2025-04-05

AKPINAR DERGİSİ'NİN 110. SAYISI NAMIK KEMAL ÖZEL DOSYASIYLA ÇIKTI

 Edebiyat, kültür ve sanat dünyamızın önemli yayınlarından biri olan Akpınar dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2025 tarihli 110. sayısını okurlarına sundu. Bu sayı, vatan şairi Namık Kemal'e ayrılan özel bir dosya ile dikkat çekiyor.

  İsmail Özmel, Prof. Dr. İnci Enginün, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, İsa Kocakaplan, Cenap Şahabettin, Hüseyin Siret Özsever, Reşat Nuri Güntekin gibi önemli isimlerin kaleminden Namık Kemal'in hayatı, eserleri ve edebiyatımızdaki yeri ele alınıyor.

  İsmail Özmel'in “Türkçenin Tadına Vardığım Zaman” ve “Hacılar Sokağı” adlı şiirleri, Namık Kemal'in “Vatan Şarkısı” şiiri okuyuculara duygu dolu anlar yaşatıyor.

   Abbas Sayar ve eserleri hakkında Prof. Dr. İnci Enginün'ün detaylı incelemesi; Osman Aytekin'in “Harman Zamanı” kitabına dair Murat Soyak'ın değerlendirmesi ve Reşat Nuri Güntekin'in “Tanınmayan Adam” hikâyesi, derginin zengin içeriğine katkı sağlıyor.

   Aysun Adalı'nın "Her İnsan Kendi Adasında Yaşar" başlıklı yazısı, Hüseyin Akte'nin “Çıngırak” adlı hikayesi ve Peyami Safa'nın "Şiirsiz Dünya Hayali" adlı denemesi derginin bu sayısında yer alıyor.

  Akpınar dergisi, 19. yılında da Türk edebiyatının önemli temalarını ve isimlerini sayfalarına taşımaya devam ediyor. 110. sayıda Namık Kemal'e ayrılan özel dosya, onun vatan ve hürriyet sevgisini yeniden hatırlatıyor. Edebiyat, kültür ve sanat dostlarının kitaplığında yer alması gereken bu özel sayı, okuyucularını bekliyor.


Refik Erden


5 Nisan 2025, Niğde  


DİL VE EDEBİYAT, 196

 


Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği'nin (TDED) aylık dergisi Dil ve Edebiyat'ın 196. sayısı (Nisan 2025) “Uluslararası Öğrenci” temasıyla çıktı.

Dil üzerine yazıların yer aldığı Dil ve Edebiyat’ın Nisan 2025 sayısında özgün şiirler, hikâyeler, denemeler, makaleler, inceleme yazıları, hatıralar ve eser tahlilleri var.

Dil ve Edebiyat'ın 196. sayısındaki -Nisan 2025- metinler şu şekilde sıralanıyor:

Eğitim Diplomasisi ve Gelecek -giriş yazısı- • Üzeyir İlbak

OU -şiir- • Zafer Acar

Ben Bir Ceketim -şiir- • Ercan İriş

Oğuz Uykusu -şiir- • İlhan Kurt

Körebe -şiir- • Kübra Okudan Apaydın

Çürümek Başka Bir Şey -şiir- • Ali Havan

Bir Eylül müdür Zaman? -şiir- • Bedri Mermutlu

Yarı Bulanık Yarı Net -şiir- • Hatice Atmaca

Acının İni -şiir- • İlknur Oral

Sözü Döndürerek Güzelleştirme: Akis -makale- • İsmail Güleç

Folklor Edebiyatımızda Nisan Esintileri -makale- • Ahmet Özdemir

Rapunzel’di Düşlerinin Saçları -deneme- • Hayrettin Taylan

Fikir Burçlarında Dolaşan Bir Gezgin: Cemil Meriç -portre- • Leyla Yıldız

Yönetmen Murat Pay ile “Hep Otuz Üç Yaşında” Filmi Üzerine Söyleşi • Söyleşen: Muhammed Emin Kaptan

Okumanın ve Okuryazarlığın Tarihi -inceleme- • Ayşe Kasap

Yazarın Yardımcısı: Hafıza ve Hatıra “Zangezur” Romanı Örneği -makale- • Prof.Dr. Lütviyye Asgerzade

Niteliksizliğin Normalleşmesi Sürecinde Arabeskin Katkısı -inceleme- • Ersin Yamanlı

Balkondan Dünyayı Selamlayan Ülke Lüksemburg -seyahat- • Ertuğrul Aydın

Orucum Bozulmamış Meğer -anlatı-anı- • Mehtap Yıldız

Rağmen -hikâye- • Cansev Ciğerim

Yekdest -hikâye- • Fatima Zehra Minaz

45 Dakika -hikâye- • Şeyda Nurdan Otabaşi

Bu Şehir -hikâye- • Alparslan Kılınç

Bir Yabancının Merhameti -hatıra- • Nermin Mirzayeva Alka

Bir Bardak Sütle -hikâye- • Gulnazym Zhaksylykova 


Nisan 2025


İletişim:


TÜRKİYE DİL VE EDEBİYAT DERNEĞİ 

Adres: Merkez Mahallesi Feshane Caddesi No:3 Eyüpsultan/İstanbul
Telefon: 0 (212) 581 61 72 / 0 530 936 75 15


2025-03-11

GÜLAYDINLIĞI EDEBİYAT, 9

Edebiyat, kültür ve sanat yolculuğunu sürdüren “Gülaydınlığı” sayfasının 9. sayısı yayımlandı.

Niğde Anadolu Haber gazetesinde her hafta yayımlanan “Gülaydınlığı” sayfası edebiyatın, sanatın, kültürün farklı yönlerine dokunan yazılarıyla hem bilgilendirici hem de düşündürücü bir seçki sunuyor.

Bu hafta “Gülaydınlığı” sayfasında;

Bekir Oğuzbaşaran, “Bir Gül Düştü” isimli şiiri ile okuyucuları selamlıyor.

Ramazan günlerine dair Yahya Kemal Beyatlı’nın “Atik-Valde’den İnen Sokakta” isimli şiiri yer alıyor.

Refik Erden, “Tarık Buğra’yı Anlatmak” başlıklı yazısıyla Türk edebiyatının büyük ustalarından Tarık Buğra’nın hayatı, eserleri ve sanat anlayışı üzerine detaylı bir inceleme sunuyor.

Ayşe Aydoğan, “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” filmi hakkında kaleme aldığı bir değerlendirme yazısı ile “Gülaydınlığı” sayfasında yer alıyor.

Murat Soyak’ın kaleminden, duygu ve düşünceyi harmanlayan kısa öyküler okurla buluşuyor.

“Gülaydınlığı” edebiyat sayfasında şiirler, öyküler, incelemeler ve denemeler aracılığıyla sanatın/edebiyatın farklı yönleri ustalıkla işleniyor. Okumanın, yazmanın aydınlığında buluşmak güzel. Selam ve muhabbetle…


İletişim:

dergilik@gmail.com




2025-02-27

"GÜLAYDINLIĞI" EDEBİYATIN 8. SAYISI ÇIKTI

Bu hafta "Gülaydınlığı" edebiyat sayfasında;

Mustafa Özçelik’in merhum Rıfkı Kaymaz’a ithaf ettiği “Güvercin Ağıdı” şiiri yayımlandı.
Osman Aytekin, "Çocuk Edebiyatına Bakış" başlıklı yazısı ile çocuk edebiyatının önemi, içeriği ve amacı üzerine bir değerlendirme yazısı ile yer aldı.
Furkan Dilekçi, "İlk Edebî Okumalar" başlıklı yazısı ile okuduğu ilk edebî eserleri ve okuma deneyimlerini yazdı.
Murat Soyak, "Kışa Dair" başlıklı yazısı ile kış mevsimi odağında insanın hallerini deneme tadında kaleme aldı.
Eskimeyen şiirler bölümünde bu hafta Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın “Uçun Kuşlar” isimli şiirine yer verildi.
"Gülaydınlığı" edebiyat güzel yolculuğunu sürdürüyor. Selam ve muhabbetle…

28 Şubat 2025, Cuma
Niğde Anadolu Haber

İletişim:
dergilik@gmail.com







2025-01-13

“GÜL AYDINLIĞI” EDEBİYAT YOLCULUĞUNA BAŞLADI !

  Edebiyat, insanın ruhunun derinliklerine işaret eden, ortak acılarda ve sevinçlerde buluşturan bir sanattır. Bu yönüyle edebiyatın içinde kelimenin tam anlamıyla insan vardır. Şiirlerde, hikâyelerde, romanlarda, denemelerde insanın türlü hâllerine şahitlik ederiz.

  Edebiyatın amacı sadece güzel kelimelerden bir dünya yaratmak değil, aynı zamanda duygusal, kültürel ve zihinsel dünyalara katkıda bulunmaktır. Okurken kendimizi bulduğumuz dizeler, anlam arayışımızda bize rehber olur. Şairlerin ve yazarların kaleminden dökülenler, bir yandan geçmişin izlerini sürerken diğer yandan geleceğe dair umutları yeşertir. Kendimizi tanımak, bulmak için edebiyat vazgeçilmez bir alandır. 

  "Gül Aydınlığı" sayfamızda edebiyata, kültüre ve sanata dair yazılarımız yer alacaktır. Hayatın içindeki ayrıntılar, hakikatler, incelikler, iyilikler, güzellikler dile gelecek.

   "Gül Aydınlığı" sayfamızda edebiyatımızın klasik metinlerine işaret edildiği kadar yeni, özgün edebî metinler de yayımlanacaktır.  

  "Gül Aydınlığı” edebiyat sayfamız hayatın karmaşıklığında bir nefes, bir durak olacak. Köklü edebiyatımızın bize sunduğu aydınlığa doğru birlikte yürüyeceğiz. Emek veren, destek veren cümle dostlara selam olsun.

   “Gül Aydınlığı” edebiyat sayfalarında buluşmak dileğiyle bereketli okumalar dileriz.


Murat Soyak


10 Ocak 2025


2025-01-04

AKPINAR EDEBİYAT DERGİSİNİN 109. YÜRÜYÜŞÜ

 

  Akpınar kültür, sanat ve edebiyat dergisi, 19 yıllık yayın geçmişiyle Türk edebiyatının ve kültür sanat dünyasının önemli köşe taşlarından biri olmaya devam ediyor. 109. sayısında da zengin içerikleriyle okuyucularını edebî bir yolculuğa davet ediyor.

    Bu sayıda, tarihî derinlik ve edebiyatın incelikleri bir araya geliyor. İnci Enginün’ün “Balıkesir Gazilerinden Hatıralar” başlıklı yazısı, Millî Mücadele döneminin unutulmaz kahramanlık hikâyelerini aktarıyor. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'na dair etkileyici anılar, tarih meraklılarını bekliyor.

  Derginin bu sayısında Basri Gocul'un edebî kişiliği ve eserlerine adanan özel bir söyleşi yer alıyor. İsmail Özmel ve Murat Soyak’ın keyifli sohbeti, Türk edebiyatına kazandırılmış önemli bir destan olan "Türk Millî Destanı Oğuzlama"yı ve Basri Gocul’un sanatsal mirasını detaylı bir şekilde ele alıyor.

  Şiir sevenler içinse bu sayıda Bekir Oğuzbaşaran’ın “Hüzün Gazeli”, İsmail Özmel’in “Hastanede Bir Gün” ve “Dört Mevsim Ankara” şiirleri, Murat Soyak’ın “Yazgı” şiiri, Nurullah Özdemir’in “Ayrılık” ve “Issız Adam” şiirleri, İsmail Emre Özer’in “Aşkın Düşleri”şiiri, Cemal Karsavran’ın “Düşlere mi Kalır Hep Mutluluk” şiiri, Hamdi Oruç’un "Anne Resimleri" isimli şiiri yer alıyor. Her biri duygu dolu mısralarıyla edebi derinlik sunuyor. İzzet Irmak ve Şakir Musalli hikayeleri ile derginin bu sayısında yer alıyorlar. Adil İzci, dilin doğru ve etkili kullanımına dair yazılarına bu sayıda da devam ediyor. İsmail Sarıkaya’nın kaleme aldığı Necip Fazıl Kısakürek’in edebî ve fikrî yönünü analiz eden kapsamlı bir inceleme yazısı şairin değerini, büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

    Akpınar edebiyat dergisinin bu sayısı yalnızca bir edebiyat şöleni sunmakla kalmıyor; aynı zamanda geçmişten günümüze kültürel zenginliklerimizin taşıyıcısı olma görevini de başarıyla yerine getiriyor.

   Akpınar edebiyat dergisi 109. sayısıyla güzel yürüyüşünü sürdürüyor. İyi okumalar dileriz.


Abdullah Birokur

 

Aralık 2024

2020-10-10

OLAĞAN HİKÂYE İLK SAYISIYLA YAYINDA! 

 Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nden Yeni Bir Hikâye Dergisi: OLAĞAN HİKÂYE 

 İki aylık hikâye dergisi Olağan Hikâye’nin ilk sayısı “Gerçekliği Yeniden Düşünmek” dosyasıyla yayımlandı. Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından iki ayda bir yayımlanacak olan Olağan Hikâye, ilk sayısında “Gerçekliği Yeniden Düşünmek” dosyasıyla geliyor. Yunus Emre Özsaray’ın “Yalan Değil Gerçektir Ben de Gördüm Tozunu” başlıklı giriş yazısıyla okuyucusunu selamlayan dergi, dosya konusu ve içerik zenginliğiyle dikkati çekiyor. GERÇEKLİĞİ YENİDEN DÜŞÜNMEK Hakikat, kurmaca ve zaman ilişkisi üzerinden gerçekliğin hikâyedeki günümüz yansımalarının izini süren yazılarda, bu alanda usta kalemlerin imzası var. Recep Seyhan “Hakikati Kurmacanın Zemininde Arayabilir Miyiz?”, Mücahit Gültekin “Hakikatin Ne Kadar Sonrası?”, Şaban Sağlık “Edebiyatın Son Zamanları mı Son Zamanların Edebiyatı mı?”, Dursun Ali Tokel “Bir Hikâye Olmalı Bir Hikâyede, Bir Hikâyeden İçeru”, Yunus Emre Özsaray “Modernizmin Paranoyasından Postmodernizmin Şizofrenisine Gerçekliği Yeniden Düşünmek”, Uğur Cumaoğlu “Sinemada Geleceğin Gerçeklik Ütopyası” yazısıyla, Yunus Vehbi Karaman, Ahmet Dağ ile gerçekleştirdiği “Transhümanizm ve Tuhaf Zamanlar” başlıklı söyleşiyle dosyaya katkı sundu. Cihan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu, Mustafa Nezihi Pesen, Abdullah Harmancı, Güray Süngü, Ahmet Mansur Tural, Mustafa Uçurum, Merve Koçak Kurt, Yıldırım Türk, Silvan Alpoğuz ve Kuddusi Demir’in hikâyeleriyle yer aldığı ilk sayıda, Abdullah Kibritçi ve Mustafa Çiftçi anlatı, Kamil Eşfak Berki ve Asım Öz düşünce yazılarıyla yer aldı. Gökhan Yılmaz’ın hazırladığı Üç Nokta Atışı isimli özel bölüme bir hikâyesi, hakkındaki bir değini ve kendiyle yapılan özel söyleşiyle Elif Genç konuk oldu. Okuma Notları bölümünde Ethem Erdoğan, Mürüvvet Özpehlivan, Veysel Altuntaş, Huriye Emre, Müzeyyen Çelik, Şeyma Subaşı, Mustafa Uçurum ve Aysun Bahar Asar’ın kalemiyle öne çıkan hikâye kitapları değerlendirilirken; Arka Dörtlü bölümünde Ömer Can Coşkun, Merve Çakır, Sinem Çağlancı ve Faruk Sartuk’un hikâyelerine yer verildi.
OLAĞAN HİKÂYE dergisinin ilk sayısındaki giriş yazısı: 

 YALAN DEĞİL GERÇEKTİR BEN DE GÖRDÜM TOZUNU >Yunus Emre Özsaray 

Gerçekliğin yeniden ve hararetle tartışılmaya ihtiyacı var diyoruz. Neden mi? Bir geriye dönüş için değil. Postmodernizm tartışılmaya başlandığında açlığını çektiğimiz büyülü bir evren, simülasyon bir hayat vardı ekranlarda. “Evinize koşun, atariyle coşun,” “Şimdi sokaklar bomboş” gibi sloganlarla Türkiye’de ilk atari reklamı 1983 yılında yayımlanmıştı. Sokakların boşalması gerekiyordu çünkü 60’lara kadar kendi işinde gücünde olan halkın çocukları sokaklara çıkmış ve sokaklar fazlasıyla yorulmuştu. Turgut Özal, 80’lerde bir oyun konsolunun karşısında poz verdiğinde bir simülasyonun içine girdiğimizin işaretini vermişti. Dünya, yeni binyıla simülasyonun kanıksandığı bir gerçeklik algısıyla girecekti ve biz de bu simülasyonda yerimizi almalıydık. Bunu erken dönemde ele alan hikâyecimiz Orhan Duru’yu anmadan geçemeyeceğiz. Bir simülasyonun içinde yolunu kaybeden ihtiyarın hikâyesini anlattığı Ütopia ve Videomachies öykülerini yazmasının üzerinden neredeyse 30 yıl geçti. Bu süreçte her şey daha başka bir hâl aldı. Başlangıçta vitrinlerden izlenen simülasyon, hayatın tam ortasına girdi. Sokağın acı gerçeğinden kaçıp simülasyonun aldatıcılığında terapi olmak isteyen insan buna fazlasıyla doydu. Şimdi yeniden bir “gerçeklik açlığı” hissedildiğini fark ediyoruz. Postmodernizm, yalan dünyanın sanal olduğuna inandırdı bizi; ideolojiler, kavgalar, katı olan her ne varsa buharlaşıp uçmalıydı, uçtu. Bu görünüşte iyi bir şey. Ne var ki yalan olan dünyanın ardında bir hakikat işaret edilmeliydi bize. İşte boşluğa düştüğümüz nokta da tam burası oldu. Postmodernizmin kendini tüketmeye başladığını hissettiğimiz bir dönemde ironik bir şekilde hakikat eşiği aşılmışçasına hakikat ötesi “Post Truth” gündeme geldi. Hakikat diye bir şey yoksa, dünya yalansa ve bir boşluğa yuvarlanıyorsa insan, büyük anlatılar buharlaşıp uçtuğunda, herkes kendi kozasında kendi gerçekliğini örmeliydi. Newton’un kafasına elma düşmesiyle başlatır ya kimileri modernizmi, insan bu elmanın düştüğü dal üzerinde oturarak geçirdi modern zamanları. Sonra bindiği dalı kesmeye başladı postmodern zamanlarda. Daldan düşüp hakikatle yüzleşse iyiydi, lâkin düşmedi, düşmeyince öteledi hakikâti. Boşlukta asılı kaldı. Yetmedi, bir de asılı olduğu yerin boşluk olmadığına herkesi inandırma evresine geçti bu defa. Görünüşe bakılırsa inandırdı da. Dünyanın artık farklı bir mecraya ve yeni bir döneme girdiğinin, algı yönetiminin her zamankinden daha önemli hale geldiğinin farkındayız. Farkındayız ve biz hayata boşlukta asılı kalan insanın gözüyle değil de yere düşüp hakikatle yüzleşen Nasrettin Hoca’nın gözüyle bakmayı istiyoruz. İşte tam da böyle bir dönemde gerçekliği her zamankinden daha fazla ve her yönüyle tartışmaya ihtiyacımız olduğunu hissediyoruz. Bunu bir karşı çıkış, yel değirmenleriyle savaş olarak yapmıyoruz, her şeyden önce bunu kendimiz için yapıyoruz. Boşluğun öyküsü, hiçliğin, anlamsızlığın değirmenine su taşımaya devam etmesin diye, o rüzgarda sallanmayalım, ayaklarımız biraz yere bassın diye. Anlamın boşlukta salınması ilk başlarda cazip gelse de artık sıkıcı olmaya başladı. Kahraman uzun süredir asılı kaldığı yerden kurtulmadan hikâye sıkıcılıktan kurtulamayacak. Artık hikâye devam etsin. Hayırlı çalışmalar...

 TÜRKİYE DİL ve EDEBİYAT DERNEĞİ 
 İletişim Servisi:  Elif Sönmezışık Feshane Cad. No:3 Eyüpsultan/İstanbul Tel: 0212 5816172 Faks:0212 5811254 Twitter: @tdedtr Instagram: @tdedtr Facebook: @turkiyedilveedebiyat



2014-03-16

Türk Dili dergisinin yeni sayısı çıktı


Mart 2014, Sayı:747 

Bu sayıda Ali Karaçalı’nın deneme tadındaki Koşu adlı sunuş yazısı ve İsmail Sert’in sözü omuzlarına yüklenmiş çizgisi karşılıyor okurları.
Her biri farklı zaman ve mekânların kapılarını aralayan ve yine her biri farklı gönül teline dokunan Hasan Akay’ın Retorik Sorular, Cevdet Karal’ın Sonsuzluk Aralığında, Hıdır Toraman’ın Kaçak Kazı, Mustafa Ökkeş Evren’in Haikular, Mustafa Cansız’ın Nergis-i Şehla, Cengizhan Orakçı’nın Fotoğrafçılığa Giriş, İbrahim Yolalan’ın Akşamın Kapıları, Rasim Demirtaş’ın Bursa Güzellemesi, Yavuz Çaydamlı’nın Peşrev adlı şiirleri okuyucuyu mana denizinde değişik limanlara sürüklüyor.Halime Toros Son Bakışta Aşk adlı öyküsüyle yakaza halindeki bir kahramanın iç dünyasındaki yolculukları, Erdoğan Tokmakçıoğlu Çanakkale öyküsüyle gramofondan yükselen türkülerin, ezgilerin, ağıtların kapılarını araladığı mazide Çanakkale Savaşı’ndan manzaraları resmediyor. Bu sayının diğer öyküsü de Murat Soyak’ın Yağmur’u…

Bu sayıya, Ali Sali, antik Yunan’dan ve Mekke panayırlarından yola çıkarak şiirin güncel birtakım meselelerine dikkat çeken Şiir Şölenleri denemesiyle, Hamza Zülfikar Kullanım Dışında Kalmış Türkçe Fiiller, Mehmet Kahraman Türk Edebiyatında Bütünü Görmek, Sadettin Özçelik Kan Turalı’nın kolça kopuzu Nasıl alça/elçe kopuz Oldu, Nail Tan Sözcüklere Girmemiş Bir Deyim Çeşitlemesi… yazılarıyla, Tuncer Gülensoy ve İbrahim Demirci eleştirileriyle katkıda bulunuyor.
Özel Bölümde Mehmet Narlı, Mehmet Aycı, Bâki Asiltürk, Ali K. Metin, Beyhan Kanter, Ertan Örgen, Serhat Demirel, İsmail Karakurt Mekân-Hafıza-Edebiyat konulu yazılarıyla okuyucuya farklı pencerelerden sesleniyor.Kitaplık bölümünde Ömer Doğru, Betül Özbay ve Naci Akıncı, Gündeme dair yazılarıyla Ayşe Altıntaş, Yusuf Dinç ve Kerem Aydıner yer alıyor.Edebiyat söyleşilerinin bu ayki konuğu deneme, öykü ve romanlarıyla Türk edebiyatının önemli yazarlarından İbrahim Yıldırım. Yazarın son romanı Madam Samatya ekseninde diğer romanlarına ve yazarlık serüvenine, yazış biçimine kadar birçok ayrıntının yer aldığı bu kapsamlı ve özgün söyleşi Mehmet Öztunç’un sorularıyla hayat buluyor. İyi okumalar…

Edep, 49

Derginin tek şiiri ‘Anılar Irmağı’nda ‘kalk size gidelim’ diyor, Arif Ay.

“Lirik Çıngılar”da Eyüp Önder, kısa öyküsü ‘Simit’le insan sıcaklığında buluşturuyor okurlarını.

Zeynep okur “Altı çizili Satırlar”da Yahya Düzenli’nin yerel seçimlere az bir zamanın kaldığı şu günlerde, üstad Necip Fazıl’ın 1946’da yazdığı “Otel ve Belediye Resi” yazısına da atıflar yapan önemli yazısına yer veriyor.

Arif Ay’ın “Gün Dökümleri”nin ara başlıkları: “İstanbul ve Hayat”, “Hayat ve Ben ve Kelimeler” ve “Tablet”.

“Edep’e Gelenler” de Elif İnceli Küçükçemece Belediyesi’nin Sezai Karakoç’un 80. Yaşına armağan olarak yayımladığı “Sezai Karakoç’u Anlamak” kitabını tanıtıyor.

Arif Ay, “İhsan Deniz’in Şiiri”, Mehmet Eliusta “Pakdil’in Şehirleri”, “Halis Emre”Necip Fazıl’ın Bitmeyen Savaşı”yazılarını bu sayıda da sürdüyorlar.

“Güldeste”de Seyranî, Şeyhî ve Cahit Zarifoğlu yer alıyor.

“Rivayet Ola ki”de Ebubekir Kurban’dan.

Mahalle Mektebi

16. sayısı ile okurlarının karşısına çıkan Mahalle Mektebi, edebiyatta merkez ve taşra algısının değiştiği, sorgulandığı günümüzde, tartışmalardan uzak kalarak, nitelikli edebiyat üretmek ve edebiyatın hayat ile temasını koparmamak gayretinde. Derin bir dergicilik kültürü ile tanıdığımız Konya’dan “Merhaba” diyor.
Edebiyat dergilerinin hatıralar dünyası Dergi Büroları’nı dosya konusu yapan dergi, bu dünyanın bir atlasını hazırlıyor. 
Şiir;
“Yine tellere takılıyor uçuşan yüreklerimiz / Kanamak için bahane mi gerek?” mısralarını ve Naci El Ali çizimlerini hatırlatan kapak fotoğrafı ile açılan derginin ilk şiiri Murat Özel’e ait. "Hafif Yaralama" başlığını taşıyan şiir başlığına muhalif hareket ederek, atladığımız birçok gerçekliği yaralarımızı da tazeleyerek gösterirken bizi iç sayfalara uğurluyor.
Nergihan Yeşilyurt’un “Romantizmin İcadı” bizi ikinci şiir olarak karşılarken, üçüncü şiirde bizi bir sürpriz bekliyor: Bir yıla yakın zamandır şiir yayımlamayan Şeyma Aydın’ın “Başka” isimli şiirini okuyoruz. Ertuğrul Rast ise tek kelimelik mısralardan oluşan “Bir İnsan Niye Kanar Sorusuna Aranılan Cevaptır” şiiri ile bu sayıdaki yerini alıyor.
Sonraki sayfalarda bizi Burhan Sakallı, Rıdvan Ünal, Dursun Göksu, Melih Tuğtağ, Özgür İren Bayram, A. Çağrı Bayındırlı, Rengin Hazal, Merve Keskin karşılıyor. Aleyda Jeneska’nın ve Ömer Onaylı’nın ilk şiirlerini de dikkate değer buluyoruz.
Şiir çevirileri de ilgiyle takip edilen dergi bu sayıda, Muhammed El-Mâğut’un “Hainlik Projesi” şiiri ile John Montague’nin “Âdem Elması” isimli şiirini edebiyatımıza kazandırıyor.Öykü;
Mektebin 16. sayısında biri çeviri olmak üzere toplam on bir öykü bulunuyor. Her sayısında gençlere özel önem veren dergi bu sayısında, ilk kez öyküsü yayımlanan Ebuzer Şamil’in,  “Soyutlaşan Somutluk” öyküsünü okurla buluşturuyor.
Derginin öykü sayfaları Mehmet Kahraman’ın “Unutulmayanlar” isimli öyküsüyle açılıyor. Uzun öyküler ile tanıdığımız Kahraman bu sayıda okuyucusunu şaşırtarak küçürek bir öykü yazıyor. 
Numan Altuğ Öksüz “Şeref Madalyası”yla derginin ikinci öyküsünü yazıyor. Öykü zor zamanlar olan doksanların son yıllarında bir Milli Eğitim Müdürünün görevden alınmasını konu ediyor. 
Ali Güney’i bu sayıda iki öykü ile görüyoruz. Dergi Büroları başlıklı dosyada “Bizim Öykümüz” ismiyle ve dergi kadrosuna ithafen yazdığı öyküsü; dergi bürolarındaki edebiyat sohbetlerinden, hayatın içine, hayatın içinden edebiyat ütopyasına koşarken, sanatçının ikilemini de incelikli üslûbuyla yansıtıyor. Öyküler bölümünde yer alan “Rüya Penceresi”nde bir şair adayının rüyasını konu ediyor. 
Bu sayının diğer öykücüleri ve öyküleri ise şöyle; Hüzeyme Yeşim Koçak “Martin Lings’in Kedisi”, Orhan Onuk “Lavanta Kokusu “, Meral Afacan Bayrak “Kadife Ses”, İlker Aslan “Sis”, Hacer Özdemir “İki Öykü”, Mustafa Alperen Mercan “Düğme Düğme Uykusuzluk” ve çeviri eser olarak Hişam Mutavi “Döngü”.
Söyleşi;
Dergide iki söyleşi bulunuyor. İlk söyleşiyi Ertuğrul Rast “Şiirden Poetikaya” başlığı altında Hakan Şarkdemir ile gerçekleştiriyor. Şarkdemir şöyle diyor: “Bir şairin kaderi, gerçek anlamda bir şairin kaderi, milletinin kaderiyle çakışıktır diye düşünebiliriz. En azından klâsik ve modern şair için bunu söyleyebiliriz.” 
İkinci söyleşi Mahalle Mektebi’nin hayatla temasının da bir kanıtı. Üç yıldır zulüm altında bulunan Suriye’den bir genç ile gerçekleştiriliyor. Muhammet İkbal Şenol’un söyleştiği Ubada Yusuf, Suriye gerçeğine tüm çıplaklığı ile dokunuyor. 
Dosya
Dergi nedir sorusundan başlayıp genişleyen dosyada dergi bürolarının; edebiyatın ve sanatkârlığın hakkını vermek adına birer mektep olma özelliğinden, söz ustaları ile bir arada olmanın verdiği neşeye, çokluk izbe pasajlarda güçlük ile açılan dergi bürolarının şehrin havasına ve gönüllere kattığı incelikten, edebiyat dünyasının kurucu çevreleri olması işlevine kadar birçok konu ele alınıyor.
Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yedi İklim, Hece, İpek Dili, Edebiyat Ortamı, Aşiyan, Hasret ve Divan gibi dergilerin büroları çeşitli yönleriyle ele alınıyor.
Kitap / Deneme / Sinema /Tiyatro;
Abdullah Kasay bu sayıda külliyat hacminde eserleri ile yaşayan kıymetli yazarlarımızdan Rasim Özdenören’in tabelaların yönlendirdiği günümüz insanı için yazılmış olan “Kent İlişkileri” kitabını ele alıyor. 
Gökçe Özder ise “İçeriğin Estetikle İmtihanı” başlığını kullanırken, sayının söyleşi konuğu Hakan Şarkdemir’in Modern Epik Üzerine yazılarından oluşan Kahramanın Dönüşü isimli kitabını yazıyor.
İbrahim Alan, Ziya Paşa’nın “Dolaştım Mülk-i İslam’ı Bütün Viraneler Gördüm” mısrasını başlık olarak kullanıyor ve kendini yıkan Mısır gerçeğinden İslam dünyasına bakıyor.
Muammer Ulutürk “On Yıl Arası Takvimden Notlar”ından bugün henüz kırkına ulaşmış olan neslin de ortak notlarını yazıyor. Betül Ok “Şair Yabancılığı”, Emre Tan ise “Cenin” isimli denemesi ile okurla buluşuyor. Tayyip Atmaca “Demek Gidiyorsun Reis”, Ayşe Köroğlu “Dünyam / Boşluk”, Rukiye Yürüç “Zilletten Visâle Satranç”, Atilla Yaramış “Nur Üstüne Nur” sayının diğer denemeleri.
Sinema yazılarında Fatih Dere 1953 yapımı, yönetmenliğini Yosujiro Ozu’nun yaptığı “Tokyo Hikâyesi”ni yazıyor. Japon sinemasının Akira Kurosawa ile beraber en büyük iki yönetmeninden biri olan Ozu’nun ismiyle müsemma filmini tüm yönleriyle ele alınıyor. 
Yusuf Dinç “Kenan’da yok ışık; cimri ve antigone” başlıklı yazısıyla bu sayının tiyatro bölümünde yer alıyor. Nergihan Yeşilyurt ise “İnsan Düğmesi” köşesinde üçüncü kez edebiyat dünyasından haberleri yazıyor. 
Son olarak bu sayıda ilk kez “Hayat Edebiyat” başlığı ile derginin çeşitli faaliyetleri hakkında haberler aktarılıyor.

Her yaştan çocuklara edebiyat dergisi Beyaz Bulut

Her yaştan çocuklara edebiyat dergisi BeyazBulut’un 3. sayısı çıktı. Derginin Mart-Nisan sayısında yine şiir, deneme, masal ve öykü türünde ürünler, birbirinden renkli özgün çizimlerle birlikte sunulmuş. Bu sayının şairleri Bülent Ata, Beyza Nur Demirci ve Mustafa Baki Efe. Deneme türünde ise Vural Kaya ve Mustafa Ökkeş Evren'i görüyoruz. Zekiye Çoban, Fatma Çağdaş Börekci, Sümeyra Turanalp, Ümit Yaşar Özkan ve Musa Mert bu sayının öykü ve masallarını kaleme almışlar. Ayrıca Muhammed Rıza Şems imzalı Farsça'dan çeviri bir masal da BeyazBulut sayfalarına misafir oluyor. 3. sayının söyleşisi ise Sadık Yalsızuçanlar ile gerçekleştirilmiş. Yalsızuçanlar, okuyucuları çocukluk yıllarına ve hayallerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Derginin kendine has karakterlerinden biri olan Merakettin Amca, çocukların bitmek tükenmek bilmeyen sorularına bilgece cevap verirken iki farklı pencereden hayata bakan Kaktüs ile Kadife’nin sayfası hayata dair ince dokundurmalarla dolu. Simo’nun Kuş Günlüğü’nde, okuma yazma bilen bir kuşun serüvenlerini okurken, Düşünüyorum da bölümünde bir çocuğun hayal dünyasına yolculuk ediyoruz. Dergideki kitap tanıtımlarını Morkabak Kitabevi’nin Kedisi Hurşit yapıyor, aynı zamanda sahibi Safi ile sevimli kitabevlerinde yaşadıklarından da bahsediyor. Zeynep Şahin imzalı Duyduk Duymadık köşesi, çocukların sorunlarını eğlenceli haberlerle masaya yatırıyor. Çocuklar için derlenen kültür- sanat dünyasından haberler Rabia Gülcan Kardaş’ın kalemiyle okuyucuya ulaşıyor.  Beyza Demirci’nin hazırladığı Çıtır Pıtırbölümü de dil duyarlılığı etrafında esprili ve şiirsel metinler sunuyor.
BeyazBulut, nitelikli edebiyatın çocuk yüzünü resmederken her yaştan çocukları keyifli bir okuma serüvenine davet ediyor.

"Ayna İnsan" edebiyat, sanat

Ayna İnsan 10. sayısıyla okurla buluşuyor. Derginin 10.sayısında Aykut Ertuğrul, Kubilay Bürgan, Nijat Aliyev, Esat Selışık, Semiha Kavak, İmdat Akkoyun, Metin Dikeç inceleme ve denemeleriyle katkıda bulundular. 10. sayının şairleri Ömer Turan, Ayten Çolakoğlu, Sıdık Bakır, Reşide Sarıkavak, Ahmet Arık, Sermin Ergöl, Mehmet Türkmen, Esat Selışık Metin Dikeç, Kubilay Bürgan, Selma Özeşer, İzzet Altun, Hasan Özlen, Şevket Önder, Erdi Demir, Tahsin Tunca.

Ayna İnsan, İz Bırakan Şairler bölümünde Ahmet Erhan'ı andı.


11. sayıda buluşmak dileğiyle… 
Ayna İnsan Dergisinin temin edilebileceği kitabevleri: Ankara Kurtuba Kitabevi, Turhan Kitabevi, İzmir Alsancak Yakin Kitabevi, İnsan Yayınları-Musap Kuşçuoğlu, Gençlik Kitabevi Meram/Konya, Asa Kitabevi Osmangazi/Bursa, Deniz Kültür Merkezi Deniz Kitabevi Samsun,  Fidan Kitabevi Malatya, Itır Akademi Üniversite Kitabevi Erzurum, Aralık Kitap Cafe Sivas, Keyif Sanat Kahvesi Uşak, İnsancıl Sahaf Eskişehir, M-Store Kitabevi Giresun, Trabzon Sanat Evi Trabzon.

İletişim:
aynaveinsann@gmail.com

2014-03-06

BİRNOKTA'nın 146. sayısı okurlarıyla buluşuyor


HER SAYI "BİRNOKTA" DAHA İLERİ

BİRNOKTA 14 yaşında. Ayın ondördü gibi dolun ve yolunda !

Birnokta'nın 146. sayısı, yenilenen yüzü ile okurlarıyla buluşuyor.

2014 Mart Sayısında 19 şairden 19 şiir var...

Süreyya Berfe, darası alınmış saf şiirleriyle başlatıyor şiir geçidini; "15-16 Şubat 2014" başlığındaki şiirlerinden birinde, "Ah Dolunay / gizli ebedî sevgilim /Vazgeçme /peşim senin" diyor. Ve hemen peşinden Birnokta'da görmeyi özlediğimiz isimlerden Metin Tavukçuoğlu, "Gök Oyası" adlı şiiriyle geliyor.

Adem Kandemir "Sûzinâk", Berat Bıyıklı "Üç Parça Şiir", Suavi Kemal Yazgıç "Abdala Övgü", Tayyib Atmaca "Reis", Ulaş Konuk "Mohisko", Müştehir Karakaya "Kuğuların Şarkısı", Cahit Bahadır "Yolun Yalnızlığı", Mustafa Özçelik "Musa", Çıkar Nurettin Durman "Hakikat Elbet", Sıddık Ertaş "Rögar", Kemal Can Açık "İkindisi Kumral", Hatice Ermiş "Yağmur", Tuncay Günaydın "Sağlık Durumu", Resul Tamgüç "Kaba Taş", Fatih Kınalı "Kaygıboğan Portakal", İbrahim Eryiğit "Esmaül Hüsna / El-Mü’min" ve Mürsel Sönmez "Sesin Evim" şiiriyle geçidi tamamlıyor. Fatih Türkyılmaz- Mahmut Feyzi çevirisiyle, Hâfız'ın gazellerinden biri de yer alıyor dergide.

Tahsin Yılmaz'ın kaleme aldığı "Siyaset Edebiyatı" başlıklı yazı, bu sayıda yer alan tek Deneme.

Derginin Genç kalemlerinden Furkan Balta "Ayakkabı" hikâyesiyle intak sanatına başka bir pencere açarken, Birnokta'da başladığı hikâye yolculuğu, uzun soluklu olacağa benzeyen Ayşegül Ergül "Mevsim Normalleri" isimli hikayesiyle mart sayısında ses veren isimlerden. Mesut Doğan "Koşu" isimli hikayesinde bir başka ayakkabı serüveni anlatırken, Aliye Akan "Allah Sizi İnandırsın" hikayesinde "Çekildi ipiniz, dilinizde kimi sözcükler kalsa da bitti işiniz. Allah sizi inandırsın!" diye nida ediyor.

Her biri birer manifesto niteliğinde olan, derginin bu sayıdaki sunuş yazısı, şöyle son buluyor; "Küresel LEŞ, ÜZERİMİZE ÇULLANDI. Biz de altta kalan insanlığın belki de son çığlıklarıyız."

Dergiyle ilgili diğer gelişmeler ve detaylar @ist_birnokta adlı twitter adresinden takip edilebilir.

İrtibat: 0216 557 82 87

2014-02-21

Vuslat Dergisi

Vuslat Dergisi Şubat sayısında Halkın Din Anlayışını mercek altına alıyor. 

Bulunduğumuz coğrafyada Din konusunda karşılaştığımız en büyük engel, Dine karşı Din engeledir. İşte Vuslat, halkın Din konusunda uyanmasına vesile olmak ve ayrıca Sahih İslâm’a giden yolun adresini okuyucularına, takipçilerine, toplumuna göstermek noktasında böyle bir çalışmayı gündeme getiriyor. 
İslâm, hayatın her alanına müdahale eden bir Din’dir.  Doğru yaşamın adresi, İslâm’ı sahih kaynaklardan öğrenmekten geçer.  Hz. Peygamber (s.a.s.), bize bu noktada çok büyük bir miras bıraktı. Neydi Rasulullah (s.a.s.)’in bıraktığı miras? Elbette herkesin bildiği gibi, şanlı Peygamber’in bıraktığı miras, Kur’ân ve Sünnet idi. Efendimiz, “Bu iki şeye sarıldığınız müddetçe asla sapmayacaksınız” diye buyurdu.
Bu bırakılan önemli mirasa rağmen müslümanlar, Kur’ân ve Sünnet uzaklaştılar, uzaklaştırıldılar. Osmanlı’nın yıkılışıyla birlikte, cumhuriyetin kurulmasıyla, Türkiye’de halk, hızlı bir şekilde Dinî değerlerine yabancılaştırıldı. Halka, İslâm’ın insanları geriye götürdüğünü, ileriye dönük modern bir hayatın var olabilmesi için Batı’nın değerleri birebir uygulanması gerektiğine inandırılmaya çalışıldı… Bu çalışmalarını hayata geçirmek için, önce gerçek İslâm âlimleri susturuldu. İslâm âlimlerinin kimisi şehid edildi, kimisi sürgün edildi, kimisi ise vatan haini ilan edildi. Sonra hızlı bir şekilde devreye sözde âlimler sokuldu… Bu gayr-i İslâmî düzene uyumlu sözde âlimler, halka sahih İslâm inancını anlatmak yerine, yeni kurulan cumhuriyetin ne kadar kutsal olduğunu ve bu yeni yönetime itiat edilmesi gerektiğini empoze ettiler. Bu konuda, büyük ölçüde başarılı oldular. Ülke’nin ekonomik seviyesi yükseldikçe halk, İslâmi olmayan bir rejimi sorgulamayı unuttu. Ve İslâm ile halkın arasına başka şeyler girdi. 
Cumhuriyetin kurulmasıyla günümüze kadar gelen, halkı İslâm’a yabancılaştırma faaliyetleri halen sıcaklığını korumaktadır.  Halk, İslâm’ı sadece namaz, oruç zekât gibi ibadetlerden ibaret görmektedir. İslâm hakkında bilmediği bir konuyu, Kur’an ve Sünnet’e götürmeyi düşünmüyor. İslâm’ın hayatın her alanına müdahale ettiğinden habersiz… İslâm’ın bir yaşam biçimi olduğundan habersiz… Aile içerisinde Din sadece 32 farzdan ibaret… Hattâ bazı aileler, çocuklarını cami imamlarına teslim ederek, “eti senin kemiği benim” diyerek çocuklarına sahih İslâm’ı öğrettiklerini zan etmektedirler. Ve halkın inancına sokulan hurafler, bidatler! Halk, maalesef Din’de olmayan birçok şeyi Din’de varmış gibi kabul etmekte. İşte, Vuslat Dergisi olarak Şubat sayımızda, bu önemli dosya konusu tartışmaya açıyoruz.
Muhammed İslâmloğlu, “Bir Din Ki, İslâm Değil!” başlıklı makalesinde, Cahiliyye düzenlerinde halk cehâlet içinde bırakılmış, kendilerine İslâm'ın gerçeği anlatılmamış ve gerçek İslâm'ı öğrenmesinler diye bütün yollar kapatılmıştır tespitinde bulunuyor.
Prof. Dr. Ali Çelik, “Halkın Din Anlayışının Kaynakları” isimli yazısında, bugün halkımızın, Dinî konularda bir takım yanlış bilgilere sahip olduklarını, bunun nedenin ise halkın yanlış kaynaklardan beslendiğine dikkat çekiyor. 
Ahmed Kalkan, “Halkın Zikir Anlayışı” yazısında zikir, sadece dille, alışkanlık kabilinden, tören havasıyla edâ edildiğinde gerçek anlamda zikir olarak kabul edilemez diyor. 
Halil Kara, “İslâm’ın Hayata Müdahalesi” isimli çalışmasında, İslâm’ın sadece inanç biçimi, bir takım ibadetlerden ve ahlâkî kurallardan ibaret olmadığını hatırlatıyor. 
Hüseyin Kerim Ece, “Halkın Kur’ân Anlayışı” isimli araştırma yazısında, halkın Kur’ân’ı bir rehber olarak değil de, Kur’ân’ı sadece bir sevaplar kitabı olarak algıladığını dile getiriyor. 

Detaylı bilgi için: 
0216 612 78 22  web: www.vuslatdergisi.com