2010-08-05

'Fayrap' 30

Ağustos 2010, Sayı:30

Fayrap Ağustos ayı ile birlikte 5. yılında 30. sayısıyla okuyucusunun karşısına çıkıyor. Bu ayın başyazısı yine Hakan Arslanbenzer’in. “Halkçı edebiyatın halka faydası var mı?” başlıklı yazıda Arslanbenzer, bir yandan “halk okumuyor” gibi klişelerin geçerliliğini sorgularken, diğer yandan popüler kültürün erimeye aşınmaya mahkum olduğunu, halkın karakterinin ise dünden bugüne aşınmamış eserlerde bizzat görülebildiğini söylüyor ve ekliyor: “Halka ulaşmak gerçeğe ulaşmak anlamındadır ve eğer çok istiyorsan halkın zevkine katkı yaparsın, o zevke ulaştığın zaman.”

Derginin bu sayısına beş şair katılıyor. Güz aylarında ilk şiir kitabını yayımlayacağı duyurulan Melek Arslanbenzer “Koşmak” başlıklı şiiri ile karşımızda. Bu sayının dikkat çekici şairi Elyesa Koytak ise beş şiiri ile Fayrap’ta. 1989 doğumlu Koytak’ın şiirlerinin olgunluğu gözden kaçmıyor. Derginin istikrarlı şairlerinden Mehmet Aycı “Türk Şiiri 2010”, Hüseyin Avni Cinozoğlu ise “Caddebostan marina” şiirleriyle dergide yer alıyor.

Fayrap bu sayısında yine hikayeden yana zengin. Önceki sayısında ilk bölümünü yayımladıkları Lesli Marmon Silko’nun “Öykücü” başlıklı hikayesinin bu sefer ikinci bölümü karşımızda. Daha önceden de Bulgar edebiyatından hikayelere rastladığımız dergide bu sefer Kolyo Georgiyev’in “Doğmuş olmam ne güzel” başlıklı hikayesini görüyoruz. Bu sayının son hikayesi “Bakugan Savaş!” ise Esra Türkan’a ait.

Fayrap’ın bu ayki dosyası şair-yazar Ümit Aktaş’a doğum günü armağanı olarak hazırlanmış. Dört yazılık dosyada Esma Güneş Aktaş hakkında kapsamlı bir biyografi hazırlamış. Hakan Arslanbenzer, Aktaş’ın şiirlerini doğa, varoluş ve anarşi; Fazıl Baş ise romanlarını akıl, aşk ve insan üzerinden değerlendiriyor. Ümit Aktaş’ın siyasi yazılarını ise Yunus Bilge Özdemir kaleme almış.

Derginin bu ayki söyleşisi Yılmaz Yılmaz tarafından Türk hikayesi ve romanı üzerine incelemelerin sahibi akademisyen Alpay Doğan Yıldız ile yapılmış. Hikayemizin bugünkü durumunun, Yıldız’ın kitaplarının, hikayenin akademik ortamlardaki yerinin konuşulduğu söyleşide Yıldız, “Olay olmadan hikaye olur mu?” diye soruyor.

Esin Pervane, Ayfer Tunç’u sevmemesinin nedenlerini on maddede açıklıyor. Muhammed Sarı ise “1960’lar” atölyesi çerçevesinde yazdığı yazıda 1960’lı yılların düşünce ortamını bugüne yansımaları ile birlikte değerlendirmeye çalışırken, “Türk düşüncesi” yerine “Türklerin düşünüşü” demeyi öneriyor. Bu sayının son yazısı ise Abdullah Şevki’ye ait. “Türkiye’de yazar örgütleri ne işe yarar? başlıklı yazısında Şevki, bu tarz örgütlerin bunlara üye olan yazarlar için bir tür tatmin olmanın ötesine geçmediklerini söylüyor bize.

İrtibat:
fayrapper@gmail.com

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com