Kasım-Aralık 2010, Sayı:32
Profilinden Şairler
Türk şiiri yaklaşık yirmi yıldan beridir yeni bir şair profiliyle karşı karşıya. Bu yeni profile neresinden bakarsanız bakın, bugüne kadar ortaya çıkmış “ilginç, serkeş, aylak, anarşist, bohem, dekadans vs.” tiplerin hiçbirine benzemediğini göreceksiniz. Bu yüzden de bir adlandırmayla onu anmak mümkün görünmüyor. Sadece ‘profil’ demek belki de yeterli… Çünkü gerçekten de sunduğu şeyler, kendinin dışına hiç mi hiç çıkmıyor. İdrakı ancak görsel olanla; tarihle ilişkisiyse adının yazıldığı kelimelerin harfleriyle sınırlı. Bahsettiğiniz şeyleri argoya tercüme etmedikçe anlamayan biri bu yeni profil. Bir robot resim adeta. Kemal Tahir böyle yazıp çizenler için ‘sapı silikler’ dermiş… Ciddiye de almazmış. Biz de gerektiğinde sözümüzü esirgemeyip yolumuza devam ediyoruz.
Bir başka gözümüze çarpan sorunsa şairlerin üzerindeki ‘sersemlik’… Aslında sadece şairlerde değil hemen tüm alanlarda insanımız üzerinde bir sersemlik var. Daha derinde meseleye yaklaşırsak eğer şu soruları sorabiliriz: “Bu sersemlikten neden bir hoşnutsuzluk duymuyoruz? Böyle olmamızın bizi ne hallere düşürdüğünü acaba göremiyor muyuz?” Öyle görünüyor ki sersemlemiş olmanın ülkemiz insanına verdiği bir şeyler var. Acılarımızı, gerçeklerimizi bu sayede göremiyoruz. Bitik bir toplum olmaya doğru hızla gidiyoruz. Yüz binlerce işsiz üniversite mezunuyla devleti alay ediyor. Gençlerine, bunca imkânına karşın umut vererek eriten ülkelerden biri de biz olduk. Şairlerimiz sadece kendilerini düşünen birer bencile dönüştüler. Hem profil hem de sersem olmanın onların hali olacağını bundan kırk yıl öncenin şairlerine söyleseydik, bunu bir kaygı olarak onların da duyduğunu işitebilirdik. Sonraki halimizi düşünmekse bugün bize kaygı veriyor…
Üç söyleşiye birden yer verdik bu sayıda. Söyleşiler birden çok meseleye değinmeye imkân veriyor. Bunun yanında Mühür'de bu ay da yazılar, öyküler, şiirler bulacaksınız.
Yetmişinde âşık olduğunda, yoluna devam edecek gücü kendinde yeniden bulan Goethe’nin Marienbad Ağıdı’ndan bir bölümle başlayalım istiyorum. Ulrike Böhmer ve Turgay Fişekçi çevirisiyle, gerçek bir şairden…
“O gönül ki, yüksek surlar yaptırmış
İçinde korumak için kendini ve sevdiğini
Onun yerine de sevinç duyuyor bu aşktan
Yalnızca ona açınca kapılarını tanıyor kendini.
Böylece kendi sınırları içinde daha özgür
Ve yalnızca ona teşekkür için atıyor yüreği.”
"Mühür, Yarına Dair Bir Hasrettir!"
Mustafa Fırat
İletişim:
muhur_siir@hotmail.com
muhur_siir@yahoo.com
0539 386 86 59
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder