2010-10-02

'Yüzakı' dergisi soruyor: Gönlümüz hangi davette?


GÖNLÜMÜZ HANGİ DAVETTE?

Her şeyin bir daveti var.

Sesi-soluğu olmasa da her şeyin tedâîsiyle / çağrışımıyla bir daveti / çağrısı var. Güller, güzelliğe çağırıyor. Boynundaki diken, safâ için cefâ çekmeye sabra çağırıyor. Bülbüller, çileyerek çileye çağırıyor. Ney, içli-yanık sesiyle asıl vatanı anmaya ve ayrılık için yanmaya davet ediyor.

Hazan mevsiminin sararıp, dökülen yaprakları; hiçbir sese, harfe, söze ihtiyaç bırakmadan, kışa hazırlanmaya davet ediyor.

Müezzinler; namaza, felâha, tevhîde, îmâna çağırıyor. Müezzinler susunca; minareler, kubbeler davete devam ediyor.

Huzurlu mâzîmizin mimarları, şehrin her köşesine müsbet davet ve tedâîleri yerleştiriyordu. Bugünün mimarları da farkına olarak veya olmayarak davet ettiriyorlar eşyayı... Fakat davetler, dünyaya, tamaha, şehvete, kibre, gurura...
Allah; selâmet yurduna, cennete davet ediyor. Oraya nail olmak için, Allâh’ın davetçilerine, peygamber ve kitaplarına, onların izindeki mâbedlerin davetine icâbet şart... İnsanın ve Allâh’ın düşmanı şeytan ise, kendi yurdu olan ateşe çağırıyor. Fakat alev alev ışıltılarla süslüyor çağrısını... Nefse cazip gelen promosyonlarla, kampanyalarla çağırıyor.

Allah ve Habîbullâh’ın daveti, insana hayat veren esaslara; şeytan ve avenesinin çağrısı ise ölümün bile çare olamadığı felâketlere...

İlk haftası 1986’dan beri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Camiler Haftası adıyla çeşitli faaliyetlerle değerlendirilen Ekim ayında dosya konumuzu belirlerken, camiyi merkez alan mimarîmizi, ezanla temsil edilen felâha daveti ve o yoldan çeviren her türlü daveti mevzubahis ederek sorduk: Gönlümüz Hangi Davette?

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, davet edilen ile davet arasındaki farka dikkat çekiyor; davet edileni hiç düşünmeden, davetin cazibesine kapılmamak konusunda uyarıyor; muhtevâya dikkate davet ediyor: “Kötülük muhtevâlı çirkin bir davet, ona icâbet eden insanı da eşyayı da abus hâle getirmekte. Fakat iyilik muhtevâlı güzel bir davet de, ona icâbet edenleri bahar çehreli bir hâle dönüştürmektedir.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «Kalbin Beş Hâli»ni kaleme aldıkları makalenin birinci bölümünde, Allâh ve Rasûlü ile kalbî beraberliğe davet etti.
Cami ve Mimarî dosyasında Mustafa KÜÇÜKAŞCI, gönlümüze ve ilgimize hitap konusunda cami ve çarşının ezelî rekabetini; Ayla AĞABEGÜM, şehirlerimizin son 60 yılda geçirdiği menfî değişimin sebep ve çarelerini; Sadettin KAPLAN batı mimarisindeki katılık ve kibir ile İslâm mimarîsindeki şefkat ve tevâzuu; Yard. Doç. Dr. Harun ÖĞMÜŞ, tarihî camilerimizin etkileyici atmosferinin sırlarını; Ahmet ZİYLAN, arkada eser bırakmanın önemini işlediler.

Tarih bölümümüzde, İstanbul’un îmarında büyük hizmetleri olan Bezm-i Âlem Valide Sultan ve Gurebâ Hastahânesi tanıtılırken, Ahmet MERAL’in kaleminden Kısa Dünya Tarihi Osmanlılar dönemine giriş yaptı.

Siz okuyucularımızdan büyük bir alâka gören Zulmetten Nûra / Kalbin Gözyaşları’nda bu ay; Orhan, mâbedlerimizin iki merhamet ve şefkat nişânesiyle, sadaka taşları ve kuş evleriyle tanıştı.

Dursun GÜRLEK ve B. Cahit ÖZDEMİR; davetin kâğıda dökülmüşünü, kitabı anlattı.
Aynur TUTKUN ve H. Kübra ERGİN de, eğitimde sevgi ve korkuyu farklı iki açıdan değerlendirdi.

Ve şiirler... Muhteşem mâbedlerimize, huzura davet eden mimarîmize ve dâhî mimarlarımıza haklı methiyeler... Şiirler de güzele, hayra, doğruya, iyiye davette... Gönlümüz Hangi Davette?

Yüzakıyla...

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com