2013-11-27

Muhafazakâr Düşünce Dergisi

























 Tanımlanmasındaki çeşitliliğe ek olarak farklı boyutlarıyla siyasal, kültürel alanın önemli gündem maddelerinden olan muhafazakârlık bugüne kadar çok farklı platformlarda, farklı açılardan değerlendirildi.  Ortaya çıkışı ve devamı açısından Avrupa örneklerinden farklı olan Türkiye’de Muhafazakârlık ço­ğunlukla farklı düşüncelerin etkisiyle şekillenme, farklı isimler ve eserler ile siyaset ve kültür dünyasında yer bulmaktadır.

 Muhafazakâr Düşünce Dergisi olarak biz de 10. Yılımızda Türkiye’de Muhafazakârlığa dair literatürü toparlamış olmak gayesiyle muhafazakârlık olgusunu düşünürler üzerinden ele almaya gayret ettik. Böyle bir gayretin birçok zorluğu içinde barındırmakta olduğunun farkında olarak başladık çalışmalarımıza. Çünkü Türkiye’de Muhafazakâr Düşünceyi etkileyen isim­ler başlığıyla ele alacağımız düşünürler çok boyutlu ve şimdiye kadar pek çok çalışmaya konu olmuş isimlerdi.  Bizler bu isimleri muhafazakâr pence­reden inceleyecektik ve bu da okuyucularımızı söz konusu isimleri muhafa­zakâr olarak nitelendirdiğimiz gibi yanlış bir düşünceye sevkedebilirdi. Bu süreçte Cemil Meriç’in “izm’ler düşünce dünyamıza vurulmuş prangalar­dır” sözü sürekli hatırımıza geldi. Odaklandığımız isimlerin hiçbirini kendi­sini tanımladığından farklı bir kategoriye indirgemeden ama piyasada dola­şan fikirlerinin de etkilediği kültürel atmosferi tanımlamak gerektiğinden dolayı ciddi beyin fırtınaları yaptık arkadaşlarımızla birlikte.
Bahsettiğimiz fikir mesaisi neticesinde belirlediğimiz 26 düşünür üzerin­den Türkiye’de Muhafazakâr düşünceyi etkileyen düşünürleri incelemeye başlıyoruz ve önümüzdeki 2 sayı boyunca incelemeye devam edeceğiz. Bu sayıda ilk 8 isimle karşınızdayız.
Bu çalışmada Sabri Fehmi Ülgener, Yahya Kemal, Said Halim Paşa, Fatma Aliye, Tarık Buğra, Nurettin Topçu, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu ve Ziya Gökalp isimlerini ele alıyoruz.
Murat Yılmaz tarafından incelenen Sabri Ülgener Osmanlı Devleti’nin son yıllarına tanıklık etmiş, ailesi nedeniyle hem Batılı hem de geleneksel değerlere vakıf olacağı bir eğitim süreci yaşayan ve Türk Düşünce tarihinin önemli isimlerinden biridir.  Ahlâk, zihniyet ve İslâm iktisat siyaseti sorun­larıyla yakından ilgilenen Ülgener eserlerinde toplumsal dönüşüm ve ikti­sadi gelişme sürecinde maddi unsurların yanı sıra manevi-kültürel unsurla­rın rolüne vurgu yapmıştır. Ülgener’in çalışmaları manevi değerleri vurgu­layan boyutuyla bugünlere de ışık tutmaktadır. Ülgener'e göre iktisadî ge­lişme, her yerde ve her toplumda iktisadî olmayan, dinî, estetik, kültürel ve sosyal değerler gibi unsurlarla ilişkilidir. Dünyada ve 1960'dan sonra da Türkiye'de yaygınlaşan izmler, ideolojiler ve sistemler tartışmasıyla yakın­dan ilgilenen Ülgener Türkiye’deki muhafazakârlığa iktisat ve ahlak gibi alanlarda yaptığı çalışmalarla etki etmiştir.
Fatih Yalçın tarafından Modern Bir Muhafazakâr başlığıyla ele alınan Yahya Kemal muhafazakâr düşüncenin en önemli temsilcilerinden biridir. Ercan Yıldırım tarafından özel hissiyatında İslâm, kamusal yaşamda seküler; fikriyatta iddialı, yaşamında kariyerist, benliğinde mücahit, varoluşunda uyumlu biri olarak tanımlanan Yahya Kemal eskinin, geleneğin yok sayıl­dığı, topyekûn bir bütün olarak reddi mirasa uğradığı bir dönemde fikri ve edebi referansını gelenekten alam bir çizgide hareket etmiştir.  Zamanı sü­rekli devam eden bir bütün olarak kabul eden Yahya Kemal’in düşünce dünyasında, geçmişten bugüne kalan iyi, güzel ve doğruların toplamını ifade eden “gelenek”, kurucu bir değere sahiptir. Yalçın’a göre Yahya Kemal Kemal özgüven kaybına uğramış bir kitleye fetih günlerini, köklerini hatır­latma ve radikal kopuşlar yaşanan bir modernleşmeye içeriden, tarih ile bağ kurma misyonu üstlenmiştir. Burke’ün Fransız devrimcilerine yaptığı uya­rıyı Yahya Kemal Türk devrimcilerine yapmıştır.
Cevat Özyurt tarafından ele alınan Said Halim Paşa muhafazakâr-re­formcu İslamcılığın oluşumu teması altında incelenmiştir.  İslamcı düşünce­nin önemli isimlerinden olan ve batılılaşma meselesine bir problem olarak bakan Said Halim İslam’ın hayatın her anını kuşatan kurallarının yeni bir düzen inşası için elzem görmektedir. Özyurt’ a göre Said Halim Paşa toplu­mun İslâm medeniyetine bağlı kalarak ve Batı medeniyetinden faydalanarak tekâmülünün (modernleşmesinin) mümkün olduğu tezini savunmakla, Tür­kiye’de Genç Osmanlılarla başlayan “muhafazakâr reformcu” düşüncenin önemli halkalarından biri haline gelişmiştir.
Muhafazakâr Müslüman bir portre çerçevesinde Firdevs Yumuşak tarafın­dan ele alınan Fatma Aliye Türkiye’de muhafazakârlığa önemli etki­leri olmuş bir isimdir. Fatma Aliye Hanım gerek toplumsal etkinlikleriyle ge­rek yazdıklarıyla özellikle kadınların eğitilmesi ve aydınlatılması için uğraş vermiş, edebiyat, sosyoloji, eğitim, kadın çalışmaları alanındaki çalışmala­rıyla Osmanlı-Türk modernleşmesi sürecinde öne çıkan isimlerdendir. Eserlerinde kadını merkeze alan ancak Avrupa merkezli feminist akımdan da uzak olan Fatma Aliye’nin bu duruşu Firdevs Canbaz Yumuşak tarafın­dan muhafazakâr Müslüman bir tavır olarak değerlendirilmektedir. Aileyi çok önemli bir noktada konumlandıran Fatma Aliye bu tutumuyla da muha­fazakâr pozisyonunu devam ettirmektedir.
Hüseyin Çil tarafından incelenen Tarık Buğra Türk Edebiyatındaki yeri kadar Türkiye’deki muhafazakâr düşünce içindeki yeriyle de önemli dü­şünce adamlarından birisidir. Çil, çalışmasında Buğra’nın romanlarına mu­hafazakâr düşüncenin ne şekilde ve ne ölçüde yansıdığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Çil’e göre toplumsallaşma sürecinde Cumhuriyet’in izlerini taşıyan bir yazar olarak Buğra, romanlarında güç kaybeden bir zihin dünya­sının tepkilerinden çok halin içinde yaşayan ama geleneksel yaklaşımlar sergileyen bir portre çizmektedir.
Mahmut Akın ve Ertuğrul Meşe tarafından ele alınan Nurettin Topçu muhafazakârlığa/muhafazakârlara eleştirel bakışıyla ele alınmıştır. Anadolu ruhunun köklerinden beslenen bir Rönesans peşinde olan Topçu, 20. Yüzyıl Türk düşünce tarihinin önemli isimlerindendir. Çok yönlü bir entelektüel olan Topçu’nun muhafazakârlık kalıbına sokulması zor olsa da Türkiye’deki muhafazakârlara adeta hocalık yaptığı söylenebilir. Muhafazakâr kesimin kendi köklerinden yeterince beslenemediğini ve yaşanan değişimler karşı­sında inançta, düşüncede ve pratikte tam anlamıyla bir ahlak erozyonuna tâbi olduğunu da ısrarla vurgulayan Topçu aynı kesimin bu köksüzleşmenin ve erozyonun başından itibaren sorumlusu olduğunu da söylemekten çe­kinmemiştir.  Muhafazakâr dünyanın içinde bulunan kültürel, iktisadî, si­yasî ve ahlakî çelişkileri göstermesi açısından Topçu bu sayımızda önemli bir noktayı temsil etmektedir.
Ufuk Özcan tarafından kaleme alınan İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gerek yaşamı gerekse eserleri itibariyle oldukça ilgi çekici bir şahsiyettir. Os­manlı’nın son dönemine -gerek II. Abdülhamid gerekse II. Meşrutiyet dö­nemine- ve Cumhuriyetin hem Tek Partili hem de Çok Partili yıllarına ta­nıklık etmiş Baltacıoğlu pedagoji, felsefe, psikoloji, kültür-sanat ve sosyoloji alanlarında çalışmalar yapmıştır. Özcan’a göre Baltacıoğlu’nun bilimsel ve sanatsal faaliyetlerini Türkiye’nin modernleşme pratikleri çerçevesinde ele aldığımızda, geleneksel ile modern olan arasında bir denge kurmaktan çok, modernlik lehine geleneği dönüştürme çabası içinde olduğu sonucuna ula­şılabilir. Türkiye’de modernleşme/Batılılaşma çabalarının “gelenek” ile bağ­daştırılmasına kendine özgü bir yöntemle çaba göstermiştir. Yönteminin esasında eklektik/sentezci bir bakış açısı yer alan ve bundan dolayı birbirin­den farklı seçmeci okumalar onu oldukça farklı yerlerde konumlandırabil­mektedir.
Ahmet Faruk Kılıç tarafından oldukça iddialı bir şekilde özgün bir muha­fazakâr olarak nitelenen Ziya Gökalp Türk Siyasal hayatının önemli figürle­rindendir. Sosyolog kimliği, siyasal kimliği, milliyetçi ideolojiye etkileri onu farklı alanların inceleme konusu haline getirmiştir.  Kılıç, toplum anlayışının temelinde “kültür” kavramı olan Gökalp’in sırf bu kültür vurgusu nedeniyle bile muhafazakâr olarak nitelenebileceğini belirtmektedir. Gökalp’in top­lumu; bir hiyerarşi içinde işleyen, değerler armonisi olarak gördüğünü be­lirten Kılıç bu fikrin de ” muhafazakâr Gökalp’in” yapıtaşlarından olduğunu belirtmektedir.
Muhafazakâr Düşünceyi etkileyen düşünürleri gelecek sayımızda incelemeye devam edeceğiz. Yeni sayımızda buluşmak dileğiyle…


Serhat Buhari Baytekin

2013-11-19

Medeniyet Tasavvuru

Erdemli Yöneticiler Akademisi, Ocak 2014’ten itibaren Medeniyet Tasavvuru adlı üç aylık bir düşünce dergisi yayımlamaya karar vermiştir.

Batı medeniyetinin uzun süredir çıkmaza girdiğini ifade eden Oswald Spengler ve benzer bir kısım Batılı düşünürlerin tesiriyle ve dünyadaki siyasi ekonomik gelişmelerin sonucunda yeni bir medeniyetin yükselmesi fikri Türkiye’de de uzun süredir münakaşa edilmekte ve bu hususta bazı teoriler geliştirilmektedir. Bu gelişmeler muvacehesinde içinde bulunduğumuz zamanın ruhunu en üst seviyede algılayarak geçmiş ve gelecek denkleminde yerine oturtmayı hedefleyen ve bu birikimlerin yeni bir medeniyet tasavvurunu mümkün kıldığını düşünen her kişi, kurum ve kuruluşa Medeniyet Tasavvuru dergisi ortak bir zemin oluşturmayı hedeflemektedir.

Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay

2013-11-17

Uzun, ince bir yolculuğu sürdüren 'Bir Nokta' edebiyat dergisi



Kasım 2013, Sayı:142

Bir Nokta edebiyat dergisinin 142.sayısında Mürsel Sönmez'in yeni şiir kitabı "Mansur Ahengi" üzerine yazılan değerlendirme, inceleme yazıları bir dosya teşkil ediyor. 

Derginin bu sayısında ürünleriyle yer alan isimler: Mahmut Avcı, Cemal Kılınç, Aliye Akan, Furkan Balta, Resul Tamgüç, Şefik Memiş, Mehmet Kurtoğlu, Nurettin Durman, Fatih Kınalı, Suavi Kemal Yazgıç, Kemal Can Açık, Ulaş Konuk. 

Bir Nokta edebiyat dergisine ulaşmak için iletişim bilgileri:
0216 552 82 87
istanbulbirnokta@hotmail.com
Dergi bütün NT mağazalarında


Türk Dili dergisi 743 sayıdır sizlerle...



Bütün dergi okumayı sevenler, Türk Dili Kasım, bu ay başka dergi almanıza gerek bırakmayacak içeriğiyle sizlerle…
İki röportaj: Mehmet Öztunç “Ben kendi payıma, baştan beri yalın ve yalnızlığı savunuyorum. Ve şairin ahlaki ödevi estetik ve ontolojik değerlerden şaşmamak, kendisini ve insanı kandırmamaya ayarlıdır. Ötesi, kim bilir, biraz kader, biraz tarih, biraz da saçmalık…” diyen Ömer Erdem ile şiir ve şairlik üzerine konuşuyor.
Tanımadığımız Meşhurlar kitabıyla hepimizin tanıdığı Hikmet Feridun Es’i Semiha Es, Selçuk Karakılıç’a anlatıyor.
Şiir sevenlere: Mehmet Narlı, Ali Sali, Mustafa Özçelik, Kalender Yıldız, Tayip Atmaca…
Öykü diyenlere: Bahtiyar Aslan, İsmail Sert, Recep Seyhan…
Okuyacak kitap bulamayanlar, size tavsiyeler Kitaplık bölümünde…
Türk Dili’nde ayrıca Şaban Bıyıklı Yahya Kemal’in Din ve Metafizik Algısı yazısının ikincisi, Erdoğan Boz’un Dillerin Kaybolması ve Çevre Dil Bilimi, Fatih Alkayış’ın Orhun Yazıtları’nda Zıtlık İfadeleri, Nail Tan’ın Deyim Sözlüklerine Girmesi Gereken Bir Çeşitleme: Kulaklarının Üzerine Oturmak yazıları…


İyi okumalar…

İçindekiler


İsmail SERT • (Çizgi)
Mehmet NARLI • Tellal (Şiir)
Bahtiyar ASLAN • Mirza’nın Deresi (Öykü)
İsmail SERT • Üç Gün (Öykü)
İrfan ÇEVİK • Tepinen İnsan (Deneme)
Mehmet AYCI • Gar Saatinin Bildiği
Mustafa ÖZÇELİK • Suskunluk (Şiir)
Kalender YILDIZ • Vazo (Şiir)
Tayyib ATMACA • Deyişmeler (Şiir)
Altay TAŞKIN • Orta Saha (Şiir)
Recep SEYHAN • Kuşatma (Şiir
Selçuk KARAKILIÇ • Eşinin Gözüyle Hikmet Feridun ES

SÖYLEŞİ
Mehmet ÖZTUNÇ • Ömer Erdem ile
İsmail SERT • (Çizgi)

KİTAPLIK
Mehmet ÖZTUNÇ • Leylim Ley
Selçuk KARAKILIÇ • Tuna'dan Batı'ya

GÜNDEM

Nail TAN • Yitirdiklerimiz: Fatma Müjgân CUNBUR -Turgut ÖZAKMAN

2013-11-13

Hür Tefekkürün Kaleleri


“Hür Tefekkürün Kaleleri”
Üsküdar Belediyesi’nin bir süredir sürdürdüğü edebiyat odaklı programlarının Kasım ayı konuğu Yedi İklim Dergisi. Program Cemil Meriç’in ‘Hür tefekkürün kaleleri’ olarak nitelediği dergileri konu ediyor.
Çağa karşı tavır alma ve konumlanmada önemli bir görev üstlenmiş olan dergilerin bu gün düşünce geleneğimiz açısından özgüvenle yol alması önemli. Yirminci yüzyıl başlarından itibaren başlayan İslâmî düşüncenin sosyal, kültürel, sanatsal sürecinde adı geçen Sırat-ı Müstakim, Sebilü’r-Reşad, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera aynı izlekte buluşan dergiler. Yedi İklim Dergisi ise, çıktığı günden bugüne kadar düşünce hududu bakımından her biri önemli konumlara sahip söz konusu dergilerin izleğinden sapmama gayretini özel bir dikkatle sürdürüyor.
Yedi İklim’le Edebiyat Yolculuğu
Genel Yayın Yönetmeni Ali Haydar Haksal’ın yanı sıra Osman BayraktarŞakir Kurtulmuş ve Yunus Emre Özsaray; konu edileceği söyleşi ile birlikte Yedi İklim’de uzun süredir yazan İsmail Demirel,Osman Koca ve Nuhan Nebi Çam’ın yazar okumaları yer alıyor. Nurettin DurmanAdem Turan,Seyfettin ÜnlüGökhan Serter ve Serdar Kacır’ın seslendireceği şiirlerle program, dinleyicilerine unutulmaz bir edebiyat deneyimi yaşatacak.
Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil gibi öncü yazar ve şairlerin eserlerini, tutum ve tavırlarını sürekli gündemde tutmuş bir dergi olarak Yedi İklim; Sebilü’r- Reşad, Surat-ı Müstakim, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yönelişler gibi yazın serüveninin anlatılacağı söyleşi ile birlikte yazar okumaları arasında şairlerin seslendireceği şiirlerle bir yolculuğa çağırıyor takipçilerini.
Program Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi’nde, 16 Kasım 2013 Cumartesi Saat 16:00’da düzenlenecek.
Edebiyata gönül vermiş herkes davetlidir.

2013-11-10

'Dört Mevsim Niğde' şehir ve kültür dergisi

Yine bir sonbahar, yine ıslak şehir ve yine boş sokaklar... Yine kuru yapraklar dökülecek ağaçlardan. Umutlar yeni baharı bekleyecek. 
Şehre sonbahar geldi.

Bir şiirle karşılanır, bir hüzünle konuk edilir, bir masalla uğurlanır sonbahar. Sonbahar, ayak izlerinizi belli etmeden sessizce yürüdüğünüz mevsimin adıdır. Gelen hazandır, hüzündür; yalnızlaştırır.

Kıyıda köşede kalan siyah beyaz fotoğraflarımıza bakıp geçmiş hayatlarımızı özlemek en çok bu mevsimde yakışacak bizlere. Sonbahar son bakıştır.

Güneşin solan yüzünü izletirken içinize hiç olmadığı kadar veda sözcükleri doldurur. Sonbahar belli ki bir hatırlatıştır. Yere düşen her yaprak, kuruyan her ağaç aslında hep kaçtığınız, ama kaçtıkça yaklaştığınız “o” son günün en büyük tanığı ve en büyük habercisidir.

Yine bir hazan ve hüzün mevsiminde geldi elinize Dört Mevsim Niğde. Onca yılın emeği ve birikimiyle… Şehir ve kültür dergilerinin yitip gittiği memlekette yoluna devam eden dergimiz Niğde’yi ve hayatı farklı pencerelerden görmeye devam ediyor.

Dergimizin son sayısında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Hep birlikte nice sonbaharları güzelliklerle kucaklamak dileğiyle…

Gökhan Demircioğlu

2013-11-08

'Kertenkele' dergisinin 25.sayısı çıktı

Kertenkele Edebiyat ve Düşünce Dergisinin (Ekim-Aralık 2013) 25. sayısı çıktı.


Muammer Yavaş ve Şermin Hüküm’ün yönetiminde 3 ayda bir okuyucu ile buluşan Kertenkele Edebiyat ve Düşünce dergisi 25. sayısıyla yine göz dolduruyor.

Edebiyat dergileri arasında eleştiriye olan özel dikkatiyle farklılaşan Kertenkele’nin biçimindeki orjinalite yanında şiir ve düşünceye yönelik derin bakışı da üzerinde durulmayı gerektiriyor.

Kertenkele kuruluşundan bugüne kavlinden ve duruşundan ödün vermeden okuyucuya 25. kez dirençle seslenmenin vakarını bünyesinde taşıyan bir dergi konumunda.

Muammer Yavaş, artık Kertenkele’nin klasiklerinden olmuş dergiye giriş mahiyetindeki ‘içsöz’lerinde, Türkiye’de anarşizmin, anarşist yapılanmanın, anarşist tutum ve tavır alışların Gezi olayları bağlamındaki sorgulamasını ikaz yüklü tespitlerle yapıyor.

Kertenkele’de Diriliş dikkati devam ediyor

Üstad Sezai Karakoç’un parti merkezinde yaptığı konuşmaların deşifre metinleri önceki sayılarda da okuyucu ile buluşmuştu. Bu kez, Karakoç’un Yüce Diriliş Partisi İstanbul Şubesinde ‘27 Nisan 2013 tarihli’ konuşması, Ahmet Çiçek ve Murat Şahin tarafından metne aktarılarak Kertenkele’de okurun karşısına çıkıyor.

Kertenkele yayınladığı şiirlerle de okurun ilgisini çekmeyi başarıyor.

Ali Celep ‘Modern Şiirin Ölümü’nü ilan ediyor. Dom! Ali Celep, artık modern şiirin yazılma gerekçesinin ve yazılış şartlarının ortadan kalktığını yapısal ve tematik açıdan sağlam Modern Şiirin Ölümü şiiriyle okura ilan ediyor. Modern Şiirin naaşını bu şiirle birlikte kaldırmış oluyor.

Murat Şahin ‘Nil’in çocuklarına bir gizli muştu’ şiiriyle Mısır Devrimine götürüyor okuru.

Kertenkele’nin kurucu isimlerinden Rahmetli Muhammed Eroğlu’nun Yafa adlı şiiri okuru geniş bir insanlık ve medeniyet deltasında dolaştırıyor. Eroğlu’nun Yafa Şiiri şairin dosyaları arasında bulunan ve hiçbir yerde yayınlanmayan özelliğiyle ayrı bir dikkat gerektiriyor.

Muammer Yavaş ‘Yaratılma Acısı’nda varlığın ve eşyanın sırrını arıyor.

Bu satırların yazarı Koca Bir Devrim Olan Ev adlı şiiriyle mekânın hallerinden Gezi Parkına, Mısır Devrimine ve Reyhanlı’ya okuru Türk’ün şiir ikliminde dolaştırıyor.

M. Sinan Karadeniz, Nedensiz şiiriyle tabiatın, aşkın, hayatın ve çocuğun güzelliğine dair ‘kalbe dolan’ mısralar aktarıyor.

Alpaslan Akdağ, Hariçten Sevme Beni İçten Sev şiiriyle doğunun sevda ikliminden sesleniyor.

Kertenkele hikâyeyi de göz ardı etmiyor.
Adnan Duran ‘Suya Düşen Düş’ adlı masalsı öyküsüyle yer alıyor dergide.

Kertenkele’nin yetiştirdiği genç şairlerden Murat Şahin ve Ahmet Çiçek, karşılıklı yazışmalarıyla kendi varlık ve zihin durumlarına dair mektuplaşıyorlar: ‘‘Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar’’

Kertenkele’de Pakdil ve Karakoç okumaları devam ediyor

Kertenkele’nin Sezai Karakoç dikkati olmasının yanında bir Nuri Pakdil dikkatinin de olduğunu söylemek gerekiyor. Melike Yurt, Nuri Pakdil Külliyatına yönelik okumalarını yazarın Kalem Kalesi kitabıyla sürdürüyor. Böylece derginin yaslandığı düşünsel temellerin sağlamlığı açıklığa kavuşmuş oluyor.

M.Arzu Ayan, Cesare Pavese’nin Yaşama Uğraşı adlı kitabına dair tuttuğu notları paylaşıyor okurla.

Orhan Tepebaş, üç yazıyla yer alıyor dergide. Senem Gezeroğlu’nun ilk deneme kitabı üzerine izlenimlerinden oluşan Harflerin Aşkı adlı yazıyla, geleneksel dünyanın kültür iklimini içeren dil vurgusuyla yüklü Medeniyet Merdivenimiz: Osmanlıca adlı yazının yanında Yılmaz Erdoğan’nın Kelebeğin Rüyası filmine dair bir şair tutkusuyla kaleme aldığı yazıları Kertenkele sayfaları arasında yer alıyor.

Muhammed Hüküm Romandan Sinema Uyarlamaları: Minyeli Abdullah adlı akademik metniyle çok satan bir romanın sinemaya uyarlanışını, roman ve sinema sanatının gereklerini de tartışarak uzun ve geniş oylumlu bir incelemeye tabi tutuyor.

Mustafa Özdemir Zaman Yazılarından sonra yeni bir yazı dizisine başlıyor: Modern Rüyalara Geleneksel Tabirler. Özdemir bu yazısıyla Kuzey Afrika’da ortaya çıkmış, Batılı düşünür ve sanatçıları da etkisi altına almış olan Şazeliye tarikatını inceliyor.

Aydın Hız, Entelektüel Mutasavvıf adlı yazısıyla Nurettin Topçu’nun düşünce dünyasında tasavvufun izlerini arıyor.

Şerif Mehmet Uğurlu, Maveraünnnehir Nereye Dökülür adlı yazısıyla Ece Ayhan’ın Meçhul Öğrenci Anıtı şiirini klasik semantik bir okumaya tabi tutuyor.

Bu satırların yazarı geçtiğimiz aylarda Okur Kitaplığından Söyle Sessizlik adlı şiir kitabı yayınlanan Fatma Şengil Süzer’in söz konusu eserinin lirik şiir bağlamında anlam haritasını çıkarıyor.

Şermin Hüküm’ün Sezai Karakoç Külliyatı okumaları devam ediyor. Hüküm bu kez de Üstad’ın İnsanlığın Dirilişi adlı düşünce kitabını çözümlüyor.

Kertenkele’nin derin izler bırakan edebiyat ve düşünce yürüyüşü devam ediyor..

Kertenkele’ye ulaşamayan okurlar için iletişim adresleri:


Tel: 05055733271 (Muammer Yavaş)

2013-11-03

Yedi İklim’de Mehmet Özger Dosyası

Yedi İklim umuda çağırıyor
Yedi İklim, kapağını ‘İdrak’ başlıklı yazısında; “Büyük krizlerin yıkıcı yanı kadar, fırsat doğuran bir niteliği de var. Hangi alanda olursa olsun son sınırlara varmak, bütün imkânların tükendiğini görmek yeni baştan, daha cesaretle düşünmemizi de mümkün kılar bazen” cümlesiyle de bir umudu çağırıyor Kasım sayısında.
Yedi İklim’de Mehmet Özger Dosyası
 Yedi İklim ulaştığı 284. sayısında ayrıca, önceden beri sürdürdüğü özel sayı ve özel dosya yayımlama geleneğini Mehmet Özger Dosyası ile sürdürüyor.
Çağı gelenekten haberdar olarak karşılayan bir şairin söyleyişini irdeleyen dosyada yer alan yazılar; şairin cinnetin muhtasar haliyle nasıl bir cennete yol aldığını okumamızı kolaylaştırırken yeni bir dünya ve yeni bir insan tasavvuru kurmuş bir şairden haber veriyor. Gökhan Serter’in editörlüğünü yaptığı dosya; Özger şiirine dair derin bir okuyuş sunuyor.  Dosyada yer alan isimler şöyle: A. Cüneyt Issı: ‘Muhtasar Cinnet Risalesi ya da İki Dizeyle Örtünmek’, Ahmet Edip Başaran: ‘Cinnetten Cennete Giden Yol ya da Muhtasar Cinnet Risalesi’ Said Yavuz: ‘Mehmet Özger’e Doğru On Adım’, Gökhan Serter: ‘Muhtasar Cinnet Risalesi; Bir Seyyah İkindiye Bakarken Söylemiştir’, Nurcan Ankay, ‘Mehmet Özger’in “Sancıyan Fragmanlarına Deneysel Bir Yaklaşım’, Mikâil Söylemez: ‘Sınanmış Bir Sabrın Şiiri; Muhtasar Cinnet Risalesi’. Dosyanın sonunda, Gökhan Serter’in Mehmet Özger ile ‘Şiir, Evrensel İnsana Değmelidir’ başlıklı şiir üzerine yaptığı söyleşi yer alıyor.
Yedi İklim sayfalarında Hasan Aycın ve Serap Ekizler’in çizgileri her zamanki yerini almış durumda.
Bu sayının şairleri: Nurettin Durman : İsrafil, Muhsin İlyas Subaşı : Geceler ve Âşıklar, Mehmet Aycı: İmrenme Ayini / Pano, Celâl Fedai: Neyzen ve Sığıntı / Davulun Dengi, Seyfettin Ünlü : Telhis, Suavi Kemal Yazgıç : Simurgun Terki, Erkan Kara : Demiri Tavlamak,Mehmet Özger: Boş Mezar, Hatice Çay : Sosyolojik Abla / Şeytanın Rotasına Çomak Karıştırmayalım, Ahmettahsin Erdoğan : Güneş,Mikâil Söylemez : Amsterdam’da Bir Yabancılar Kahvesi, Furkan Özüdoğru : Üsküdar Çınaraltı, Bilal Yavuz : Tuzruhu, Abdulhâlik Aker : Mesafe / Güzü Beklerken, Esra Köse : Bir Gün Hatırlardan Başka Ne Kalacak Âlemde? / Dedem, Çocuklar ve Akrepler
Bu sayının öykücüleri ise: Ethem Erdoğan : Tuz, Nuhan Nebi Çam : Memurun Ölümü II, İbrahim Eyibilir : Sinek, Cengizhan Konuş : Eksik Kadınlar
Çeviri şiirde Yedi İklim’in konukları ise: Tahir Riyad : Gülmek, Türkçesi: Halim Öznurhan, Ebû Talib. B. Abdulmutalib: Gecem Uzadı, Türkçesi: Veysel Akdoğan, Ezra Pound : Mulberry Yolunun Türküsü / Pencerede Sabah, Türkçesi: Hatice Çay, Frank Oneinman : Keşkeyse / Solan / Derin Son / Uzaylı (Alien) / Çakıl: Türkçesi: Serkan Doğan
Bu sayının ikinci söyleşisi ise Selvigül Kandoğmuş Şahin’in ‘Münire Daniş ile Öyküsü Üzerine’ yaptığı söyleşi.
Cevat Akkanat’ın “İkinci Yeni Şiirinde ‘Allah’: İlhan Berk Örneği-1” başlıklı yazısı dışında okurun ilgisini çekecek bir diğer yazı; Ali Haydar Haksal’ın “Para Piyesi, Bir Dönem Sonrası ve Yansımaları” başlıklı Necip Fazıl’ın Para Piyesi üzerinde yaptığı oylumlu analizlerini içeren yazısı. Yeni değiniler bölümünde ise Adnan Demirkol; “Şiir Ölür mü İnsanlık Ölmeden” başlıklı yazısıyla şiirin insanın duygu ve eylem biçimleri yeyüzünde var olduğu müddetçe şiirin yok olmayacağını yazıyor ve “Şiir ölmez insanlık ölmeden.” diyor.
16 Kasım 2013 : Üsküdar’da Yedi İklim Yolculuğu
Yedi İklim’in “Yedi İklim Yolculuğu” konulu şiirli, sıcak bir sohbetle Üsküdar’da, 16 Kasım akşamında okurlarıyla buluşacağını da buradan duyurmuş olalım.

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com