciktiDergâh dergisinin 24. cildin yayımına başlandı. 

Esra Nur Küçük, Evliya Çelik, İbrahim Yolalan, Ali Ayçil, Serdar Arslan, Mehmet Baş, Büşra Dilek, İsa Karaaslan ve Mustafa Kadir Atasoy bu sayının şairleri.

Yakup Öztürk ile Murat Kutlu ‘derkenar’ sütunlarında yazdı.

Ali Işık ve Gülbahar Reçber hikâyeleriyle bu sayımıza katkıda bulundu.

Sezai Coşkun haklı bir ilgiyle karşılanan Nazan Bekiroğlu’nun “Nar Ağacı” romanı hakkında düşüncelerini kaleme aldı.

Bu sayının ‘orta sayfa sohbeti’ni Doç. Dr. Fatih M. Şeker ile yaptık. Şeker özellikle “Türklerin İslâm Tasavvuru” üzerinde çalışıyor. Konuşma yazarın yetkin görüşleri ile okurları aydınlatıyor.

Kamil Yıldız hikâyede anlatıcı anlam ilişkilerini Nahit Sırrı Örik’in hikâyeleri bağlamında değerlendiriyor. Hikâyeyi meslek edinenler mutlaka okumalı.

Mehmet Narlı, Işık Yanar’ın “Taşra Şairi” adlı son romanını tartışıyor.

Nesrin Aydın, Sait Faik’in “Şehri Unutan Adam” hikâyesi üzerine bir tahlil denemesi yaptı.






BİR NOKTA edebiyat dergisinin 134.sayısı çıktı


"Edebiyat dergileri, kelimeleri çalınmış yerlilerin, savunma yerleri ve sığınaklarıydı." 
Mürsel Sönmez

“Ay Vakti” çiçeklerle açıyor


“Ay Vakti” dergisinin 143.sayısı çıktı.
Ay Vakti Mart -Nisan sayısıyla raflardaki yerini aldı. Gündemini kendi belirleyen ve emir aldığı bir patronu olmayan dergimiz “Müslüman gündemi belirleyendir gündemi belirlenen değil” çizgisinde hareket etmenin şuurunda yoluna revan oluyor.
“Her çalışmanın görünmeyen kahramanları var” diyerek derginin mutfağındakileri unutmuyor ve herkese emeklerinden dolayı teşekkür ediyor. Okuyucularından yeni dönemle ilgili fikirlerini almak isteyen dergimizin yeni önerilere kapısı açık.
Dergi edebiyatın her türünden seçkin eserlerle yine dopdolu…
İçindekiler:
Şiir
A.Vahap Akbaş-Uzaklara Bilet, Alaaddin Soykan-Sabra Dağ Duman Kaydolmak, Selami Şimşek-Yara Söylemeyin, İsa Karaarslan –Beyaz Bir Uykusuzluk, Mehmet Baş-Annem
Deneme:
Adem Turan -Kış Halleri–5, Onur Akbaş -Nisan’a Küsmek Olmazdı, Faik Öcal -Hacı Ağa’nın Çırası, Hilal Buğan –Söz, Sukuta Dokundu, Şeref Akbaba -Söz
Öykü:
Naz Ferniba-Cezada Elif Şehri, Semra Saraç -İçinde Olmadan, Senem Gezeroğlu-Görüşme, Süheyla Hanönü-Kuş Kalbi, Dilara Pınar-İnsomnia’nın Saati
İnceleme:
Ahmet Sezgin-Kavram Kargaşasının Sebep ve Sonuç İlişkileri, Mehmet Baş- Diriliş Düşüncesi Ekseninde Millet Kavramına Bir Bakış, Mustafa Uğurlu –Mehmet Akif’in Divan Şiirine Bakışı
Kitap:
Recep Garip-“Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç” Üzerine
Sinema:
Engin Elman-İran Sineması Ve Memleketimden Sanat Manzaraları, Abdullah Ömer Yavuz-Tepenin Ardından Paranoyanın Sessiz Çığlığına
Mektup:
Şiraze LXXVI

Mehmet Baş

İrtibat: 
ayvakti@gmail.com

2013-03-07

‘Yedi İklim’ 276.sayısında…


Önümüzdeki günlerde Şakir Kurtulmuş’un “Yusuf’un Kuyusu”, Yeprem Türk’ün “Önemli Olan” ve Mehmet Özger’in “Muhtasar Cinnet Risalesi” adlı şiir kitaplarını yayınları arasına katacak olan Yedi İklim 276. sayısında (Mart 2013) yoğun şiirler bulacağınız içeriğini sunarken ‘Yaratıcı Yazarlık’ konusunda önemli tespitlerde bulunuyor.
“Yazma yeteneğinin ortaya çıkması, gelişmesi konusunda dergi ortamı, arkadaş toplulukları herhalde hâlâ en verimli alanlar. Tabii ki bunu söylerken daha çok amatör heyecanını kaybetmemiş, yeni bir yazıdan, yeni bir şiirden, yeni bir öyküden heyecan duyulan dergi ortamlarını kastediyorum.  Bu ortamda insanlar birbirlerini etkiler,  birbirilerinden öğrenirler.  Bu ilişki çok tanımlanmış bir biçimde de gerçekleşmez; kendiliğinden olan, çoğu zaman da görülemeyen bir süreçtir bu. İnsanlar bir araya gelir, konuşur ve yazı yazar.
Ayrıntıya da ayırıcı nitelik şurada; insanları bir araya getiren bağ, yazı yazma arzusu değil, birlikte olma, bir ideali paylaşma tutkusudur.” Yedi İklim “İnsanı etkileyen, sarsan etki ancak bu tutku ile birlikte kazanılır. Ne anlatırsa anlatsın, okuyucusu bu nitelikteki eserleri tanır, fark eder” diyerek yazarlığı vurguluyor bu sayının sunuş yazısında.
Tefekkür iklimine bir çağrı olarak gözlerimize dolan çizgileriyle Hasan Aycın’la açıyor sayfalarını.
Ve şiirin geçişi başlıyor;  Osman Serhat / “….” , Şakir Kurtulmuş / Şiiri Yüzdüren Kuşlar, Nurettin Durman / Ne Çok Ölüyor Dünya,  Adem Turan -Musalla Taşı / Su Taşı / Kan Taşı / Sokak Taşı, Erkan Kara / Anne, Cevat Akkanat / Baba, Kız, Ruhul Kudüs!, Ümit Zeynep Kayabaş / En Yükseğe Silik, Bilal Can / Gülümseyişimizin Garipliği Üzerimizdedir Bilesiniz, Serdar Kacır – Derelerden Atla Geçerken / Ölü Resim, Metin Tonbul / Cezayir Sokağı, Hatice Çay / Şeytan Kovalaması, Hacer Akıcı – Ayna / Kokotlar Mektebi, Aydın Yanmaz / Bir Küçük Çığlık, Abdurrahman Danış / Cin ve Beste, Cemil Aydın / Düşmek, Yeprem Türk / Batı Topu bu sayının şiir sayfalarında okuyacağınız isimler.
Nuhan Nebi Çam “Eylül Düşünceleri”, Osman Koca “Kutsî Reverans”, Hüner Şencan “Al Topuklu Beyaz Kızlar” başlıklı öyküleriyle öne çıkan isimler.
Yine Özlem Aydın’ın hazırladığı Ebru ve Serap Ekizler’in Çizgileri yer alıyor bu sayıda.
Yedi İklim’in ‘çeviri şiir’e sayfalarında sürekli yer verdiği bilinir. Önceki sayıda  Veysel Akdoğan’ın adeta tarihin sisleri arasından çıkarıp sunduğu Ebû Talip’in ‘Kaside’si ve yine İsmail Söylemez tarafından Farsçadan çevrilen Kayser-i Eminpur’un “İnsanlar Kitap Gibidir” adlı şiiri okuyucunun dikkatine sunuluyor.
Ali Haydar Haksal, Umberto Eco’nun “Gülün Adı” adlı romanını “Gül’ün Adından Gül İmgesine” başlıklı yazısıyla mercek altına alıyor bu sayıda. “Gülün Adı, Orta Çağ Avrupa’sının bir romanı. Bu, bir anlamda dönemin gizlerinin şifrelerini çözer nitelikte. O dönemde Doğu ile Batı arasında büyük bir uçurum var. Batı kendi karanlığının gizlerini veya çıkış yolunu çözmeye bakıyor. Bu, Batı’nın bir dönüm noktasıdır, bir diğer deyişle rönesansıdır. Umberto Eco da diğer batılı bilim adamları gibi zaman zaman duygularına yenik düşüyor. Kimi zaman bu, bir öfkeye dönüşüyor.”  “Gül’ün Adından Gül İmgesine” Ali Haydar Haksal, İslam Düşüncesinin Batı kültürü üzerindeki etkileri ve karşı tepkilerini okumayı sürdürüyor da denilebilir.
Ve aynı eksende Mehmet Habil Tecimen ise “Shakespeare’nin Kıbrıs Davası Otello’nun Politik Mirası” başlıklı yazısıyla; William Shakespeare’in Othello’daki ayrıntılardan hareketle “18. yüzyıl sonrasını Aydınlanma kavramı çevresinde anlayamaya meyilli Türkiyeli aydın okuyuşu; milletimizin taraf olduğu Kıbrıs’la ilgili edebi bir metni değerlendirirken yazarı eleştirmemize yıllarca mani olmuştur” diyerek  “(bizdekilerin de, dışarıdakilerin de) şuuraltı kayıtları ve Othello’nun politik meselesi”ni ortaya çıkarmaktadır.
Mete Çamdereli’nin “Medya ve Din” başlıklı  “din ve din olgusunun medyada konumlanma biçimini ihsas eden” ve birkaç sayı devam edecek olan  çalışması; medya ile dinin popüler kültür bağlamında bir değerlendirmesini içeriyor.
İki Öykü Kitabı’na işaret ediyor Yedi İklim: Nuhan Nebi Çam “Kefendeki Misket ya da Tahir’in Tarihi”, Muhammet Özeren ise “Kefendeki Misket” başlıklı yazılarıyla öykülerini Yedi İklim’den okudumuz Yunus Emre Özsaray’ın ‘Kefendeki Misket’ adlı kitabını ;Tuba Türkkan da “Mistik Bir Anlatı: Lobelya” başlıklı yazısıyla Osman Koca’nın ‘Lobelya’ adlı kitabını inceliyor.
Yeni Okumalarda ise Şakir Kurtulmuş “Kelebek, Şair ve İzler” başlıklı yazısında Yüksel Peker’in aynı başlığı taşıyan ve Hece Yayınları arasından 2012 yılında çıkan şiir kitabını; Sezai Güner,  Turan Karataş’ın “Doğu’nun Yedinci Oğlu; Sezai Karakoç” adlı kitabını  işaret ediyor.
Yeprem Türk,  Ayışığı başlıklı şiiri üzerinden “Oktay Rıfat Şiiri”ne değiniyor.   “Asa Süresi” başlıklı yazı ise Yeprem Türk’ün İlber Ortaylı ile Radikal Kitap’ın yaptığı bir söyleşiden yola çıkarak Tanzimat, sonraki dönem ve batılılaşma kavramları arasından medeniyet kodlarımızın dayandığı  asa’nın kırılmak üzere olduğunu söyleyerek ‘bir yeri’ işaret ediyor.  Yedi İklim bir önceki sayısında bilindiği üzere Ahmet Sait Akçay dosyası hazırlamıştı. Yeprem Türk söz konusu dosyaya “Ufuk Kesişmesi mi?” başlıklı yazısıyla değiniyor.
Tuncer Uçarol’un  2012 Yılı Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatı Ödülü’nü konu ettiği yazısının ardından  Gökhan Serter’in “Eylemle Geçenler yada Bir İnsanlık Başlatmak” başlıklı yazısı yer alıyor değiniler arasında. Gökhan Serter bu yazısıyla  “Bir sınavdır yaşamak diye diye direnmenin kokusu doluyordu avuçlarına. Korkunç bir yalnızlığı da alarak yanına kalplerindeki kuşlara bağışlanmanın duasını okuyordu onlar. Örtülerinden başka bir de elleri vardı onuru çöktüğü yerden tutup ayaklandıran. Dehrin külfeti bir Kudüs’ün bir de onların omuzuna bırakılmıştı sanki” diyerek 28 Şubat sürecinde uygulanan başörtüsü yasağına karşı verilen mücadelenin anlamının izini sürüyor.
Yedi İklim’den ruhu olan, içi kor kor yanan ve canlı bir sayı daha…
İyi okumalar diliyoruz.
https://www.facebook.com/7EDiiKLiM

'Osmanlıca' eğitim ve kültür dergisi

2013 senesine “Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi” isimli yepyeni ve orijinal bir çalışmayla girdik. Sahasında ilk ve tek olan dergi, üç ayda bir yayınlanmak üzere planlanmış. Toplamda kırk sekiz sayfadan oluşmaktadır.
Türkiye entelektüellerinin Osmanlıca hakkındaki sözleri ve Osmanlıca öğrenmenin ehemmiyeti yazısıyla başlayan dergi; Osmanlıcaya Giriş, Kelime ve Cümle Örnekleri, Kitabe Okumaları, Gülelim Eğlenelim ve Okuma Metinleri bölümlerinden oluşmaktadır.
Derginin tanıtım ve muhteviyatı hakkında editör yazısında da şunlar kaydedilmiştir:
“Dergi, en basitten başlayacak ve en güzele, en iyiye doğru gidecektir. Temel hedefimiz, Osmanlıcayı okuma seviyesini kazandırmaktır. Bu süreçte tarihi, edebi ve sair belgelere ve değişik yazı karakterlerine de yer verilecektir.
Üç ana temelden oluşan derginin birinci bölümünde okuma seviyesi kazandırma, kolay okuyabilme tekniklerini öğretme hedeflenmiştir. İkinci bölümde okuma metinleri, şiirler, fıkralar ve sair değişik yazı ve köşeler olacaktır. Üçüncü bölümde ise kitabe, değişik hatlarla yazılmış yazılar, tarihi ve edebi metinlerin çözümleri ve okuma teknikleri gösterilecektir. Bu suretle her dergiden her seviye istifade edebilecektir. Bize zor gelen, fakat aslında hiç de öyle olmayan bu meseleyi hep beraber çözmek bizim elimizde.
Dergiyi takip ettiğiniz müddetçe siz de istifade etmiş olduğunuzu gözlemleyeceksiniz. Size verdiğimiz pratikleri uygulamak kaydıyla kısa zamanda mesafe alacaksınız. Neticede matbu eserleri okumakla birlikte, el yazısı ile yazılmış Osmanlıca yazıları, çeşme, cami, müze, mezar taşlarındaki yazıları, arşiv belgelerinin önemli bir kısmını okuyabilir seviyeye geleceksiniz inşallah.
Dergi, bu sahada bir ilk olması hasebiyle önemli bir vazifeyi üstlenmiş bulunmaktadır. Tarih ve kültürümüze aralanacak bu mütevazı, fakat çok önemli çalışmada destek ve dualarınızı bekleriz.”
Osmanlıca Eğitim ve Kültür Dergisi, İrfan Mektebi, Şirin Kalem Çocuk Dergisi ve The Pen isimli dergiler de çıkaran SÜEDA Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. bünyesinde çıkmaktadır. Dergi hakkındaki bilgilere www.osmanlicadergi.com sitesinden ulaşılabilmektedir. Resmi twitter adresi ise, https://twitter.com/osmanlicadergi

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com