2008-09-05

İkinci Yılında Kurtuba Dergisi


Bir dergi çıkarmak bir dua etmektir. Hayata kayıtsız kalmak yerine hayata müdahil olmaktır. Varlığı sorgulamaktır. Ruhun dışa vurumu olan insan faktörüne yönelmektir. Muştulanmış bir dirilişin ardından yürümektir. Allah ile dost olabilmek için atılan bir adımdır. Kalp atışlarını kontrol altına almaktır. Öğrenmektir. Savaşmaktır. Ayakta kalmaktır. Dik durmaktır. Tarihe tanıklık etmektir. Alınıp verilen her soluğa bir şerh düşmektir. Yerdeki bir taşı kaldırıp kenara koymaktır. Sezai Karakoç’un işaret ettiği, “İnsanlık, tekrar bu medeniyetin muhasebesini yapmak ve peygamberlerin yolu olan hakikat medeniyetine dönerek yenilenmek, tazelenmek, yeni bir ruh ve hayat kazanmak, dirilmek zorundadır; insanlığın ruhu bu yeniden doğuşa gebedir” hakikatine can-ı gönülden bağlı olmaktır. Umudunu yitirmemektir. Umut aşılamaktır. Karamsar düşünceleri yok etmektir. Akideyi öncelemektir. Her ne şartta olursa olsun arkaya dönüp bakmamaktır.

Urvetu’l-Vuska, Mihrap, Sırat-ı Mustakim, Menar, Sebilu’r-Reşad, Darü’l-Fünun, Tercümanu’l-Kur’an, Diriliş, Hareket, Büyük Doğu gibi yolumuzu aydınlatan dergileri kendimize örnek alıyoruz. Onların açtığı ayak izlerine basarak yürüyoruz. Hikmetin kutlu ışığını gözlüyoruz. Yaptığımız edebiyatın vahiyden ilham alan bir istikameti olmasını ilke ediniyoruz.

Yola çıkarken şunu söylemiştik: “Bizim bir dergimiz var demeyeceğiz, bizim söyleyecek bir sözümüz var diyeceğiz.” Allah’a şükürler olsun ki, geride bıraktığımız bir yılda sizden aldığımız tepkiler bize doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Bir taraftan edebiyatın nirengi noktaları üzerinde hareket etmeye gayret gösterirken, diğer taraftan dünyanın farklı bölgelerinde cereyan eden olaylara kayıtsız kalmadık. Ki nasıl kayıtsız kalabilirdik ki! Filistin, Lübnan, Kosova, Somali, Pakistan, Almanya, Bosna ve diğer bütün İslam coğrafyaları bizim büyük ülkemizin birer parçasıdır. Biz onlara kayıtsız kalırsak, tarih de elbet bize kayıtsız kalacaktır. Biz onları yok sayarsak, tarih de elbet bizi yok sayacaktır. Biz iman ediyoruz ve diyoruz ki: “Var olmak istiyorsak, elbet var edeceğiz.”

Yeni yayın dönemimizin bu ilk sayısında Yıldız Ramazanoğlu Kurtuba’yı yazdı ve bu yitik medeniyetimize dair şu çarpıcı tespitlerde bulundu: “Bize düşen iç çekmek değil, bu muhteşem birikimle yükselmek, yürekten, derinden ilgilenip gereken çıkarımlarda bulunmak ve şimdimizin kutlu toplumunu, her şeyden önce bir insan olarak varoluşumuzun sırlarını keşfederek, ilahi rızaya uygun olarak en parlak şekilde inşa etmenin yollarını aramaktır.”

Bu sayıda tarafımdan hazırlanan, “Varlık Noktasındaki Hareket” başlıklı dosya ile hareket olgusunun merkezinde yer alan ruh realitesine atıfta bulunarak, temelleri sağlam bir dirilişin ipuçlarını aramaya çalıştık

Bünyamin Karabaş, toplumsal bir vakıa olarak sıla fenomenini, “İstanbulcular Gelmiş” başlıklı denemesiyle gözler önüne serdi. Hikâye tadındaki bu çalışmasıyla gurbeti analitik bir şekilde inceledi.

Dergimiz kadrosuna yeni yayın döneminde dahil olan Yavuz Akengin, “Delinin Düşleri Kanlı Olur” isimli öyküsüyle ve Ceyhun Emre Teoman, “Makamdan Makama Evla, Demden Deme Alâdır” başlıklı denemesiyle okurların karşısına çıktı. Son olarak Sümeyye Ş. Akkök’ün, “Nâr-ı Beyza” ve Leyla Karaca’nın “Hezâr veya Andelîb” isimli şiirleri yeni sayımızın ürünleri arasında yer aldı.

Bir diriliş provası olarak gördüğümüz Ramazan ayımızın hayırlar getirmesini dileriz.

Yeni sayılarda görüşmek ümidiyle.

Saygılarımızla.

Selman Maltaş

İrtibat:
http://www.kurtubadergisi.com
kurtubadergi@gmail.com
selmanmaltas@gmail.com

Hiç yorum yok:

E-POSTA GRUBU

Dergi~lik e-posta
dergilik@googlegroups.com