Tanımlanmasındaki çeşitliliğe ek olarak farklı boyutlarıyla siyasal, kültürel alanın önemli gündem maddelerinden olan muhafazakârlık bugüne kadar çok farklı platformlarda, farklı açılardan değerlendirildi. Ortaya çıkışı ve devamı açısından Avrupa örneklerinden farklı olan Türkiye’de Muhafazakârlık çoğunlukla farklı düşüncelerin etkisiyle şekillenme, farklı isimler ve eserler ile siyaset ve kültür dünyasında yer bulmaktadır.
Muhafazakâr Düşünce Dergisi olarak biz de 10. Yılımızda Türkiye’de Muhafazakârlığa dair literatürü toparlamış olmak gayesiyle muhafazakârlık olgusunu düşünürler üzerinden ele almaya gayret ettik. Böyle bir gayretin birçok zorluğu içinde barındırmakta olduğunun farkında olarak başladık çalışmalarımıza. Çünkü Türkiye’de Muhafazakâr Düşünceyi etkileyen isimler başlığıyla ele alacağımız düşünürler çok boyutlu ve şimdiye kadar pek çok çalışmaya konu olmuş isimlerdi. Bizler bu isimleri muhafazakâr pencereden inceleyecektik ve bu da okuyucularımızı söz konusu isimleri muhafazakâr olarak nitelendirdiğimiz gibi yanlış bir düşünceye sevkedebilirdi. Bu süreçte Cemil Meriç’in “izm’ler düşünce dünyamıza vurulmuş prangalardır” sözü sürekli hatırımıza geldi. Odaklandığımız isimlerin hiçbirini kendisini tanımladığından farklı bir kategoriye indirgemeden ama piyasada dolaşan fikirlerinin de etkilediği kültürel atmosferi tanımlamak gerektiğinden dolayı ciddi beyin fırtınaları yaptık arkadaşlarımızla birlikte.
Bahsettiğimiz fikir mesaisi neticesinde belirlediğimiz 26 düşünür üzerinden Türkiye’de Muhafazakâr düşünceyi etkileyen düşünürleri incelemeye başlıyoruz ve önümüzdeki 2 sayı boyunca incelemeye devam edeceğiz. Bu sayıda ilk 8 isimle karşınızdayız.
Bu çalışmada Sabri Fehmi Ülgener, Yahya Kemal, Said Halim Paşa, Fatma Aliye, Tarık Buğra, Nurettin Topçu, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu ve Ziya Gökalp isimlerini ele alıyoruz.
Murat Yılmaz tarafından incelenen Sabri Ülgener Osmanlı Devleti’nin son yıllarına tanıklık etmiş, ailesi nedeniyle hem Batılı hem de geleneksel değerlere vakıf olacağı bir eğitim süreci yaşayan ve Türk Düşünce tarihinin önemli isimlerinden biridir. Ahlâk, zihniyet ve İslâm iktisat siyaseti sorunlarıyla yakından ilgilenen Ülgener eserlerinde toplumsal dönüşüm ve iktisadi gelişme sürecinde maddi unsurların yanı sıra manevi-kültürel unsurların rolüne vurgu yapmıştır. Ülgener’in çalışmaları manevi değerleri vurgulayan boyutuyla bugünlere de ışık tutmaktadır. Ülgener'e göre iktisadî gelişme, her yerde ve her toplumda iktisadî olmayan, dinî, estetik, kültürel ve sosyal değerler gibi unsurlarla ilişkilidir. Dünyada ve 1960'dan sonra da Türkiye'de yaygınlaşan izmler, ideolojiler ve sistemler tartışmasıyla yakından ilgilenen Ülgener Türkiye’deki muhafazakârlığa iktisat ve ahlak gibi alanlarda yaptığı çalışmalarla etki etmiştir.
Fatih Yalçın tarafından Modern Bir Muhafazakâr başlığıyla ele alınan Yahya Kemal muhafazakâr düşüncenin en önemli temsilcilerinden biridir. Ercan Yıldırım tarafından özel hissiyatında İslâm, kamusal yaşamda seküler; fikriyatta iddialı, yaşamında kariyerist, benliğinde mücahit, varoluşunda uyumlu biri olarak tanımlanan Yahya Kemal eskinin, geleneğin yok sayıldığı, topyekûn bir bütün olarak reddi mirasa uğradığı bir dönemde fikri ve edebi referansını gelenekten alam bir çizgide hareket etmiştir. Zamanı sürekli devam eden bir bütün olarak kabul eden Yahya Kemal’in düşünce dünyasında, geçmişten bugüne kalan iyi, güzel ve doğruların toplamını ifade eden “gelenek”, kurucu bir değere sahiptir. Yalçın’a göre Yahya Kemal Kemal özgüven kaybına uğramış bir kitleye fetih günlerini, köklerini hatırlatma ve radikal kopuşlar yaşanan bir modernleşmeye içeriden, tarih ile bağ kurma misyonu üstlenmiştir. Burke’ün Fransız devrimcilerine yaptığı uyarıyı Yahya Kemal Türk devrimcilerine yapmıştır.
Cevat Özyurt tarafından ele alınan Said Halim Paşa muhafazakâr-reformcu İslamcılığın oluşumu teması altında incelenmiştir. İslamcı düşüncenin önemli isimlerinden olan ve batılılaşma meselesine bir problem olarak bakan Said Halim İslam’ın hayatın her anını kuşatan kurallarının yeni bir düzen inşası için elzem görmektedir. Özyurt’ a göre Said Halim Paşa toplumun İslâm medeniyetine bağlı kalarak ve Batı medeniyetinden faydalanarak tekâmülünün (modernleşmesinin) mümkün olduğu tezini savunmakla, Türkiye’de Genç Osmanlılarla başlayan “muhafazakâr reformcu” düşüncenin önemli halkalarından biri haline gelişmiştir.
Muhafazakâr Müslüman bir portre çerçevesinde Firdevs Yumuşak tarafından ele alınan Fatma Aliye Türkiye’de muhafazakârlığa önemli etkileri olmuş bir isimdir. Fatma Aliye Hanım gerek toplumsal etkinlikleriyle gerek yazdıklarıyla özellikle kadınların eğitilmesi ve aydınlatılması için uğraş vermiş, edebiyat, sosyoloji, eğitim, kadın çalışmaları alanındaki çalışmalarıyla Osmanlı-Türk modernleşmesi sürecinde öne çıkan isimlerdendir. Eserlerinde kadını merkeze alan ancak Avrupa merkezli feminist akımdan da uzak olan Fatma Aliye’nin bu duruşu Firdevs Canbaz Yumuşak tarafından muhafazakâr Müslüman bir tavır olarak değerlendirilmektedir. Aileyi çok önemli bir noktada konumlandıran Fatma Aliye bu tutumuyla da muhafazakâr pozisyonunu devam ettirmektedir.
Hüseyin Çil tarafından incelenen Tarık Buğra Türk Edebiyatındaki yeri kadar Türkiye’deki muhafazakâr düşünce içindeki yeriyle de önemli düşünce adamlarından birisidir. Çil, çalışmasında Buğra’nın romanlarına muhafazakâr düşüncenin ne şekilde ve ne ölçüde yansıdığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Çil’e göre toplumsallaşma sürecinde Cumhuriyet’in izlerini taşıyan bir yazar olarak Buğra, romanlarında güç kaybeden bir zihin dünyasının tepkilerinden çok halin içinde yaşayan ama geleneksel yaklaşımlar sergileyen bir portre çizmektedir.
Mahmut Akın ve Ertuğrul Meşe tarafından ele alınan Nurettin Topçu muhafazakârlığa/muhafazakârlara eleştirel bakışıyla ele alınmıştır. Anadolu ruhunun köklerinden beslenen bir Rönesans peşinde olan Topçu, 20. Yüzyıl Türk düşünce tarihinin önemli isimlerindendir. Çok yönlü bir entelektüel olan Topçu’nun muhafazakârlık kalıbına sokulması zor olsa da Türkiye’deki muhafazakârlara adeta hocalık yaptığı söylenebilir. Muhafazakâr kesimin kendi köklerinden yeterince beslenemediğini ve yaşanan değişimler karşısında inançta, düşüncede ve pratikte tam anlamıyla bir ahlak erozyonuna tâbi olduğunu da ısrarla vurgulayan Topçu aynı kesimin bu köksüzleşmenin ve erozyonun başından itibaren sorumlusu olduğunu da söylemekten çekinmemiştir. Muhafazakâr dünyanın içinde bulunan kültürel, iktisadî, siyasî ve ahlakî çelişkileri göstermesi açısından Topçu bu sayımızda önemli bir noktayı temsil etmektedir.
Ufuk Özcan tarafından kaleme alınan İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu gerek yaşamı gerekse eserleri itibariyle oldukça ilgi çekici bir şahsiyettir. Osmanlı’nın son dönemine -gerek II. Abdülhamid gerekse II. Meşrutiyet dönemine- ve Cumhuriyetin hem Tek Partili hem de Çok Partili yıllarına tanıklık etmiş Baltacıoğlu pedagoji, felsefe, psikoloji, kültür-sanat ve sosyoloji alanlarında çalışmalar yapmıştır. Özcan’a göre Baltacıoğlu’nun bilimsel ve sanatsal faaliyetlerini Türkiye’nin modernleşme pratikleri çerçevesinde ele aldığımızda, geleneksel ile modern olan arasında bir denge kurmaktan çok, modernlik lehine geleneği dönüştürme çabası içinde olduğu sonucuna ulaşılabilir. Türkiye’de modernleşme/Batılılaşma çabalarının “gelenek” ile bağdaştırılmasına kendine özgü bir yöntemle çaba göstermiştir. Yönteminin esasında eklektik/sentezci bir bakış açısı yer alan ve bundan dolayı birbirinden farklı seçmeci okumalar onu oldukça farklı yerlerde konumlandırabilmektedir.
Ahmet Faruk Kılıç tarafından oldukça iddialı bir şekilde özgün bir muhafazakâr olarak nitelenen Ziya Gökalp Türk Siyasal hayatının önemli figürlerindendir. Sosyolog kimliği, siyasal kimliği, milliyetçi ideolojiye etkileri onu farklı alanların inceleme konusu haline getirmiştir. Kılıç, toplum anlayışının temelinde “kültür” kavramı olan Gökalp’in sırf bu kültür vurgusu nedeniyle bile muhafazakâr olarak nitelenebileceğini belirtmektedir. Gökalp’in toplumu; bir hiyerarşi içinde işleyen, değerler armonisi olarak gördüğünü belirten Kılıç bu fikrin de ” muhafazakâr Gökalp’in” yapıtaşlarından olduğunu belirtmektedir.
Muhafazakâr Düşünceyi etkileyen düşünürleri gelecek sayımızda incelemeye devam edeceğiz. Yeni sayımızda buluşmak dileğiyle…
Serhat Buhari Baytekin