2011-09-19

Edebiyat Dergisi


BİR VAROLUŞ SEVİNCİ : EDEBİYAT DERGİSİ

Nuri Pakdil, İstanbul'da bulunduğu 1964 yılında, o tarihte yurtdışında bulunan Fethi Gemuhluoğlu'ndan aldığı bir mektubu anarak, "… Onurlandığım mektuplarının birinde, bir sanat dergisi çıkartmamı, birtakım arkadaşlarla bu derginin çevresinde toplanmamızı buyuruyordu (Edebiyat dergisinin tohumu belki de 1964'lerde düşmüş oldu içime)." der, "Bağlanma"da.

Edebiyat'ın ilk sayısı Şubat 1969'da yayınlandı: Sitemizin güncellendiği tarih itibariyle, 33 yıl 9 ay önce. Tanrı inancı ile Önder bağlılığından kaynaklanan evrensel ısıyı, dostluk coşkusunu bir varoluş sevinci olarak sunmak için insanlığa. Edebiyat dergisinin gazete boyutunda yayınlandığı birinci dönemi, Ağustos-Aralık 1969 ayları için çıkan bir özel sayı ile (sayı: 7-12) tamamlandı. Bu özel sayı, derginin kitap yayınlarının yakında başlayacağı müjdesini de veriyordu.

Dergi, ikinci dönemine Mayıs 1970'te (sayı: 12+1) boyutlarını küçülterek, fakat sayfa sayısını artırarak girdi. Nisan-Kasım 1970 ayları için çıkan bir özel sayı (12+7) bu dönemin son sayısı oldu.

"Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla kalkacağız ayağa"
Bir yıl aradan sonra, Kasım 1971'de üçüncü dönemine başlayan derginin sayı numaraları 19+1... şeklinde devam etti. Temmuz-Eylül 1972 ayları için çıkan bir özel sayı ile (19+7,8,9) bu üçüncü dönem de tamamlandı. Bu tarihten sonra Edebiyat beş ay çıkmadı. Ancak bu süre içinde, biri Nuri Pakdil'in "Batı Notları" olmak üzere 3 kitapla Edebiyat Dergisi Yayınları hayata geçirildi.

Edebiyat dergisiyle, yurdumuzda, yerli, yeni bir edebiyatın gelişmesine, boy atmasına çalışılıyordu. Çıkışın amacı da buydu. İnsanımız sarsılacak, uyandırılacak ve onlarla birlikte düşünce düşmanlarına karşı konulacaktı. Yerli edebiyatın varoluş savaşı olacaktı bu.

Dergi, dördüncü dönemine Nisan 1973'te girdi. Bu dönemde sayı numaraları 1'den başlayarak yeniden verilmeye başlandı ve 19 ayda 10 sayı çıktı. Yeni dönemde yeni kitaplar da yayınlanmaya devam etti. Dördüncü dönemde 3'ü Nuri Pakdil'in "Biat", "Umut", "Harikalar Tablosu (Jacques Prévert'den çeviri)" olmak üzere 8 kitap yayınlandı.

Bu dönemle birlikte derginin logosunda ve künyesinde önemli değişiklikler görüyoruz. Derginin logosu yenilenmiştir; 'sahibi ve sorumlu yönetmeni' artık künyede de Nuri Pakdil'dir. Bu dönemde derginin ideolojik duruşunun künyeye yansımasına da tanık oluyoruz : "Tüm banka ve içki ilanları alınmaz".

"Tüm çemberleri, edebiyat kıracaktır sonunda; bağımlılığın çemberlerini"
Beşinci dönemine Şubat 1975'te, çıkışının yedinci yılında başlayan Edebiyat'ın sayı numaraları, önce 1'den başlatıldı. 25. sayıdan itibaren numaralandırma, önceki 72 aylık dönemde çıkan sayıların toplamına eklenerek 38+25 şeklinde verildi.

Edebiyat dergisinin yayımında zaman zaman aksamalar oldu. Düzenli çıkamadı. Çok güç koşullar altında süren bir eylemdi bu. Manevi ve maddi bunalımlar gelip geçti. Ancak, Edebiyat, asla hiçbir kişiye, hiçbir zümreye, hiçbir örgüte, hiçbir şirkete, hiçbir menfaat grubuna sırtını dayamadı. Edebiyat Dergisi; açık alınla, onurla, kendi özgün ve lekesiz çizgisinde devinmeyi sürdürdü.

Nuri Pakdil'in "bir yalım gibi yüzümüze vuruyor" dediği çalışma isteğiydi bu zor girişimi bugünlere taşıyan. Çünkü, o, "saatini toprağa ayarlayıp başlamıştı yürümeye". Çünkü, "Edebiyat", bir uygarlığın varoluş savaşının adıydı.

Bu kavga sürdürülürken, tüm dünya edebiyatıyla da ilgilenilmiş, örnekler verilmiştir onlardan; ama batının çürümüşlüğünü, kokuşmuşluğunu açıklayan, gösteren eleştirel bir tutumla. Böylece, 1923'ten sonraki devrimlerin kökenindeki batıcılığın tutarsızlığı da saptanmış oluyordu bir bakıma.

Diğer yandan, uygarlık değişikliğiyle Türk ulusunun kopartıldığı Ortadoğu, Afrika uluslarının yazarlarından, şairlerinden yapılan çeviriler, bu ulusların sanatçılarının birbirlerinden habersiz birbirleriyle adetâ bütünleştiklerini gösterdi.

Beşinci dönemin başlangıcından, Şubat 1984'e kadarki 9 yıllık sürede de, 14'ü Nuri Pakdil'in "Ay Operası (Jacques Prevert'den çeviri)", "Çağdaş Arap Şiiri-Güldeste", "Biat II", "Bağlanma", "Korku", "Bir Yazarın Notları I", "Bir Yazarın Notları II", "Put Yapımevleri", "Biat III", "Bir Yazarın Notları III", "Kasırganın Çatırtıları (Eugene Guillevic'ten çeviri)", "Bir Yazarın Notları IV", "Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş" ve bu dönemin son kitabı "Edebiyat Kulesi" olmak üzere 34 kitap yayımlandı.

"Her şeyi attım üstümden / Elimde bir kitap kaldı"

Edebiyat dergisiyle, bir sanatsal girişim olarak, hayatın her alanındaki olumsuzluklar gündeme taşınmıştır. Bireye ilişkin, topluma ilişkin, toplumlara ilişkin, kente ve doğaya ilişkin maddi ve manevi anlamda insana yansıması olan her olgu üzerinde durulmuş, irdelenmiştir.

İnsanın Tanrıyla, toplumla, doğayla bozulan ilişkisinin yenilenmesi ve onarılması için, yoksulluğun, sömürünün yok edilmesi; sadece ellere değil yüreklere ve beyinlere vurulan kelepçelerin de kırılması için, Ulu Önderin ilkelerinin vazgeçilmezliği vurgulanmıştır.

Edebiyat'ın Aralık 1984 sayısında (38+119) Nuri Pakdil'in kısa bir açıklaması yer aldı: ".. Beşinci dönemin 111 ayı boyunca hiç olmayan 'ara' aksama bu 1984 yılında tam dört kez oldu. Şimdi bu sayıyı Edebiyat'ın Mayıs 1984, Haziran 1984, Kasım 1984 ve Aralık 1984 sayılarının tümü için çıkarıyorum. İçinde bulunduğum koşullarda, ancak böyle tamamlayabiliyorum 1984'ü".

Ve bu açıklamayla Edebiyat yayımına ara verdi; Nuri Pakdil'in deyimiyle "başka bir zaman ve mekanda da olsa" yeniden yayımlanmak üzere…

13 yıl sonra, 28 Şubat 1997 tarihinde, Edebiyat Dergisi Yayınları yeniden kitap yayınlamaya başladı. 1984 öncesinde yayımlanan 5 kitabın yeniden çalışılmış basımıyla birlikte 12 yeni kitap yayınlandı. Edebiyat dergisi ise, sitemizin yayınlandığı tarih itibariyle 17 yıl 10 aydır çıkmıyor. Ama yaşıyor: Edebiyat, boyun eğmemişliğin erincini, onurunu yaşıyor.


Kaynak:

http://www.edebiyatdergisi.com/dergi/

2011-09-18

'Mahalle Mektebi' hayat ve edebiyat dergisinin ilk sayısı çıktı

Yıl:1 Sayı:1 Eylül 2011

'Mahalle Mektebi' hayat ve edebiyat dergisi

İrtibat:
mahallemektebidergisi@gmail.com

'Viran ve Bahar' e-edebiyat dergisi 8. sayı

Viran ve Bahar Edebiyat Dergisi 8. sayısını çıkardı. “Böyle Editör Yazısı mı Olur!” İlk yazısıyla okuyucusuna sunulan dergi şimdiye kadar genç şair ve yazarların şiir, öykü ve denemeleriyle hayat buldu. İki ayda bir yayımlanan Viran ve Bahar e-dergi olarak okuyucularına ücretsiz sunulmakta.

Derginin internet adresinden dergiyi okuyabilirsiniz. Ayrıca PDF formatında hazırlanmış dergiyi yine siteden bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Dergiye ulaşmak için adres:

www.viranvebahar.com

2011-09-13

Hayal Bilgisi, 5

Eylül 2011, Sayı:5

Facebookun edebiyata etkisi nedir? Hayal Bilgisi 5. sayısında, sosyal paylaşım sitelerindeki takipçilerine yöneltilen bir soruya verilen cevaplardan oluşan seçkiyi yayınlanıyor.

Hayal Bilgisi, 5. sayısı ile bir dizi değişikliğe uğradı. Bunlardan en önemlisi, sayfa sayısının 32’den 72’ye çıkmış olması. Böylelikle, iki aylık bir süre için okurlara daha fazla eser ulaştırmayı amaçlıyor.

Derginin editör ekibinin yayına hazırladığı birçok sayfa, bu sayıdan itibaren tüm sayılarında yer alacak. Bunlardan biri, Mevzuubahis sayfası… Bu sayfada, her ay, sosyal paylaşım sitelerindeki takipçilerine yöneltilen bir soruya internet üzerinden almış olunan cevaplardan oluşan seçki yayınlanıyor. Bu sayıdaki soru, Facebookun edebiyat üzerindeki etkisi. Bir portre, okunası kitaplar, izlenesi programlar, takip edilesi siteler, Hayal Bilgisi okuma listesi, edebiyat sözlüğü editör ekibinin hazırladığı sayfalardan birkaçı...


Nihan Işıker, bu sayıda bir şiir bahçesi sunuyor. Müzeyyen Çelik, öykü serisine Resim Defteri ile devam ediyor.

Fecri Yağızer, Umut Pusat, Hakan Kartal, Bülent Gündoğan, Atilla Yaşrin, Mehmet Türkmen, Burcu İçli, Hasan Parlak, Emine Köseoğlu, Murat Gil, Ebru M. Kayır ve Zeynep Sağlam, dergide ilk kez yer alan isimler…

5. sayısı ile yoluna devam eden Hayal Bilgisi, artık edebiyat okurunun kitaplığında yerini alan bir dergi oluyor. 5. sayısında Hayal Bilgisi’nin okuruyla buluşturduğu isimler şöyle: Arzu Eşbah / İnci Erkan Taş / Esra Pak / Cihat Albayrak / Müzeyyen Çelik / Ayşe Ünsal / Hakan Bilge / Şakir Taş / Yelda Karataş / Gülşen Çağan / Mehdi Akan / Fecri Yağızer / Ahmet Kanter / Umut Pusat / Şükran Belen / Hakan Kartal / Furuğ Ferruhzad, Elyad Musevi, Granaz Musevi (Çeviri: Nihan Işıker) / Bülent Gündoğan / Atilla Yaşrin / Mehmet Türkmen / Burcu İçli / Edi Matic(Çeviri: Mehmet Işıker) / Hasan Parlak / Emine Köseoğlu / Murat Gil / Nur Banu Bahçeci / Mesut Gül / Ebru M. Kayır / Zeynep Sağlam / Serap Orhan


Yüsra Dal



İrtibat:
www.hayalbilgisi.org

2011-09-12

LİKÂ edebiyat dergisi yeniden !


Merhaba...

1 Nisan 1998-1 Nisan 2004 yılları arasında 46 sayı yayımlanan ve uzun zamandır mevcudu bulunmayan Likâ edebiyat dergisinin tıpkıbasımı yaptırılmıştır. Sınırlı sayıda yapılan bu tıpkıbasım nüshalar karton kapaklı tek cilt halinde ilgili okuyucuların dikkatine sunulmuştur. Likâ'nın 184 sayfalık bu külliyatını edinmek isteyenlere, kargo-posta masrafı dahil 20 TL'yi şahsıma ait aşağıdaki hesap numaralarından herhangi birisine yatırdıktan sonra durumu, adres bilgileriyle birlikte tarafımıza bildirmelerini müteakip, dergi adreslerine gönderilecektir.

Edebiyat camiasının dikkatine arz olunur.

Bu arada, önümüzdeki aylarda Likâ edebiyat dergisi yeni yayın dönemine başlayacaktır.

Cevat AKKANAT

PTT POSTA ÇEKİ HESABI: 01505022

ZİRAAT BANKASI - BURSA ŞUBESİ HESAP NO: 60-49653601-5002
İBAN NO: TR 4400 0100 0060 4965 3601 5002

'Nida' dergisi 'eleştirel bakış' dosyasıyla çıktı

Eylül 2011, Sayı:149

Müslümanların zinde oldukları, karanlıkları hakikat ışığıyla aydınlattıkları dönemlere bakıldığında, bu dönemlerin, Müslümanların ‘eleştiriyi’ en iyi işlettikleri dönemler olduğu kolaylıkla görülecektir. Uzun yıllar Müslümanlar eleştirel damarı korumuş ve eleştiriyi, hakikate ulaşmanın bir yolu ve aracı bellemişlerdir. Eleştirdikçe, bilgi ve kültürün üretildiğini, matlaşmış akılların ışıldamaya başladığını görmüşlerdir. Bu gelişim ve üretimi, gâh bir fikri ekol eleştirilerek gâh gayri-müslimlerin ürettiği düşünceler eleştirilerek gâh yine bir dönem akide gibi korunan dogmalar eleştirilerek sağlanmıştır.

Dikkat buyurunuz, Müslüman yoğunluklu coğrafyalarda içtihada, düşünceye, üretkenliğe açık alanların bile ‘inanç’ kılığına sokularak dokunulmaz kılındığına… Felsefe’den tefsire, hadisten fıkha kadar birçok alan, tümden değilse de bu kategoride değerlendirilebilir. Bu alanlardaki ‘eleştirileri’ çıkarınız, geriye ne kalacaktır ciltli birkaç eserden başka?

Eleştiri, bazen ‘doğru ve yanlışın tahlili’, bazense yanlışın gösterilmesi ve kınanmasının adı olmuştur. Tüm bunlara rağmen Müslüman algısında ‘eleştiri’, doğruya ulaşma ve fikri sıçramanın aracı olmuştur. Çünkü ‘eleştirel bakış’ bilgiyi üretmiş, bilgi düzeyiyle paralel olarak ya gelişmiş veya yerinde saymıştır.

Taklit ise, eleştirelliğin durdurulması ve bilginin kaybolması; aklın, ışıltısını yitirmesidir.

Bu sebeple, bilgi esasıyla yapılan eleştirelliğin, Müslüman bilinç ve ufkunu geliştireceğini, İslâmi kaideleri her daim ayakta tutacağını; ‘uyum’un ise bilinci köreltip akılların ışıltısını alacağını ve İslami bir takım nosyonlarla kurgulanmış olsa bile Müslüman akıl ve idrakini donduracağına inanırız.

‘Muhalif’ olmayı hele de muhalif kalmayı sevmez; İslâmi kaidelere muvafık olmayı ve mü’minler topluluğuyla müttefik olmayı ibadet biliriz. İslami ilke ve prensiplerin, ancak bu damarın sıcak tutulması sayesinde korunacağını ve ‘ittifak noktamız olarak belireceğini’ düşünürüz. ‘Eleştirel perspektif’ dominant bir bakışı ifade eder.

Bu konuda gerek teorik gerekse bizzat eleştirinin ‘pratiği mahiyetinde’ yazılar yer aldı dergi sayfalarımızda.

İslami bilincin; bilgi, birikim ve eleştirel duruşla geliştirilebilir ve korunabilir olduğu kanısındayız. Olaya İslami bilinçlenme noktasından bakıyor ve İslami bilincin ve aklın gelişim hanesine yazılması söz konusu olmayan süreçle zihnen ‘uyum’ ve ‘uzlaşı’ sağlanmadan, diri bir perspektifle yol alınması gerektiğini vurguluyoruz.

Nida Dergisi’nin sayfalarını aralama isteği ve heyecanı uyandıran bu sayı da, sizleri bekleyen önemli yazarlar ve yazılardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Dünümüz, Bugünümüz ve Müslümanlığımız Hakkında
Birkaç Öz-eleştirel Not
MUSTAFA ÖZTÜRK

Siyasetsizliğimizin Alternatifsizliği
ARİF ARCAN

Eleştirel Bakış ve Müslümanlar
M. KÜRŞAD ATALAR

Gelenekçilik, Eleştiri ve Uzlaşmacılık Üzerine
Prof. Dr. İBRAHİM SARMIŞ

ÖMER MAHİR ALPER ile
Eleştiri ve Uyum Üzerine
Röportaj: Mücahid Sağman – M. Turan Çalışkan

Kısa Bir Demokrasi Kritiği
NUSRET ALTUNDAĞ

Tasavvufun Ahlakiliği ve Yeni Bir Eleştirinin Gerekliliği
M. TURAN ÇALIŞKAN

Ben Ne Zaman Müslüman Olacağım
ADİL AKKOYUNLU

Eleştirel Tutum Hiç Olmadı, Yeni Başlayacak
ZÜBEYİR YETİK

Müslüman Edilgen Değil Eleştireldir
ALTAN MURAT ÜNAL

İstibdâd ve Ondan Kurtuluş
Abdurrahmân Kevâkibî
Tercüme: Selahattin Yıldırım

Hamîduddîn El-Ferâhî ve Müfredât-ul Kur’an İsimli Eseri
ORHAN GÜVEL

Furkan Suresi 30. Ayet Tefsiri
Abdulhamid Bin Bâdis
Tercüme: Orhan Güvel

Geronimo Ölürken
CUMALİ Ü. HASANNEBİOĞLU

Sahife-i Surur-ul Cedid 2. Bab
MUKIZOĞLU CEMAL HAKTANIR

'Dil ve Edebiyat' dergisinin Eylül sayısı çıktı

Halkın Şiiri mi, Yüksek Zümrenin Şiiri mi?

Model Bir Şair: Zâtî

Geçen sayımızda Prof. Dr. Kemal Yavuz tartışma yaratan bir iddiayı gündeme getirmiş ve Ali Şir Nevayî’nin, Nesimî’yi bütün şairlerden üstün gördüğüne ilişkin bir görüşünü aktarmıştı. Bu sayımızda da yine tartışma yaratan, gündem oluşturan konu ve yazılarla karşınıza çıktığımızı düşünüyoruz.

Ayın Dosyası’nı, Prof. Dr. A. Atilla Şentürk’ün hazırladığı ve “dünyasının içine girdiğinizde, size hoşça vakit geçirten bir meddah yahut usta bir orta oyuncusu veya yerine göre bir ressam yahut karikatürcü olduğu görülecektir” dediği Zâtî’nin hayatı ve sanat anlayışı oluşturuyor.

Prof. Şentürk, klasik Türk şiiri üzerinde bir ön kabüle dönüştürülmeye çalışılan bir yanılgıya da dikkat çekiyor. Klasik şiirimizin halktan uzak, İran ve Arap taklitçisi bir edebiyatın ürünü olarak takdim edilmeye çalışılmasını da eleştirerek bunun yanlış bir kanaat olduğunu Zâtî’nin eserleri ve kişiliği üzerinden örnekler vererek açıklıyor. Şentürk, bu anlayışı, son yüzyılın yerli kültür ve geleneklere uzak yetişen aydınlarının “Eğer ben bu şiiri anlayamıyorsam, halk hiç anlayamaz, dolayısıyla bu şiir halkın şiiri olamaz” şeklinde geliştiridiği çarpık bir mantığın ürünü olabileceğini ileri sürüyor.

İçinde doğup büyüdükleri ırmağa yabancı kalan aydınlarımızın yanıltıcı etkilerini tamamen engellemek elbette mümkün değil… Türk edebiyatının ve kültür hayatının en önemli araştırmacılarından biri olan Beşir Ayvazoğlu da benzer etkilerden şikâyetçi… “Bu toprağın kültürüne ve değerlerine kendilerini en yabancı hisseden aydınların içinde bile, bu kültürün bir vicdan azabı gibi konuştuğundan, derinlere yürümüş bir kıymık gibi onları sürekli rahatsız ettiğinden eminim” dediği kendisiyle yaptığımız söyleşiyi kültür ve edebiyat tarihimize düşülmüş önemli bir dipnot olarak okuyabilirsiniz.

Dergimizde yer alan diğer yazar ve şairlerden bazıları ise şunlar: Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Recep Garip, Özcan Ergiydiren, Mustafa Miyasoğlu, Şenol Tanju, Servet Tiken, Ömer Solak…

İrtibat:
Dil ve Edebiyat Dergisi
Feshane Caddesi Nu: 3 Eyüp İstanbul
Tel: 0212 581 69 12/ 0530 936 7515

'Yedi İklim' dergisinin 258.sayısı çıktı

EYLÜL 2011, 258. SAYI

Yedi İklim dergisi Eylül sayısıyla okurlarının karşısında.
Dergi sayfalarını Kâmil Eşfak Berki’nin bir şiiriyle açıyor: “Ay Memnun”. Osman Serhat yeni şiirleriyle yeniden aramızda. Cevdet Karal üç şiiriyle katılıyor bu sayımıza. Bu sayıda yer alan diğer şairlerimiz ise Habil Tecimen, Ümit Zeynep Kayabaş, Erkan Kara, Fatih Demirel, Abdulkadir Akdemir, Berk Karapınar ve Erdi İpek.

Bu sayımızda iki öyküye yer veriyoruz. Uzun zamandır kendisinden öyküler okuyamadığımız Haksal, “Şehrin Titrek Işıkları” öyküsüyle Meral Afacan Bayrak ise “Hastahane” öyküsüyle katılıyor bu sayımıza.

Dergimizin bu sayısına, her sayıda olduğu gibi Hasan Aycın bir çizgi ile, Mustafa Cemil Efe bir hat ile, Özden Aydın da bir ebru ile katılıyor. Arkadaşımız Mustafa Cemil Efe, söyleşilerini sürdürüyor. Bu ayki söyleşiyi hattat-müzehhip Muhammed Mağ ile gerçekleştirmiş. İlgiyle ve beğenerek okuyacağınızı umuyoruz, Efe’den bu tarz söyleşilerin devamını bekliyoruz. Böylece edebiyat ile klasik Türk sanatları buluşmuş olacak. Bu söyleşilerin, belli bir yekûna ulaştığında değeri daha bir anlaşılacağını düşünüyoruz.

Mehmed Akif yılı münasebetiyle bu yıl dergi sayfalarında Akif’i anlamaya yönelik çalışmalara yer verdik, veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Bu sayımızda İsmail Kıllıoğlu ve Nazmi Yıldırım’ın birer yazsını okuyacaksınız. Kıllıoğlu Milli Gazete’den yazılarına aşina olduğumuz bir kalem. Uzun zaman sonra yeniden bir edebiyat dergisinde, Yedi İklim’de yazıyor. Yazılarının devamını bekliyoruz. Nazmi Yıdırım, yazısında Akif’in düşünce yapısında entelektüel çevrenin etkisini irdeliyor.

Ali Haydar Haksal, Batı yazarlarının İslam’a, Müslümanlara bakışını irdelemeye devam ediyor. Bu ay yayınladığımız yazısında Kazancakis’i ele alıyor. Yazı ilerleyen aylarda da devam edem edecek. Haksal, dergideki diğer yazısında Âlim Kahraman’ın Geçit kitabını mercek altına alıyor. Daha önce Kayıp Hikâyeci kitabı üzerinde de yazan Haksal, Kahraman’ın içinde gizli bir romancı taşıdığını söylemişti.

Arkadaşımız Zafer Acar, genç şaire hitap etmeyi sürdürüyor. Müslüman sanatkâr postmodern olabilir mi sorusuna cevap arıyor, Acar. Dergimizde sık sık değinilerini okuduğumuz İbrahim Coşkun, Nuri Pakdil’in Batı Notları adlı kitabından yola çıkarak aldığı notları paylaşıyor okuyucuyla. Coşkun’un Pakdil okumalarının süreceğini umuyoruz. Recep Seyhan, Augsburg Notları’nın beşincisi ile karşımızda. Gelecek sayılarımızda Seyhan’dan öyküler de okuyacağımızı umuyoruz.

Bu sayımızda bir de çeviriye yer veriyoruz. Şiir çevirilerini topluca görmek istediğimiz, arkadaşımız Mustafa Burak Sezer, Tagore’un Gitanjali’sinden bir bölüm çevirdi.

Dergimiz bu sayısıyla bir yayın dönemini daha geride bırakıyor. Geride bıraktığımız on iki sayının indeksini arkadaşlarımız Zafer Acar ile Aykut Nasip Kelebek hazırladılar.

Hayırlı okumalar…

İrtibat:
yediiklim@yahoo.com
yediiklimeditor@yahoo.com
0 216 492 10 74

2011-09-07

'Tasfiye' dergisi yahut direnen edebiyat !

Eylül 2011, Sayı:34

Şiir


Tuba Kaplan, “Yeni Başlayanlar İçin Yılın İlk Şarkısı”, 2

Nebiye Arı, “60’lar, 70’ler, 80’ler”, 3

Mustafa Uçurum, “Uçsuz Bucaksız Asya”, 4

Şehmuz Kurt, “Ne Acem Ne Godjo”, 5

H.Mirza Aydın, “Barkot Boykot Otoportre”, 5

Bora Süngü, “Nokia 6300 Yazılım Güncelleme”, 6

Şahin Gürçay, “Sinir Uçlarından Dahlamak”, 8

Mehmet Ali Başaran, “Allah Pervasızları Sever”, 9



Öykü


Haruki Murakami, “Ayna”, 10

Mustafa Kıyak, “Babalara Dair Birkaç Cümle”, 12



Deneme Eleştiri, Makale, Anı


Ümit Aktaş, “Edebiyatın İdeolojiyle Kırılgan İlişkisi”, 16

Alain Badiou, “Mücadeleci Sanat Fikri Hâlâ Bir Anlam Taşıyor mu?”, 24

Hasan Turgut, “Akdenizli Kedi: Karasu’nun Altın Dengesi”, 30

Mehmet Sait Çakar, “Atatürkçüler Ferit Edgü’yü Anladılar mı?”, 33

Habil Sağlam, “Klima Ağustos Ayının Tanrısıdır yahut Enis Akın’ın Dağdaki Emirler’i”, 37

Ammar Kılıç, “STV’nin Kahraman Askerleri ya da Muhafazakârlığın Yeniden İnşası”, 41

Mehmet Sacit, “Güreşle Tren, Şiirle Dolunay, Karla Karakoç”, 47


İrtibat:
www.tasfiyedergisi.com

12. yılında 'Ay Vakti' dergisi

11. yılını Eylül 2011 sayısı itibariyle geride bırakıp istikrarlı adımlarla; “Yol sabırdır, yürüyüşe devam!” diyerek yola devam eden Ay Vakti Dergisi, siz değerli okurlarına içten bir selam veriyor. Ay Vakti bu sayısında da birçok farklı okuyucu kitlesine hitap edebilecek düzeyde geniş bir yelpazede farklı yazın türlerinde, özenle derlenmiş çalışmaları sizlerin istifadesine sunuyor. Zengin içeriğini deneme, şiir, öykü, gezi, inceleme, kitap, sinema ve mektup türlerinde çalışmalar oluşturuyor.

Adım atmanın, harekete geçmenin gerekliliğinden bahsedip “Afrika” diyerek söze başlıyor Ay Vakti.

Denemede Şeref AKBABA, Afrika’da Serdengeçti Olmak adlı bir yazı kaleme almış ve “El uzatmak, su gibi aziz olmaktır” diye bitiriyor. Ayla Coşkun CEREN, "Ölümü unutarak değil, hatırlayarak mutlu oluruz" diyor Ölüm ve Hatırlanma isimli yazısında.Ve Faik ÖCAL’ın Öğretmenlere armağan ettiği Çocukluğumun Kâğıt Gemisi isimli çalışamasıyla tamamlanıyor deneme bölümü.

Şiirde de Afrika’yla kapı açıyor dergimiz. Nurettin DURMAN Coğrafyası Mazlum şiiriyle bizi “mazlum coğrafya bize ne kadar ırak?” sorusuyla karşı karşıya bırakıyor. Recep GARİP’in “Afrikalı Ali ve bütün Afrikalılara” armağan ettiği Afrika Su Duası şiiri. Yavuz ERTÜRK’ün Azalmak şiiri. Bir de Çeviri şiire yer vermiş Ay Vakti bu sayısında Mevlüt CEYLAN’ın Don MATTERA’dan çevirdiği Mahdut isimli şiir. Ve İsa KARAASLAN’ın Hatırlanmadığım Yaz Günleri İçin şiiriyle kapatıyor kapıyı.

Öykü Bölümünde, İnciler isimli öyküsüyle Oyhan Hasan BILDIRKİ çölde yaşayan bir sahabenin; Zahir’in öyküsünü bizlerle buluşturuyor. “azaldığını zannedersin çoğaldığından habersiz” diyerek başlıyor öyküsünü anlatmaya Naz FERNİBA: Cezada Elif Harfi. Adige BATUR, Enel Aşk öyküsüne devam ediyor: Enel Aşk -II-. Fatih KÜLAHÇI’nın Bir Can İki Çukur öyküsü ve Ömer ESKİ’nin Yine “Gel” diye Çağıran Bir Ses Var isimli öyküsüyle tamamlanıyor öykü bölümü.

Gezi Bölümünde iki çalışma yer alıyor. Linz’de ve Salzburg’da Mehmet Akif’i Anmak isimli gezi yazısıyla A. Vahap AKBAŞ yeşil tuna nehrinin içinden aktığı Linz’de bir konferans salonunda ve Salzburg’da bir cami kürsüsünde Mehmet Akif’i anıyor. Ve Avusturya yolculuğunda edindiği izlenimleri anlatıyor. İsfehan Nisfu Cihan isimli gezi yazısında ise İran seyehatinde olan Süleyman Arif ORAN’ın gözlemleri yer alıyor.

İnceleme Bölümünde Çiğdem ÇAM, Babalar ve Oğulları adlı yazısıyla kültürümüzde baba-oğul ilişkileri ve gerek Kur’an-ı Kerim’deki kıssalarda gerekse de birtakım nushiyye ve mesnevilerden babaların oğullarına nasihatlerini bize anlatmış. Saatleri Ayarlama Enstitüsü: Modernleşme ve Doğu-Batı Çekişmesi yazısıyla Mehmed IŞIK, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstütüsü kitabını incelemiş ve kitaptan Tanpınar’ın Modernizme sembolik göndermeleriyle beraber, Tanzimat öncesinden başlayıp devam eden Türk Modernleşmesini ele almış.

Kitap Bölümünde Yunus Emre TOZAL, Mahsuscuktan mı Seviyoruz? yazısında Murat Sabuncu’nun “Gazze: Mahsusçuktan Bir Aşk Hikâyesi” adlı kitabını ele almış ve Her geçen gün mahsuscuktan sevmenin yaygınlaştığı; sevginin özünden uzaklaşıldığı zamanımızda bizi yakamızdan tutup sarsma misyonu üstlenmiş.

Sinema bölümünde Abdullah Ömer YAVUZ, Bendeyar: Milli Sinemada Son Durum isimli yazısında bir risk göze alıp Ekim 2011’de gösterime girmesi beklenen Milli Sinemanın yeni filmi “Bendeyar” için taşıdığı kaygıları bizimle paylaşıyor.

Ve Şiraze’den mektup var: Saklı Mektuplar LXVIII

Ay Vakti sabırla yürüyüşüne devam ediyor. Merhaba 12. yıl...

2011-09-06

Üç ayda bir 'Esrar'

Esrar, Kayseri'de çıkan şiir-sanat dergisi

Şiirler

Yürüyüş / Faruk KOÇ
Dokun / Metin ŞİMŞEK
Safra suyu / Kadir KÖZ
Aşk Metrekare / Ahmet YEŞİLYAPRAK
Yaşamın İçine Doğru / lhan KAYHAN
Yolunu Değiştirmek Marşı / Veysel Karani TUR
Şiir / Murat ÇELİK
İntihar Kuralı / Alptuğ TOPAKTAŞ
Elmalı Şiir / Bilal ÇİFTÇİ
Kâhil / Muhammed HARUN
Eskimiş Yanık Türküyü Dillendirmek / Tevfik HATİPOĞLU
Bir Ahta / Mustafa DURSUN
Rıza / Said ÖNDEGELEN
Işık / İbrahim ÖZTÜRK
Esrar / Muharrem YENİ

Yazı ve Hikayeler

Aydınlığı Ararken / Caner IRMAKCAN.
Beyazı Karartmak: SİS / Faruk KOÇ.
yazıntı: Yazının Kötülüğü / Mustafa İBAKORKMAZ
Şiirde “Ben”in Amansız Yürüyüş / Veysel Karani TUR
Ey, ateşi... En derin yerinde gizli gizli yanan / Mustafa SOLMAZ
Karanfilli Çay İçme Saatleri / Şevket KADIOĞLU
Yedi Dakika / Mustafa BİLGÜCÜ
Beyhudecan / Doğuhan DAĞ
Taze Gevrek Simit Alın / Sevgi COŞKUN
Kırık Kalem: Pinokyonâme’den / Abdullah KOÇAL

Poetik Tebarüz

Ibaisis’in Ödevi / Deniz Dengiz ŞİMŞEK
Tekinsiz Bahçeye Çöğdürmek / Alptuğ TOPAKTAŞ

Sinema

Keloğlan, Hikmet Benol ve Polat / Abdullah KOÇAL
Amerikan Tarzı Propaganda / Hakan BİLGE
Bir Dizinin Anatomisi: Brecht’tenGeleneğe Gelenekten Leyla ile Mecnun’a / Faruk KOÇ


İrtibat:
esrardergisi@hotmail.com
www.esrardergisi.com

'Türk Edebiyatı' dergisinde Evliya Çelebi

Eylül 2011

Bildiğiniz gibi, 2011, UNESCO tarafından “Evliya Çelebi Yılı” ilan edilmişti. Yılın başından beri çeşitli törenlerle anılan Evliya Çelebi hakkında herhâlde Ekim’den sonra daha fazla konuşacağız.

Dünya seyahat edebiyatının hiç şüphesiz en seçkin eserlerinden biri olan Seyahatname, sadece Türk tarihi ve kültürü açısından değil, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde bulunup da şimdi bağımsız devletler hâline gelen çok sayıda ülkenin tarihleri ve kültürleri açısından da birinci derecede önemli bir kaynak ve yazarı, gelmiş geçmiş seyyahların en sevimlisi, en meraklısı, en hoş sohbetidir.

Evliya Çelebi olmasaydı, Osmanlı zihniyet dünyasını anlamakta epeyi zorlanırdık. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, o bir vak’anüvis değildi; şahit olduğu hadiseleri hayal gücünü de ilave ederek anlatırdı. Onun tarihî olayları sadakatle kayda geçiren bir tarihçi olarak değil, engin bir tecessüse, zengin bir hayal gücüne ve eşsiz bir mizah duygusuna sahip bir yazar olarak görmek daha doğrudur. Açıkçası, mübalağa Evliya Çelebi’nin üslûp özelliğidir ve yazdığı metin güzelliğini mübalağalarından ve sübjektifliğinden alır. Onun eserinin büyüklüğünü tam kavrayabilmek için galiba biraz da edebî metinlerle haşir neşir olmak gerekiyor. Evliya Çelebi’den söz ederken zaman zaman “Cânım Evliya!” diyen Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu sevgi dolu sözünün ardındaki hayranlığı, Seyahatname’yi aynı zamanda edebî bir metin olarak okumuş olanlar daha iyi anlayabilir.

Türk Edebiyatı olarak Evliya Çelebi yılını boş geçiremezdik. Bu sebeple bir Evliya Çelebi dosyası hazırlamaya karar verdik. Ayşe Akdağ’ın konuştuğu İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Dr. Hayati Develi ve Dr. Yusuf Akçay’ın konuştuğu, Manchester Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Fikret Turan, Evliya Çelebi’nin kimliği, dili ve üslûbu, Seyahatname’nin nasıl doğduğu ve niçin önemli olduğu, diğer seyahatnamelerden farkı, Türkoloji çalışmaları açısından ne ifade ettiği ve bu önemli eserde kendini açıkça gösteren Osmanlı bakış açısı gibi konularda görüşlerini açıkladılar. Prof. Dr. Mine Mengi, Seyahatname’den yola çıkarak Evliya Çelebi’nin kendisini nasıl anlattığını yazdı. Mustafa Özçelik’in yazısında Evliya’nın bir Mevlânâ muhibbi olarak portresiyle tanışacaksınız. Yusuf Akçay da Seyahatname’de Balkan dilleri hakkında verilen bilgileri gözden geçirdi. Dr. Berat Demirci Evliya Çelebi’nin dil ve üslûbundan, Prof. Dr. Ejder Okumuş Seyahatname’nin sosyolojik değerinden, Dr. Bahtiyar Aslan da günümüzün meselelerini yıllarca Evliya Çelebi’nin üslûbuyla yazan rahmetli şair Dilâver Cebeci’den söz etti.

Gezmeyi ve gezdiği yerlerle ilgili izlenimlerini yazmayı çok seven Ayşe Göktürk Tunceroğlu’nun Viyana’yı ve bu güzel şehirdeki Osmanlı izlerini anlattığı yazısını seveceğinizi tahmin ediyorum. Said Coşar da edebiyat tarihimizi karikatür penceresinden okumaya devam ediyor; bu sayıda Yaban yazarının, yani Yakup Kadri’nin karikatürize hâllerine şahit olacaksınız. Tamer Kütükçü musikimizin büyük icracılarından Bekir Sıdkı Sezgin’i vefatının 15. yılında güzel bir yazıyla hatırlattı. Dr. Yılmaz Taşçıoğlu da, yeni yayımlanan Sesli Harfler adlı şiir kitabı vesilesiyle Ebubekir Eroğlu’nun şiirini değerlendirdi.

Ferhat Tamir, Kazakistan milli şairi Kasım Amanjolov’un “Köşketav” (Gökçedağ) adlı şiirini tahlil etti. Bu şiirini Ferhat Tamir’in çevirisiyle sunduğumuz “Fırtınalı Şair” Amanjolov (1911-1955), doğumunun 100. yılı dolayısıyla 8-11 Eylül tarihleri arasında Kazakistan’da Karakandı eyaletinde törenlerle anılacak.

Bu sayımıza Güzide Ertürk ve Kırgız yazar Olcobay Şakir hikâyeleriyle; Mustafa Ruhi Şirin, Cengizhan Orakçı, Mehmet Aycı, Kalender Yıldız, Dursun Ayan, İbrahim Türkhan, Abdurrahman Şimşek, Necip Fazıl Akkoç, Ömer Duman, Muhammed Hüküm ve Bilal Yavuz da şiirleriyle katkıda bulundular.

Tabii, Kırkambar’ımız da her zaman olduğu gibi dopdolu.

Daha güzel ve daha zengin sayılarda buluşmak üzere…

Muhabbetle efendim.



Beşir Ayvazoğlu

2011-09-03

EDEP edebiyat dergisinin 19.sayısı çıktı

Eylül 2011, Sayı:19

Edep'in Eylül sayısı büyük kitapçılarda.

Edep'in bu sayısında "Hüzün Sarmalı" başlıklı denemesiyle Ziya Işıklı, öyküsüyle Özden Apaydın, şiirleriyle Nurettin Durman, Adem Turan, Muhammet Mücahit Yılmaz, İbrahim Eryiğit, Çağatay Telli, Mustafa Ökkeş Evren, Mustafa Oğuz, Hasan Hüzün, Abdurrahman Adıyan...

"Gün Dökümleri"... ve "Nuri Pakdil'in Dili ve Anlatımı" yazılarıyla Arif Ay, kitap tanıtımıyla Hayrettin Durmuş, "Dumanı Üstünde"siyle Halis Emre...

"Altı Çizili Satırlar"ıyla Zeynep Okur, "Fotoğraf Altı Yazısıyla A.A., fotoğrafıyla Derya Sezen yer almaktadır.




İrtibat:
edepdergisi@gmail.com

'Berceste' dergisinin 110. sayısı çıktı

İçindekiler:

Mânânın Zaferi Malazgirt/ Ahmet ŞAHİN 2

Hıtay/Kaşgar Mektupları/ Prof. Dr. M.S. KAÇALİN

Emperyalist Oryantalizmin Kılavuzu Bir Roman: Robinson Crusoe/ Prof. Dr. Nurullah ÇETİN 5

Dualar/ Mahmut KAPLAN 11

Yâ Kuddûs/ Musa TEKTAŞ 11

Ey Sevgili Yâr!/ Muhsin İlyas SUBAŞI 11

Yanlış Hesap Tekerlemesi/ Rasim DEMİRTAŞ 11

Sen Nesin/ Yusuf AKYÜZ 12

Elma Yükü/ Kubilay YILDIZ 12

Suçum Nedir Aşkın Gayya Gibiyse/ Ahmet Yalçınkaya 12

Utangaç Yıldızlar Konar/ İbrahim TÜRKHAN 13

Kurban et/ Çobani (UYGUR) 13

Son Gülzâr…/ Rıfat ARAZ 13

Doğruya Doğru/ İsmail Adil ŞAHİN 14

Yola Çıkanlar İçin/ Hatice Eğilmez KAYA 14

Hüznün Yaralı Kalbi/ Mustafa YILDIZ 14

Bekir OĞUZBAŞARAN sordu, Vedat Ali TOK cevapladı 15

Günlük’ten / Selim TUNÇBİLEK 18

Ruh Gurbeti/ İbrahim ŞAHİN 20

Kırmızı Bisiklet/ Filiz KALYON 24

Affet Hasan/ Özer ŞENÖDEYİCİ 26

Olur Böyle Vak’alar/ Osman KOCA 28

Yüreği Kilosundan Ağır Adam…/ Osman BAŞ 30

Hacı Bektaş Veli’nin Hadîs-i Erba’în Şerhi/ Sümeyye YILDIZ 32

Bursalı Lâmiî Çelebi, “Mevlidü’r-Resûl” / Tuğba AYDOĞAN 33

Mevlana’dan Mesaj/ Prof. Dr. İsmail Hakkı NUR 35

Kersti Merilaas/ Memmedzade Elşad BAHTİYAROĞLU 41

Zülfünün Bir Teline/ Mahmut YAVUZ 42

Kara Gül / Cansu KÜREN 42

Müjde/ Mehmet Enes BEŞER 43

Beş Mevsim/ İlhan UYGÜL 43

Merdiven/ Mehmet BAŞ 43

Niçin okuyoruz?/ Esra HATİPOĞLU 44


İrtibat:

Yenidoğan Mah. Matbaacılar Sit.
3.Blok No:37
Kocasinan/Kayseri

0352 332 2728
bercestedergisi@gmail.com


'Yüzakı' gönül temizliği


GÖNÜL TEMİZLİĞİ

Gönül bir beyaz sayfa...

Her birimiz bir ömür, o beyaz sayfayı dolduruyoruz. Sene sene... Gün gün... Dakika dakika...

Kimi hayatlar; karalamayla geçiyor, bir müsvedde kâğıdı gibi harcıyor gönülleri... Temize çekme şansı varmış gibi...

Kimi hayatlar ise hassas ve zarif cümlelerle dolduruyor, o beyaz sayfayı...
Çünkü gönül Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhı... O’nun nazar edeceği bir arz-ı hâl...
O’nun okuyacağı bir mektup...

O’nun; kirli, özensiz, kaba, hantal bir kalbe tenezzül etmeyeceği âşikâr...
Gönlün o beyaz sayfası, aynı zamanda bir ayna mâhiyetinde...

Mâruz kaldığı, karşı karşıya geldiği her şeyi ister istemez üzerine yansıtan... Okuduğu, seyrettiği, baktığı, kısacası gönül aynasından gelip geçen her şeyi bir tarayıcı gibi, hâfızasına nakşediyor. Gönül sayfasını kirletiyor veya arındırıyor, karalıyor veya tezyin ediyor.

Bu sebeple, beşeriyetin eğiticileri olan peygamberlerin vazifeleri sıralanırken;
1. Âyetleri tilâvet... 2. Kitap ve hikmeti öğretmek ve 3. Gönülleri arındırmak, tezkiye etmek bir arada zikrediliyor. (el-Bakara, 129; Âl-i İmrân, 164; el-Cumua, 2)
Okulların açıldığı, eğitim-öğretim dünyasının tatlı bir telâş içinde olduğu Eylül ayında konumuzu, «Tahsil ve Okuma» ameliyesinin nihâî gayesine, «Kalp Sâfiyeti ve Gönül Temizliği»ne ayırdık.

Kalıbı cilâlayan, zihni keskinleştiren eğitim sistemi, basın-yayın dünyası, kalplere ne yapıyor, bunu sorguladık...

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ;“Hayatın özü, kurtuluşun yegâne çaresi; tezkiye. Arınmak. Temizlenmek. Her türlü maddî ve mânevî kir ve pisliklerden içi dışı pâk etmek. Can sarayını padişahlar padişahının teşrif edeceği güzelliğe ve berraklığa kavuşturmak.” sözleriyle tezkiyeyi tarif etti ve tezkiyenin, gönül temizliğinin rehberi olarak Hazret-i Peygamber’i, en güzel nümûneleri olarak ashâb-ı kirâmı gösterdiği başyazıda; sözleri, sâlih amelleri, hâsılı bize Hakk’ın beyaz bir sayfa olarak lutfettiği gönlü, O’na lâyık bir temizlik ve sâfiyet içinde sunmanın ehemmiyetini anlattı.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; İdeal Bir Neslin Fârik Vasıfları başlıklı makalelerinin ikinci bölümünde, Fahr-i Kâinât Efendimiz, sahâbe-i kiram ve ecdaddan misallerle güzel ahlâk hasletlerini yazdı.

Mustafa Asım KÜÇÜKAŞCI; «Okuma» fiilinin rengini, neyi, ne için ve nasıl sorularının doğru cevaplarıyla belirlemek gerektiğine dikkat çekti. H. Kübra ERGİN ve Ayla AĞABEGÜM; anne ve babasından, tahsil, öğretmenlik ve yayın hayatından hâtıralarla, ideal bir eğitimde yönlendirmelerin önemini belirtti. Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, dünden yarına bilginin sıçrama zamanlarında müslümanların tavırlarını ele aldı. Sadettin KAPLAN, yazarlara verilen kıymet üzerine bir şikâyetnâme kaleme aldı. Hadi ÖNAL, M. Ali VAR ve Hayrettin DURMUŞ, okumanın gönül dünyasındaki tedâîlerini işlediler. B. Cahit ÖZDEMİR, gençliğin yetiştirilmesinin ehemmiyetini yazdı. Ahmet ZİYLAN ise okul ile iş hayatını, teoriyle pratiği birleştirmede tevâzu ve iletişimin önemini vurguladı.

Tarih köşemizde, II. Bâyezid devri Osmanlı’sından sahneler, kültür-sanat köşemizde Zeynep Sultan’ın hayır-hasenâtının âkıbeti alâkanızı çekecek yazılar...
Tarih şuuruna dikkatimizi çeken Zahit GENÇ, İmâm-ı Gazâlî’den bir temsil ile İrfan ÖZTÜRK Hocaefendi, Cenâb-ı Hakk’ın hidâyet nasip etmesi hususunda hiçbir zaman hiç kimse hakkında ümitsizliğe kapılmamamız gerektiğini anlatan Hüdâyî ÜSKÜDARLI sayfalarımızda...

Ve elbette şiirler... Temiz bir gönlün imbiğinden süzülmüş mısralar...
Arındıkça hassaslaşan duyguların tercümanı...

Okundukça bizim gönül değerlerimizi hatırlatan, gündemde tutan şiirler...
Yüzakıyla...

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com