iktibas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iktibas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2012-09-23

İktibas, Eylül sayısı 'Suriye' gündemi ile çıktı


İktibas, Eylül sayısında manşete “Suriye’de Yaşanan Kanlı Değişim Süreci”ni taşıyor.

Müslümanların yakıcı gündemi olan Suriye konusunun incelendiği Yorum bölümünde değişen dünya şartlarının zorlaması ile bölgede ‘demokratik’ bir değişim ve dönüşüm atmosferi yaşandığı vurgulanırken Baas rejiminin yapısal esnekliğe sahip olmaması nedeniyle bu dönüşümü göze alamadığı belirtiliyor. İran ve Rusya gibi ülkelerin stratejik kaygıları ile ABD’nin de sürecin uzamasında yarar görmesinin, Suriye’yi bu değişim ve dönüşüm sürecinin en kanlı ve komplikasyonları en fazla ülkesi haline getirdiği kaydediliyor.

İktibas bu sayısında Türkiye’nin terör çıkmazını da değerlendiriyor ve buna sebep olan devletin ‘İslamsız’ politikaları eleştiriliyor. Bu yanlış politikalarla birlikte, terör eylemlerinin sadece bir işe yaradığı, Türk ve Kürt halkının kardeşlik, dostluk duygularına kastettiğinin altı çiziliyor.

Ağustos ayında gündeme hızlı bir giriş yapan 'İslamcılık' tartışmalarının hangi boyutta değerlendirilmesi gerektiği de yorumlanan derginin bu sayısında Kavram bölümünün konusu ise “Eğlence”…

Atasoy Müftüoğlu “Zihinsel Perişanlıklar ve Mezhep Holiganlıkları” başlığını taşıyan yazısında Ortadoğu’ya yönelik emperyalist yeniden şekillendirme girişimlerinin “demokratikleştirme” üst başlığı altında sürdürüldüğünü, bölgede Sünni kökenli İslamî oluşumların küresel sisteme dâhil edilirken, sistem karşıtı Şii unsurların marjinalleştirildiğini kaydediyor.

Dergide ayrıca Murat Kirişçi, Osman Coşkun, Mustafa Atav, Dilek Buz, Mustafa Bozacıoğlu, Şükrü Hüseyinoğlu, Bünyamin Zeran da yazılarıyla okurlarına sesleniyor.

2012-08-08

'İktibas’ dergisi

İktibas’ın yeni sayısında yeryüzünde Müslümanların maruz kaldığı şiddet, Müslüman dünyanın zaafları, cemaat olmanın gerekliliği üzerinde duruluyor.

İktibas yine yoğun bir gündem ile çıktı. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayına vurgu yapılan dergide yeryüzünde Müslümanların maruz kaldığı şiddet, Müslüman dünyanın zaafları, cemaat olmanın anlamı ve gerekliliği üzerinde duruluyor.

“‘Değişimin Güvenliği’ Kavramının Mısır’daki Yakıcı Tezahürleri” başlığını taşıyan YORUM bölümünde, Müslümanların yaşadıkları coğrafyalarda eski düzenlerin yıkılması ve ‘ılımlı laiklik’ ekseninde demokratik düzenlerin inşasını hedefleyen süreçte, hâla bir çok kesimin bakış açısını gözden geçirme gereği duymadığı, duygusal ve reaksiyoner yaklaşımlarını sürdürdüklerine dikkat çekiliyor.

Sözlükte topluluk, grup, zümre anlamlarına gelen cemaat kavramının ıstılahta ne manaya geldiği, Kur’an’da geçen ‘cemia’ kelimesinin hangi anlamda kullanıldığı, cemiyet ile hangi farkları taşıdığı, bir topluluğun İslami Cemaat olarak adlandırılabilmesi için hangi hedeflere sahip olması gerektiği KAVRAM bölümünde tartışılıyor.

“Tehlikeli Yanılsamalar” başlığını taşıyan yazısında Atasoy Müftüoğlu, Müslümanların karşı karşıya olduğu hayati tehlikelere dikkat çekiyor ve “statükoları onaylayan cemaat/hizmet akımları, bu defa statüko tarafından, bürokrasi ve devlet aygıtları tarafından onaylanıyor, tebcil ediliyor, alkışlanıyor” tesbitinde bulunuyor.
Bünyamin Zeran, “Tüketim Toplumundan Tüketilen Topluma” isimli yazısında “giderek tüketilen bir toplumun fertleri olmaktayız, her birimiz birer birer tüketilmekteyiz, buna karşı bir duruş ortaya koymak istiyorsak zihnimizi kuşatan prangalardan kurtulmak zorundayız” gerçeğinin altını çiziyor.

Dergide bu ay önemli bir röportaj da yer alıyor. İktibas adına Şükrü Hüseyinoğlu, Müslümanların gündemini oluşturan pek çok konuda Prof.Dr. Burhanettin Can’ın görüşlerini alıyor. Burhanettin Can, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki değişimden, Müslümanların ‘zihinsel bağımlılık’ problemine kadar pek çok konuda görüşlerini paylaşıyor.

Dergide ayrıca “Hz. Musa’nın Asası” ile Hikmet Ertürk, “Sahi ‘Siz İnandığınız Allah’tan Gerçekten Korkuyor musunuz?” ile Osman Coşkun, “Evlerimizin İstikameti” ile Mustafa Bozacıoğlu, “Ramazan Ayı: Bir İnfak Mektebi” ile Mehmed Durmuş’un yazılarının yanı sıra zengin bir Sanat-Edebiyat sayfası da okurların dikkatine sunuluyor.

2012-06-11

Fikir dergisi 'İktibas'

Haziran 2012

İktibas dergisi haziran sayısında önemli bir dosya ile okuyucularına ulaşıyor: “Günlük Hayatlarıyla Müslümanlar

Dosya kapsamında “Müslümanlar olarak günlük hayatımızı nasıl buluyorsunuz?; Söylemlerimizle yaşam biçimimiz uyuşmakta mıdır?”; “Gerçek İslam’ın Peygamber (a.s) zamanında yaşandığını, o dönemin bir ‘asr-ı saadet’ olduğunu, sahabe neslinin bir daha tekerrür etmesinin mümkün olmayacağını düşünür müsünüz?”; “Müslümanlar fert, aile ve ümmet olarak pratik hayatta imrenilecek bir İslamî örneklik gösteremiyorlarsa, bunda ne gibi geçerli mazeretleri bulunmaktadır?”; “Günümüzde, ‘aradığım işte budur!’ dedirtecek bir Müslüman yaşantısı oluşturabilmek için neler önerirsiniz?” sorularına yanıt aranıyor.

Dosya çerçevesinde Atasoy Müftüoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Doç. Dr. Mehmet Azimli, Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, Semra Kürün Çekmegil, Mukaddes Özkan, Prof. Dr. Ömer Aydın, Doç. Dr. Halil Rahman Açar ve Ramazan Yazçiçek değerli görüşlerini okurlarıyla paylaşıyor.

Ortadoğu’da yaşanan tehlikeli yönelimlerin incelendiği Yorum bölümünde, Suriye’deki değişim ve dönüşüm sürecinin ideolojik ekseni açısından ve yeni kurulacak sistemin niteliği açısından değişim yaşayan diğer ülkelerden farklı olmadığı vurgulanıyor. Yorum’da, bölgeyle ilgili bir projenin varlığına ve bölge ülkelerinin her birinde yaşanan değişim ve dönüşüm süreçlerinde ortak bir “ideolojik eksen” olduğunun altı çiziliyor.

Murat Kirişci imzalı “Yeni Bir Dil Üzerine Mülahazalar” başlıklı bir değerlendirmenin de bulunduğu İktibas’ta yine Sanat-Edebiyat, Mektuplara Cevaplar ve Gündem bölümleri de zengin içerikleriyle dikkat çekiyor.

2012-05-10

'İktibas' dergisinde “28 Şubat Süreci ve Netleşen Kırılmalar”

İktibas, Mayıs sayısında “28 Şubat Süreci ve Netleşen Kırılmalar” manşeti ile okurlarına seslendi.

Türkiye’nin ve özellikle Müslümanlar için tarihi dönüm noktalarından bir olan “28 Şubat süreci”ni ve geçtiğimiz ay “hesaplaşma” iddiaları altında başlayan “28 Şubat Soruşturması” derginin bu ayki gündemini oluşturuyor. Derginin yorum sayfalarında konuyla ilgili yapılan derin analizde 28 Şubat sürecinin, Turgut Özal ile başlayan Liberalleştirme sürecinin daha kapsamlı olarak gündeme geldiği, ideolojik tarafların silikleştiği, tarafların statüko yanlıları ve değişim yanlıları şeklinde saf tuttuğu bir vasatı doğurduğu tespiti yapılıyor. Bununla birlikte, sistem-içi mücadelenin “aldatıcı” cazibesinin, kendilerini İslam ile tavsif eden değişik kesimleri, ilkesel bir mücadeleden hızla uzaklaştırdığı ve konjonktürel tercihlere yöneltmekte olduğunun altı çiziliyor.

Atasoy Müftüoğlu, “Fikirsel Özgürlükler” başlıklı yazısında 'İslami dil’e karşı uygulanan baskıya dikkat çekiyor. Müftüoğlu, “İslamî dil/söylem, sömürgeci iktidarın sürekli gözetimi altındadır. İslamî dilin, söylemin, eylemin, algının sınırları ve içeriği sömürgeci iktidar tarafından biçimlendirilmektedir” vurgusunu yapıyor. Demokrasi kavramına da eleştiri getiren Müftüoğlu, “Dün, ‘uygarlık ihracı’ klişesi maskesi kullanılırken, bugün ‘demokrasi ihracı’ klişesi kullanılıyor” tespitini yapıyor.

“Âlim olmak mı Entelektüel olmak mı?” sorusunun yanıtını arayan Bünyamin Zeran, Kur’an’ın yaklaşımından yola çıkarak ‘Alim’ ve ‘Entelektüel’ kavramlarını ve her iki anlayışın ‘hakikat’e karşı tutumunu inceliyor.

Mehmed Durmuş ise Tasavvuf’un en önemli kavramlarından biri olan ‘İnsan-ı Kâmil’ anlayışını tartışıyor. Durmuş, kavramın menşeini, İnsan-ı Kamil’in kim olduğunu, vasıflarını ve İslam’a göre konumunu ortaya koyuyor.

Zengin yazar kadrosu dikkat çeken derginin bu sayısında Osman Coşkun’un “Elimizdeki Parça Övünmeye Değer mi?”, Celal Ceren’in “İnadına Özgürlük, İnadına Demokrasi(!)”, Mustafa Atav’ın, “…Mış, Miş Gibi Düşünmek, …Mış, Miş Gibi Yaşamak”, Erdal Bayraktar’ın “Din’in İktidarla İmtihanı”, Hikmet Ertürk’ün “Yahudi ve Hıristiyanlar da Cennete Gidecekler mi?”, Mustafa Bozacıoğlu’nun “Okudun mu?” başlıklı yazıları da yer alıyor.

Atasoy Müftüoğlu ile Ortadoğu’daki son gelişmeler üzerine yapılan bir söyleşiye de alıntı olarak yer verilen derginin Sanat-Edebiyat bölümünde de yine öykü, deneme ve şiir dolu zengin bir içerik okurlara sunuluyor.

2012-03-09

'İktibas' dergisi

Akif Emre İktibas dergisinin mart sayısında, İslamî sol olarak nitelenen eklektik söylemler, Uludere hadisesi, MİT krizi gibi birçok konuda görüşlerini anlattı.

İktibas dergisi, mart sayısı ile okurlarının karşısına çıktı. 399. sayısı ile yeniden merhaba diyen İktibas bu ay yine zengin içeriği ile dikkat çekiyor.

Akif Emre röportajı

Derginin önemli kalemlerinden Şükrü Hüseyinoğlu, bu ay önemli bir röportaja imza atıyor. Hüseyinoğlu, İslamcı camianın yakından tanıdığı gazeteci-yazar Akif Emre ile konuşuyor. Akif Emre, 28 Şubat süreciyle başlayan ve ardından AKP’nin iktidarıyla birlikte önü alınamaz bir hal alan zihinsel dönüşümler, AKP üzerinden sisteme eklemlenme süreci, İslamî değer yargısı ve iddiaların giderek yerini liberal söylemlere terk etmesi, kapitalistleşme eğilimlerine tepki olarak ortaya çıkan ve ‘İslamî sol’ olarak nitelenen eklektik söylemler, Uludere hadisesi, MİT krizi, ‘Arap Baharı’ olarak nitelenen bölgemizdeki hızlı değişimler, Suriye’de yaşananlar, İran’ın Suriye konusundaki tutumu gibi birçok konuda görüşlerini açık ve net bir biçimde ortaya koyuyor.

İktibas’ın YORUM bölümünde, büyük bir hızla dönüşen Türkiye ve dünya gündemi ‘Sistem-içi Mücadele Sürecinde Pozisyon Kaymaları ve Krizler’ başlığı altında tartışılıyor. MİT-PKK görüşmelerinin planlı olarak kamuoyuna sızdırılması ile başlayan süreç, liberal sol ile hükümet arasındaki gerilim, cemaat-AKP arasındaki çatışma, ılımlı-laiklik zemininde inşa edilmeye çalışılan yeni Türkiye modeli bu bölümde detaylı olarak yorumlanıyor.

Göğsün açılması/ferahlatılması anlamına gelen Şerh-ı Sadr teriminin tanıtıldığı KAVRAM bölümünün ardından Atasoy Müftüoğlu’nun ‘Tarihsel Zamanları Etkilemek’ başlıklı yazısı geliyor.

Atasoy Müftüoğlu yeni yazısında; “Bizler Müslümanlar olarak, hayatımız boyunca yüklendiğimiz sorumluluklarla, ürettiğimiz içerik ve eylemlerle tarihi belirleriz. Allah’ın (c.c.) iradesini tarihe yansıtacak bir bilinci, bir duyarlılığı, ahlakı, çabayı, mücadeleyi, eylemi, içtenlikle, kararlılıkla, cesaretle sürdürmediğimiz takdirde, İslamî ilgilerimizin, ibadetlerimizin bir değer taşımayacağını bilmeliyiz.” vurgusunu yapıyor.

Şubat ayına damgasını vuran ‘Dindar gençlik’ tartışmasına Mehmed Durmuş da bu ayki yazısı ile katılıyor. Durmuş, yaşanan tartışmaların meselenin önemini gösterdiğini belirterek, “Bu önemin ne olduğu?”; “Başbakan ne istiyordu, karşıtlar ne tepki verdiler?”, “Devlet dindar nesil yetiştirebilir mi?”; “Hangi ‘din’ (hangi İslam) esas alınarak dindar nesil yetiştirilecekti?”; “Müslümanlar olarak bizlerin bu meseledeki tavrımız ne, tarafımız neresi olmalı?” sorularına net yanıtlar veriyor…

İktibas’ın Mart sayısında ayrıca ‘Küreselleşmenin Geleceğinde Dinin Etkisi’ başlıklı yazısı ile Abdullah Metin, ‘Değişim Algısının Değişimi’ ile Mustafa Bozacıoğlu, ‘Çağın İlerisinde ve Gerisinde Olmak ya da Hakka Yakın Durmak’ ile Bünyamin Zeran, ‘Dışarıda Kalarak İçinde Yaşamak’ ile Talat Özhan, ‘Müslüman Olarak Yaşlanmak’ ile Hikmet Ertürk, ‘Ahlak(sız) Müslümanlık mı?’ ile Elmas Şahin dergide bulunan diğer yazılar. Sanat Edebiyat’ta ise Mehmet Mortaş ve M. Akif Şahin’in denemeleri ile Dilek Buz imzalı öykü dikkat çekiyor.

Üsame Varol

2012-01-20

'İktibas' dergisi 32. yılında

1980 darbesinin 'zemheri soğuğunda, 1981 yılının Ocak ayında yayına başlayan İktibas dergisi 32. yılının ilk sayısını ‘kendisi’ne ayırıyor.

Bir misyon dergisi olarak okurlarından aldığı güçle yıllardır varlığını ve İslami mücadelesini sürdüren İktibas dergisi için Selam İle bölümünde şu ifadelere yer veriliyor:“Türkiye’nin ve dünyanın bu süreçte geçirdiği değişime tanıklık etti. Nice hükümetlere, nice siyasal gündemlere, halkların ıstırablarına, katliamlara şahit olan İktibas, bunların hiçbirine seyirci kalmadığı gibi, yaşananları İslami pencereden tahlil etti, olayların görünen ve görünmeyen yönlerini göstermek için didindi, durdu.

Bununla birlikte, esas olarak İslam’ın harîm-i ismetine bulaşmış olan akidevî ve kültürel kirleri arındırmak için yoğun çaba harcadı İktibas. Kur’an’ı, mezarlıklar kitabı olmaktan çıkartmanın mücadelesini verdi. İslam’ı hurafelere boğan geleneksel din anlayışını adam akıllı sarstı, her türlü sapmaya eleştiri oklarını yöneltti.

İktibas, Peygambersiz Din’in asla düşünülemeyeceğini, Peygamber’in hiçbir şekilde devre dışı bırakılamayacağını; Allah’ın, Din’i Peygamber’le gönderdiğini ve Peygambersiz Din’in asla anlaşılamayacağını işledi duyan kulaklara, gören gözlere, akleden kalplere…

İktibas tenkid vazifesini hakkıyla yerine getirmeyi ilke edindi. Bununla beraber, İktibas sadece tenkid etmekle yetinmedi, her tenkid ettiği yanlışın yerine, olması gerekeni de önerdi. İktibas, kurucusu Ercümend Özkan’ın sözleriyle ‘Tabi olacağımız esas bellidir: Allah’ın kelamı. Çünkü ondan başka ‘en güzel söz’ yoktur.’ demiştir.”

Bu satırlarla başlayan Ocak sayısında ağırlıklı olarak İktibas dergisi ve Ercümend Özkan hakkında yazılmış yazılar ön plana çıkıyor. Cihan Aktaş, Hüseyin Bülbül, Nedim Mescioğlu, Şükrü Hüseyinoğlu, Mustafa Bozacıoğlu, Mikail Bayram, Bünyamin Zeran, Elif İsmailoğlu, Hikmet Ertürk, Memduh Kars, Zafer Çam, Mustafa Atav, Kübra Kurt ve Mehmed Durmuş yazılarında İktibas’ı ve Ercümend Özkan’ı anlattılar.

Derginin Yorum bölümünde Müslümanların ana gündemini oluşturan Suriye ve Suriyeli Müslümanların dramı yorumlanıyor. Atasoy Müftüoğlu, ‘İhtiraslar ve Muhterisler Çağında Yaşamak’ başlıklı yazısı ile okurlarına sesleniyor.

Dergide her zaman olduğu gibi Sanat/Edebiyat, Mektuplara Yanıtlar, Gündem ve Ayın Başlıkları da okuyucunun dikkatine sunuluyor.

Fatma Ünal

2011-07-14

İktibas’ın 391.sayısı çıktı!

Temmuz 2011

31. yıldır gündemi yorumlamaya devam eden İktibas Dergisi 391. sayısı ile okuyucularına ulaştı.

Son iki aydır ülke gündemini meşgul eden seçim fırtınasının dinmesiyle, Suriye’de başlayan değişim süreci bu ayki Yorum’un ana konusunu teşkil ediyor.

Suriye konusunda özellikle İran ve Türkiye’nin uyguladığı ‘ikiyüzlü’ politikalara eleştiri getirilen Yorum’da Batı’nın da hakimiyetini tehlikeye düşürmeyecek bir seyir izlemek için her yola başvurduğu belirtiliyor. Tunus ve Mısır’da olduğu gibi 'değişimin güvenliği'ni sağlayacak kurumlar eliyle bu sürecin kontrol edilmek istendiği, Libya’da yine aynı kaygılarla müdahaleden çekinilmediği, Yemen’in kendine has dengeleri ve jeostratejik önemi dolayısıyla farklı değerlendirmeye tabi tutulduğu, Bahreyn’deki katliamların, Batı'nın âli menfaatleri için görmezden gelindiği belirtilirken, Suriye’deki şartların ise bir hayli zor ve karışık olduğu, derin bir ortadoğu analizi ile birlikte tesbit ediliyor.

Derginin Kavram bölümünde ‘insan’ için oldukça önemli ve değerli kavramlardan biri olan ‘Adalet’ işleniyor. Adalet’in ne anlama geldiği, kökü ve kullanım şekli irdelenirken, Adaletin hayatın her alanını kavradığı, sözden fiile, histen tavıra, her alanda adalete ihtiyaç duyulduğu ve adaletin kalmadığı yerde zulmün olacağı vurgulanıyor.

Değerli düşünür yazar Atasoy Müftüoğlu kuvvetli kalemiyle “Bilincin Çöküşü”nü anlattı. Müftüoğlu, “Avrupa merkezci tahakküm üreten dilin, Müslümanlara önce zihinsel anlamda egemen olmak, İslam toplumlarını düşünsel alandan başlayarak yapısal bir dönüşüme uğratmak, bu dil aracılığıyla yeni bir İslam toplumu üretmek ve yapılandırmak istediğini” anlattı.

“Unutulmaya Yüz Tutan: Dil: Tevhidce” başlıklı yazısında Şükrü Hüseyinoğlu, küresel ve yerel sisteme, onların değer yargıları ve kavramlarına karşı tevhidi duruşun zaafa uğradığını belirterek, özellikle AKP iktidarında, ‘iddia’ sahibi Müslümanlar arasında dahi seküler dilin yaygınlaştığını, buna karşın tevhid dilini kullananların azaldığını belirtiyor.

Bünyamin Zeran’ın “Mekke Toplumu ve Yaşadığımız Toplum Karşılaştırması”; Nurefşan Erden’in “Tüketmeyelim Işığımızı”; Mustafa Siel’in “Aşktan da Üstün”; Mehmet Mortaş’ın “Anlamın Yalnızlığı” ve Hüseyin Aykan’ın “Ramazan Ayında Oruç Sınavı” dergide bulunan diğer yazılar.

Ayrıca, derginin Sanat Edebiyat bölümünde Elif İsmailoğlu’nun “Tasdaki Kurbağa”, Dilek Buz’un “Dar Sokaklar” öyküleri ile Mehmet Akif Şahin’in “Batanları Sevmem” denemeleri de dikkat çekiyor.

2011-02-14

İktibas’ta bu ayın konusu ‘Demokrasi’

Derginin yorum sayfalarında “Demokratik Özerklik” konusu işlenirken, Kavram bölümünde ise Demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “Sivil Toplum” üzerinde duruluyor.

Değerli düşünür-yazar Atasoy Müftüoğlu “Gerçek umutlar için” başlıklı yazısında, “Her türlü sapmaya yozlaşmaya karşı bilincimizin teyakkuz durumunda olmasını sağlayabilmeliyiz. Parçalanmış bir İslami dil, duyarlılık, algı ve yorumla, güçlü ve kuşatıcı bir bilinç çağrısı yapamayız. Her tür bencilliğin insanı adalet’ten uzaklaştırdığını hatırlamalı, bizleri ümmet dayanışmasına yabancılaştıran bencillikleri terk etmeliyiz.” sözleriyle hak üzerinde birleşmenin başarı için mutlak olduğunu hatırlatıyor.

Mehmed Durmuş, “Demokrasi nedir?” sorusunun doğru yanıtını verebilmek için, kavramın bütün unsurlarını ayrı ayrı tahlil ettiği yorumunda “Demokrasinin sadece siyasal bir yönetme tarzı olduğunu söylemek -eğer cehaletten değilse- demokrasiyle ilgili bazı hususları dikkatlerden gizlemek amacına matuf olmalıdır. Zira Din’in hüküm koyduğu hiçbir alan yoktur ki orada demokratik bakıştan da bahsedilmesin. Kısacası ahlâktan ekonomiye, sanattan hukuka kadar her alanda insan hayatına demokratik yaşam ilkeleri yön vermek istemektedir. İslam bir taraftan sindirilip edilgen hale getirilirken, demokrasi aynı oranda baskın/etken hale getirilmekte olduğunu” ifade ediyor.

Mustafa Bozacıoğlu, ‘Demokrasi’ yorumunda insanı ‘kutsal’ sayan Demokrasinin her şeyin merkezine insanı, aklı ve bilimi koyduğunu ve aşkın/üstün güç tanımadığını vurguluyor.

Ahya Aras, “Demokrasi İslam’ın ne yanına düşer?” başlıklı yazısında ”İslam’la demokrasi ya da başka herhangi bir siyasal ideolojiyi karşılaştırırken öncelikle şu hususun netleşmesi gerekir: İslam, siyasî talepleri olmayan, bireysel olarak insanın dindarlık duygularını tatmine yarayan bir inanç manzumesi ve bir tapınma biçimi midir? Yoksa aynı zamanda ferd ve toplum hayatını düzenleyen bir hayat nizamı mıdır?” sorularını yanıtlıyor.

Cemil Soylu, “Kim hükmedecek Tanrı mı insan mı?” başlığı altında “Suratını asıp, sırtını dönüp bu eskilerin masallarıdır diyenlerin cevabı şimdiden belli. Peki ya iman iddiasında olanların cevabı belli mi?” sorusuyla içe dönük bir eleştiride bulunuyor.

Dergide ayrıca “İslam Devleti’nden demokratik cumhuriyete” yazısı ile Erdal Bayraktar, “Fıtratımıza yüklü melekelerin hakkını vermek ve İktibas Dergisi” ile Mustafa Atav, “Derdi dert edinmek” ile Muhammed Celil, “Atasoy Ağabeye hayır dua” ile Mehmed Durmuş’un diğer bir yazısı da bulunuyor.

2009-03-21

Dergilerden derlenen...

Son zamanlarda okuma tercihlerimde ön sıralara yerleşmiş bir dergi var: Nida. Malatya'da yayınlanıyor. Taze fikirler, dokunulmamış konularla ilgili yorumlar, yeni yaklaşımlar Nida'da sıkça yer buluyor kendisine. Dergilerin hakiki varoluş gerekçesi bu tarz bir yapıyı barındırması değil midir? Nida'nın elimde tuttuğum nüshası 134. sayı. Bu sayıda da bahsettiğim tutumun izlerini taşıyan yazılar var. İşte bunlardan birisi, Metin Önal Mengüşoğlu'nun şu satırlarını ihtiva ediyor: "Acaba, İlahî Vahiy, kendisini rehber edinenlere bir ad vermiyor mu ki; insanlar kendilerine yeni ve farklı kimlikler ve adlar ediniyorlar? Mümin veya Müslüman ad ve kimliği yeteri kadar açıklayıcı değil midir?" Yazarın, "Ehl-i Sünnet mi, Ehl-i Milet mi?" başlıklı yazısı, Türkiye realitesi içinde yeni tartışma imkânları doğuracaktır. Bu kanaati bildirirken, şu alıntıyı yapmak da yerinde olacaktır: "Nüfusu bir buçuk milyarı geçen mevcut Müslüman dünyanın hali hazırdaki kuşatılmışlığı ve mezelleti üzerinde derinliğine düşündüğümüz vakit, ne zaman ihtilafları Allah ve Resulüne götürme buyruğunu hatırlayacaksınız diye sormak gerekmiyor mu? İhtilafları ortadan kaldırmanın en güvenli yolu, edinilmiş alt kimliklerle iftiharı bırakmak ve Allah'ın adlandırmasına yani evrensel asgari müşterekimize sahip çıkmaktan geçer."

Nida'da "Hazır Ol Cenge İster İsen Sulh u Salah" (İbrahim Sarmış), "Kürşad Atalar ile Röportaj" (Fatih Bütün), "Sûret ve Sîret Üzerine" (Ramazan Altıntaş), "İslâm Felsefesi Okumalarına Giriş" (Mehmet Ulukütük), "Cahit Zarifoğlu'nda Çoluk Çocuk Meselesi" (Mustafa Ökkeş Evren) gibi yazılar da okunabilir. (nida_dergisi@hotmail.com, 0422 3212187 )

Dil ve Edebiyat Dergisi, 2. Sayısı ile elimizde. Yayın hayatına yeni başlamış bir dergiyle başbaşayız demek ki. Dergi, kendisiyle aynı adı taşıyan dernek tarafından çıkarılıyor. Recep Garip'in Genel Yayın Editörü olduğu Dil ve Edebiyat'ta "Ayın Dosyası" "Türkçe"ye ayrılmış. Bu bağlamda dergide "Ali Şir Nevaî", "Hangi Türkçe", "İstanbul Türkçesi" gibi makaleleri okuyabilirsiniz. Recep Garip'in "Edep ve Edebiyat", Tahsin Yıldırım'ın "Müstear İsimlerden 'Nick name'lere", Semra Bilgin'in "Orhan Veli'yle 'Hoy Lu-lu' Şarkısını Söylemek...", Mehmet Kâmil Berse'nin "Hüzünlü Topraklarda: Bosna-Hersek", Sakir Öner'in "Arif Nihat Asya'nın Fikir Dünyası" dikkat çeken metinler olarak kaydedilebilir. Dergide şiire de önemli bir bölüm ayrılmış. Bu anlamda, Ahmet Tevfik Ozan, Müştehir Karakaya, Tayyip Atmaca, M. Ali Garip, Ekrem Kaftan gibi şairlerin metinlerini okuma fırsatı bulabilirsiniz. (bilgi@ded.org.tr, 0212 5816172 )

"Çarpılmışlar", Mürsel Sönmez'in Bir Nokta'daki uzun soluklu şiirinin adı. 86. sayının yarısına yakın bir bölümünü kaplayan "Çarpılmışlar", gerçekten çarpıcı bir metin. Bununla birlikte, küçük bir kusuru da ihtiva ediyor. Şu mısra, tashih edilmeli: "az kalsın kırılayazdım". "Bu kadar kusur kadı kızında da olur" denilebilir. Zaten kardeşimiz Mürsel Sönmez her fırsatta Bir Nokta'nın "ürünyoğun bir dergi" olduğunu, "işin 'hendese'sini" yani "eleştiri"yi "başkalarına" bıraktığını söylemektedir. Fakat, görüldüğü üzere, kendi içinde tenkid mekanizması işlemeyen yapılarda, yanlışa daha kolay düşülüyor. Şimdi, tashih edilmesi gereken dizeye iyi bakın: "kırılayazdım" ifadesi zaten "az kalsın"ı içermektedir. Türkçe'de "yazmak" yardımcı fiilinin işlevi budur. Bir Nokta'da Mesut Doğan'ın hatıralarla örülü "Yıkımcı Uzun Mustafa" ve İbrahim Yarış'ın ironik göndermeler bulunan "Nico'nun Bilmedikleri" başlıklı metinleri de bizim ilgimizi çekti... ( 0216 324 36 05 )

"Abant'ın 'Kürdistan' Açılımı"... Bu başlık, İktibas Dergisi'nin Mart sayısında dikkatimizi en çok çeken yazı Mehmed Durmuş imzalı yazıya ait. Şubat ayı ortalarında Kuzey Irak'ta, Erbil'de yapılan "Abant Platformu"nu değerlendiren yazar, kalemini, eleştirel bir tutumun temsilcisi olarak kullanmaktadır. Bununla birlikte, adı geçen platformda ele alınan konunun çözümüyle ilgili alternatif kanaatler de dile getirilmektedir: "Kürdü, Türkü ve Arabı ile hasılı yüzlerce etnik kökenli Müslüman kavimleri sadece ve sadece İslam kurtuluşa erdirecek, karanlıklardan aydınlığa İslam çıkaracaktır, ancak İslam onları kardeş yapacaktır. Merkezinde Kur'an'ın bulunmadığı hiçbir çözüm önerisi felah getirmeyecektir." Bu kapsamlı yazının dışında Atasoy Müftüoğlu'nun "Sorumluluğa Uyanmak", Muhammed Celil'in "Hazırcı Olmak", Mustafa Bozacıoğlu'nun "Usûl" başlıklı yazıları ve "Ayın Kavramı" bölümünde yer alan "Tâğut" başlıklı yazı başlıca çalışmalardır. (iktibas@yahoo.com, 0312 4353760 )

Milcan... Bu, Kahramanmaraş'ta 44. Sayısını çıkmış bir dergidir. Ali Büyükçapar dostumuzun omuz verdiği Milcan, Kahramanmaraş Manşet gazetesinin kültür sanat ekidir. Tek yapraktan, dolayısıyla iki sayfadan oluşmaktadır. Milcan'ın hemen her sayısı ilgililerine gönderilir. Bununla birlikte, Milcan hakkında bir iki satırlık yazı kaleme alan çıkmaz her nedense. Oysa Milcan bunu hak ediyor. Evet, derginin 44. Sayısında Ejder Polat'ın nefis "Nefes"ini okumak büyük bir keyif. Keza, Hacı Ali Özturan'ın "Maraş Ağzı Köroğlu Hikâyesi" de okurun zevkine hitap edecek niteliktedir. (P. K. 115, Kahramanmaraş)

Yağmur Dergisi'nin 42. Sayısında Sezai Coşkun'un "İslâm Estetiği", Meryem Eker'in "Mustafa Kutlu'nun Hikâyelerinde Bakış Açısı ve Anlatıcının Özellikleri", Merve Eker'in "Sevinç Çokum'un Romanlarında Milli Kimlik" gibi yazılar akademisyenlerin dikkatini çekecektir. Dergileri hikâye, deneme, şiir gibi edebî verimleri itibariyle takip edenler de Yağmur'da hayli zengin bir birikimle karşılaşacaktır. Sözgelimi Hüdayi Can'ın "Çetele", M. Said Türkoğlu'nun "Dostun Evi Gönüllerdir", Hüseyin Kaya'nın "Yastık Kenarı" başlıklı metinleri gibi...

Bu haftaki yazımı bir şiirle, Hüseyin Kaya'nın "Yastık Kenarı" adlı şiiriyle bitirmek istiyorum: "Düştü dedim kırıldın saçlarımda beyaza/Kırıldın ve kapandı kirpikleri kalbimin/Bense kırılır diye dolaştım kıyısında/Senin hayâllerinin benim hayâllerimin// Düştü gökten üç elma senin için üçü de/Senin için bu bahçe bu gökyüzü yıldızlar/Rüyalar işlemiştin yastığıma gül diye/Anne o günden beri ağlıyor papatyalar" (İnfo@yağmurdergisi.com.tr, 0216 3186011 )


Cevat Akkanat



Kaynak:
Millî Gazete
19 Mart 2009